Dante ve İslam: Miraç’tan Peygambere düşmanlık

Mehmed Mazlum Çelik, Independent Türkçe için yazdı

Görsel: culturahistorica.org

 

Dante’nin kaleme aldığı İlahi Komedya eseri İtalyan dilinin inşasının şüphesiz en önemli yapı taşıdır.

Bu eser, şu anda edebiyat fakültelerimizde derslerin vazgeçilmez Batı kanonların başında gelmektedir.

14.233 dizeden oluşan eser Dante’nin bir hafta kadar süren ilahi seyahatini merkeze alır. Dante’ye bu seyahatinde meşhur şair Vergilius yol gösterir.

Bu yolculukta Cehenneme, Arafa ve Cennete doğru bir yolculuk söz konusudur.

Dante’nin seyahatinde Vergilius, Aziz Bernard ve Beatrice gibi Batı mana dünyasının önemli isimleri olduğu kadar İslam aleminden başta peygamberimiz Hz. Muhammed, Hz. Ali’nin yanı sıra İbn Rüşt gibi pek çok Müslüman alime de yer verilir. Dante, yolculuğunu şu dizlerle başlatır:

“Yaşam yolumuzun ortasında

Karanlık bir ormanda buldum kendimi,

Çünkü doğru yol yitmişti.”

Aslen Katolik bir Papaz olan Profesör Miguel Asín Palacios’in “La Escatología Musulmana en la Divina Comedia” (İslam ve Dante) eserini Türk ve İslam kamuoyuna Merhum Prof. Dr. Erol Güngör tanıtarak Dante’nin eserinde iki noktaya dikkat çekiyor: İlki yolculuğun Hz. Muhammed’in Miraç hadisesi ile olan benzerliğine… İkincisi ise Dante’nin sınırları zorlayan İslam ve Hz. Muhammed düşmanlığına…

Dante ve Hz. Muhammed

Eserin kaleme alındığı yıllar, İslam dünyasının Haçlı tehlikesini büyük oranda savuşturduğu, siyasi ve ilmi alanda Batı’nın çok önünde bulunduğu yıllara denk gelmesi Dante’nin düşmanca bir tavra bürünmesini izah edebilir; lakin Profesör Miguel Asín Palacios’a göre eser kurgusunu baştan sona Hz. Muhammed’in Miraç Olayından alırken İslam Peygamberine ve Hz. Ali’ye yoğun hakaretlerde bulunması açık bir iki yüzlülüktü.

Dante’nin cehennemi arzın merkezinde, yani dünyadadır. Yerin altına indikçe uçurumlar, alevler ve dar yollar bizi karşılar. Kişinin günahı arttıkça yerin dibindeki dokuz katmandaki derecesi daha aşağı inmektedir. Benzer şekilde cennete seyahatteki vecd hali tamamen İslam’daki Miraç hadisesini hatırlatır. İsra ve Necm surelerinde geçen hadiseye göre; Hz. Peygamber bir gece rüyasından alınır ve Cebrail ile Kudüs’e götürülür. Buradan göğe yükselen Peygamber bu yolculuğun mirası olarak Müslümanlara namaz ibadetini getirir.

Benzer bir yolculuğa çıkan Dante, peygamberimizden farklı olarak cehennem ve arafı da ziyaret eder.

Mustafa Tolay “Dante’den Esinlemeler” makalesinde Arabi etkisini şu sözlerle belirtir:

“Batı’da “Aşk Sıddıkları-Fedeli d’Amore” tarikatı, Doğuyla sadece ticari değil entelektüel alışverişin de sürdüğü ve İslam felsefesinin temel yapıtlarının Latinceye arka arkaya tercüme edildiği istilacı Orta çağ Avrupa’sının o dönem keşfettiği İbn-ül Arabi’nin fikirlerinden etkilenenlerin oluşturduğu bir tarikattı. Bildiğimiz kadın-erkek münasebetinden başka ve daha büyük bir şeye işaret eden aşk, tarikat üyelerinin Kilise’nin gazabından kurtulmak için oluşturduğu şifreli dilin bir parçasıydı. Nizam adlı bir kadına aşkını anlatır gibi görünen ama aslında Tanrı’yla bütünleşmekten söz eden İbn’ül Arabi gibi Dante de esas düşüncesini anlatmak için Beatrice imgesinden yararlanmıştı. Cehennem Dante’nin İlahi Komedya’sında tıpkı Kur’an’daki gibi tasvir ediliyor. Size şaşırtıcı gelebilir ama alevler, katran kazanları, kıyılarında mezarları bulunan ateş okyanusları, kulağı sağır eden gökgürültüleri İslamiyetten önceki Cehennem tasvirlerinde hiç yok. Üstelik Kur’an’da da, İlahi Komedya’da da Cehennem’in mimari yapısı aynı; helezonik dönüşler, aşağı doğru inildikçe değişen katlar, her günah biçiminin başka bir katta cezalandırılması… Tek fark sonsuz susuzluk cezasının Kur’an’da sarhoşlara, İlahi Komedya’da ise kalpazanlara verilmesi. Aynı şekilde İlahi Komedya’da Cennet de, Hıristiyan kaynaklarından çok farklı olan ve ilk kez Kur’an’da tasvir edilmiş bir mimariyle yer alıyor. İki yolculuğun safhaları da hemen hemen aynıdır. Tanrı’ya yaklaştıkça her iki seyyahın da gözleri kamaşıyor. Ellerini gözlerine götürüyorlar, kör olduklarını sanarak… Rehberleri Cebrail ve Beatrice her menzilde onlar için Tanrı’ya dua ve niyaz ediyorlar. Kur’an’da Cebrail sonunda rehberlikten çekiliyor, Hz. Muhammed bir nur topu aracılığıyla Allah’ın huzuruna yaklaşıyor. İlahi Komedya’da ise Beatrice yerini Aziz Bernard’a bırakıyor ve Dante Tanrı’ya kavuşuyor.”

Açık bir şekilde İbn Arabi’nin tesirindeki Dante Hz. Muhammed’i evvela Cehennemde konumlandırarak işe başlar. Dizelerindeki ilk hakaretler şöyle tebarüz eder:

“Öyle ki, o zavallı beni gördü nihayet (Peygamberimizi kast eder)0

Araladı iliyle kana batmış göğsünü

Dedi: “Bir bak ne görünüştedir; bu yüz bu sima…

Yakında, ya uzakta olanlara dikkat edin

İnsanlar arasında nifak, ayrımcılık yaptıkları için

Kılıçtan tek tek geçiriliyorlar.”

Palacios’a göre eser baştan sona İslam’dan aşırmaydı ve Dante, Müslüman’a ait her şeyi ganimet olarak telakki ederek Miraç’ı da çalmakta bir beis görmüyordu. Dante’nin cehennemlik olarak resmettikleri Hz. Muhammed ve Hz. Ali ile sınırlı değildi. (Dante’nin çirkin hakaretlerinin detaylarını köşemize layık görmediğimiz için daha fazla örnek vermeyeceğiz; ama ayrıntılı bilgi için “Cehennem” bölümünü Palacios’un eseri nezaretiyle okumanız yeterli olacaktır.) Dante’ye göre İbn Rüşt ve İbn Sina da cehenneme layık kimselerdi.

Eserin bir diğer önemli özelliği Tapınak Şövalyelerini kutsallaştırmalarıdır. Müslümanlara yönelik zulüm ve katliamları ile bilinen bu şövalyeler ahlakın ve iyiliğin merkezine yerleştirilir:

“Şövalyeleri bir çember biçiminde toplanıp, ellerine aldıkları kılıçların uçlarını birleştirerek ortak dilekte bulunurlar: Böylece hepimiz zihinlerimizi ve enerjimizi tek bir amaç için topladık. Kılıçlarımızı özgürlük adına, gönüllerimizi Tanrı’nın şanına, aklımızı insanlığın aydınlanmasına, ellerimizi acı çekenlere yardıma adıyoruz”

İtalyan diline bir kimlik, Katolik dünyasına yeni bir anlayış katan Dante’nin İlahi Komedya’sı hiç tartışmasız bir kanondur. Dante’nin satırlarındaki İslam düşmanlığı ise okurken aklımızı, gözümü ve kulağımızı tırmalayan bir kusur olarak karşımıza çıkmaktadır. Batı dünyasının aydınlarının Türk ve İslam’a bakışı açıkçası ifrat ve tefrit arasındadır. Comte, Tolstoy, Le Martine gibi isimler hayranlıkla yaklaşırken Dostevski ve Dante gibi isimler mutlak düşmanlık ve kin ile hücum etmiştir. Elbette Cervantes gibi önceleri büyük düşmanlık besleyip hatta bu uğurda seferlere katılmış kimselerin görüşlerindeki değişim, muhakeme konusunda bizlere daha güçlü doneler sunmaktadır. Üstelik Cervantes’in fikirlerinin bir savaş tutsağı iken değişmesi fikirlerindeki değişimi çok daha anlamlı kılmaktadır.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU