"Hayat pahalılığı etiketleri yüzünden başıma bir şey geleceğinden emindim, seçime kadar yeni çalışmalara devam edeceğim"

Gıda enflasyonu dar ve sabit gelirlinin en büyük derdi. Son 3 yıllık enflasyon verisi satın alma gücünün vehametini sergilerken grafik tasarımcısı Mahir Akkoyun buna dikkat çektiği için gözaltına alındı, başından geçenleri Independent Türkçe'ye anlattı

Milletimizi hayat pahalılığı karşısında kendi kaderine terk etmedik. Hiç şüphesiz, 2021'in son aylarında başlayıp 2022 boyunca süren ekonomik sıkıntılar, hepimizin canını sıkmıştır"

Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı


Aslında son birkaç yıldır herkesin birbirine sorduğu soruyu sormuştu Mahir Akkoyun.

Belki kendisinin, belki annesinin, belki arkadaşının, belki komşusunun ve muhtemelen milyonlarca kişinin markete girip raflara baktığında aklından geçirdiği o soruyu: "Bu ürün pahalı mı?"

Türkiye’de yaşayan genç bir grafik tasarım sanatçısı etiketiyle akıllara takılan soruyu biraz değiştirip bir ek yaptı Mahir: "Bu ürün size pahalı mı geldi? Erdoğan sayesinde"
 

FOTI 4.jpg
Mahir Akkoyun / Fotoğraf: Instagram, Aslıhan Güçlü


Tasarladığı etiketlere iliştirdiği isimler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli'ydi…

2023'e girerken yaptığı yeni yıl konuşmasında Türkiye'deki hayat pahalılığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın fotoğrafları bu haliyle market reyonlarında yerini alınca iktidar ile muhalefet arasında bir tartışmadır başladı. 

Sonrası malumunuz…

Etiketleri tasarlayan Mahir Akkoyun bu ayın başında İzmir’de gözaltına alındı, adli kontrol ve yurt dışı çıkış yasağı talebiyle mahkemeye sevk edildi ve koşulsuz salıverilmesine karar verildi.

Onun başına bunlar gelirken istatistikler ortadaydı.

Avrupa Birliği İstatistik Ofisi'nin Satınalma Gücü Paritesi verilerine göre Türkiye 36 ülke arasında satın alma gücünde 30'uncu sırada.

TÜRK-İŞ araştırmasının zorunlu aylık harcama tutarının 31 bin lirayı aştığını söylediği, soğanın kilosunun ise neredeyse 30 lirayı bulduğu Türkiye’de etiketli protestonun karşılığı sistem nazarında etiketlenmek olmuş gibi...

Adliye çıkışında konuşan Akkoyun, "Yoksulluğu sefaleti gündeme getirmemden rahatsız oldular. Rahatsız etmeye de devam edeceğim" diyor.

Türkiye'nin en köklü mizah dergilerinden LeMan, Mahir'in etiketini kapağına taşıyarak kendisine destek veriyor.
 


"Mevzu Nedir?" bu kez genç bir tasarımcının başına gelenleri mevzu ediyor.

Independent Türkçe soruyor, İzmir'de yaşayan genç tasarımcı hem yaşadıklarını hem "Yanlış Zaman Doğru Soğan" isimli son çalışmasını anlatıyor.


"Mahir, bu işe girme diyen çok oldu ama..."

Söz konusu tasarımları yapma fikri ilk kez ne zaman kafanızda belirdi?

Bundan birkaç hafta önce belirdi. Twitter'da paylaştım bu fikrimi. Zaten daha öncesinde de birtakım tasarımlar yapıyorduk. Hem seçim sürecini hem güncel siyasi atmosferde, duruma dair süreçte ortaya çıktı ve yayılmış oldu aslında.

Biliyorsunuz Türkiye'de düşüncesini ifade edip gözaltına alınan, tutuklanan çok sayıda insan var. Özellikle son yirmi yıla bakıldığında buna benzer uygulamalar ve baskıyla karşılaşan binlerce insan olduğu gibi... Siz bu tasarımı yaptıktan sonra "Başıma bir şey gelecek" diye düşündünüz mü? Ya da çevrenizde "Aman Mahir dikkatli ol, o topa girme" gibi uyarılar aldınız mı?

Evet, o tip uyarılar çok aldım. Hala almaya devam ediyorum ama görece azalmış durumda. Bundan birkaç gün öncesine oranla "Aman bulaşma" diyen birçok insan, artık "Neyse bulaşabilirsin" deme noktasına geldi. Onun haricinde zaten bu tip tasarımları çok yaptım, uzun süredir yapıyorum. Belki 10 yıldır yapıyorum. Bu süreçte farklı farklı tasarımlar nedeniyle soruşturma açıldı hakkımda. Bu nedenle başıma bir şey geleceğini çok biliyordum, bundan emindim.

"Hakkımdaki iddiaların ne kadar komik olduğu ortaya çıktı"

Daha önce hangi tasarımlar hakkında soruşturma açıldı? Yine siyaseten tasarımlardı, politik tasarımlardı sanırım?

Sanırım bir tanesi Sedat Peker'in ifşaatlarından sonra mevcut gündeme dair yaptığım bir tasarımdı. Mafya-devlet-siyaset üçgeni başlıklı bir tasarım…Onun haricinde 10 Ekim katliamına dair, bunun sorumlularına dair bir afiş yapmıştım. O da soruşturma konusu olmuştu. Buna benzer daha birçok afişin sosyal medya görselini tasarladım.
 

FOTI 2.jpg
Tasarım: Mahir Akkoyun


"Yaptıklarımdan pişman değilim" diyorsunuz. Karşı karşıya kalmış olduğunuz soruşturmalar, işte geçtiğimiz günlerde gözaltına alınmanız… Buradan hareketle iki soru sorayım. Hukuki süreç ne aşamada? İkincisi bir açıklamanız var. "Tuzu kuruların ne dediğini umursamam, tasarımlarım en güzel cevaptır" diye. O cümleyle ne anlatmak istediniz?

Hukuki süreç şu an çok net değil. En azından benim bildiğim kadarıyla net değil. Çünkü aslında iddialarının ne kadar komik olduğu ortaya çıkmış oldu. Ama bundan sonra soruşturmayı devam ettirmek ve bunu bir dava haline getirmek mevcut iktidarın yapabileceği bir şey... Bundan herhangi şüphem yok.

Ama siz Cumhurbaşkanı'na hakaret suçlamasından gözaltına alınmadınız değil mi?

Onun için alındım. İlk başta onun için alındım. Sonra seçim kanununa muhalefet iddiasıyla ayrıca bir ifade verdim.

Peki ya bu "tuzu kuru" diye bahsetmiş olduğunuz kesim?

Yani "tuzu kuru" diye bahsetmiş olduğum kesim herhangi bir şekilde hayat pahalılığıyla, enflasyonla, yoksullukla, işsizlikle, bu tip çok genel, toplumun genel sorunlarıyla ilgisi olmayan, bu sorunları hiçbir yerde görmeyen ya da hiçbir şekilde bu sorunlara dair bir söylemi olmayan insanlardı... Aslında bu Türkiye'nin çok küçük bir kesimi... İktidarda olan çok küçük bir kesimi tuzu kurular olarak adlandırdım. Gerçekten de tuzu kurular…

"Seçime kadar benzer çalışmalar yapacağım"

Önümüzdeki dönemde yine bu seçim süresince böyle politik çalışmalar yapacak mısınız? Paylaşacak mısınız?

Evet, halihazırda zaten oluşturduğum tasarımlar, bekleyen yayınlamayı düşündüğüm tasarımlar var. Sırasıyla yayınlayacağım tasarımlar var. Ve muhtemelen seçime kadar bu tip çalışmalara devam edeceğim.

Siz bir taraftan profesyonel olarak bir şirkette grafik tasarımcılığına devam ederken arta kalan zamanlarda bu işleri yapıyorsunuz anladığım kadarıyla… Peki bu sürecin ardından iş yerinizle olan diyaloğunuz nasıl şekillendi?

Sağ olsunlar, herkes hem iş yeri hem iş dışında ilişkide olduğum bütün insanlar çok büyük destek oldular. Tahmin edemeyeceğim düzeyde büyük destek oldular. Bu anlamda iş bağlamında ya da işin dışında herhangi bir bağlamda sorun yaşamadım.  Tam tersine insanlar hani olabildiğince, ellerinden ne geliyorsa onu yaptılar. Bu söylemin, yani benim sticker üzerinden oluşturmaya çalıştığım söylemin Türkiye gündemine oturmasını sağladılar aslında. Ben iki tane sticker tasarladım sadece ama onu bu ülkenin gündemine sokan aslında bu insanlardı.

Zaten siz stickerları tasarladınız fakat işte bu süpermarketlere, marketlere ilgili raflara yerleştirilmesi sizin işiniz değildi anladığım kadarıyla değil mi? Hani sizin tasarlamış olduğunuz şeyler o ürünlere yerleştirildi. Öyle mi?

Evet. O tasarımını yaptıktan sonra veya hatta yapma sürecini henüz yapmamışken böyle bir fikrim var diye Twitter'da paylaşmıştım. Sonra o tweetimin ardından birkaç kişi sanırım bu stickerlara dair bilgi almak istedi ve benden edindiler.

Sosyal medyadan bir ilişki o şekilde yürüdü...

Evet, sadece bu da değil... Daha önce yaptığım birtakım çalışmalar da alınıp duvarlara filan yapıştırıldı. İnsanlar bana bunların fotoğraflarını, videolarını attılar. Ben de paylaştım hatta... Yani böyle bir şey var diye… Haliyle birçok insanda benim ortaya koyduğum fikri mantıklı buldu ve sahiplendi. Böyle bir süreç oluşmuş oldu.
 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


"Türkiye'de grafik tasarımcı olmak zor"

Anladım. Son olarak hayat sizin için de pahalı mı diye soracağım. Biraz tuhaf bir soru olabilir.  Sizin için de pahalı olmasa muhtemelen bu denli girişmezdiniz bu işe ama Türkiye'de bir grafik sanatçısı olarak -çok farklı sektörlerde çalışmıyoruz çünkü- yaşamı idame ettirmek, devam ettirmek ne kadar kolay ya da ne kadar güç?

Yani özellikle grafik tasarım sektöründe, reklamcılık sektöründe, bu tip benzer sektörlerde Türkiye'nin mevcut koşulları nedeniyle de örgütlenme hakkı, insanların belli özlük haklarının sahiplenmesi, bunlar için mücadele etmesi pek alışılageldik şeyler değil, çok düşük bir bilinç var bu tip sektörlerde. Haliyle bunun getirdiği büyük bir sömürü, yine bunun getirdiği bir geçinememe sorunu da var. İnsanlar sekiz-dokuz saat bilgisayar başından kalkmadan yani neredeyse ağlayıncaya kadar çalışıyor... Bilgisayar başından kalkmadan iş yapmalarına rağmen eve gittiklerinde ellerinde çok da bir şey kalmıyor. Yani eğlenebilmeleri için, başka sosyal aktivitelere vakit ayırabilmek için yeterince gelirleri yok. Bu çok acı verici bir şey. Benim sektörüm maalesef bu geçim sıkıntısının yaşandığı, yoksulluğun yaşandığı çok belirgin olduğu bir sektör. Haliyle benim gibi birinin, bir tasarımcının bundan dert yanması kadar doğal bir şey yok aslında.
 

FOTI 3.jpg
Tasarım: Mahir Akkoyun


Yeni çalışma: "Yanlış zaman doğru soğan"

"Yanlış zaman doğru soğan" diye bir de son çalışmanız var zannedersem. Şimdi hemen kontrol ettim. Çünkü ben başka bir çalışmada kalmıştım. "Bana torpilli diyenlere şöyle cevap vereyim diye" bir çalışma, görselinde pudra şekeri kullanmış olduğunuz bir çalışmada kalmışım… Bu soğanı isterseniz neden yaptınız onu sorayım. Hani an itibarıyla o soğanın kilosu otuz lira. Türkiye'nin en büyük banknotu 200 TL ile 27 soğan alınıyor geçen hesabını yapmıştık. Sanırım buradan hareket ettiniz değil mi?

Evet, o çalışmam mesela gözaltına alınmamdan önceki bir çalışma, beklettiğim bir çalışma. Bugüne nasip oldu ve paylaştım. Yine aynı aslında yaklaşım... Yine aynı şeye dokunma ihtiyacı… İnsanlar doğru şeye dokunduğunuzu veya doğru şeyleri gündeme getirdiğiniz zaman çok kolay bir şekilde bunu görmüş olduk.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU