Milyarderler arasındaki sosyal medya üstünlüğü savaşı son evresine girerken, Marck Zuckerberg'in Threads'iyle dalaşan Twitter yok olmanın eşiğine gelmiş gibi görünüyor. Bazıları platformun kaçınılmaz görünen ölümünü kutlayacak.
Ancak ben ihtişamlı günleri hep hatırlayacağım. Dünyanın neresinde olursam olayım (ya da kafamın içinde) Twitter küçük bir dijital ev oldu. Bir bakıma hayatımı ona borçluyum. Dolayısıyla perde kapanırken, Twitter olmasaydı her şey ne kadar farklı olabilirdi diye düşünmek için bir sebebe sahiptim.
Twitter hayatımıza ilk kez aniden girdiğinde çok fazla umut, çok fazla potansiyel vardı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Twitter başı başına bir endüstri halini almadan önce ünlüler kendi hesaplarını yönetiyor, bu durum birdenbire size PR mesajlarının dışında kim olduklarına dair filtresiz bir görüş veriyordu. Adele (genelde birkaç kadehten sonra) biraz fazla kendi olduğu için hesabı meşhur biçimde elinden alınmıştı.
İlk kez, daha önce olmadığı biçimde en ünlü kişiler tarafından görülme fırsatı vardı. Twitter'daki ilk zamanlarımda Britney Spears beni açıklanamaz bir şekilde takip etmişti. Halen takip edip etmediğini görmek için zaman zaman kontrol ederim. Ara sıra giriş yapıp, özellikle gurur duyduğum bir sandviçle karşılanması ya da diyet kolaya 5 sterlin ödemekle ilgili 10 tweet boyunca atıp tutması ihtimaline gülüyorum. Kuşkusuz zayıf bir bağlantı ama bu yine de bir şekilde, diğer türlü yıldızlar kadar uzakta olacak biriyle kurulmuş bir bağ.
Bu emsalsiz erişim sonucunda şansına güvenip atış yaparak, ünlü insanlara tweet atarak, gösterilerinde ölüm duvarı dansı alanında kırılan dişleri için diş faturalarını ödemekten onları mezuniyet balolarına davet etmeye kadar her şeyi yapmalarını isteyen sayısız kişi gördünüz. Arada sırada ama herkesin umutlarını yüksek tutmaya yetecek kadar sık biçimde bu atışlar hedefini tutturabiliyordu.
Küçük işletmeler satış çılgınlığına yol açan tek bir tweet'le kurtuldu. Aşk hikayeleri, insanların kısa süreli büyülü bir akşam geçirdikleri birinin fotoğrafını yükleyip "Twitter, işini yap" diye "paylaş" tuşuna basmasıyla yazıldı. Twitter haberler üzerine düşünüp konuşmaktan haber olmaya hızlı bir geçiş yaptı. "Bunun", artık "bu" her ne idiyse, gerçekten sizin de başınıza gelebileceğini hissediyordunuz.
Olabileceğini biliyorum, çünkü başıma geldi.
"Bu" her zaman olumlu bir şey olmak zorunda değildi. Bir keresinde hayatımın en kötü Twitter günlerinden birini, sevdiğim, hayranı olduğum ve onun gibi olmayı arzuladığım bir kadın olan Lizzo'ya Weightwatchers elçiliğine kaydolduğu için yapılan bazı eleştirilere yanıt vererek geçirmiştim. Bırakın cevap vermeyi, bunu göreceği bile aklımın ucundan geçmezdi ve Lizzo hayranlarının beni azarlamak için sel gibi gelmesi, varsayımda bulunma konusunda asla unutamayacağım bir ders oldu.
Şüphesiz beni hemen unutmuştur ama muhtemelen hayatımın geri kalanında her gece uyumadan önce en sevdiğim müzik sanatçılarından birini yanlışlıkla trollediğim için rahatsız olacağım. Lizzo, eğer bir şekilde bunu okuyorsan, üzgünüm.
Ancak hayatımdaki Twitter kaynaklı en büyük değişiklik 4 yıl önce, favori komedyenim Mark Watson'ın, stand-upçı arkadaşı Katy Brand'le Hollywood'un gerçek hayattaki işleri ele alışıyla dalga geçtiği bir sohbete cesurca katılmam sonrası beni takip etmesiyle gerçekleşmişti.
Bildirimlerimdeki o "takip" uyarısını gördüğümde çok sevindiğimi hatırlıyorum. Komedinin çok büyük hayranıydım ama sonrasında olacakları hayal bile edemezdim.
Topluluk önünde konuşma korkumu yenmek için aylar sonra bir stand-up komedi kursuna katılmış ve iyileşmediğimi ama gerçek bir stand-up gösterisi yapmayı denemek istediğimi tweetlemiştim. Mark Watson tam o sırada Twitter'a bakıyormuş, tweetimi gördü ve ilk gösterime çıkma imkanını bana sundu. Şimdi, o kısa paylaşımla başlayan olaylar zinciri sayesinde, Edinburgh Fringe'te ikinci gösterime giden profesyonel bir komedyenim.
Evet, Twitter zaman zaman toksik bir yer oluyor. Ama aynı zamanda benzersiz bir küresel topluluk. Dostluklar, fırsatlar ve kaos yarattı. Tarihin en absürt dönemlerinden birinde bize etrafında toplanabileceğimiz dev bir su sebili oldu.
Pek çok şirket Twitter'ın altın çağının büyüsünü yakalamaya çalışacak. Ne kadar başarılı olacaklarını göreceğiz. Ancak ben ilk seferinde orada olduğum için sonsuza dek minnettar kalacağım. Teşekkürler Twitter, çok duygusaldı.
Vix Leyton, 4-27 Ağustos'ta Edinburgh Fringe'te Antihero adlı tek kişilik gösterisini gerçekleştirecek ve Comedy Arcade'in sunuculuğunu yapacak
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik
© The Independent