Güney Afrika-Türkiye ilişkilerinde bir arpa boyu yol

Dr. Halim Gençoğlu Independent Türkçe için yazdı

Hiç şüphesiz her devletin tarihi ve sosyal meseleleri, o ülkenin siyasi ve ekonomik açıdan gelişimine tesir eder.

Bu minvalde Güney Afrika-Türkiye münasebetlerindeki dinamikleri bilmeden iki ülke arasında sağlıklı ilişkiler geliştirmek mümkün değil.

Güney Afrika'da bunun eksikliklerini son 30 yılda çeşitli şekillerde yaşadık.

Herhalde ilk menfi gelişme 1992 yılında Nelson Mandela'nın Atatürk Barış Ödülü'nü reddetmesiyle yaşanmıştı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Başka bir yazımda bunun ayrıntılarını ve o tarihlerde düştüğümüz diplomatik tenakuzu kaleme almıştım.

Burada tarihsel süreçten bahsedilirken her iki ülkeyi tanıyan biri olarak bazı çözüm önerileri de sunmak isterim.

Bu noktada bir Afrika atasözünde "Hatayı düzeltmenin ilk adımı onu kabul etmektir" ifadesi gereğince önce bu süreçteki mevcut olan eksikleri idrak etmek icap eder.

Bu cepheden bakıldığında 1992'de Güney Afrika'da yanlış bir politikayla yola çıktığımızı itiraf etmek gerekir.

O tarihte sancılı başlayan münasebetlerin asıl sebebi dışişleri yetkililerinin Güney Afrika'nın hassasiyetlerini, tarihi geçmişini ve siyasi duruşunu okuyamamış olmasıdır.

Peki o zamandan günümüze ne değişti, bunu tarihsel süreçte ele almak icap eder.

Osmanlı mirası üzerine inşa edilecek olan ilişkiler

Güney Afrika'da Osmanlı mirası denilince şüphesiz akla ilk gelen şahsiyet 1862 yılında Ümit Burnu'na gönderilen Müderris Seyid Ebubekir Efendi'dir.

Ebubekir Efendi, Güney Afrika'da senelerce hizmet vermiş ve 1880 yılına kadar büyük bir Türk-İslam mirası geride bırakmıştır.

Böyle olduğu halde Ebubekir Efendi hakkında yakın zamana kadar onun ismini yaşatmak veya çalışmalarını tanıtmak için kaydadeğer bir proje yapılmış değildir.

Vefat ettiği ülkede bir sokağa halen isminin verilmemiş olması ise bizim Güney Afrika'daki pasif politikalarımızdan ileri gelir.

Halbuki iki ülke arasında karşılıklı olarak önemli şahsiyetlerin sokaklara yada binalara isimlerinin verilmesi bir diplomatik hamledir.

Dolayısıyla Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'ın bölge siyasetine ehemmiyet vermesine rağmen kıtanın ucundaki Türk-İslam mirasının ihmal edilmesi devletimizin değil, havalide görev yapan temsilcilerin zaafiyeti olduğu görülmektedir.

2020 yılında TC. Cape Town Başkonsolosluğumuzun açılmasına kadar Ebubekir Efendi hakkındaki projeler büyükelçiliğimizde gündeme dahi getirilmeyen ütopik düşüncelerden ibaretti. Başkonsolosumuz Sinan Yeşildağ ise vazifesi süresince Osmanlı kökenli ailelerin dertlerini dinlemiş, yerel Müslümanlarla tanışmış, kısa sürede takdir gören birçok faaliyetlere imza atmıştır.

 

63dfdda2-531c-4733-bd92-c8ddfa264ebe.jpeg
Güney Afrika'dan bir görüntü / Fotoğraf: National Geographic



Bir Osmanlı müzesi kurulması için heba olan yıllar

Türkiye Cumhuriyeti'nin Güney Afrika'ya atadığı yetkililerin en büyük gafletlerinden biri Osmanlı kökenli Türklerin projelere dahil edilmemesidir.

Halbuki yerel dilleri bilen, birkaç nesildir Güney Afrika'da yaşayan Türklerin desteğiyle bölgede çok daha etkili politikalar yapılabilir.

Biz bu potansiyeli kullanamadığımız gibi 2018'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Güney Afrika ziyaretine Cape Town'da yaşayan aile mensuplarından bir kişi davet edilmemişken sadece isminden mütevellit Osmanlı Kriket Klübü oyuncularının davet edilmesi hayrete şayandır.

Hişam Nimetullah Efendi'nin bunu mezkur kriket kulübünün başkanı olan öğrencinden öğrenmesi ise elbette Ebubekir Efendinin torunları için bir hayalkırıklığıdır.

Hal böyle olunca sebebi aşikarken Ebubekir Efendi'nin torunu Güney Afrika'nın Ticaret ve Sanayi Bakanı neden davetlerimize iştirak etmiyor diye düşünmek pek akılcı bir sual olmasa gerek.

Bizlerle fırsat buldukça buluşup kahve içen Bakan Patel neden temsil konumundakilere karşı soğuk duruyor, anlamak için evvela dönüp kendimize bakmamız icap eder.

Bu şüphesiz 2020 yılı öncesi bölgede görev yapan temsilcilerin enkazıdır.

Başka bir konu ise Ebubekir Efendi'nin Ümit Burnu'nda açmış olduğu okulun müzeye çevrilmesi projesinin çeşitli bahanelerle uzun seneler ertelenmiş olmasıdır.

Bu konuda ilk defa 2011 yılında yaptığımız başvuru 2019 yılına kadar bölgede büyükelçilik yapan temsilcilerin muhalefetine uğramıştır.

Aşağıda 2011 yılında Bimer'e gönderdiğimiz dilekçeye gelen cevap yer almaktadır.

Cevap dönemin büyükelçisinin Bimer'e nasıl yanlış bilgi verdiğini ve işi başından savdığını açıkça göstermektedir.  

"Sayın Halim Gençoğlu,     

İlgi: 16.05.2012 tarih ve 271395 sayılı dilekçeniz.     

Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde Bakanlığımıza iletilen dilekçenizde belirtilen hususlara ilişkin olarak Pretoria Büyükelçiliğimizden alınan bilgiler aşağıda sunulmaktadır.

Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Cape Town şehrinde yasayan Halim Gencoglu, Ebubekir Efendi tarafından açtırıldığını belirttiği "Osmanlı Erkek Mektebi" binasının satın alınıp müzeye dönüştürülmesi konusundaki önerisini ilk olarak 13.12.2011 tarihli bir e-posta mesajıyla yapmıştır. Bunun üzerine tarafımızdan Ebubekir Efendi'nin Cape Town'da yaşayan torunlarından Levent Şenol ve Cape Town Fahri Konsolosumuz Glenn Babb'la görüşülmüş, adıgeçenler böyle bir okulun varlığından haberdar olmadıklarını ifade etmişlerdir. Bu çerçevede, Halim Gencoğlu'na Büyükelçiliğimizce gönderilen 13.12.2011 tarihli cevabi eposta mesajında, Ebubekir Efendi'nin yakınlarının sözkonusu okul hakkında bilgileri bulunmadığı kendisine aktarılmış, konuyla ilgili bir girişim başlatılmadan önce sözkonusu okulun varlığı ve Ebubekir Efendi'yle bağlantısı konularında Büyükelçiliğimize belge ve daha ayrıntılı bilgi iletmesinin uygun olacağı ifade edilmiştir. Adıgeçene ayrıca, halihazırda TiKA tarafından Ebubekir Efendi'nin Cape Town'daki mezarının türbeye dönüştürülmesi projesinin yürütüldüğü, bu çerçevede Aralık 2011'de TİKA'dan bir uzman heyetin Cape Town'a gelerek incelemelerde bulunduğu belirtilmiş; "Osmanlı Erkek Mektebi" binası konusuyla ilgili olarak Güney Afrika'daki projeleri yürüten TİKA'nın Hartum'daki Program Koordinatörü ile de temasa geçebileceği kaydedilmiştir. Kendisinin olmuş ise TİKA nezdindeki girişimleri konusunda Büyükelçiliğimizde bilgi mevcut değildir.

Halim Gencoğlu'nun dilekçesinde ileri sürdüğü Sayın Bakanımızın ilgisine mazhar olan konu Ebubekir Efendi'nin mezarının türbeye dönüştürülmesi olup, bu konuda TİKA tarafından ayrılan 5 milyon Dolarlık bir proje çerçevesinde çalışmalar yürütülmektedir.

Görüldüğü üzere 2011 yılında yapılan başvurumuza karşı Bimer'den verilen cevap Büyükelçiliğin dönemin Başbakanlık makamına aktardığı yanlış ve eksik bilgilendirmelerden ötürü geçiştirilmiştir.

Evvela bahsedilen Levent Şenol adlı kişinin Ebubekir Efendi ile hiçbir alakası olmayıp Güney Afrika'da Fetö örgütünün tanınan battaniye tüccarı olduğunu belirtmek gerekir.

Bu bilgiden dönemin büyükelçisinin tenezzül edip Ebubekir Efendi'nin torunlarından birini aramadığı fakat kendine yakın bulduğu bir battaniye tüccarını aradığı anlaşılmaktadır.

Yaptığımız yeni başvurulara karşı Ebubekir Efendi'nin okulunun alınıp müze yapılması gerekirken yeni gelen büyükelçi tarafından konunun aslının araştırılmadan tekrar geçiştirildiği görülmektedir.

Öte yandan nereye harcandığı bir muamma olan 5 milyon dolar bu okul binasının alıınıp müze yapılmasına fazlasıyla yetecekti.

Aşağıda ise 2015 yılında gönderdiğimiz yeni dilekçeye gelen cevabı paylaşıyorum.

Sayın HALİM GENÇOĞLU,

Bimer Başvuru Numaranız :1237054

Başvuru sahibi, Cape Town'a ulaştığı 1863 senesinden vefat ettiği 1880 senesine kadar bölgede İslamiyeti öğretmek için çalışmalarda bulunan Ebubekir Efendi'yle bağlantılı konularda bugüne kadar çeşitli kanallardan birçok kez başvuruda bulunmuştur. Başvuru sahibinin bu çerçevede, 2012 yılından bu yana dikkate getirdiği ve bazen şikayet konusu yaptığı konular meyanında, Ebubekir Efendi'nin Cape Town'da açmış olduğunu belirttiği "medrese - Mekteb-i Osmanî – okul" hususunda, Bakanlığımızın talimat ve bilgisi dahilinde Pretorya Büyükelçiliğimizce zamanında Ebubekir Efendi'nin torunları, Güney Afrika Cumhuriyeti Ulusal Arşivi, anılan ülke Tapu ve Kadastro İdaresi ve diğer makamlar nezdinde yapılmış birçok resmî girişim mevcuttur. Başvurudaki ifadenin aksine, Ebubekir Efendi'nin torunlarından Hişam Efendi'yle de bu çerçevede temas kurulmuş (…) böyle binanın olmadığı anlaşılmıştır. Ebubekir Efendi'yle bağlantılı tarihî mirasımız hakkında kapsamlı çalışmalar devletimizce yürütülmekte olup, bu konuda TİKA'da gerekli bilgi mevcuttur.  Bimer Başvuru Numaranız :1237054"

 

Yukarıda belirtilen bilgilerden yine Bimer'e büyükelçiliğin verdiği yanlış ve hatta yalan beyanlarla konunun örtbas edildiği anlaşılmaktadır.

Zira binanın alınması hakkında bir görüşme yapılmadığı gibi Ebubekir Efendi'nin torunu Hişam Efendi'ye hiçbirşey sorulmamıştır.

Bu mektubun üzerine Hişam Nimetullah Efendi de 2016 yılında büyükelçiliğe bir maille durumu iletmiş fakat cevap alamamıştır.

 

thumbs_b_c_8433938d7a458ccc45bad94ad0241ad1.jpeg
Güney Afrika'nın bir kentinden bir kare / Fotoğraf: AA



Mektubun İngilizceden tercüme ettiğim Türkçesini aynen aşağıda veriyorum.

Selamun Aleyküm Ekselansları,

Benim adım Hesham Neamatollah Al-Ghazi Al-Quraishi, Al-Amjadi, Al-Ghushnawi Efendi. Sultan Abdülaziz tarafından 1862'de yerel Müslüman halka İslam'ı öğretmek için Güney Afrika'ya gönderilen ilk Türk alimi Seyid Ebu Bekir Efendi'nin en büyük torunuyum. Şahsi belgeleri ve Sultan Aziz tarafından kendisine verilen madalyası bende saklıdır. Kısaca söylemek gerekirse, Seyid Ebu Bekir Efendi ve ailesinin ilk nesilden bu nesile kadar olan tarihinin otoritesi benim. Benim mezun olduğum Cape Town Üniversitesi'nde şu anda doktora yapmakta olan bir Türk Tarih yüksek lisans öğrencisi var. Adı Halim Gençoğlu ve beni çok iyi tanır. Halim Gençoğlu tarafından kaleme alınan, Seyid Ebu Bekir Efendi'nin Cape Town'da öğretmenlik yaptığı Osmanlı Medresesi'nin bulunmadığını Levent Şenol Bey'in size bildirdiğini duydum. Size tamamen şunu söylemek istiyorum ki Levent Șenol apaçık yalan ve saçma sapan konuşuyor. Ben bu Levent Şenol'u tanımıyorum ve açıkçası böyle şeyler söylüyorsa tanımak da istemiyorum. Ebubekir Efendi'nin Osmanlı Medresesi kötü bir misafirhaneye dönüştürülmüş ve şu anda bazı Avrupalı ​​girişimcilerin elindedir.

Geçenlerde Bo-kaap bölgesindeki camilerden birinde düzenlenen Ebu Bekir Efendi'nin bir anma töreninde bir grup Malay'a (yerel Müslüman) hitap ederken çekilmiş fotoğraflarımı ve müzenin ve Medrese'nin göründüğü gibi fotoğraflarını ekliyorum. Lütfen Levent Şenol'u dinlemeyin. Ebu Bekir Efendi veya ailesi hakkında bir otorite değildir. Uydurma yalanlarını nereden aldığı benim için bir muamma.

Cevabınızı sabırsızlıkla bekliyorum.

En büyük saygılarımla.

Hesham Neamatollah Efendi.

 

Tüm bu uğraşlara rağmen bu yazışmadan da bir bilgi alınamamış olmakla birlikte 2018 yılında bu defa Cimer'den Muhammed bey'e başka bir dilekçe iletmek zorunda kalmıştık.

Cimer'e konuyla ilgili gönderdiğimiz dilekçe aşağıdadır.

Sayın Muhammet Ali Bey,

Aşağıda eklediğim dosyada tarafimca hazırlanan Ebubekir Efendi Müzesi Projesinin Detayları Mevcuttur. Bu Muzeyi Erzurumlu Olmasi Vesilesiyle Erzurum Belediyesinin Yapmasini Uygun Gormekteyim Lakin Bu Gibi Buyuk Projelerin Sayın Cumhurbaskanimizin Nezaretinde Cok Daha Hizli Ilerleyecegi Kanaatindeyim. O Sebeple Projeyi Size Gondermek istedim. Her Halukarda Turkiye Devletinin Sahip Cikması Gereken Bir Proje Olarak Ortada Durmaktadir. Muspet Neticeler Almayi Umit Ederim. Hayirli Haberlerinizi Merakla Bekliyorum.

Saygılarımla

Muhammet Bey cevabında Paris'e gideceğini ve dönüşte cevap yazacağını iletmiş fakat bundan sonra müze hakkında hiçbir haber alınamamıştır.

Haber alınamamasının nedeni Muhammed Bey değil, 2020 yılına kadar Güney Afrika'da büyükelçilerin tavrının değişmemiş olmasından kaynaklanmaktadır.

Ne yazıkki, Güney Afrika'da vefat eden son Osmanlı konsolosu Mehmet Remzi Bey'in mezarının dahi düştüğü durumu yazdığımız zaman hürmet göstermek bir yana haber ajansını arayıp şikayet eden bir büyükelçi ile muhatap olduk.

2020 yılında Ankara'da dışişlerine yaptığım bir ziyaretimde bu hususta birşey yapılmadığını söylediğim bir diplomat Ankara'ya dönen büyükelçinin söz konusu binanın yerinin doğru yer olmadığını ve ondan ötürü alınmadığını iddia ettiğini söylemişti.

Halbuki belgelerin haricinde söz konusu binanın sahibiyle görüşülmüş ve ondaki belgelerde de binanın Ebubekir Efendi'nin olduğu ortaya çıkmıştır.

Kaldı ki, kitaplarımızda paylaştığımız başka belgeler bu bina gibi, şehirde Ebubekir Efendi'ye ait tarihi dokusunu koruyan başka binaların da olduğunu ortaya koymuştur.

Hatta Ebubekir Efendi'nin memleketine hasretinden ötürü Ümit Burnu'nda Erzurum Taş Konak diye adlandırdığı ev dahi halen eski dokusunu korumaktadır.

Bunlardan birinin alınıp rahatlıkla müze yapılabileceği gibi müze hususunda aile efradına hiçbir açıklama yapılmamıştır.

Anlaşılan niyet müspet olmayınca bahanelerle konu bu zamana kadar örtbas edilmiş, Ebubekir Efendi'nin Ümit Burnu'nda bıraktığı kültür mirası yok olmaya terk edilmiştir.

Halbuki aile elinde olan belge, kitap ve madalyalar, bir Ebubekir Efendi müzesi açılmasına rahatlıkla olanak vermektedir ki bunu TTK yayınlarından çıkan bir kitabımızda ortaya koymuştuk.

Burada sormak gerekir, binanın başka birine ait olduğu gerekçesini ortaya atan büyükelçi Elif Çomoğlu Ülgen acaba Tana Baru mezarlığında Ebubekir Efendi ile alakası olmayan yerler devletin parasıyla alınırken neden itiraz etmedi?

2018 yılında Hişam Nimetullah Efendi neden kendisini Sn. Recep Tayyip Erdoğan'a şikayet etti ?

Bu şikayete rağmen neden seksenlik bir ihtiyarın gönlünü almak yerine vatandaşlık başvuru dosyasını ortadan kaybetti?

Hişam Efendi ikinci defa Türk vatandaşlığına başvururken durumun vehametini anlayan içişleri bakanlığımız vatandaşlık başvurularını neden Güney Afrika Türkiye Büyükelçiğine değil de direk Ankara'ya kendilerine getirmemi istediler?

Ne yazıkki 2020 senesine kadar büyükelçiler olayı bir inatlaşmaya çevirmiş oldukları için aile efradı darıltıldığı gibi bahsekonu tarihi binanın alınıp müze yapılması projesi bir sükût u hayal ile hitam bulmuştur.

Öyle ya da böyle bu yaklaşımdan ötürü Ebubekir Efendi adına somut birşey yapılmadığı gibi yapmaya çalışanlara da türlü şekilde muhalefet olunmuştur.

Güney Afrika'da birçok Osmanlı alimlerine ait mezar tarafımızca onarılırken 2019 yılında Ebubekir Efendi'nin torunlarından birinin büyükelçiyi davet etmiş olduğu halde Kutul Amare gazisi Pilot Rüştü Atala'nın mezarının ziyarete açılış törenine gelmemesi ve cevap dahi vermemesi 2020 yılına kadar devlet temsilcilerinin bölgedeki Türk mirasına ilgisizliğini ortaya koymaktadır.

Mezkur büyükelçiler bununla da kalmayıp bu sorumsuz tavırlarına dayanak bulmak için politikacılarla adeta aleyhimize savaş açmışlardır. Bunların başında dönemin Tıka Başkanı Serdar Çam gelmektedir.

Serdar Çam 2018 yılında Güney Afrika'yı ziyaret etmiş, tarafımızca Cape Town'da kendisine tarihi yerler gezdirilerek bilgi verilmiştir.

Yine Efendi ailesi mensuplarıyla tanıştırılmış ve ailenin o dönemde de dert edindiği Ebubekir Efendi'nin okulunun satın alınıp müzeye çevrilmesi projesi yapılacağı sözü verilmiştir.

Tüm bunlara rağmen 2019 yılında büyükelçilerle görüşen Serdar Çam aile efradıyla münasebeti kesmiştir.

Bu nedenle daha o tarihte Hişam Efendi bir iftar yemeğinde Erzurum Belediye'sine teşekkür ederken Serdar Çam'a karşı inancını yitirdiğini ve Erzurum Belediyesi'nin bu müze projesine sahip çıkması için ricada bulunmuştur.

Tüm bunlarla birlikte daha sonra Kültür Bakan Yardımcısı olan Serdar Çam'ın zaman zaman sosyal medya hesabından propaganda mahiyetinde aleyhimize karşı iftira dolu tweetleri, onun sadece bir devlet adamı kimliğinden uzak olduğunu değil, aynı zamanda Osmanlı kökenli aileleri küstürmesiyle haberlere konu olan bir büyükelçinin lafıyla hareket ettiğini ortaya koymaktadır.

Șahsımıza sosyal medyadan saldırana kadar kendisi hakkında hiçbir şey yazmamış olmamıza rağmen başını kuma sokan deve kuşu misali önce twitter'da bizi engelleyip sonra iftira atması ahlak yapısı hakkında ipuçları vermektedir.

Daha önemlisi devlet kurumu TİKA'nın resmi twitter hesabından bizi engellemiş olması idare ettiği kurumları şahsi mülkü olarak addettiği manasına gelirki, bu bir suç olduğu gibi 21'inci yüzyıl demokratik cumhuriyetinde devlet adamının değil ortaçağ derebeyinin karakterini ortaya koyar.

Bu zamana kadar Güney Afrika hakkında yazdığımız sekiz kitabımızda Türk milletine bu topraklardaki Osmanlı mirasını tanıtmaya gayret ettik.

Üniversitede yaptığımız faaliyetlere Türk kökenli vatandaşlarını da davet ettiğimiz için onlarla seneler içerisinde samimi dostluklar kurduk.

Hatta ülkemiz arasında köprü kuran bu insanların Türk vatandaşlığı almaları için gerekli mercilere başvurup mezkur büyükelçinin muhalefetine rağmen nihayetinde muvaffak olduk.

2022 yılı Ekim ayında Kültür bakanı yardımcısı Serdar Çam'ın organizesiyle ikinci defa Türkiye'ye götürülen Osmanlı Kriket Klübünün maçı sonrası mezkur bakan yardımcısının attığı asılsız bir twit Efendi aile mensuplarını son derece rahatsız etti. Atılan twitte Ebubekir Efendi'nin Güney Afrika'da bir kriket klübü kurduğu yönünde asılsız iddialar ortaya atılmıştır.

Aile efradının tüm ısrarlarına rağmen bu gerçeklere aykırı tweet silinmeyince, bunun dedelerine büyük saygısızlık olduğunu addeden aile mensupları, video yayınlayarak mesajın silinmesi için ricada bulunmuşlardır.

Çam tüm ısrarlara rağmen tweetini silmemiş fakat bir hafta sonra konuyu bulandırarak tweeti hakkındaki soruları yanıtlayacağına sosyal medyadan şahsımıza saldırarak alenen yalan ve iftiraya sarılmıştır.

Kendisine belgelerle verdiğimiz cevaplara kulaklarını tıkaması, aile mensuplarına vefasızlık ve şahsımıza haksızlık olarak açıklanacağı gibi esasında işgal ettiği makamın itibarına da gölge düşürmektir.

Ayrıca her defasında "130 yıl önce Ebubekir Efendi tarafından kurulan" diye cümleye başlarken Ebubekir efendi'nin 142 sene önce vefat ettiğini dahi bilmeden üstün körü mesajlarıyla yanlış bilgi yayması, ancak akıl almaz bir cahil cesaretinin ürünü olabilir.

Şayet ilk baştaki uyarılara karşı bahsekonu tweetini silmiş olsaydı elbette hiç böyle bir şey yaşanmayacaktı.

Bu sebeple Ebubekir Efendi'nin torunları Serdar Çam'ı Güney Afrika'daki Türkiye Büyükelçiliğine şikayet etmişlerdir.

Buna rağmen bahsekonu tweetini halen silmemiş olması ise aileyi hiçe saydığının ve günümüze kadar Güney Afrika'da neden bir arpa boyu yol alamadığımızın en müşahhas delillerinden biridir.

Elbette burada tek sorun, yanlış birkaç tweetten kaynaklanmış değil, bütün bunlardan sonra halen umursamadan meseleyi çarpıtıp alenen yalan beyanda bulunmasıdır.

Ve yine tüm bunlara rağmen Efendi ailesine hiçbir destek vermemesinin yanında belki Güney Afrika'da Türk-İslam mirası üzerine en son tanıtılacak şeyin en başa çekilerek kriketçilerin desteklemesi ve bunun altını doldurabilmek için Ebubekir Efendi gibi bir İslam aliminin kullanıyor olması kabul edilemez bir gaflettir.

Tüm bu yazışmaların ayrıntıları makalemizdeki eklerde ve ilgili makamlarımızın arşivinde bulunmaktadır.

Bizim bu yazışmaları yayınlamamız her seferinde bir bahaneyle konuyu örtbas eden ve itibarımızı zedelemeye çalışan mezkur büyükelçilere verilen bir cevaptır.

Aile efradına kulak vermek kendilerinin görevi olduğu için onlara kulak verip dinleyen, Türkiye'ye götüren, TV'lere çıkarıp halka tanıtan tek kişi şahsıma düşman olmaları ne yazıkki sadece basit bir aşağılık kompleksinin tezahürüdür.

Belki onlar nezdinde bu kaynaklara dayalı izahatlar bir kıymete sahip olmasa da son olanlar halkın hakikatlerden haberdar olması zaruretini doğurmuştur.

Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan'a açık mektup

Bu makale son 10 yılda Güney Afrika-Türkiye ilişkilerinde neden bir yol alamadığımızın da cevabıdır.

Bu tatsız ve gayesiz tartışmalarda en büyük üzüntümüz hep birlikte bıraktığı mirasa sahip çıkacakken, yetkililerin icraat yapmak yerine Afrika'nın mevlânası Ebubekir Efendi'yi bu lüzumsuz münakaşalara konu etmiş olmalarıdır.

Senelerce Ebubekir Efendi'nin aile efradını görmezden gelen ve dünyanın bir ucundaki kültür mirasımızın ortaya çıkması için iyi niyetli gayretlerimize rağmen bizleri bu denli rahatsız eden mezkur büyükelçileri ve destekçilerinin yaptıklarını yetkili mercilere ve asil Türk milletinin vicdanına bırakıyorum.

Sözlerimi 25 Şubat 2016'da Sn. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'a konu hakkında yazdığım dilekçemle bitiriyorum.

 

thumbs_b_c_04097cef212a343521a3faecc2864ed7.jpeg
Güney Afrika'nın başkentinden bir kare / Fotoğraf: AA 

Sayın Cumhurbaşkanım Recep Tayyip Erdoğan,

Ben Halim Gençoğlu, Güney Afrika'nın Cape Town Üniversitesi'nde tarih anabilim dalında doktora yapan ve 7 yıldır burada yaşayan bir öğrenciyim.

Yüksek Lisans tezimi aynı üniversitenin teoloji bölümünde "Osmanlı Alimi Ebubekir Efendi ve Űmid Burnundaki Faaliyetleri " adlı tezimle 2013 senesinde tamamladım.  

Bu dönemde Güney Afrika arşivlerinde akademik çalışmalarım esnasında Ebubekir Efendi'nin Cape Town şehrinde açmış olduğu Osmanlı Mektebi'nin yerini tespit edip bu binanın satın alınıp müze yapılmasını dile getirmiştim.

Bu araştırmalarım ingilizce yayınlarda gereken ilgiyi gördüĝü halde asıl beklenilen ilginin Türkiye'den gelmemesinin sebebi ne yazik ki o dönemde hükümetle dost geçinen paralel yapının bu tarihi hakikati menfaatleri gereĝi buradaki büyükelçilikle birlikte ve hatta TIKA'yı da oyalayarak örtbast etmesinden kaynaklanmaktadır.

Daha önemlisi Türkiye'nin Güney Afrika Büyükelçisi K. Esener Bey'in bizim akademik yayınlarımızı dikkate alması gerektiĝi yerde buradaki paralel örgütün işadamlarıyla müzakere etmesi ve icraat yapacaĝı yerde faaliyetlerimizin aleyhine türlü dedikodulara girmesidir.

Zatialinizin dahi 2005 senesinden bu yana konuya göstermiş olduĝunuz alaka ne yazik ki birer umuttan ibaret kalmıştır. Büyükelçiliĝe müteaddit defalar elektronik postayla yaptıĝım bilgilendirmelerden hiçbir sonuç alamadıĝım gibi çalışmalarımın aleyhine paralel örgüt ve büyükelçilikle birlikte bir karalama kampanyası yapılmıştır.

Ebubekir Efendinin hayattaki enyaşlı torunu Hişam Nimetullah Efendinin büyükelçiliĝe göndermiş olduĝu şikayet mektubuyla, benim konu hakkında yayımlanan bir makalemi meselenin anlaşılması adına mektubuma ekliyorum.

Ben bu çirkinlikleri Allah'a havale ederek gereken cevabı akademik yollardan vermeyi tercih ettim fakat bu Osmanlı mirasının boynu bükük kalmasına gönlüm razı değildir.

Bu konuya olan hassasiyetinize itimat ederek ve ulaşabileceĝim en yetkili lider olarak kıymetli vaktinizi almaktayım.

Son zamanlarda Erzurum Belediyesi'nden bazı gönüldaş kesimin bu tarihi binanın müze olması icin tarafımdan bilgi aldıklarını belirtmek isterim. Fakat Erzurum Belediyesi olarak maddi güclerinin buna elverisli olup olmadıgını ve bu vesileyle tarafınızdan bu meseleye el atılmasıyla sorunun ancak kesin olarak devlet bazında cözülebilecegi kanaatindeyim.

Konuyla ilgili kaleme almıs oldugum İngilizce -Türkçe iki kitabım da bu tarihi meselenin tanıtımı icin basıma hazır beklemektedir.

Bu kültürel mirasımıza sahip çıkacak ve meseleyi halledecek merci olarak tarafıma ulaştırılacak baĝımsız ve tarafınızdan bir ciddi devlet yetkilisiyle bu meseleyi halledecebileceĝimize inandıĝımı beyan eder yukarıdaki cümlelerimin sorumluluĝunu kabul ve arz ederim.

 

Notlar:

1. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan'a gönderdiğimiz dilekçemizin orjinali, 25 Șubat 2016

2. Hesham Neamatollah Efendi'nin Türkiye'nin Güney Afrika'daki büyükelçisi Kaan Esener'e yazdığı ve cevap alamadığı dilekçesi, 2016

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU