Şiî mezhebinin altıncı imamı olan Cafer es-Sadık'ın ölümüyle birlikte Şiîlerin büyük çoğunluğu (İsnâaşeriyye), Cafer es-Sadık'ın oğlu Musa el- Kazım'ı imam olarak kabul etti.
Bir grup Şiî ise Cafer es-Sadık'ın diğer oğlu İsmail'i yedinci imam olarak kabul ederek çoğunluktan ayrıldı ve İsmâilî mezhebini kurdu.
Birkaç yüzyıl sonra İsmâilî mezhebi de Nizârî ve Mustalî (Tayyibî) olmak üzere iki kola ayrıldı. (Bir önceki yazıda Mustalî İsmâilîler olan Davudi Buhra cemaatini tanıtmıştım.)
Nizârîler, Hasan Sabbah'ın (1050) etrafında toplanarak Fâtımî halifesinin otoritesini reddetti ve Nizâr'ın "tek meşru imam" olduğunu iddia etti.
Hasan Sabbah'tan sonra gelen Hasan Alâ Zikrihisselam ise kendisini Nizârîlerin imamı olarak ilan ederek Şiî fıkhının temellerini değiştirdi.
Kıyametin koptuğunu ve cennetin yeryüzünde yaşanacağını ilan ederek tüm şeriatı, yani namaz, oruç, hac gibi dini vecibeleri kaldırdı.
Nizârîler Alamut çevresinde oluşturdukları devletin Moğollar tarafından istila edilmesinin ardından 700 yıl boyunca kendilerini gizlediler.
19'uncu yüzyılın başlarında ise 46'ncı imamın seçilmesi ile birlikte Nizârîler, imamlarını "Ağa Han" olarak isimlendirmeye başladı.
Nizârîlere göre imam kabul edilen kişi, Hazreti Muhammed'in sahip olduğu tüm otoriteye sahiptir.
İmamın sözü Allah'ın sözü kabul edilir ve onun ilahi güçlere sahip olduğuna inanılır.
Nizârîlerin Ağa Hanları siyasi olarak İngiltere'ye ve Batı'ya yakınlıkları ile bilinmektedir.
(48. Ağa Han Muhammed Şah, I. Dünya Savaşı boyunca İngiltere'ye destek vermiş; bazı kaynaklara göre ise İngiltere'nin ajanı olarak görev yapmıştır.)
Tanzanya'ya geliş
Tüm diğer Şiî Müslümanlar gibi Nizârî İsmâilî cemaatinin de Hint Okyanusunu geçerek Doğu Afrika'ya ulaşmasındaki asıl amaç ticaret idi.
1840'da Zanzibar Sultanı Seyyid Said'in Hindu ve Müslüman tüm Hint tüccarları ülkeye davet etmesiyle birlikte İsmâîliler Tanzanya'da da varlıklarını göstermeye başladı.
1964 Zanzibar devrimi sonrasında Darüsselam'a yönelen Hint nüfus, Tanzanya kurucu lideri Julius Nyerere'nin katı sosyalist politikaları sonucu, bir dönem farklı ülkelere göç etmek durumunda kaldı.
Genel anlamda Hint nüfus 1990'lı yıllarda başlayan liberal politikalar sonrası ülkeye daha yoğun kitleler halinde geldi.
İşte bu ekonomik liberalleşme sonrası Tanzanya'nın liman kenti Darüsselam, Hint kökenli İsmâilîler için kıtaya bir giriş kapısı oldu.
Sonrasında Uganda, Kenya ve Kongo gibi ülkelere de göç eden İsmâilî nüfus yine ağırlıklı olarak ticaretle uğraştı.
Günümüzde Tanzanya'da Nizârî İsmâilîler
Dünya genelinde sayılarının 20 milyonu bulduğu düşünülen Nizârî İsmâilîler, çoğunlukla Hindistan ve Pakistan'da yaşıyor.
63 milyon nüfuslu Tanzanya'da 40 bine yakın nüfusları olmasına karşın Nizârî İsmâilîler'in bir hayli zengin ve etkin bir cemaat oldukları söylenebilir.
Başta Ağa Khan Vakfı olmak üzere, ülkenin önde gelen eğitim kurumları (Aga Khan International Schools ve Aga Khan University), hastaneleri (Aga Khan Hospital), bankaları (Diamond Trust) ve otelleri (Serena Hotel) bu cemaate ait.
Nizârî İsmâilîler, diğer mezheplerden farklı olarak ibadethanelerine "cemaathane" adını veriyor. Dünyanın çeşitli ülkelerinde de İsmâilî Merkezleri bulunuyor.
İsmâilî Merkezleri bünyesinde kütüphane, toplantı odası, bahçe ve benzeri diğer alanları barındırıp diğer inançlar ve mezhepler ile bir iletişim kurmayı hedefliyor.
Cemaathanelere ise yalnızca Nizârî İsmâilî cemaati (tarikatı) mensupları girebiliyor. Bir Nizârî, başka mezhepten biri ile evli ise eşinin ve çocuklarının dahi cemaathanelere girmesi yasaklanıyor.
Zira mürit ile mürşit arasındaki kutsal ilişkinin cemaat dışındaki kişiler tarafından görülmesi sakıncalı kabul ediliyor.
Tanrı'nın yaşayan bir simgesi, bir işareti kabul edilen imamın ziyaretleri (didar, darbar ve mülakat) esnasında da yalnızca Nizârî İsmâilîler onu karşılama hakkına sahipler.
Nizârî İsmâilî olmak için Fâtımîler döneminden bu yana uygulanan bir tür yemin verme töreni olan "bayah" (biat) alma şartı var.
Dönemin yaşayan imamı müride "bayah" vermediği müddetçe kişi Nizârî İsmâilî olarak kabul edilmiyor.
Kişinin yazılı bir şekilde kelime-i şehadet getirip Kerim el-Hüseyni'yi dönemin imamı olarak tanıdığını ve ona kayıtsız şartsız biat ettiğini belirtmesi gerekiyor.
Nizârî İsmâilîleri diğer tüm mezheplerden ayıran çok sayıda farklı esas ve uygulama var.
12'nci yüzyılda yani Zikrihisselam döneminde Nizârî kadınlar örtünmeyi bıraktı. Bugün de tesettür ayeti Nizârîler tarafından farklı şekilde yorumlanıyor.
3. Ağa Han Muhammed Şah, söylemlerinde kadınların özgürlüğüne ve eğitimine verdiği önemle birlikte, başörtüsünü ve kadınların örtünmesini tamamen kaldırdığını, örtülü tek bir Nizârî İsmâilî kadının dahi kalmaması gerektiğini ifade etmişti. 1
Nizârî İsmâilîlerde namazın vakitleri ve esasları da farklı. Nizârî İsmâilîler, Hud Suresi 114. ayette yalnızca sabah, akşam ve gece namazlarının emredildiğine inanarak ve konuyla ilgili hadisleri reddederek günde 3 vakit dua formunda namaz eda ediyorlar.
Nizârîler hac görevlerini de fiziksel olarak değil ruhsal olarak yerine getirdiklerini belirtiyor. Hatta yaşayan imamları Ağa Han'a bakarak da hacca gitmiş olduklarını kabul ediyorlar.
Nizârîler gelirlerinin yüzde 12,5'luk kısmını doğrudan Ağa Han'a bağışlamak zorundalar. Nizârîlerin gelirlerini herhangi bir derneğe ya da muhtaç kişiye vermeleri ise yasak.
Dönemin imamı kabul edilen 4. Ağa Han'ın açıklamalarına göre faiz haram kabul edilmiyor. Zekât (dasond) verildiği sürece her kazancın ve her yiyeceğin helal olduğuna inanılıyor.
Ağa Han Şeyh Kerim el-Hüseyni
11 Haziran 1957 tarihinde dedesinden imameti devralan 4. Ağa Han Şeyh Kerim el-Hüseyni (Mevlânâ Hazar İmam), günümüzde başta Hindistan olmak üzere tüm dünyadaki Nizârî İsmâilîlerin imamı kabul ediliyor.
11 Haziran günü Nizârî tarikatı mensuplarınca her yıl İmamet Günü olarak coşkuyla kutlanıyor.
Hz. Muhammed'in soyundan geldiğine inanılan İsviçre doğumlu Ağa Han el-Hüseyni İngiliz vatandaşıdır. Çocukluğunu Kenya'nın başkenti Nairobi'de geçirmiştir.
Annesi İngiliz olan Ağa Han'ın ayrıldığı ilk eşi İngiliz, yine ayrıldığı ikinci eşi de Alman bir manken idi.
Ağa Han ailesi bugün yaklaşık 12 milyar dolarlık serveti ile dünyanın en zengin on kraliyet ailesi arasında yer alıyor.
Dünya genelinde ün yapmış Serena Hotel zincirlerinin ve yüzlerce yarış atının sahibi olmasıyla tanınan Ağa Han, kurumsal serveti ile babasından ve büyük babasından kendisine kalan kişisel servetinin farklı olduğunu belirtiyor.
Nizârîler nezdinde hem dinî hem de siyasi anlamda lider kabul edilen Ağa Han, "bayah" verdiği gibi, cemaat üyelerinin günahlarını da bağışlama yetkisine sahip.
Nizârî İsmâilîler diğer İslam mezheplerinin gözünde imamlarını tanrılaştırmaları, dinin ana hükümlerini değiştirmeleri ve çarpıtmaları, dini fırkalara ayırmaları ve takiye yapmaları nedeniyle eleştiriliyor ve bu mezhebe mensup kişilerin Müslüman olup olmadıkları konusu hâlâ tartışılıyor.
Kaynaklar:
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2580967
Prasad, Y. D. "THE AGA KHAN AS A BRITISH IMPERIAL AGENT DURING WORLD WAR I." Proceedings of the Indian History Congress, vol. 39, 1978, pp. 946–53. JSTOR, http://www.jstor.org/stable/44139444. Accessed 7 Aug. 2023.
Nanji, Azim. "Modernization and Change in the Nizârî Ismaili Community in East Africa: A Perspective." Journal of Religion in Africa 6, no. 2 (1974): 123–39. https://doi.org/10.2307/1594884.
(1)– Imam Sultan Muhammad Shah Aga Khan III, 'The Memoirs of Aga Khan -- World Enough and Time', Chapter 2: Islam, The Religion of My Ancestors, 1954
Identity,Citizenship and Transnationalizm: Ismailis in Tanzania and Burundians in the Diaspora /Rose M.Kadende-Kaiser and Paul J. Kaiser
A History of Ismaili Community in Tanzania /Shirin Remtula Walji 1974 /The University of Wisconsin
https://ask.ismailignosis.com/category/59-rituals
https://simerg.com/literary-readings/seeking-the-forgiveness-of-the-imam-of-the-time-a-short-explanation/
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish