Güney Kafkasya'da barış için fırsat penceresi daralıyor mu?

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Görsel: AA

5 Şubat 2024 tarihli ve "Kafkaslar için barış zamanı" başlıklı yazımda Ermenistan ile Azerbaycan arasında tesis edilecek kalıcı bir barışın bölge ve ötesi için önemine değinmiş, bunun sağlanması için elverişli bir zaman olduğuna işaret etmiştim. 

Son aylarda taraflar arasında ara ara gerginlik yaşansa da, teknik ve dışişleri bakanları düzeylerinde yapılan doğrudan görüşmeler, sınırın belirlenmesi konusunda yavaş da olsa atılan bazı adımlar Erivan ve Bakü'nün barış anlaşmasının imzalanması yönünde ortak iradeye sahip olduğunu ortaya koyuyor. 

Ancak barışın tesisi için, Erivan perspektifinden bakıldığında, oldukça cesur adımlar atan Başbakan Nikol Paşinyan'ın üzerindeki iç ve dış baskı giderek artıyor. 


"Türk Nikol"

Ermeni diasporası Paşinyan'ı "tüm Ermenilerin düşmanı" ve "Türk Nikol" olarak nitelendiriyor.

Diasporaya göre Paşinyan Türkiye ve Azerbaycan'a teslim olmuş vaziyette. 

Ermenistan Başbakanı Paşinyan'ın son dönemde yaptığı açıklamalara bakıldığında geçmiş dönemde Ermenistan'ı yöneten siyasilerden çok daha gerçekçi ve pragmatik olduğu açık. 

Paşinyan geçen aylarda Ermenistan'ın sınırlarının "Büyük Ermenistan" hayalinin bir kenara bırakılarak, gerçekçi bir şekilde çizilmesi gerektiğine vurgu yaparak, Bağımsızlık Bildirgesi, Anayasa ve Ermenistan devlet armasına değişiklikler yapılması gerektiğini ifade etti, ayrıca Azerbaycan'a ait 8 köyün 4'ünün iadesini sağladı. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ermeni basınında çıkan haberlere göre, Paşinyan'ın 1915 Olayları konusunda yaptığı açıklamalar ise ilk defa bir itiraf niteliğindeydi.

Ermenistan Başbakanı yaptığı bir konuşmada, Osmanlı İmparatorluğu zamanında Ermenilere karşı soykırım yapılmadığını ve bu iddiaların İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra o topraklardan gelen vatandaşları Türkiye'ye karşı örgütlemek için Sovyetler Birliği tarafından ortaya atıldığını ifade etti.

Paşinyan'ın bu sözleri hem Ermenistan'daki muhalefet hem de diaspora tarafından tepkiyle karşılandı. 

Paşinyan'ın sergilediği bu yaklaşım Türkiye ve Azerbaycan'la ilişkilerin düzelmesi için tabiatıyla önemli fakat Zengezur Koridoru'nun açılması başta olmak üzere çözüm bekleyen birçok konunun hala masada olduğunu da unutmamak lazım. 


Paşinyan'ın etrafındaki çember daralıyor mu?

Geçmişten bu yana Ermenistan siyasetinde önemli bir rol oynayan Kilise, Tavuş bölgesinde bulunan 4 köyün iadesi nedeniyle sınır belirleme çalışmalarının durdurulması ve Paşinyan'ın istifa etmesi için mayıs başında gösteriler organize etmeye başladı.

Tavuş bölgesinin dini temsilcisi Başepiskopos Bagrat Galstanyan'ın önderliğinde barış karşıtları başkent Erivan'a yürüdü. 

Galstanyan, Erivan'daki Cumhuriyet Meydanı'nda yaptığı konuşmada Paşinyan'a bir saat içerisinde istifa etmesi çağrısında bulundu ve Başbakanlık koltuğuna kendisi talip oldu.

Göstericilerin arasında 1982 yılında Los Angeles'taki Başkonsolosumuz Kemal Arıkan'ı şehit eden ASALA teröristi Hampig Sasunyan'ın da olması, Galstanyan ve Sasunyan'ın aynı karede poz vermesi kilisenin arkasında Taşnakların ve kurumsal diasporanın da olduğunu işaret ediyordu. 

Erivan'daki gösteriler bir yandan devam ederken, diğer yandan Paşinyan çözüm için çalışmaya devam ediyor.

Nitekim geçen hafta Parlamento'da muhalefet Paşinyan'ın azledilmesi için başarısız bir girişimde bulundu.

Paşinyan ise, Erivan'daki gelişmeleri görmezden gelerek Azerbaycan sınırında bulunan Ermeni köylerini ziyaret etti ve sınırların belirlenmesinin önemini yerel halka anlattı.


Rusya faktörü

Ermenistan ile Rusya arasındaki gerilim sürüyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e yönelik tutuklama kararı sonrasında Erivan'ın UCM'yi kuran Roma Statüsü'nü onaylayacağını açıklaması, Kollektif Güvenlik Anlaşması Örgütü üyeliğini önce dondurması sonra da çekileceğini duyurması, ABD ve Fransa'yla savunma alanında işbirliğini artırması Moskova tarafından yakından ve endişeyle takip edilen gelişmeler oldu. 

Paşinyan Rusya'yı karşısına alarak ateşle oynuyor. Zira, ne ABD ne de Fransa bölge ülkesi.

Rusya Ukrayna'daki savaş nedeniyle yıpranmış olabilir ama Kafkaslar'daki nüfuzundan vazgeçecek değil.  

Rusya, Batı'nın Ukrayna ve Gürcistan'a ilaveten kendisini Ermenistan üzerinden çevrelediğini düşünüyor ve Ermenistan'ın Batı'ya yakınlaşmasını, AB ve NATO'yla ilişkilerini geliştirmesini istemiyor. 

Ermenistan'da yaşanan son protesto gösterilerinde Kremlin'e yakın oligarklar tarafından Galstanyan'a destek verildiği biliniyor. 

Dolayısıyla Paşinyan'a yönelik baskı sadece kurumsal diaspora ve içerideki muhalefetten gelmiyor.

Rusya, iki ülke arasında nihai barışın tesisine destek verdiğini defaatle beyan etmiş olsa da Batı'yla yakınlaşan Paşinyan'ın iktidarda kalmasına pek sıcak bakmıyor. 

Moskova-Erivan hattında tansiyon yükselirken, Moskova-Bakü arasında gözle görülür bir yakınlaşma oldu.

Bu çerçevede; 2020 yılında Ermenistan-Azerbaycan-Rusya tarafından imzalanan ateşkes anlaşmasıyla beş yıllığına Karabağ'a konuşlandırılan Rus Görev Gücü, Rus ve Azerbaycan liderlerinin vardığı mutabakatla bölgeden erken çekildi, Moskova barış anlaşmasına varılması konusunda Bakü'den gelen açıklamaları desteklemeye başladı.
 


Türkiye-Ermenistan normalleşme sürecinin barışa katkısı

Geçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Paşinyan'la telefonda görüştü.

2022'den bu yana liderler birbirlerini bayramlarda veya özel günlerde arıyor, ancak son görüşme Ankara-Erivan hattında bir süredir donma noktasına gelen ilişkilerin yeniden canlanmasını sağlayacak olması nedeniyle önemli.

Görüşmede iki lider, birbirlerinin bayramını kutlamanın dışında, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin önkoşullar olmaksızın tamamen normalleştirilmesine dair siyasi iradelerini vurgulayarak, iki ülkenin Özel Temsilcileri arasındaki görüşmelerin devamının önemine işaret etti ve şu ana kadar üzerinde uzlaşmaya varılan hususları teyit etti. 

Söz konusu telefon görüşmesi sembolik olmanın ötesinde, Paşinyan'ın elini güçlendirmek açısından önemli.

Bu sayede Paşinyan, kendisini azletmek isteyen ve hiçbir surette Bakü ve/veya Ankara'ya güvenilmemesi gerektiğini düşünen muhalefete "Bizi ancak Türkiye ve Azerbaycan'la ilişkileri düzeltmek kurtarabilir. Azerbaycan'la barış anlaşması imzalamanın yanı sıra, Türkiye'yle de ilişkileri normalleştirme yönünde ortak irade mevcut" mesajını verebilir. 

Parlamentoda her ne kadar Paşinyan'ın azil süreci başarısız olduysa da, bu defa muhalefetin toplu istifası gündemde. Galstanyan bu seçeneğe çok sıcak bakmıyor.

Normal şartlarda seçimlerin 2026 yılı ortasında yapılması planlanıyor. Protestoların yoğunluğu azalmış olsa da Galstanyan'ın geri adım atmaya niyetinin olmadığı görülüyor. 

Haftasonu ABD Dışişleri Bakanı ile Aliyev telefonda görüştü. Blinken barış anlaşmasının imzalanmasının önemine değindi.

ABD, Fransa ve diğer bazı Batılı ülkeler Güney Kafkasya'da kalıcı barış konusunda samimilerse her şeyden önce kendi ülkelerinde bulunan Ermeni diasporasına gerekli telkinlerde bulunmaları, bölgede istikrarsızlığa ve güven bunalımına neden olacak adımları atmaktan sarfınazar etmeleri, bu bağlamda Ermenistan'ı Rusya'ya karşı bir koz olarak kullanmamaları ve çok taraflı müzakerelerden ziyade Erivan-Bakü arasındaki doğrudan müzakereleri teşvik etmeleri önemlidir. 

Güney Kafkasya'da barış için önemli ve giderek daralan bir fırsat penceresi mevcut.

Tarafların imzaladıkları anlaşmalarda yer alan hususları yerine getirmek kaydıyla barış anlaşmasının genel çerçevesi üzerinde mutabık kalmaları ve süreci sonlandırmak için hızlı bir şekilde hareket etmeleri önemli.

Aksi takdirde, Paşinyan'ın denklemden bir şekilde çıkması halinde bölgenin istikrarsızlığa sürüklenmesi söz konusu olabilir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU