Rus basınında Gazze savaşı: "Hamas'ı yalnızca savaş alanında yenmek mümkün olmayacak"

Gazze savaşının 115. gününde Rus basını gelişmeleri nasıl görüyor?

Görsel: Kommersant

Independent Türkçe için 29 Ocak Pazartesi günü Rus basınında yer alan haber ve analizleri derledik:

Gazze savaşının 115. gününde Rus basını gelişmeleri nasıl görüyor?
 

Kommersant:

Kseniya Veretennikova'nın haberi özetle şu şekilde:
 

 

Seçmenler kendi Filistinleri konusunda fikir ayrılığına düştü

Sosyologlar, Rus partilerini destekleyenlerin Ortadoğu'daki çatışmalara ilişkin tutumlarını incelediler

Sosyologların belirlediğine göre Rusya Federasyonu Parlamentosunda temsil edilen partilerin taraftarlarının çoğu Filistin-İsrail sorununda Filistin'i destekliyor. Adil Rusya-Gerçek Namına Partisi seçmenleri azami düzeyde Arap yanlısı olurken Filistinlilere en az sempatiyi Yeni İnsanlar Partisi seçmenleri besliyor.

Ancak bu partinin seçmenleri cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iç siyasi meselelere odaklanmayı tercih ederken örneğin Rusya Federasyonu Komünist Partisi dış politikanın seçim öncesinde ön plana çıkarılmasını doğru sayıyor.

Russian Field araştırma grubu Dubravskiy Konsalting şirketiyle birlikte 11-19 Ocak tarihleri arasında Rusyalıların, Filistin-İsrail sorununa duyduğu sempati konusunda telefonla bin 600 kişinin görüşünü aldı.

Ortaya çıkan sonuca göre görüşü alınmış beş kişiden ikisi (yüzde 41) Filistin'e sempati beslerken yüzde 17 İsrail'i destekleme yönünde görüş ifade etti, yüzde 20 ise taraflardan hiçbirine olumlu bakmadığını ifade etti.

Filistin yanlısı pozisyon cinsiyete bakmaksızın yaşlı kuşağın arasında popüler çıktı. Filistin'e (yüzde 19) nazaran İsrail'e sempati duyan (yüzde 25) grup 18-29 yaş arasındaki gençlerdir yüzde (20 görüş açıklamakta zorlandı).

(Filistin'e rekor düzeyde destek Adil Rusya-Gerçek Namına Partisi seçmenlerinden geldi: Yüzde 8'e karşı yüzde 57,4. Diğer partiler arasındaki oranda aşağı yukarı aynı: Tek Rusya Partisi seçmenlerinin yüzde 11,5'a karşı yüzde 51,5'u, Rusya Komünist Partisi seçmenlerinin yüzde 11,3'ne karşı yüzde 48,4'ü ve Rusya Liberal Demokrat Partisi seçmenleri yüzde 11,6'ya karşı yüzde 49,1'i Filistin'i destekledi.

Ancak Ortadoğu sorununa bakışta yeni insanlar ciddi biçimde fark sergiliyor: Bu parti seçmenlerinin sadece yüzde 28,9'u Filistin'i desteklerken yüzde 23,9'u İsrail'i tercih ediyor. Parlamento dışındaki partiler arasındaki en belirgin fark Elma Partisi'nde ortaya çıkıyor: Parti taraftarlarının yüzde 65'i İsrail'i desteklerken sadece yüzde 10,5'u Filistin'i destekliyor.
 

 

Kommersant'ta Mihail Gureviç'in haberi özetle şu şekilde:

Militanlar BM bayrağı altında

BM çalışanlarının İsrail'e yönelik saldırıya karışmakla suçlanması uluslararası skandala yol açtı

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), Gazze Şeridi de dahil olmak üzere insani yardımlara son verilmesi riskinin doğduğunu açıkladı. Bu durum 12 elemanın Filistin Hamas hareketiyle irtibatta suçlanması üzerine ABD ve diğer ülkelerin Ajansı finanse etmeyi durdurmasından sonra ortaya çıktı.

UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısına bazı elemanlarının katılmasıyla ilgili soruşturma başlatma niyetinde olduklarını açıklamıştı.

UNRWA elemanlarının İsrail'e yapılan saldırıya katılmalarıyla ilgili soruşturma başlatılmasına dair haber tüm dünyada skandala neden oldu. ABD, Birleşik Krallık, Kanada, Avusturalya, Kanada, Almanya, İtalya, Finlandiya ve bazı diğer ülkeler soruşturmanın bitmesine kadar bu Ajansa üyelik aidatı yatırmayacaklarını ifade ettiler.


"Hamas'ı yalnızca savaş alanında yenmek mümkün olmayacak"

Her halükârda İsrail'de kararlılar ve bunu anlamak mümkün. Pek çok analiste göre Hamas'ı yalnızca savaş alanında yenmek mümkün olmayacak. 16 sene içinde bu örgüt terör grubundan Gazze Şeridi'ndeki tüm yapıları yöneten bir güce dönüştü. Kreşlerden emekli maaş ve hizmetlerine kadar İslamcıların inzibati ve ideolojik yönetimi altında. UNRWA Genel Sekreteri Bay Lazzarini örgütüne finansal desteğin kesilmesinin Gazze'de zaten karmaşık olan durumu daha da zorlaştıracağını bildiği için öfkelenmekte ve tedirgin olmakta haklı.
 

 

RİA Novosti:

Medyada çıkan haberlere göre ABD, İran'a karşı gizli bir operasyon olasılığını değerlendiriyor

Bloomberg: ABD Ortadoğu'daki üsse saldırı nedeniyle İran'ı vurabilir

Bloomberg'in ABD'nin tutumunu bilen bir kaynağa dayandırdığı haberine göre Washington, Ürdün'ün kuzeyindeki bir ABD üssüne düzenlenen saldırıda 3 Amerikalı askerin öldürülmesinin ardından İran'a karşı gizli bir operasyon düzenleme olasılığını değerlendiriyor.

Ajans, "Olasılıklardan biri, ABD'nin İran'ı vuracağı, ancak bunun sorumluluğunu üstlenmediği ve böylece açık bir sinyal gönderdiği gizli bir operasyondur" diye yazıyor.
 

 

Lenta.ru:

İsrail Başbakanı krallara benzetiliyor ve lüks bir hayat yaşamakla suçlanıyor

Binyamin Netanyahu'nun ailesi nasıl yaşıyor?

Binyamin Netanyahu, 1996 yılında İsrail'in başbakanı olduğundan bu yana, kendisi ve eşi Sarah en az iki düzine yolsuzluk skandalının merkezinde yer aldı. Ancak tek bir polis soruşturması bile davayla sonuçlanmadı. Üstelik politikacı üç kez başbakanlık pozisyonunu almayı başardı ve bir kez ülke için rekor bir 16 yıl boyunca bu görevde bulundu.

Bu arada, ulusal güvenliği ve dış tehditlere karşı savunmayı öncelikleri haline getirerek İsraillileri iktidarlarını sürdürmek adına iç sorunlardan uzaklaştırdı. Ancak 7 Ekim 2023'teki Hamas saldırısının ardından toplum, başbakanın verdiği sözleri yerine getiremediğini söylemeye başladı. Lenta.ru materyalinde Binyamin Netanyahu'nun iş adamı arkadaşlarından nasıl pahalı hediyeler aldığı, devlet bütçesini nasıl israf ettiği ve insanları nasıl hayal kırıklığına uğrattığı.

"Devlet benim"

İsrailli gazeteci Ilana Dayan, The New Yorker'ın genel yayın yönetmeni David Remnick'e yaptığı bir yorumda şunları söyledi:

"İnsanların kaçırıldığı anda devlet birdenbire ortadan kayboldu. Devlet tamamen yoktu! Hiç böyle bir şey görmemiştik. İsrailli olmak, devleti kendi içinde deneyimlemek demektir. Bu, kim olduğunuzun bir parçası. Devlet birdenbire nereye gitti?"

Dayan, "Netanyahu'nun Hırsının Bedeli" başlıklı makalesinde Binyamin Netanyahu'nun liderlik tarzını ve bunun mevcut çatışmanın sonucu üzerindeki etkisini analiz etti.

Başbakan sık sık Arap saldırganlığına karşı etkili askeri hazırlık konusunu tartıştı, ancak tam da gerekli olduğu anda halkını korumayı başaramadı. İsrail'in eski ABD büyükelçisi Michael Oren, Netanyahu'yu, "Ben devletim" demesiyle tanınan XIV. Louis'ye benzeterek, "Netanyahu kişisel ve siyasi çıkarlar arasında ayrım yapma yeteneğini kaybetti" dedi.

İsrail güvenlik servisi Shabak'ın eski başkanı Ami Ayalon onunla aynı fikirdeydi ve Benjamin'i "zirvede kalabilmek için her şeyi ve herkesi satmaya hazır bir adam" olarak nitelendirdi ve ülkenin eski Savunma Bakanı Moşe Ya'alon onun ideolojisini anlattı. 

İsmini açıklamak istemeyen, Knesset'teki önde gelen muhafazakarlardan biri şunları söyledi:

"Artık o, bize bir Filistin devleti dayatmak istediği iddia edilen "ABD ile savaşan Bay Savaşçı"dır. Muazzam bir başarısızlığın ardından yeni bir anlatıya ihtiyacı var. O, kendisinin değil, güvenlik hizmetlerinin başarısız olduğu hikayesini satmaya çalışacak. Filistin devletini henüz emekleme aşamasında öldürebilecek tek kişi o."

 

DAHA FAZLA HABER OKU