Bir kitap okurken, onun dünyasını aslında metinde olmayan ayrıntılarla doldurmaya meylederiz. Bazen metne tamamen aykırı şeyler hayal eder, yazarın niyetiyle büsbütün çelişen karakter özellikleri ve dünya kurma anları uydururuz. Bu, okumanın en büyük zevklerinden biridir.
Kitap uyarlamalarının böylesine kötü şöhrete sahip olmasının en büyük nedenlerinden biri de bu. Kafanızda canlı ve büyülü bir dünya yaratmak için onlarca saatinizi harcadıktan sonra, bir sinemacının görsel bir araç olan sinemayı kullanmaya cesaret edip sinir bozucu auteur çerçevesinde en sevdiğiniz romanı haksızca sınırlandırdığını görmekten daha berbat bir şey yoktur.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Konuya dair bir örnek: 11 yaşındayken (son üç yılımı takıntılı bir şekilde tekrar tekrar okuyarak geçirdiğim bir serinin uyarlaması olan) Harry Potter filmini izlemek için oturup, hayal ettiğimin aksine Harry'nin Manchester'dan bir işçi sınıfı çocuğu olmadığını gördüğüm zamanki şaşkınlığımı hayal edin.
Tabii ki bu gayet seçmece bir şikayet fakat bu filmleri zayıf uyarlamalar kılan birçok sorun var. Karakterler, kendilerinin en yüzeysel versiyonlarına indirgeniyor. Her detay, itici bir ihtişam ve resmiyet havasıyla dolu. Bunlar bir nevi Amerikalılara satmak için uydurduğumuz fazla zarif Britanya masalına ithafen yazılan aşk mektupları.
Bu yüzden, HBO'nun Harry Potter'ı dizi olarak yeniden çekmeyi planladığına ve her sezonun serideki farklı bir kitabı anlatacağına dair yeni haberler beni heyecanlandırıyor. Burada oturup bu kitapların yüksek sanat unsuru olduğunu iddia etmeyeceğim ama Chris Columbus'un ilk filmden itibaren oturttuğu, bir şekilde tüm serinin baskın estetiği haline gelen, "bir kere Oxford'u turladım ve artık İngiltere'nin böyle olduğunu düşünüyorum" fantezi dünyasından çok daha iyiler.
Belki de Harry'nin durmadan hayatının ne kadar kötü olduğundan bahseden bir nepotizm bebeği olmadığı ya da Hermione'nin hâlâ üniversite sınavında aldığı sonuçla övünen (ama şüpheli şekilde üniversitedeki notlarından bahsetmeyen), tanıdığım her 30 yaşındaki kişiyi hatırlatmadığı bir halini görürüz. Ron'un "her durumdaki en aptal kişi" olmanın ötesinde kişilik özellikleri taşıdığını biliyor muydunuz? Eğer sadece filmleri izlediyseniz, hayır.
HBO'nun yapabileceği en kötü şey, kaynak materyale geri dönüp kitaplarla ilgi çekici bir şeyler yapmaya çalışmak yerine, filmleri yeniden çekmeye kalkışmak olur. HBO'nun fırsatı boşa harcaması ve bize daha fazla "bebeğimin ilk gotik peri masalı" içeriği sunması gerçekten utanç verici olur.
Elinizdekiyle tuhaf bir şey yapın. Belki de yaratık tasarım ekibinize zaten var olan bir hayvana kırışıklıklar ve gevşek bir deri ekletmek yerine, bir değişiklik olsun diye onlardan görsel bakımdan ilgi çekici bir şey yapmalarını isteyebilirsiniz. Belki de komik bir kelimeyi havalı bir aksanla söylemekten öteye geçen bir dünya inşa etmeyi denersiniz. Ayrıca (bunun hakaret niteliğinde olduğunu biliyorum ama söylemek zorundayım) belki de John Williams'ın her şeyin müziğini yapması gerekmiyordur. Hiçbir şeyin Harry Potter'dan zevk almama, o film müziklerinin sözümona derinliğinden daha fazla engel olduğunu sanmıyorum.
Bariz ve tamamen makul diyebileceğimiz sebeplerden ötürü bu diziye kayda değer miktarda olumsuz tepki gelecek. Fakat internette gördüğüm öfkenin çoğunun, çocukluklarına ait bir başka şey daha genç nesil için yeniden ambalajlandığından, yaşlandıklarının onlara hatırlatılmasından rahatsızlık duyan kişilerden geldiğini düşünmeden edemiyorum. Ben de bu duruma bayılmıyorum fakat insanlar bu filmler birkaç hafta önce çıkmış, HBO da onları tekrar uyarlamak için acele ediyormuş gibi davranıyor.
İlk filmin çıkmasının üzerinden 22 yıl geçti. Bu bir eserde tekrar şansını denemeden önce beklemek için makul bir süre, hele Harry Potter gibi popüler bir eser için. Ralph Bakshi'nin Yüzüklerin Efendisi'yle, Peter Jackson'ın versiyonu arasında sadece 23 yıl vardı. Eminim "orijinalin kutsallığını lekeleme" konuşmaları o zamanlar da yapılıyordu.
Sanırım bu yeni Harry Potter dizisi hakkında kabul edilmesi en zor şey, bu konuda gerçekten bir fikrimizin olmaması gerektiği. Bizim için çekilmiyor. Artık uyku saatimiz epey geçtikten sonra fenerle Sırlar Odası'nı (Chamber of Secrets) okuyan 10 yaşındaki çocuklar değiliz. Artık yetişkinleriz, kendi çocuklarımızı yetiştiriyoruz (veya benim durumumda bir çocuk kitabı serisi hakkında 800 kelimelik bir yazı yazıyoruz). Belki de bu çocuklar, ebeveynlerinin bir avuç vasat sihirbaz filmi hakkında üzülmesini izlemek yerine, bu konuda özgün fikirler oluşturmalı.
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Deniz Sutaş
© The Independent