Rusya'nın Afrika'da artan varlığı ve yeni stratejik oyun sahası

Sare Şanlı Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AFP

Rus paralı asker şirketi Wagner Grup'un Sudan'da çeşitli ticari ve askeri faaliyetler yürüttüğü iddiası ile birlikte Rusya'nın Afrika'daki varlığı daha detaylı konuşuluyor.

Peki, Rusya'nın kıtaya olan yoğun ilgisi ne zaman ve neden başladı?
 

 


Avrupa ülkelerinin Afrika'yı sömürmek için birbirleriyle yarışa girdiği dönemde, Rusya kıtaya ilgisiz kalarak bu yarışa katılmadı.

Zira Rusya'nın öncelikli ilgi alanı, Balkanlar ve Ortadoğu gibi kendisine daha yakın coğrafyalardı. 

Afrika'da bir varlık oluşturma niyetinde olmayan Rusya, öncelikle Avrupa ve Asya'da yayılmayı hedeflemişti.

Rusya'nın deniz donanma gücünün olmayışı da Afrika'ya ilgisizliğinin diğer bir sebebiydi. Atlantik ve Hint okyanusunda etkinliği yok denecek kadar azdı. 

Sovyet döneminde Afrika ile diplomatik ve askeri ilişkiler kurulmaya başlandı. Sovyet yönetimi bilhassa sosyalist rejimi benimseyen Afrika ülkelerine yaklaştı ve bu ülkelere askeri destek sağladı. 

Güney Afrika'da Apartheid rejiminin karşısında durarak, Afrika Milli Kongresi'ne fon ve askeri destek teklif etti. Benzer şekilde Zimbabve ve Angola'yı sömürgeci güçlere karşı verdikleri bağımsızlık mücadelelerinde destekledi. 

Ancak Sovyetlerin çöküşüyle birlikte ilişkiler de durdu.


Rusya'nın son 10 yıldır Afrika'ya olan ilgisi artıyor

Son yıllarda Rusya'nın kıtaya olan ilgisi artmaya başladı. 

İlk kez 2019 Ekim'inde Soçi'de Rusya Afrika Zirvesi düzenlendi. Tüm diğer Afrika zirveleri gibi Afrika'nın çıkarları ve talepleri değil, zirveyi düzenleyen büyük gücün çıkarları doğrultusunda görüşmeler yapıldı. 

Bir diğer Rusya Afrika Zirvesi, bu yıl Temmuz ayında S. Petersburg'da gerçekleştirilecek. 

Rusya'nın Afrika'ya olan ilgisinde ana hedef, son derece stratejik öneme sahip Akdeniz ve Kızıl Deniz topraklarına ulaşmak. Sudan limanında donanma üssü kurmasına ramak kalmıştı. Yine Kızıl Deniz kenarındaki Eritre'nin güvenliğini de Rusya sağlıyor.

Rusya, Orta Afrika Cumhuriyeti, Libya ve Mali'de ( Wagner Grubu ile )güvenlik hizmetleri sağlayarak öne geçmiş durumda. 

Elbette Batı ve Çin, Afrika'nın zengin maden kaynaklarını yıllardır kullanırken Rusya gibi büyük bir gücün bilhassa teknolojik gelişmeler için önemli olan metallerden payını almak istememesi düşünülemez. Rusya'nın bazı Afrika ülkelerinde maden kaçakçılığı yaptığı,(Sudan'dan altın kaçırdığı öne sürülüyor) Putin'in kimi madenlerde hissesi olduğu da iddia ediliyor.

Afrika'nın verimli toprakları ve iklimi de Rusya'nın dikkatinden kaçmıyor. Son aylarda Malavi ile başladığı gübre yardımına diğer verimli topraklara sahip Afrika ülkeleri ile devam ediyor. Dünya gıda krizini konuşurken Rusya'nın bu hamleleri hayli manidar.

Ancak Rusya'nın kıtadaki asıl varlığı rakiplerinin yaptığı gibi ekonomik yatırımlar, altyapı ve ticaret ile değil, askeri destek ve silah tedariki ile güçleniyor. Bugün Afrika ordularında SSCB ve Rusya tarafından eğitilmiş çok sayıda uzman var. 

Rusya, başta Kuzey Afrika ülkeleri olmak üzere, 20'den fazla Afrika ülkesine silah sağlıyor. 40'tan fazla ülke ile askeri ve teknik işbirliği yürütüyor. 

Özel bir askeri şirket olan Wagner Grup, bazı doğal kaynakları (madenleri) çıkarma hakkına karşılık Afrika ülkelerindeki yöneticilere güvenlik ve siyasi danışmanlık hizmetleri veriyor. Günümüzde Wagner yaklaşık 10 Afrika ülkesinde (Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Sudan, Libya, Madagaskar, Angola, Gine, Gine-Bissau, Mozambik, Zimbabve ve Orta Afrika Cumhuriyeti) faaliyet gösteriyor.

Rusya, daha çok halkın sevmediği politikacıları destekliyor ve kendisine borçlu liderler yaratıyor. Uzun vadede Afrika halkının aleyhinde işler yaparak, gayrimeşru hükümetlerin iktidarda kalmasını sağlıyor ya da istikrarı bozuyor ve karışıklıktan besleniyor.


Rusya Batı karşıtı politikalar izliyor

Ruanda, Afrika'nın en hızlı gelişme kaydeden ülkelerinden biri. Afrika'nın Singapur'u olarak anılan bu küçük ülkenin altyapısına ve geliştirmekte olduğu nükleer bilimine yatırımda bulunan Rusya, diğer Afrika ülkelerine bir rol model sunmuş oldu. 

Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame bu yatırımlar karşılığında çok yakın zamanda “Bazıları Çin ve Rusya'nın Afrika'daki varlığından şikayetçi, peki, ya kendileri niye varlar?

Başkalarını değil de onları hak sahibi yapan şey ne?” sözleriyle Rusya'yı savunmuştu.  

Ayrıca, Rusya ideolojik olarak kendisini Batı karşıtı konumlandırdığı için Afrika politikasında da Batı'yı zayıflatmayı amaçlıyor. 

Cezayir, Mozambik, Kamerun ve Gabon'da Rosneft ve Gazprom gibi Rus enerji şirketleri hidrokarbon sektörlerinde Avrupa'ya enerji ihracatını engellemeye çalıştı.


Ukrayna savaşının Afrika'ya etkisi ne oldu?

Rusya tam gaz Afrika'yla ilişkileri ilerletmeye devam ederken, Ukrayna krizi Rusya ve Afrika ilişkilerinde bazı sorunların yanı sıra kazançları da beraberinde getirdi.
Afrika ihtiyacı olan buğdayın yüzde 50'den fazlasını Rusya ve Ukrayna'dan temin ediyor. Bu durum kıtadaki gıda krizini derinleştirdi.

Ancak Afrika ülkeleri farklı pazarlara yönelerek ve alternatif gıdalar üzerinde düşünerek daha uzun vadede hangi adımlar atmak gerektiğine odaklanıyor. 

Öte yandan Afrika Rusya'ya uygulanan yaptırımlardan çıkar sağlamaya başladı. Enerji alanında Rusya'nın Avrupa pazarından çekilmesi, Afrika'nın rakiplerini azaltarak fiyatları artırdı. Bu da Afrika ekonomisi için büyük kazanç demek.  

Örneğin zengin doğalgaz rezervine sahip Tanzanya, Shell ve ENI gibi yabancı yatırımcılarla pazarlığa oturdu. Senegal de Avrupalı yatırımcılarla görüşerek doğal gaz üzerinden benzer avantajları sağlıyor. Nijerya şimdiden AB'nin doğal gaz talebinin %14'ünü karşılıyor. 

Rusya daha evvel gerçekleştirdiği diplomatik ziyaretler sayesinde Afrika'da kendisine kamuoyu yaratmayı nispeten başardı. Birleşmiş Milletler oylamasında 17 Afrika ülkesi Ukrayna işgalini kınayan yönergeye oy vermekten kaçındı. 

Tıpkı Çin gibi Rusya da kendi hüküm sürdüğü topraklarda yaptığı zulümleri gizleyip,  Afrika'daki temiz geçmişini kullanarak kıta halkını ve yönetimleri etkilemeye çalışıyor.  

Eğitimden mahrum çoğu Afrika vatandaşının dünyayı meşgul eden meselelerden ve dünya tarihinden bihaber olduğunu hesaba katmak lazım. 

Yani Çin'in yıllardır süren Uygur zulmünden, Rusya'nın kanlı tarihinden haberdar olmayan insanlar için Batı'nın Afrika'daki geçmişine kıyasla her iki güç de Avrupa'ya karşı tercih edilebiliyor. 

Kıtanın sekiz ülkesinde Rus kültür merkezlerinin bulunduğu, Rusya'da hâlihazırda 4 bini burslu olmak üzere 17 bin Afrikalı öğrenci bulunduğu, kıta genelinde 100 bin kişinin Rusça bildiği hesaba katılırsa, Rusya'nın kıtadaki nüfuzu anlaşılabilir.

Evet, Rusya'nın Batıyla ve Çin'le rekabet edecek kadar ekonomik gücü yok ama askeri sahadan emin adımlarla yürüyor. Fransa Sahel bölgesini terk edip

Amerika'nın kıtadaki etkisi giderek azalırken, Rusya elindeki tüm fırsatları kullanıyor. Afrika'nın sıklıkla çatışmalara gebe olduğu düşünülürse, Rusya'nın varlığını çok daha ciddiye almak gerekecek.  

 

 

Yararlanılan kaynaklar:

https://www.theguardian.com/global-development/2023/mar/13/russia-fertiliser-donates-deepen-african-alliances-malawi 
 https://africacenter.org/experts/russias-strategic-objectives-and-influences-in-africa/ 
https://www.brookings.edu/blog/africa-in-focus/2022/02/02/the-future-of-russia-africa-relations/  
https://www.aljazeera.com/opinions/2023/1/3/is-russia-really-africas-friend
https://www.insamer.com/tr/rusya-afrika-kitasina-geri-donuyor_2521.html 
https://www.forbes.com/sites/arielcohen/2023/03/13/energy-diplomacy-isnt-helping-russia-in-africa/?sh=729fdd45399a

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU