Pekin, Blinken'ın konuşmasını nasıl değerlendiriyor: Stratejik belirsizlikten netliğe

Dr. Nurettin Akçay Independent Türkçe için yazdı

 Fotoğraf: AFP

Zaman zaman bu köşede dünyadaki gelişmeleri Pekin'in gözünden değerlendiren yazılar kaleme almayı seviyorum.

Zira hem biz hem de dünyanın geri kalanı, çoğu küresel olayı genelde batılı bir zaviyeden ele almayı tercih ediyor ve Çin'le ilgili çoğu yorumu Batılı akademisyen veyahut araştırmacıların süzgecinden geçirerek okuyoruz.

Ülkenin kapalı yapısı ve Çin'i takip eden yeterli sayıda araştırmacı bulunmaması belki de bunu bir bakıma zorunlu kılıyor bizler için. 


Hal böyle olunca ABD'nin açık açık en büyük rakip olarak tanımladığı ve çok yakın zamanda dünyanın en büyük ekonomisi olacak bir ülkenin dünyayı algılayış biçimiyle ilgili üretilen bilgi de oldukça değerli oluyor.

Özellikle de Türkçe üretilen bilginin yetersizliğini düşününce, bu değerin biraz daha arttığını rahatlıkla söyleyebiliriz. 

Bu nedenle ben de elimden geldiğince "Pekin ne düşünüyor" şeklinde yazılar yazarak üretilen bu bilgiye az da olsa katkı yapmaya çalışıyorum. 


Bu yazı da ABD Dışişleri Bakanı Blinken'ın son konuşmasıyla ilgili Pekin'in ne düşündüğünü ele alan o türden bir yazı.

Girizgâhı fazla uzatmadan öncelikle Blinken'in George Washington Üniversitesi'nde yaptığı ve oldukça ses getiren o konuşmanın bazı önemli kısımlarına bakalım:

  1. Uluslararası düzene yönelik en ciddi ve uzun vadeli meydan okumayı Çin yapıyor.
  2. Çin, hem uluslararası düzeni yeniden şekillendirme niyetine hem de bunu yapacak ekonomik, diplomatik, askeri ve teknolojik güce sahip tek ülke. 
  3. Gidişatını değiştireceği konusunda Pekin'e güvenemeyiz. Bu nedenle Çin'in çevresindeki stratejik ortamı şekillendireceğiz.
  4. Çin'nin yarattığı meydan okumanın ölçeği ve kapsamı, daha önce gördüğümüz hiçbir şeye benzemeyen şekilde Amerikan diplomasisini sınayacak.
  5. Uluslararası düzenden büyük ölçüde yararlanan Çin, ÇKP önderliğinde onu yıkmaya çalışıyor.

Blinken konuşmasının genelinde Çin'i açık bir şekilde ABD'nin en önemli rakibi olarak gösterirken, Pekin'le yeni bir soğuk savaş peşinde olmadıklarını, aksine bundan kaçınmak istediklerini söyleyen yatıştırıcı ifadeler de kullanıyordu.

Buna rağmen Blinken'ın konuşmasının geneli, yakın gelecekte ABD'nin Çin'e karşı vitesi artırarak daha sert önlemler alacağını ve dozu artırılmış bir mücadele dönemine girme ihtimalimizin oldukça yüksek olduğunu gösteriyor. 


Gelecekte bizleri bekleyen risklerle ilgili oldukça fazla ipuçları içeren bu konuşma dünyanın pek çok yerinde tartışılırken, konuşmanın doğrudan muhatabı olan Çin'in konuyla ilgili ne düşündüğünü de es geçmemek gerek diye düşünüyorum.

Peki, Çinliler Blinken'ın konuşması hakkında ne düşünüyor?

Çin'in ve dünyanın en saygın üniversitelerinden biri olan Fudan Üniversitesi'nde bulunan Amerikan Çalışmaları Direktörü Wu Xinbo konuyla ilgili verdiği röportajda Blinken'in olumlu mesajlarını ön plana çıkarmayı tercih ediyor ve aslında konuşmanın Çin açısından pozitif bir gelişme olduğunu ifade ediyordu.

Wu'ya göre, her ne kadar Blinken, Çin konusunda olası risk ve kriz durumlarını ön plana çıkarmış olsa da, iş birliği ve soğuk savaşın önüne geçilmesi gibi vurgular konuşmada önemli konulardı.

Öte yandan Wu, Blinken'ın "iki ülkenin barış içinde bir arada yaşayabileceğine" dair sözlerinin de geçen yıl Biden ve Xi (Şi Cinping) arasındaki konuşma sırasında Başkan Xi'nin önerdiği bir ifade olduğunu vurgulayarak, Blinken'ın bu ifadeyi kullanmasının Xi'nin perspektifinin ABD tarafından kabul edildiğini göstermesi açısından önemli olduğunu söylüyordu. 


Profesor Wu iki ülkenin gelecekte karşı karşıya gelme ihtimalinin arttığını ve önlem olarak Çin'in diğer ülkelerle mevcut ekonomik ilişkilerini geliştirmesi önerisinde bulunuyordu.

Ayrıca, dış politikada ideolojik bir yaklaşımdan mümkün mertebe uzak durulması gerektiğini de tavsiye ediyordu.

Wu'nun şu sözleri Çin'in ABD stratejisini anlamada oldukça önemli olduğu için aynen buraya yazıyorum:

ABD'nin Çin'e karşı oluşturduğu jeopolitiğe karşı korunmak için jeoekonomiyi kullanmalıyız.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

(Daha önce yazdığım bu yazıda ben de Çin'in ABD'ye karşı ana stratejisinin jeoekonomi olduğunu ele almıştım. Tekrar okumanızda fayda olacaktır.)

Wu ayrıca önümüzdeki 10 yılın hem iki ülke ilişkileri hem de dünya açısından oldukça kritik geçeceğini söylüyordu.

Ona göre Çin ve ABD; diplomasi, güvenlik, ekonomi, bilim ve teknoloji ve finans gibi çeşitli alanlarda önümüzdeki süreçte kıyasıya bir rekabete tutuşacaktı.

Ayrıca, önümüzdeki 10 yıl içinde uluslararası sistemde bir bölünme olma ihtimali de çok yüksek görünüyordu.


Profesör Wu Xinbo bu şekilde konuşurken, hiçbir uluslararası meseleyi pas geçmeyen Global Times eski baş editörü Hu Xijin, Blinken'ın konuşmasıyla ilgili Weibo hesabından şunları paylaşıyordu:

Her şeyden önce ABD'nin Çin'e yönelik düşmanlığını yatıştırmak imkânsız ve hiçbir şey Washington'un Çin'i 'stratejik bir rakip' olarak algılamasını değiştirmeyecek. Çin en kötü senaryo üzerine çalışmalı ve temel çıkarlarını ihlal ederse ABD ile olası bir çatışma ihtimaline hazırlanmalı. En önemlisi, Çin caydırıcılığını güçlendirecek kapasite inşasını güçlendirmelidir. Bu, ABD'nin Çin'e karşı bir maceraya girişmesini önlemenin en temel yoludur.


Hu Xijin, yine kendinden beklenecek şahin açıklamalar yapıyor ve Çin'in olası bir çatışmaya her an hazır olması gerektiğini söyleyerek önleyici bir yaklaşım benimsiyordu. 


Çin Renmin Üniversitesi Ulusal Kalkınma ve Strateji Akademisinde araştırmacı olan Diao Daming ise Blinken de dahil son zamanlarda ABD'li politika yapıcıların olumsuz ve sert açıklamalarının iki ülke arasındaki "stratejik belirsizliği" ortadan kaldırdığını ifade ederek, ABD'nin pozisyonuna ilişkin değerlendirmelerin artık "stratejik belirsizliğe" dayandırılamayacağını söylüyordu. 

Konuyla ilgili değerlendirmeler üç aşağı beş yukarı bu şekildeyken, Çinliler ABD'nin açıklamalarını, özellikle de Tayvan'la ilgili değerlendirmelerini dikkatle izliyor.

Uzun olmayan bir zaman diliminde muhtemel bir yüzleşmeye artık birçok akademisyen neredeyse kesin gözüyle bakıyor.

Bu sebeple Çin'in özellikle ekonomik büyümesini sürdürüp ABD'nin jeopolitiğine karşı kendi jeoekonomisini silah olarak kullanması gerektiğini düşünüyorlar. 


Bliken'ın konuşması bir kez daha gösterdi ki gelecek yıllar Çin ve ABD arasında uzun soluklu bir rekabete şahit olacağımız yıllar olacak.

Üstelik bu kez ABD'nin karşısında güçlü bir rakip olacak. ABD Dışişleri Bakanı'nın da ifade ettiği gibi uluslararası düzeni şekillendirebilecek ekonomik, diplomatik, askeri ve teknolojik güce sahip tek ülke.

Acelesi olmayan ve zamanını bekleyen bir ülke.

Zamanını beklerken zayıf yönlerini bilen ve oraları güçlendirmeye çalışan bir ülke olacak.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU