İsrail'de hareketli iç ve dış gündem

Dr. Gökhan Çınkara Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AP

Sevgili Independent Türkçe okurları; bu hafta da yine biraz İsrail merkezli gidiyoruz. Öne çıkan gelişmeler ise genellikle İsrail'de gündemde olan yargı reformu tartışmaları.

Ama öte yandan da baktığımızda İsrail'in etrafında gelişen jeopolitik gelişmelere uygun olarak yeni manevra alanları açmaya çalıştığını görüyoruz.

Bunun en ilginç örneğini, geçen haftalarda İsrail Dışişleri Bakanı'nın Azerbaycan ve ertesinde Türkmenistan'a yaptığı ziyarette gördük. 

Tabii Azerbaycan'da yaptığı ikili temaslar, ikili ilişkileri güçlendirme noktasında önemli bir adımdı. 

Bir yandan da tabii İsrail'in, İran ve Suudi Arabistan'da geliştirdiği yeni anlayışa karşı kendisi de yeni bir cephe oluşturmaya çalıştığını gözlemliyoruz.

Bunun bir uzantısı olarak İsrail, Türkmenistan'da ilk kez büyükelçiliğini açıyor. İki ülke arasındaki ilişkiler artık büyükelçilik seviyesine çıkartılıyor. Bu oldukça önemli bir gelişme olarak not edilmesi gerekiyor. 
 


Yani İsrail aslında bölgede oluşan yeni gelişmelere yönelik olarak kendince İran'dan şüphe duyan ve İran'dan rahatsızlık hisseden ülkelerle bir araya gelme stratejisini devam ettiriyor. 

Tabii ki bu strateji çok yeni değil, 1950'li 60'lı yıllarda da bölgede oluşan yeni tehdit algılarına veya yeni meydan okumalara uygun olarak, İsrail bunun yanında olan ve bunun karşısında olan ülkelerle ittifaklar kuruyordu. 

Şimdi de aslında benzer bir ittifak stratejisini öne aldığını gözlemliyoruz. 

Ama bu sefer İsrail ve İran arasındaki gerilim hattının Ortadoğu'da değil, artık biraz da Kafkasya ve Orta Asya'ya doğru kaydığını not etmekte fayda var.

Tabii bunun bir aslında açıklaması da bence Çin'in artan etkisi olarak da not edilmeli.


Diğer bir önemli gelişme ise İsrail'in kendi iç siyasetinde de tabii her zaman olduğu gibi oldukça hareketli bir gündem söz konusu.

İsrail'de sağlık bakanlığına ve içişleri bakanlığına Moshe Arbel atandı. 

İki bakanlığa birden atanan 40 yaşındaki Moshe Arbel'in. profesyonel yaşamına baktığımız zaman bir hukuk eğitimi var, ama aynı zamanda bir din adamı, yani haham.

Ve Moshe Arbel'in ataması, İsrail'de "Sağlık bakanlığına profesyonel olarak yeterli bir keşif mi" tartışmalarını beraberinde getirdi. 

Moshe Arbel'in iki bakanlığı da bir arada tutması tartışmaları oldukça hareketlendirdi. Bu tabii sorgulanıyor.

Zaten bu, Netanyahu'ya yönelik olan eleştirilerin de temel noktasını oluşturuyor. 

Yani Netanyahu'nun küçük partilere iktidarda kalmak için verdiği tavizlerin aslında çok da içinin dolu olmadığı, yani küçük partilerin kendi çıkarlarının peşinde koşmaya devam edeceği ve Netanyahu'nun bunu engellemediğine yönelik sürekli eleştiriler vardı. 

Ve bu son atama da aslında bu eleştirilere bir nevi kendince haklı çıkardı diyebiliriz. 


Diğer bir tartışma ise "ultra Ortodoksların" askerlik muafiyet yaşının indirilmesi meselesi. 

İsrail'de dindarlara; biraz daha yoğun bir dini eğitim alan, dini hayatı yoğun bir şekilde yaşayanlara "ultra Ortodoks" deniyor.

Bu kişiler Yeşivalar'da yani bir nevi dini eğitim veren merkezlerde eğitim görüyorlar. 

Erkekler 26 yaşına kadar eğitim gördükleri zaman askerlikten muaf oluyorlar. 

Fakat bunun yaşının işte 23 veya 21'e indirelim tartışmaları ortaya çıktı. 

Çünkü bir an evvel bu kişilerin ekonomiye girmeleri isteniyor. 

Zira 26 yaşına kadar bir insanın bir eğitim kurumunda sadece eğitim görerek faaliyette bulunması, binlerce kişinin ekonomi üretimden uzaklaşmasına sebep oluyor. 

Ve İsrail gibi küçük bir ülke için bu tür toplumsal sektörlerin hızlı bir şekilde ekonomiye girmesi çok önemli.

Bu tartışmalar da İsrail'de yeni bütçe gündeminde epey bir karşımızda olacak gibi gözlemleniyor. 

Tabii İsrail'de protestolar dinmiyor. Fakat şu an ilginç bir eylem dalgasıyla karşı karşıyayız. 

O da Netanyahu'nun Likud'un ve diğer sağ bileşenlerin hukuk reformu, yanlısı olanları mobilize etme çabasını artık gözlemliyoruz. 

Çünkü Netanyahu bir süre ara vermişti, hukuk reformunu bir soğumaya almıştı. Gündemi takip ettiğimiz zaman bunu görüyoruz. 

Bu soğuma arasında da kendi seçmen gruplarını mobilize ederek aslında bu hukuk reformunun İsrail'in bir kesiminin de çok destek verdiği mesajını hem kendi iç kamuoyunda, kendi seçmen gruplarında bir konsolidasyon sağlıyor; öte yandan da küresel medya platformlarında yansıtıldığı gibi olmadığı durumunu söylüyor. 

Çünkü küresel medya platformlarına bakınca hukuk reformuna İsrail toplumunun hepsine karşı olduğuna dair bir imaj oluşmaya başladı. 

Ve Netanyahu'nun şahsi bir hesabı gibi görülme algısı yükseldi. 

İşte bu açıdan baktığımız zaman Netanyahu'da hem son anketlerde oyları düştüğü gözlemlenmesi sebebiyle, kendi kitlesini olabildiğince konsolide ediyor. 

Böylelikle, Netanyahu'nun yeni dalgalarla seçim sürecine de belki de bir nevi hazırlık olarak kendi kitlesini konsolide etme çabasında olduğunu gözlemliyoruz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU