Kadrajdakiler: Yürekli bir sokak kızının oyunculukta yükselişi; Neslihan Atagül

Mehmet Erduğan, Independent Türkçe için 'Yıldız Sineması'nda bu hafta Neslihan Atagül'ü ve filmografisini yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Kendi jenerasyonundan çıkan genç kadın oyuncular içinde asil duruşu, karakteri ve yeteneğiyle her zaman bir adım öne çıkmayı başaran Neslihan Atagül kariyerinde sağlam ve emin adımlarla yürüyen oyunculardan.

Oyunculuğa on üç yaşında başlayan Neslihan Atagül, daha ilk filminde dikkatleri üzerine çekmeyi başardı, sonrasında hiç ara vermeden, prime time kuşaklarında yayımlanan dizilerde usta isimlerle birlikte kamera karşısına geçti ve bir zamanların umut veren oyuncusuyken kısa süre içinde önemli yapımlarda başrol üstlenmeyi başardı.

Dizi ve sinema oyunculuğu yurt içi ve yurt dışı festivallerde birçok ödüle değer görüldü.

Geçirdiği rahatsızlık nedeniyle "Sefirin Kızı" dizisinden bu yana setlerden uzakta olan Neslihan Atagül, şimdi, kısa bir süre sonra Netflix'te gösterime girmesi beklenen "Ah Belinda" filminin yeni uyarlaması ile Peride Celal'in eserinden uyarlanan "Gecenin Ucunda" adlı dizisi ile yeniden hayranlarına kavuşmak için gün sayıyor ve kariyerinde sinema ve televizyonu birlikte yürütmeye devam edecek gibi görünüyor.


Yürekli bir sokak kızının oyunculukta yükselişi; Neslihan Atagül
 

 

Annesi Beyaz Rus, babası Çerkes kökenli olan Neslihan Atagül Doğulu, 20 Ağustos 1992 tarihinde İstanbul'da, Okmeydanı'nda doğdu.

Beyaz Rus, Çerkes ve Türkiye gibi medeniyetlerin ortasında, harmanlanmış bir kimliğe sahip olan ve bu yüzden de kökeni sorulduğunda bir kimlik karmaşası yaşamadan kendisini bu dünyanın insanı olarak tanımlayan Neslihan'ın bu farklı kökenleri ona hem fiziksel hem de kültürel açıdan pek çok özellik kazandırdı.

Renkli gözleri, kalın dudakları ile ailesinin genetik özelliklerini üzerinde taşıyan, asil duruşu ve güzelliğiyle çoğunlukla annesine benzetilen Neslihan Atagül maddi olarak mütevazı şartlara sahip olan mutlu bir aile içinde büyüdü.
 

 

Altı yaşına kadar Okmeydanı'nda yaşayan, sonra ailesiyle birlikte Bağcılar'a taşınmak durumunda kalan Neslihan'ın çocukluğu çoğunlukla sokaklarda, dolu dolu geçti.

Daha henüz sekiz yaşındayken bir Türk filmini seyrederken babasına oyuncu olmak istediğini söyleyen, ancak yaşı çok küçük olduğu için onu sürekli oyalayan ailesi, Neslihan on üç yaşına geldiğinde onun bu konuda ne kadar ciddi ve kararlı olduğunu anladı.

Kızlarının bu hevesini gören ama oyunculuğun ona göre olmadığını ve zaten bu konuda da ona yardımcı olamayacaklarını düşünen ailesine rağmen bu isteğinin peşinden gitmeye karar veren Neslihan'ın çevresinde ne yazık ki bu konuda ona yardım edecek, yön verecek ve elinden tutacak hiç kimse yoktu.

Üstelik küçüklüğünden beri ailesine maddi açıdan yük olmamaya çalışan Neslihan daha on üç yaşında olmasına rağmen hayata, adım atmaya ve kendi ayaklarının üzerinde durmaya dair geç kaldığını hissediyordu.

Bu can sıkıntısıyla bir gün karıştırdığı bir dergide oyunculukla ilgili bir röportaj okuyan ve röportajın sonunda kararını kesin bir şekilde veren, ama bunun için henüz nasıl bir yol izlemesi gerektiğini bilmeyen Neslihan, ilk önce 118 Bilinmeyen Numaralar servisinden Türkiye'nin en önemli ajanslarından biri olan Erberk Ajans'ın iletişim bilgilerini buldu.
 

 

Çevresindeki insanların bu hayatta ona biçtiği rol oyunculuk olmasa da o kararlı bir şekilde ajansı arayarak oyuncu olmak için neler yapması gerektiğini öğrendi ki sonrası için ailesinin izni ve katalog için fotoğrafları isteniyordu.

Kızlarının ne kadar istekli olduğunu, bu yolda çabalayıp her şeyi tüm detaylarıyla önlerine koyunca anlayan ailesi onu bu kararında destekleme konusunda mecbur kaldı.

Böylelikle ajans görüşmesine annesiyle birlikte giden Neslihan Atagül oyunculuk dünyasına adım attı.

Büyük bir sessizlik içinde geçen ilk altı ay boyunca heyecanla bekleyen Neslihan bu süre içinde her gün televizyondan ya da VCD'den yerli-yabancı bir sürü farklı film seyrediyordu.

İzlediği her filmde oynayan oyuncuların yaptıklarını tekrar ederek, belki de daha iyisini yapabilme hissiyle provalar yapan Neslihan bir taraftan da sürekli ajansı arayarak kendisini hatırlatıyordu.

Aylar sonra bir gün gelen bir telefonla bir deneme çekimine (audition) çağrılan ve "audition"ın henüz ne olduğunu bilmediği için hemen sete gideceğini düşünen Neslihan, ilk setine eski kıyafetlerle gitmemek için kendisine pazardan yeni kıyafetler aldı.

Ancak ajansa gittiğinde durumun düşündüğünden daha farklı olduğunu öğrenen Neslihan yine de heyecanından ve çabasından bir şey kaybetmedi.

Deneme çekiminden sonra bir yandan okuluna giden, bir yandan kendi kendine oyunculuk çalışan Neslihan bir yandan da sürekli dua ediyordu.
 

 

Mahalle hayatına sahip olduğu için tam bir sokak çocuğu olan ve sokaklarda büyüyen, bu yüzden de sürekli gözlem yapma imkânı bulduğu için sokağın kokusunu erken yaşlarında içine çeken Neslihan böylelikle hayatın içinde yaşarken de yeteneklerini geliştirmek için kendisini sürekli besliyordu.

Yaşadığı yerde kimsenin ona inanmaması ve insanların ona bir hiç uğruna çabalıyormuş gibi hissettirmesi onu üzse de oyunculuk artık onun için öyle bir tutkuydu ki gönlüne başka hiçbir şey düşmüyor, oyuncu olmak dışında başka bir şey düşünemiyordu.

Neslihan yine de çevresindekilerin tavrını anlayışla karşılıyordu, çünkü hayatlarında böylesi bir kararı desteklemelerini sağlayacak herhangi bir durumla hiç karşılaşmadıkları için her şeyden önce onların kendilerine olan inançlarının olmadığını düşünüyordu.

Elbette Neslihan da o yaşına kadar kendi çevresinde böyle bir başarı hikayesiyle karşılaşmamıştı, ama içindeki oyuncu olma tutkusuyla dolu olan benliği ona doğru yolda olduğunu ve ne olursa olsun kendi istekleri doğrultusunda ilerlemesi gerektiğini ona fısıldıyordu.

Nihayet ilk deneme çekimlerinin ardından çok beklemeden, önce reklam sonrasında da ilk sinema filmi için teklif almayı başardı.

Sonrası ise birbiri ardına yer aldığı projelerle birlikte çorap söküğü gibi geldi ve performansları ulusal ve uluslararası film festivallerinde ödüllerle taçlandırılmaya başladı.


Şanslı bir oyuncu

Hedeflerine ulaşabilmek için inançlı ve azimli olunması gerektiğini çok erken yaşlarda öğrenen ve böylelikle yürekli bir sokak kızından ödülleri kucaklayan bir oyuncuya dönüşen Neslihan Atagül, bu süre içinde elbette bir sürü zorlukla mücadele etti, ama tüm bu süre boyunca verdiği kararın arkasında mert bir şekilde durmaktan hiçbir zaman vazgeçmedi ve inandığı şeyin peşinden gitmeye devam etti.

Bir ara oyuncu olamazsa diye moda tasarımı okumak için resim eğitimi alan, ama kısa süre içinde bu işin ona göre olmadığını anlayan Neslihan Atagül oyunculuktan başka yapabileceği ve onu mutlu edecek başka bir şeyin olmadığını anlamasından sonra onun için her şeyin daha kolay olduğunu söylüyor ve insanların bir karar vermekte zorlandıkları bir aşamada içindekini keşfetmesi için algılarını açmasını ve farkındalığını yükseltmesi gerektiğine inanıyor.

Bunun için de en kestirme yolun gönüllerinin kendilerine fısıldadığı o sese kulak verip kendi yapabileceklerini bilerek, inandıkları şeylerin peşinden gitmeleri olduğunu düşünüyor.
 

 

İşinde eğitimin önemine inandığı için önce Haliç Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nün sınavlarına giren ancak sonrasında öğrenimine Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü'nde devam eden Neslihan, oyunculuğu bir meslek olarak sürdürmeyi isteyenlerin bu konudaki her türlü eğitimi hiç sıkılmadan ve büyük bir açlıkla alması gerektiğine inanıyor.

Yeteneğin mutlaka eğitimle desteklenmesi gerektiğini söyleyen genç oyuncu yine de eğer kişinin hamurunda yetenek yoksa kişi kendini ne kadar zorlarsa zorlasın ne kadar çabalarsa çabalasın, eğitim alsa da bu işin sadece eğitimle olmayacağına da dikkat çekiyor.

Bu işlerde yetenekle birlikte şansın da çok önemli olduğunu söyleyen Neslihan Atagül, kariyerinin başında çok iyi isimlerle bir araya gelebildiği ve çalıştığı, onlardan hem hayata hem de işine dair çok şey öğrendiği için kendisinin bu konuda gerçekten şanslı oyunculardan biri olduğunu düşünüyor.

Kendi kariyerinde disiplinli olmaya özen gösteren, onu tüketme potansiyeline sahip olan şeylere karşı mesafesini koruyan ve sınırlarının altını iyi çizen Neslihan Atagül televizyon dizileriyle ünlenmiş olsa da popüler kültürün sert dişlileri arasında öğütülüp kaybolmamak için tercihlerini en doğru şekilde yapmaya çalışıyor ve nihayetinde bir oyuncu olarak kıymet görmek için çabaladığını dile getiriyor.

Her ne kadar işi gereği sinema ve dizi oyunculuğunu birbirinden ayırmasa da özellikle hızlı bir tüketim aracı olduğuna inandığı için televizyon işlerinde vücut teşhirciliği konusunda daha dikkatli hareket etmeye çalışan Neslihan sinemanın daha farklı bir yapısı, doğası ve alıcısı olduğu için bu konuda daha esnek olabildiğinin altını çiziyor.
 

 

Mesleğinde bir oyuncunun kendisini oynamaktan daha fazlasını yapması gerektiğini düşünen Neslihan Atagül, oyunculukta önemli olanın başka bir karakter yaratarak insanları o karaktere inandırmayı ve oyuncunun gerçekten o karakter olduğunu sanmalarını sağlayabilmeleri gerektiğini söylüyor.

Bunun dışındaki bir performansı herkesin yapabileceğini düşündüğü için birinin kendini oynamasını oyunculuk olarak kabul edemediğini belirtiyor.

Bu yüzden hayat verdiği karakterlere bürünmeden önce kendi içinde çok fazla çalışma yaptığını, o karakterlerle ilgili pek çok notlar aldığını ve aktarılmak istenilen karakteri iyice özümseyerek onu kendi bedenine oturtmaya çalıştığını söylüyor.
 

 

Yine de bu kadar hazırlık ve çalışmaya rağmen kendisini izlediğinde hiçbir zaman beğenmediğini ve her zaman daha iyisi olabilirdi diye düşünmekten kendini alıkoyamadığını dile getiriyor.

Oyunculukta bir kuralı olmadığını belirten ve bir karakteri canlandırırken kendi sınırlarını zorlamayı sevdiğini söyleyen cesur oyuncu ileride bir lezbiyeni, hayat kadınını ya da engelli bir bireyi oynayabileceğini de dile getiriyor.

Teşhircilik konusundaki hassasiyeti nedeniyle eğer bir yapımda kendisinden öpüşme ve sevişme sahnesinde oynanması isteniyorsa ilk başta bunu kimin istediğine; yönetmene, yapımcıya ve diğer oyunculara bakarak karar verdiğini belirtiyor.

Genç yaşına rağmen pek çok usta isimle çalışma imkânı bulan Neslihan Atagül'ün Fatih Akın, Onur Ünlü, Pedro Almodóvar, Reha Erdem, Ümit Ünal ve Zeki Demirkubuz gibi isimler çalışmayı hayal ettiği yönetmenler arasında yer alıyor.

Hollywood sinemasından ziyade Avrupa sinemasına kendisini daha yakın bulduğunu dile getiren oyuncu özellikle sürrealist sinemayı çok sevdiğini belirtiyor.

Dizi yoğunluğundan dolayı sinemayı fazla takip edemediğini belirtse de sıkı bir Tim Burton hayranı olduğunu söyleyen Neslihan Atagül'ün en sevdiği yönetmenler listesinde David Lynch, Kim Ki-duk, Luis Buñuel ve Nikita Mikhalkov gibi isimler yer alıyor.

En sevdiği oyuncular arasında ise yurt içinde Erkan Can, Fikret Kuşkan, Saadet Işıl Aksoy; yurt dışında ise Christian Bale, Juliette Binoche ve Marion Cotillard bulunuyor.
 

 

Neslihan'ın kendine saklı ruh halleri

Bazen çok durgun, bazen çok enerjik, bazen çok gülen, bazen de saçma sapan gereksiz şeyleri kafasına takabilen değişken bir karaktere sahip olduğunu söyleyen Neslihan Atagül ruh halinin genelde o gün neler yaşadığıyla bağlantılı olduğunu söylüyor.

Gereksiz yere gerildiği durumlarda ise hayatta daha önemli sorunlar olduğunu düşünerek artık ufak tefek şeyleri sorun etmemeye çalıştığını belirtiyor.

Fatih Harbiye'deki rol arkadaşı Kadir Doğulu ile 2016 yılında evlenen genç oyuncu televizyonla olan ilişkisini ise sadece profesyonel düzeyde tutuyor ve evinde televizyonun kendisini meşgul etmemesine gayret ediyor.

Çarşı pazarda zaman harcamayı sevmediğini, alışverişte tişörttü, hırkaydı, gömlekti hiç denemeden alıp çıktığını, kuaförde ise en fazla yarım saat durabildiğini söyleyen Neslihan Atagül, kuaförden ve alışverişten artırdığı zamanı kalemine ayırıyor; kendi çapında defter defter denemeler ve şiirler yazıyor.

İşinden arta kalan zamanlarda aktüaliteyi internetten ve gazeteden takip ediyor, amatör olarak resim yapıyor, özellikle karakalem çalışıyor ve bu yönünü daha fazla geliştirmek istiyor.

Müziği özellikle Radiohead dinlemeyi çok sevdiğini söyleyen oyuncu, bazen de tüm gününü kitap okuyarak veya üst üste 4-5 film izleyerek geçirdiğini belirtiyor.

Sporu özellikle yüzmeyi çok sevdiğini söyleyen Neslihan, sonrasında ise uzanıp biraz miskinlik yapmaktan da çok hoşlandığını kimseden saklamıyor.

İstanbul'u çok sevdiğini ve her ne kadar zaman zaman şikâyet etse de bir aydan fazla uzak kalınca yine de doğup büyüdüğü bu şehri özlediğini söyleyen Neslihan Atagül özellikle belli bir semte tutkusu olmasa da hem İstanbul'a yakın olması hem de şehrin kalabalığından uzakta kalması nedeniyle çocukluğundan beri Şile'yi çok sevdiğini belirtiyor; hatta denizle garip bir bağlantısı olduğunu düşünen ve onu rahatlattığına inanan oyuncu çok sıkıldığında sırf denizi izlemek için bile oraya küçük kaçamaklar yaptığını belirtiyor.

Yeme içme konusunda da özellikle şuraya gideyim de şunu yiyeyim dediği bir şey olmasa da kebabı, tantuniyi, iskenderi ve içli köfteyi çok seviyor ve alkolle ise arasının pek iyi olmadığını söylüyor.
 

 

Ödüllü oyuncudan oyuncu adaylarına tavsiye

Genç yaşına rağmen pek çok şey yaşadığını hem en dibi hem de en yükseği gördüğünü ve bunların sonuçlarını yıllar içinde tecrübe ettiğini söyleyen ödüllü oyuncu hayatında kafasına koyduğu her şeyi yaptığını ve öyle ya da böyle bu kararlı olma halinin o an olmasa da ilerleyen zamanda tüm isteklerinin gerçekleşmesini sağladığını belirtiyor.

Bu yüzden içinde oyunculuk tutkusu olan adaylara kendilerine güvenmelerini, sağlam ve güçlü bir iradeye sahip olmalarını tavsiye ediyor.

Dışarıdan toz pembe görünen bu dünyanın öyle göründüğü gibi kolay olmadığına da dikkat çeken oyuncu, oyuncu adaylarına günün birinde içine girdikleri bu zorlu piyasanın kurallarını algılayıp ona göre bir davranış geliştirebilecek bir olgunluğa sahip olmaları gerektiğini unutmamalarını söylüyor.

Özellikle televizyon için yaptığı işlerde sabahın altısında kalkıp bir sonraki sabah eve dönmek zorunda kaldığı, eş zamanlı olarak derslerini ihmal etmeden okuluna devam etmesi gerektiği zamanları örnek gösteren oyuncu, genç oyuncu adaylarına tüm bunları idare edebilecek bir olgunlukta olmaları gerektiğini ve bunun için de planlı ve sistemli bir hayatın şart olduğunu özellikle hatırlatıyor.

Genç yaşında bu dünyaya adım atacak olanların doğal olarak sosyal çevresinde hep kendisinden daha büyük insanlar olacağı için oyuncu adaylarının normal hayatlarındaki aile ve arkadaşlık ilişkilerini ihmal etmeden sürdürmelerinin psikolojik olarak onları daha çok güçlendireceğinin özellikle altını çiziyor.

Neslihan Atagül, Türkiye'de oyuncu olmak isteyenler için sistemin bir ajansa kayıt olmakla işlemeye başlıyor gibi göründüğünü söylese de adayların doğru, profesyonel ve ciddi yeri iyice araştırıp bulması ve yollarına bu şekilde devam etmelerinin onlar için iyi olabileceğini düşünüyor ama hepsinde de öte tüm bu süre içinde eğitimlerinden asla vazgeçmemeleri gerektiğinin özellikle altını çiziyor.


Filmografisi

Katıldığı uluslararası festivallerde kendisini Angelina Jolie ve Ornella Muti'ye benzetenler olsa da Neslihan Atagül yine de sinema yolculuğunda kendine has yetenekleriyle belli bir çizgide ilerlemeye devam ediyor.

Ölmeden önce arkasında baktığında kendisini üzmeyen, sağlam işler yaptığını görmek istediğini söyleyen, yüksek egolara sahip olmadan, kendi halinde ama gerçek anlamda bir oyuncu olarak ilerlemeye devam edeceğini belirten Neslihan Atagül'ün kendisine genç yaşında pek çok ödül kazandıran ve kısa süre içinde ulusal ve uluslararası sinema dünyasında boy göstermesini sağlayan filmlerini aşağıda sizin için özetlemeye çalıştım.


İlk Aşk

Yönetmen: Nihat Durak / Oyuncu: Neslihan Atagül, Raffaele Çedolini, Çetin Tekindor, Halit Ergenç, Ayşen Gruda, Erdal Tosun, Tarık Pabuççuoğlu, Vahide Gördüm, Dolunay Soysert, Şenay Gürler, Okan Yalabık, Altan Gördüm, Ali Uyandıran, Erol Günaydın, Azra Akın, Kaan Urgancıoğlu / Süre: 120 dakika
 

 

Dizilerden birçok ünlü simayı bir araya getiren ve izleyicisini 1990'lı yılların başındaki bir Ege kasabasına götüren, 2006 yılına ait İlk Aşk adlı bu film; bir zamanlar zeytinyağı üretimi yapan Arifoğlu ailesinin yaşadığı aşklar üzerinden "ilk aşk unutulur mu?" sorusuna, ailenin üç kuşağı üzerinden bir cevap bulmaya çalışıyor.
 

 

Hayatın içinde var olan tüm duyguları, aşkı, kırgınlıkları, ölümü, ayrılıkları, hayalleri sahici bir anlatım diliyle izleyicisine aktaran film, üç kuşak boyunca yaşanan aşkların Egeli bir aileyi paramparça edişini anlatıyor.
 

 

Çekimleri Foça'da gerçekleşen, sırf oyuncu kadrosu ile bile insana tekrar izlemek için bir davetiye çıkaran bu film ilk aşkların heyecanının yanı sıra patlıcan biber kızartması, karpuz, beyaz peynir, çekirdek, çay, dondurma gibi kırk yıl öncesinin çocukluk heyecanlarını da izleyicisine tekrar hatırlatmayı vadediyor.

Filmde; denize kıyısı olan bir Ege kasabasının ileri gelenlerinden Arifoğlu ailesi eski ihtişamlı günlerinden çok uzaktadır, tarlaların çoğu satılmış, çürümek üzere olan zeytinyağı fabrikasından başka ellerinde bir şey kalmamıştır.
 

 

Elini yıllar önce işten güçten çekmiş olan ailenin reisi Arif Arifoğlu artık seksen beş yaşında aksi bir ihtiyardır, oğlu Azmi'nin tek derdi ise eski karısı Nevin'in gönlünü tekrar kazanmaktır, karısı ve metresi arasında gelgitler yaşayan ailenin oğlu Kemal ise kısa yoldan para kazanma hayalleri kurmaktadır, ailenin en küçüğü Arif Ege ise çocukluktan ergenliğe geçiş sürecinde ilk aşk sancılarını yaşamaktadır.
 

 

Aile içinde hal böyleyken Dede Arif Arifoğlu'nun ölümü yıllardır saklanan bazı sırların ortaya çıkmasına yol açar; kırk yıl önce Kore Savaşı'na giden ailenin ortanca oğlu Asaf cenaze haberini alınca kasabaya döner, ama esir düşüp bir daha izi bulunamayan ve herkes tarafından ölü kabul edilen Asaf'ın bu dönüşü ile birlikte büyük bir şok yaşanır.
 

 

Çünkü ailenin büyük oğlu Azmi, Asaf'ın nişanlısı Nevin ile kardeşinin yokluğunu fırsat bilerek evlenmiş ve geçmişten beri âşık olduğu bu kadınla evlenerek amacına ulaşmış üstelik bir de çocukları olmuştur.

Asaf'ın bu mecburi dönüşüyle Azmi-Asaf-Nevin arasında bir hesaplaşma yaşanır.
 

 

Diğer yandan küçüklüğünden beri kendisine bir kahraman olarak anlatılan büyük amcanın dönüşü Arif Ege'yi çok mutlu eder hatta Arif Ege ve Asaf arasında çok sıcak bir bağ oluşur.
 

 

Farklı kuşaklardan karakterlerin ilk aşkları ve bu ilk aşkların onları sürükledikleri yerler ve durumların ele alındığı, her yaş grubunun kendinden bir şeyler bulabileceği, hüznün ve mizahın bir arada kullanıldığı bu sıcak ve samimi film ile sinema dünyasına adım atan Neslihan Atagül filmde Bahar karakterini canlandırdı.

Neslihan Atagül bu filmindeki performansı ile Altın Koza Film Festivali'nde "Umut Veren Genç Kadın Oyuncu" ödülüne layık görüldü.


Araf

Yönetmen: Yeşim Ustaoğlu / Oyuncu: Neslihan Atagül, Özcan Deniz, Yasemin Çonka, Barış Hacıhan, Nihal Yalçın, Ilgaz Kocatürk, Can Başak, Erol Babaoğlu, Feride Karaman, Yalçın Çakır / Süre: 124 dakika
 

 

Gelir seviyesi düşük işçi kesiminden insanların hayatlarına dair bir aşk hikayesi anlatan 2012 yılına ait Araf adlı bu film; yaşadıkları kısır döngüden kurtulmak isteyen iki genci kadrajına alıyor.

Zehra ve Olgun, bir otoban üstünde kurulu, her şeyin gelip geçici yaşandığı bir benzin istasyonunda, 24 saatlik vardiya usulüyle, hiç değişmeyen bir monotonlukta, sanki bir gün hayatlarının birdenbire değişivereceği beklentisiyle, aslında içinde yok olup gittikleri bir vakumun içinde, çalışarak yaşarlar.
 

 

Zehra'nın hayatına orta yaşlı bir kamyon şoförünün girmesiyle hayatının değişmesi etrafında gelişen olaylar arada kalma duygusu, büyüme, hayatı anlama gibi süreçleri de beraberinde getirir.

Bir gün aniden beliriveren bu beklenti acaba bu iki genci Araf'ta kalmaktan çıkarabilecek midir sorusu film boyunca devam eder.
 

 

Çekimleri Karabük ve Gerede'de gerçekleşen bu film için yapılan oyuncu seçimlerinde Zehra rolünü oynayacak oyuncu için ciddi araştırmalar yapılmış, ama istenilen oyuncu bir türlü bulunamamış.

Günün birinde görüşme için Neslihan Atagül daha kapıdan içeri girdiğinde Yeşim Ustaoğlu "İşte bu kız Zehra" demiş.
 

 

Böylelikle filmin kadrosuna dahil olan Neslihan Atagül, filmde kamyon şoförü Mahur'un deli gibi âşık olduğu köylü kızı Zehra2yı canlandırmak için kamera karşısına geçmiş, ama çok diyalog olan bir film olmadığı için Neslihan öncesinde rolünün hakkını verebilmek için çekimlerden önce üç gün boyunca filmde rol icabı çalıştığı o yol kenarı restoranında patates soyup, bulaşık yıkayıp, yemek dağıtarak rolüne hazırlanmayı tercih etmiş.


Senden Bana Kalan

Yönetmen: Abdullah Oğuz / Oyuncu: Neslihan Atagül, Zeynep Kankonde, Ekin Koç, Doğa Konakoğlu, Wilma Elles, Sabri Özmener, Tayfun Sav, Dila Pekdemir, Buğra Özmüldür, Silvyo Behmoaras, Gamze Pelin Gökçe, Hakan Karahan / Süre: 117 dakika
 

 

2015 yılına ait Senden Bana Kalan adlı bu film; hayatı boyunca para derdi olmamış Özgür'ün küçük bir köye gitmek zorunda kalması ile kendisinin, sevginin ve hayatın farklı yönlerini keşfetmesini konu alıyor.
 

 

Çocukluğunda annesiz ve babasız kalan Özgür, büyükbabasının mirası sayesinde zorluk görmeden, biraz da şımartılarak büyümüştür.

Ancak Özgür, büyükbabasından kalacak olan miras sayesinde rahat ve sorumsuz bir hayat sürmeyi planlarken on sekiz yaşına bastığı gün işlerin hiç de umduğu gibi gitmeyeceğini öğrenir.
 

 

Özgür mirası alabilmek için vasiyetnamede yazan bir şartı yerine getirmek zorundadır; buna göre İstanbul'dan Çanakkale'nin Adatepe köyüne taşınacak ve burada bir yıl geçirecektir.

Özgür bu şartı yerine getirmezse mirasın yalnızca ufak bir kısmını alabilecek, geri kalan kısmı ise hayır kurumlarına bağışlanacaktır.
 

 

Mirası hak ettiğini düşünen Özgür, vasiyet gereği Adatepe'ye gider ve böylece kendini bekleyen yeni bir hayata atılmış olur.

Ama geldiği köyde hayatının en büyük sırrı ve aşkıyla tanışır.
 

 

Hiç beklemediği bir anda hayatına giren Elif, Özgür'ü geçmişi ve yeni geleceğiyle tanıştırır, ancak Elif'in de bir sırrı vardır.

Elif annesiz babasız büyümüş ve bir yetimhanenin bir odasında yaşayan kendi gibi annesiz ve babasız çocuklara ablalık yapan, aynı zamanda onlar için çalışan bir kızdır.
 

 

Özgür'ün maddiyat üzerine kurulu olan hayatından Elif'in masum hayallerine doğru uzanan bu yolculukta Elif ve Özgür'ün beraber geçirdiği günler Özgür'ün mirasa değil geçmişine, hatıralarına, aşkına ve çocukluğuna uzandığı bir yıl olacaktır.
 

 

Neslihan Atagül bu filmde yaşadığı bir sürü olumsuzluğa rağmen hayata sıkı sıkıya bağlanmış olan Elif karakterine hayat vermiştir.


Ah Belinda
 

 

Yönetmenliğini Atıf Yılmaz'ın üstlendiği, senaryosu Barış Pirhasan'a ait olan, başrollerinde ise Müjde Ar, Yılmaz Zafer ve Macit Koper'in yer aldığı 1986 yılına ait filmin yeni bir uyarlaması olan Ah Belinda adlı bu filmde Neslihan Atagül, Müjde Ar'ın canlandırdığı Serap karakterine hayat verecek.

Ah Belinda, Sefirin Kızı dizisinden bu yana setlerden uzakta olan Neslihan Atagül'ü yeniden hayranlarına kavuşturacak.

Oldukça ilginç bir konuya sahip olan filmin hikayesi ise kısaca şöyle; Serap, modern ve başarılı bir tiyatro oyuncusudur.
 

 

Pişirmek, temizlik ve çocuk doğurmaktan ibaret olan kadına biçilmiş geleneksel rolü hor görmekte, dönemin şartlarına nazaran Avrupai bir yaşam sürmektedir.

Bu sırada ilk defa bir reklam filminde oynamayı kabul eder.

Piyasaya yeni sürülen Belinda isimli şampuanın reklamında Naciye isimli, iki çocuklu, tipik bir ev kadınını canlandıracaktır.

Ancak Serap, çekimler esnasında boyut değiştirerek birden kendini Belinda reklamındaki Naciye olarak bulur, erkek arkadaşı Suat dahil kimseyi Serap olduğuna inandıramaz.
 

 

Israrlı açıklamaları fayda etmez ve kendini nihayetinde bir akıl hastanesinde bulur.

Tam yeni hayatını kabullenmeye başlamışken yeniden önceki hayatına geri döner.


Diğer çalışmaları

İlk oyunculuk deneyimini Tofita reklamında Ayça Şen'le oynayarak kazanan Neslihan Atagül, kısa bir süre sonra Reşat Nuri Güntekin'in romanından televizyona uyarlanan "Yaprak Dökümü" dizisinde Tahsin'in kızı olan Deniz rolüyle tanınmaya başladı.

Sonrasında "Mr. Mum" isimli bir İtalyan yapımından Türkçeye uyarlanan ve kısa sürede özellikle AB grubundaki seyircinin en beğendiği diziler arasında yerini alan "Canım Babam" adlı dizide usta oyuncu Mehmet Aslantuğ'un Pınar adındaki büyük kızını canlandırdı.
 

 

Aynı yıl içinde Mahsun Kırmızıgül'ün hikayesini yazdığı ve yönettiği "Hayat Devam Ediyor" adlı dizinin kadrosuna katılan Neslihan Atagül bu dizide ise tamamı kaybedenlerden oluşan yoksul bir ailenin içinde ne pahasına olursa olsun şöhret ve paraya kavuşma hayali kuran Şirin adlı bir genç kıza hayat verdi.

Televizyon izleyicisinin artık yakından tanıdığı Neslihan Atagül birkaç yıl sonra Peyami Safa'nın 1931 yılında yazdığı, Doğu ve Batı kültürleri arasında kalmış olan Neriman'ın hikayesini anlattığı Fatih Harbiye romanından günümüze uyarlanan "Fatih Harbiye" adlı televizyon dizisinin başrolünü üstlendi ve Kadir Doğulu ile kamera karşısına geçen oyuncu bu diziyle birlikte ününe ün kattı.
 

 

Genç yaşında birçok projeye ismini yazdıran Neslihan Atagül asıl sıçramasını ise Burak Özçivit ile başrolünü paylaştığı "Kara Sevda" dizisiyle yaptı.

Genç oyuncu en son 2019 yılında yayımlanmaya başlayan "Sefirin Kızı" adlı dizi ile ekranlarda boy gösterdi ve bu dizide Nare karakterini canlandırdı, ancak sağlık sorunları nedeniyle bu diziden ayrılmak zorunda kaldı.

Setlerden uzak kaldığı bu süre içinde kendi içine dönen, giyindiği bedene, oturduğu odaya, evine, yaşadığı sokağa, şehre, ülkeye, geldiği dünyaya sığamadığını hatta dolup dolup taştığını anlayan oyuncu kendi hadsizliğini tahmin edip ne denli sınırlandır(ıl)dığı farkındalığıyla "Hadsiz" adlı çevrimiçi bir aylık dergi çıkarmaya başladı.

2021 yılında Geçirgen Bağırsak Sendromu nedeniyle oyunculuğa ara veren ve uzun süredir herhangi bir projede yer almayan Neslihan Atagül'ün yeniden ekranlara dönmesini sağlayacak olan yeni projesi ise kısa bir süre önce belli oldu; yazar Peride Celal'in 1963 yılında kaleme aldığı ve "en güzel aşk romanım" olarak nitelendirdiği "Gecenin Ucunda" adlı eserinden uyarlanan dizinin başrolünü üstlenen oyuncu bu dizide Avukat Macide'yi canlandıracak.

Kariyerinin başından itibaren birçok usta isimle kamera karşısına geçme imkânı bulan ve onlardan öğrendikleriyle ekranda olgunlaşan Neslihan Atagül'ün sinema dışında yer aldığı diğer yapımlar ise kronolojik olarak şöyle:

  • Yaprak Dökümü (2008-2010, Televizyon dizisi)
  • Canım Babam (2011, Televizyon dizisi)
  • Kalbim Seni Seçti (2011, Televizyon dizisi)
  • Hayat Devam Ediyor (2011-2013, Televizyon dizisi)
  • Fatih Harbiye (2013-2014, Televizyon dizisi)
  • Kara Sevda (2015-2017, Televizyon dizisi)
  • Dip (2018, İnternet dizisi)
  • Sefirin Kızı (2019-2021, Televizyon dizisi)
  • Gecenin Ucunda (2022, Televizyon dizisi)

Ödüller

  • 2007 14. Altın Koza Film Festivali: Umut Veren Genç Kadın Oyuncu Ödülü (İlk Aşk)
  • 2012 19. Altın Koza Film Festivali: Türkan Şoray Umut Veren Genç Kadın Oyuncu Ödülü (Araf)
  • 2012 25. Tokyo Uluslararası Film Festivali: En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Araf)
  • 2012 45. Sinema Yazarları Derneği Ödülleri: Cahide Sonku En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Araf)
  • 2012 Moskova 2morrow Film Festivali: Şimdinin ve Geleceğin En İyi Oyuncusu Ödülü (Araf)
  • 2012 Pune Uluslararası Film Festivali: En İyi Performans Ödülü (Araf)
  • 2013 16. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali: En Genç Cadı Ödülü (Araf)
  • 2016 16. Magazinci.com İnternet Medyası (En İyiler): Yılın Kadın Dizi Oyuncusu Ödülü (Kara Sevda)
  • 2016 Ayaklı Gazete Ödülleri: En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Kara Sevda)
  • 2016 MGD 22. Altın Objektif Ödülleri: En İyi Kadın Drama Oyuncusu Ödülü (Kara Sevda)
  • 2017 1.Müzikonair Ödülleri: En İyi Kadın Dizi Oyuncusu Ödülü (Kara Sevda)
  • 2020 3. Uluslararası İzmir Film Festivali Altın Artemis Ödülleri: En İyi Kadın Oyuncu Ödülü (Sefirin Kızı)
  • 2020 SE-SAM Türk Sinemasını Geçmişten Geleceğe Taşıyanlar Ödül Töreni: Türk Sinemasını

Geçmişten Geleceğe Taşıyan İsim

  • 2021 1. Sinemaport Ödülleri: En İyi Kadın Dizi Oyuncusu Ödülü (Sefirin Kızı)
  • 2021 Uluslararası Arap Festivali: DIAFA Award 2021 Yılın Uluslararası Kadın Oyuncusu (Sefirin Kızı)

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU