Suriye Türkmen Hareketi Lideri Mahmut Zengin, Independent Türkçe için Benan Kepsutlu'nun sorularını yanıtladı.
Zengin, Suriye'deki Türkmenlerin mevcut durumu ve geleceği hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
Halep'ten aktardığı bilgilerle, Türkmenlerin Suriye'nin çeşitli bölgelerinde karşılaştıkları zorlukları ve siyasi sürecin içindeki rollerini anlatan Zengin, Suriye'nin gelecekteki yönetim yapısı, Türkmenlerin hakları ve dil talepleri hakkında da görüşlerini paylaştı.
Ayrıca, PKK ve PYD tehdidine karşı atılacak adımlar, Suriye'nin toprak bütünlüğü, Türkiye ile ilişkiler ve Suriye Türkmen Meclisi'nin durumu üzerine de detaylı değerlendirmeler yaptı.
Zengin, Suriye'nin demokrasiye dayalı bir yönetimle şekillenmesi gerektiğini ve Türkmenlerin haklarının en iyi şekilde korunacağını belirtti.
Suriye Türkmen Hareketi Lideri Sayın Mahmut Zengin, teşekkürler bizlerle birlikte olduğunuz için. Öncelikle şunu sorayım; şu anda Suriye'de hangi bölgedesiniz?
Ben, şu anda Halep kentindeyim.
Sizinle en son geçen yıl ve bir önceki yıl görüştüğümüzde, Mercidabık bölgesindeydiniz ve o dönemde Türkmenlerin Suriye'deki durumunu konuşmuştuk. Şimdi, geçen yıl ve bir önceki yıla kıyasla neler değişti? Suriye'de son yaşanan gelişmelerden sonra şu anki durum ne? Ve tabii en önemlisi, Irak'taki Türkmenlerin durumunu da biz çok konuştuk, tartıştık. Irak'taki gibi olmaması için ne gibi adımlar atılıyor?
Sağ olun, teşekkür ederim Benan Hanım. Şimdi Suriye nasıl bir durum aldı? Esadsız Suriye, zalim rejimsiz Suriye oldu, İransız Suriye oldu, Hizbullah'sız, Rusyasız Suriye de kaldı. İnşallah Türkmenler çok şahit oldular. Çok hapiste kayıpları oldu. İlk günden bu zalime karşı durdular. Şu anda gerçekten askeri ve siyasi olarak üst düzeye çıkmaya devam ediyoruz.
Şimdi bizim askeri olarak da Bakanlıkla bu Musul tarafında cephede çatışmalar oldu... Şu an ise ateşkes var. Şimdi de bekleme durumundayız.
Kimler arasında ateşkes oldu dediniz?
PYD ile Türkiye'ye ateşkes yapıldı.
Evet, pekâlâ. Lütfen devam edin. Türkmenler olarak diyordunuz en son.
Türkmenlerin aktifleştiği, çok fark ettiği bir dönem var. Suriye'nin 20-22 milyon nüfusu içinde Türkmenlerin de 3,5-4 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Halep'te en çok bulunan Türkmenler, şehir merkezinde ve kırsalda yaklaşık 1,5 milyon civarında.
Artı, Humus'un yüzde 70-75'i Türkmen, kırsal ve merkezde. Şam'da yaklaşık 200-250 bin Türkmen var. Cevlen Türkmenler, Şam Türkmenleri. Artı Hama'da 150 bin Türkmen var. Bayırbucak Türkmenleri aşağı yukarı, merkezden kuzeye kadar. Arabi'nin 74 köyünde de Türkmen var. Aşağı yukarı 4 milyon Türkmen var.
Tabii, bu Türkmenler, gelecek hükümette hakkını isteyecekler, en yakın zamanda.
Şimdi sizin nasıl bir planlamanız var? Sorunun ikinci kısmını tekrar edecek olursam: Mesela, Irak'taki gibi, yani Kerkük'te, Musul'da, Duhok'ta, Erbil'de olduğu gibi olmaması adına sizin şu anda attığınız adımlar neler? Şu ana kadar tabii çok az zaman geçti, hemen hemen üstünden ama yine de ben bir planlama sormak istiyorum.
Şu anda geçici bir yönetim var. Geçici yönetim için bizim henüz bir şeyimiz olmadı, oturumumuz olmadı. Biz tabii, ana oturumumuzu Suriye'de sürdürüyoruz.
Biz, Araplardan sonra Türkmenler olarak -ki Türkmen nüfusu 4 bin civarında- biz, azınlık bir grup olarak yer alıyoruz. Yani biz Kürtlerle ya da Dürzülerle başta oturuyoruz. Biz ikinci sırada oturuyoruz. Onun için biz tabii tüm hakkımızı talep ettik. Tüm hakkımızı da alacağız inşallah.
Onun için planımız var. Anayasada her şeyin kayıtlı olması için ne kadar milletvekilimiz var, ne kadar bakanlığımız var, ne istedik, ne hakkımız var; bunların hepsini haklarımıza alacağız. Tabii bunun için çalışmalar da sürüyor.
Evet, şimdi şu da var, tabii, siz bu zamana kadar Suriye haritasının geneline baktığımızda özellikle Şam bölgesindeki Türkmenler, diğer bölgelerde de öyle ama belirli bölümlerde daha fazla gördük ki Araplaştırılmak için de zorlandınız. Hatta öyle ki Türkçenin konuşulmasının neredeyse yasak olduğu dönemler ve bölgeler oldu. Dolayısıyla Türkçe dilinin kaybı da söz konusu oldu. Şimdi coğrafyanın farklı bölgelerinde Türkmen nüfusu var. Peki bundan sonraki süreçte, eğer bir bölünme ya da eğer bölgeler belirlenme durumu olursa, siz bir yerde toplanmayı kabul edecek misiniz, tek bir alanda? Yoksa yine farklı farklı alanlarda dağınık şekilde mi durulması planlanıyor?
Tabii biz Suriye'nin birliğinde ayrılma durumunda büyük kayıplar yaşadık. Bizim Suriye'nin her yerinde Türkmen var. Halep'te olduğu gibi, Tunus'ta, Şam'da, Bayırbucak'ta, Rakka'da da Türkmenler var. Biz Halep bölünürse, oradaki Türkmenlerle birleşiriz. Biz çok kaybederiz. Biz Suriye'nin birliğinden yanayız. Her devletin hükmü, Şam'da da var. Yani, Suriye'nin her yerinde varız. Çoğunlukla Halep'te de varız. Komünistler de çoğunlukla var. Biz Suriye'nin toprak birliğiyle beraberdik. Bizim planımız bu.
Öteki plan olursa da çalışmamız yok. Biz daima Suriye'nin toprak bütünlüğünden yanayız.
Peki Türkiye ile nasıl bir istişare içerisindesiniz ya da istişare ediyor musunuz?
Tabii, bazı konularda istişare yapıyoruz.
Şimdi sizinle son röportajımızda ben şunu sormuştum: Genelde Türkmenler, çok fazla bir şey talep ettiklerini görmedik. Siz de dediniz ki, "Bizim nefsimiz kuvvetlidir, biz genelde bir şey talep etmeyiz." Fakat şu anki durum farklı. Sizin Türkiye'den beklentiniz ne?
Şu anki durum bambaşka… Türkiye her daim bizimle beraber. Türkiye bizim ana yurdumuz. Türkiye bizi bu zamanda yalnız bırakmadı, bırakmaz. Onun için biz tam anayasada hep hakkımızı alma düşüncesindeyiz, başka bir şey yok.
Biz zaten sağ olsun Erşat Bey'le (Irak Türkmen Cephesi (ITC) Başkanı Erşat Salihi) baştan da görüşmüştük, ablası ölmüştü. Her daim de iki üç defa da beraber konuştuk. Tabii biz Irak tecrübesini burada yaşatmayacağız, Allah'ın izniyle. Biz inşallah o tecrübeyi burada yaşatmayacağız, Allah'ın izniyle.
Peki, Suriye'deki yeni anayasaya dair sizin beklentileriniz ne? Yani yeni anayasada hangi ifadelerin yer bulması gerekiyor ki Türkmenler gerçekten haklarını alabilsin?
Ana dil olarak, Araplardan sonra, Türkmenlerin ana dili olarak belirlenmesi gerekiyor. Türk dilinin resmi dil olması bizim için çok önemli.
Türk dili olmasının neden önemli? Türkiye'de 4 milyon, 3 buçuk milyon Suriyeli var. Onlar hep çocukları, 12 yıldan beri Türkçe okuyorlar, okullarda. Şimdi buraya geldiklerinde, eğer Türkçe resmi dil olmazsa, her şeylerini kaybederler.
Biz de bunu hep konuştuk, hep dile getirdik. Millî Eğitim Bakanı ve başkanları gelmişti, Türkiye'deki arkadaşlarımız bunu dile getirdi. Yani bu çok önemli. Türkiye'den gelen her kişi, ana yurda döndüklerinde, Suriye'deki Türkçeyi ana dil olarak konuşacaklardır.
Bizim için Arap ve Türk dilinin birlikte olması çok iyi bir şey. Bunu da biz istiyoruz. Ana dilin yanında Arapçanın da olması gerekiyor.
Şimdi işin askeri boyutuna geçtiğimizde, lütfen tarihlerde yanlış mı olursa düzeltin; 2007 yılında, Türkiye'nin talebiyle Ankara merkezli bir meclis kuruldu.
2013'te…
Pekâlâ. Bu dönemde oluşumun cephe değil de meclis olması, aslında Suriye Türkmenlerinin kendi ordularını kurmalarını engelledi. Bu arada, 2019'da siz, Mercidabık'ta, merkezde birlik ve beraberliği korumak adına Suriye Türkmen Birliği'ni kurdunuz. Fakat bu cephe adını alamadığı için, kendi ordunuzu kuramayıp, o bölgedeki Araplarla, yani ÖSO'nun çatısı altında ya da diğer Arap grupların çatısı altında hareket etmek zorunda kaldınız. Şimdi, bundan sonraki aşamada nasıl bir yol izlenecek? Türkmenlerin de kendine ait bir cephe kurma durumu olacak mı? Ve sonraki aşamada, kendinize ait bir ordunuz olacak mı?
Bizim cephe meclis ettiğimiz Humus Türkmenleri, ayrı tümenler oldu. Şam'daki aynı şekilde, karışık olarak Araplarla beraberiz.
Karışık olarak Arap'la, her Türkmen, Ertuğrul'la beraber bir ordu kurdular. Bayırbucak da ayrı oldu. Bayırbucak, Türklere daha yakındı. İçinde Arap da var, Türk de var; çoğunluğu liderler Türkmen olarak. Hep karışık Türkmenler oldu.
Biz şimdi Süreyya'ya geleceğinde inşallah Kurmay olup İstanbul Bakanı olup hepimiz bir askerlik şekline güzel şekilde geçmeyi düşündük. İnşallah, bu geçici hükümet teslim aldıktan sonra, Hürriyet'in birliği olduktan sonra ve PKK'dan kurtulduktan sonra inşallah resmi şekilde ordu şekline geçmesi lazım.
Peki, içinde bulunduğunuz durumda sizce PKK'dan kurtulunabilecek mi? Çünkü ABD'nin de bölgede halihazırda kurduğu askeri üsler var. Bir taraftan İsrail, o bölgede Kürt grupları destekler şekilde de hareket etmeye devam ediyor. Özellikle Golan, mesela, Kunaytra bölgesinin bir kısmı... Yani sizce PKK, PYD, YPG tehdidi bölgeden arındırılabilecek mi bu süreçte?
Şu dakikada gençlerin tamamı, askeriyenin ordusu, planı hazır. İnşallah, PKK kalmayacak şekilde savaş planı masada hazır. Onun için bu plan bittikten sonra inşallah oturup ona göre bir program hazırlayacağız. Bir planımız var, ona göre bir planımız var.
Hemen biz PKK'nın gitmesi için her dakika çatışma süresi başlar. Bu planda var ya, masada. Bu sağlanmadan ikinci plana geçilemez yani.
Evet, siz "Şu anki geçici hükümetle henüz görüşmedik" dediniz ama bir şekilde girişimleriniz oldu diye tahmin ediyorum. Ne zaman bu hükümetle bir araya gelmeniz mümkün olabilir sizce?
Tabii, en yakın zamanda. Biz askeriyle siyasi olarak istişare halindeyiz. İnşallah en yakın zamanda, en hızlı zamanda Şam'a gideriz, bizim elçimizi tebrik ederiz, orada geçeriz. Biz elçimizle de temasa geçtik, inşallah iyi olacak.
Bir diğer soru, tabii Muhammed el-Colani'nin yaptığı açıklama da geçici hükümetten gelen açıklama da, bölgede, ülkede aslında artık bundan sonrasında bir şeriat düzeninin görülecek olmas... Bu sizi nasıl etkileyecek?
Daha geçici hükümet teslim almadı. Şu andaki kişiler yürütücü şahıslar ne vakit geçici hükümet teslim alacak, o zaman bizim başımıza böyle bir şey gelmeyecek.
Yani, "Henüz şeriat devleti kurulup kurulmayacağı konusunda net bir fikir birliği yok" diyorsunuz.
Suriye'de demokratik bir devlet kurulacak. Şeriat devleti kurulamaz. Burada Şiiler de var, Hristiyanlar da var, Ermeniler de var, Dürzüler de var, Yezidiler de var. Nasıl bir şeriat devleti kurulacak? Beni dine karşı der miyim ben? Olmaz yani. Biz ona karşıyız, biz demokrasiye dayalı bir devlet istiyoruz; herkesin hakkını alması için.
Peki, şu anda bölgedeki en büyük tehdit ne sizce?
PKK.
PKK ve PYD'nin temizlendiğini düşündüğümüzde… Ondan sonra var mı?
Şu andaki en büyük tehdit PKK. Başka tehdit, terörist yoktur.
Peki, şimdi efendim, çadır kentlerde de çok fazla Türkmen vardı ve sizin o dönemde oradaki Türkmenleri alıp bir Türkmen köyü kurma hayaliniz vardı. Bu gerçekleşti mi? O bölgedeki Türkmenler tekrardan ülkeye dönüş yapabildiler mi? Şu anki Türkmenlerin durumu ne?
Bazı yıllarda Türkmen topladık ama... Şimdi Türkmenlerin her biri evine, her biri toprağına dönmeli. Hepsi köylerine döndü. Hep döndüler. Hepsi toprağına döndü.
İnşallah Türkiye'dekiler de yavaş yavaş dönüyor. Dönmeye de devam edecekler. Türkmenlerin bir özü var. Biz Türkmenlerin toprağımıza bağlıyız. Onun için kimse kendi başına gelmeyecek. En yakın zamanda inşallah.
Şimdi oradan dönenlerden de bahsettiniz. Şu anda dönenler, çünkü siz Türkmenler olarak vakti zamanında bu göç dalgası devam ederken evlerinizi de açtınız bu insanlara… Araplardan bahsediyorum. Şu anda dönüş aşamasında da nasıl bir süreç yaşanıyor? O insanlar şu anda evleri yok, barkları yok. Evet, bir şekilde dönenler kendi vatanlarında yaşamak için dönüyorlar ama şu anki sizin bulunduğunuz bölgede, Türkmenlerin bulunduğu bölgelerdeki durum ne?
Bizim Halep'teki evlerden dönenler yavaş yavaş dönüyorlar. Bir engel var. Çocuklar okullarda, okulları bekliyorlar. Okul tatillerini bekliyorlar, okullara gelmek için. İşleri var, işlerini bitirip geliyorlar. Ama işi olmayanlar, işleri hazır olanlar dönmeye devam ediyorlar.
Artık Humus'takiler, evleri tahrip olanlar, Halep'in içinde tahrip olanlar, onlar biraz zaman gerektiriyor. Evler hazır, hala gelmek için. Çünkü Halep'in aşağı yukarı Türkmen mahallesinin yüzde 90'ı harap durumda. Oturulamaz hale geldi. Onun için şehir merkezlerinde biraz zaman lazım, yıkılan evleri yapmak için biraz zaman lazım. Ama Halep'in kırsalında evlerimiz dönmek için hazır.
Şimdi bir soru daha; tabii bu gibi geçiş dönemleri, biz diğer ülkelerde de gördük, kaosa müsait olan dönemler. Irak'ta da benzer şeyleri birlikte yaşadık. Ve zaman içerisinde Suriye'de dahil olmak üzere DEAŞ gibi farklı terör örgütleri ortaya çıkıp yerleşmeye başladı. Böyle bir şey söz konusu olabilir mi? Çünkü siz özellikle aile olarak da eviniz bombalandı, akrabalarınızı kaybettiniz. Bu arada Türkmenler olarak tarih kitaplarına kadar yaktılar, daha doğrusu Türkmenlerin ve PKK'nın yaktığı yerler. Şimdi bu tehditleri siz yaşadınız. Bunların tekrarlanması, yani adı bugün DEAŞ değil de MEAŞ şeklinde başka bir terör örgütünün ortaya çıkması mümkün mü? Ortam buna müsait mi?
Tabii, ben bunu inşallah olmaz diyeyim. DEAŞ'ın en büyük destekçisi kimdi? İran. İran, Suriye'den gittikten sonra inşallah bu olmaz, olmayacak. Onu yaratan, ona destek olan şeyler. İnşallah onlar gittiler. Bundan sonra da olmaz.
Bir şey kaldı, önemli bir nokta kaldı. İnşallah PKK da giderse, onların yeri, yurdu kazanmış olur. Bunlar dışarıdan gelen unsurlar değil. Hep bunları hazırlayacaklar.
Peki, bu arada siz biraz önce en başında röportajınızı aktardınız. Farklı bölgelerde, şimdi Suriye'de şeyhler vardır. Farklı bölgeler, Türkmenler dağıldığı için işte Halep şeyhi ayrı, Lazkiye ayrı, Şam ayrı vs. Şu anda şeyhlerin kendi arasındaki koordinasyonu nasıl? Yani meclis nasıl çalışıyor ya da çalışıyor mu şu anda Türkmen Meclisi?
Türkmen Meclisi bazı çalışmalarda bulunuyor, bir şeyler yapıyor. Ama birlikte olarak da biz de bize göre bir şeyler yapıyoruz. Ama hep temizliyoruz. Ben bugün Humus'taki 1949'dan 1965'e kadar dört cumhurbaşkanı hazırlayan bir ekiple görüştüm. O ağalarla görüştüm. Şam'la görüştüm, Halep'le görüştüm. Hep temastayız, her dakika. Biz birliğin içindeyiz.
Irak'taki Türkmenler arasında aslında, hele ki seçim dönemlerinde, farklı farklı partilerle bir ayrışma söz konusu oldu. Bu, Irak'ta yaşanan bir dönemdi. Siz Suriye'de buna izin verecek misiniz?
İnşallah olmaz. Olursa biz kaybederiz. Biz Irak'tan bir ders almamız lazım. Onun için inşallah bir birlik barışı olur diyelim.
Biz burada Türkmenlerin yüzde 100'ü Sünni'yiz. Orada, sen de biliyorsun, bu çok etkilerdi. İnşallah yanımızda da bir etkileme olmaz. Maalesef bu böyle. Söylemek istemiyorum ama maalesef bu böyle.
Evet, evet. Bazen gerçekleri kabul etmek, bazen de öz eleştiri yapmak gerekiyor herhalde. İnşallah Irak'ta yaşananlar Suriye'de, sizlerin liderliğinde yaşanmaz. Çok çok teşekkür ediyorum. Eklemek, vurgulamak istediğiniz bir şey var mı Sayın Mahmut Zengin?
Sağ olun, teşekkür ederim. İnşallah en yakın zamanda sizi Halep'te de, Şam'da da ağırlarız.
Geleceğim ben. En kısa zamanda sizleri görmeye gideceğim tekrar.
Sağ olun.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish