Yunanistan ülkeyi bir hanedandan üyesinin yönetmesi geleneğine geri döndü..
Başbakan seçilen Yeni Demokrasi partisinin lideri Kiriakos Miçotakis, eski bir başbakanın oğlu ve aynı zamanda Osmanlı sonrası cumhuriyetin kurucu babası Eleftherios Venizelos'un soyundan geliyor. Teyzesi Yunanistan’ın eski dışişleri bakanı ve Yeni Demokrasi üyesi kuzeni de Atina belediye başkanlığını yürütüyor.
Hem dedesi hem babası başbakanlık yapmış eski başbakan George Papandreou da seçimlerde milletvekilliği koltuğunu kazanarak Yunan Parlamento’suna geri döndü.
Miçotakis Harvard ve Stanford'da eğitim gördü ve Davos küreselleşmesinin yüce sularında özgürce yüzdü. Seçimlerin ardından Ocak 2015'te başlayan Syriza deneyini sona erdirmiş oldu. Miçotakis oyların yüzde 39’unu alırken Syriza yüzde 31’de kaldı.
Kendisi bir liberal sağcı ve Yunan siyasetinin geleneksel dost kayırmacılığını tercih eden parti baronları sayesinde Yeni Demokrasi’nin lideri oldu.
Seçimler bir düzeyde popülizm karşıtı siyaset ve merkez sağ için kazanım. Soğuk, hafif robotik, tek dilli Aleksis Çipras liderliğindeki Syriza, 2015’de Avrupa Birliği'ne karşı verilen gösterişli tepkiler sonrası iktidara gelmişti.
Yunanistan dışında en iyi bilinen Syriza siyasetçisi Yanis Varufakis'ti. O da Avrupa genelinde sermaye egemenliğine karşı çıkmak için kurduğu Diem25’in Yunanistan kolu MeRa25 ile seçime girdi ve diğer 8 milletvekiliyle beraber tekrar mecliste. Syriza'nın seçimi kaybettiği zamanda onun dönüşüne şahit olmak ilginç bir durum.
Varufakis’i ülke adına hareket ederken gördüğümüz son dönemde AB Maliye Komisyonu Başkanı Pierre Moscovici ve Hollanda Maliye Bakanı ve Eurogrup başkanı Jeroen Dijsselbloem gibi sosyal demokrat Avrupalı siyasetçilere büyüklük taslayarak ders vermişti.
Hatta 2008-2009 mali borç krizini aşmak için AB Komisyonu’yla işbirliği yapan Portekiz, İrlanda ve İspanya’ya verilmeyen tavizin kendilerine verilmesi için epey güçlü bir ordoliberal olan Alman maliye bakanı Wolfgang Schäuble’ye gözdağı vermeye çalışmıştı.
Sağ ve sol tandanslı Yunan politikacılar 2000’den itibaren ülkeye akan ve Alman ve Fransız bankalarına ya da yeni otoyolları, Atina’daki havalimanını veya parıldayan Atina Metrosu’nu inşa eden altyapı firmalarına harcanan sıcak parayı gayet hoş karşılamıştı.
Sözleşmeler bakanların arkadaşlarıyla yapılmış ve AB, Yunanistan ekonomisini denetlemekte, kayırmacılık ve yolsuzluktan uzaklaştırmakta feci bir şekilde başarısız olmuştu.
Komünist Avrupa’yı Yeniden Canlandırma, Enternasyonal Sol İşçi ve Birleşmiş Sol Eylem Hareketi gibi partilerin bir araya gelmesiyle 2004’te şekil alan Syriza’nın Robespiyerleri sonu gelmeyen protestolar düzenlemişti. Yeni partinin reklamını yapmak için dünyanın dört bir yanındaki üniversitelerden akademisyen ağlarını kullanmışlardı. Brüksel de eski Yeni Demokrasi Partisi’ni desteklemeyi reddedince iktidarı kazanmışlardı.
Aslına bakılırsa toplu anketler Syrzia’nın 2015’te hükümeti devraldıktan hemen sonra çoğunluk desteğini kaybettiğini gösteriyor. Partinin Avrupa'nın geri kalanında iktidarda olan sosyalist veya sosyal-demokrat partilerle çok az bağlantısı vardı. Çipras sağcı ve milliyetçi bir partiyle koalisyona girmek zorunda kalmıştı ve dışişleri bakanı olarak da 1982'de Polonya sendikası Solidarity’nin ezilmesini destekleyen Stalinist bir profesör atamıştı.
Syriza hükümeti protestolarla yükselen popülist bir oylama sayesinde iktidara geldi. Kuzey Avrupa tarzı dengeli bir merkez sol hükümet, ulaşamayacağı bir gelecek tahayyülüydü. Ayrıca bazı önceki bakanlara küçük kovuşturmalar açtı. Hiçbirinin gerçekten temiz bir geçmişi yoktu ancak Syriza’nın “tepeden bakan” yaklaşımı da milliyetçi bir partiye bağımlılığı sebebiyle çoğunluk için etkili olmadı.
Ama sık sık yaşandığı gibi bir sol kanat parti selefinden miras kalan ekonomik karışıklığı temizlemek zorunda kaldı ve oy pusulasında bunun karşılığını alamadı. Yunanistan borsası yükseldi; yatırımcılar için Yunan borç tahvillerini satın almak İtalyan bonolarından çok daha ucuz. Ancak bu daha hayırsever ekonomik iklim, şimdi Miçotakis tarafından miras alınacak.
Yeni başbakan kendi adına, Yeni Demokrasi’yi Yunanistan vergi sistemindeki orta sınıfların kronik vergi kaçakçılığını açığa çıkardığı için işinden atılan Yunanistan’ın eski vergi tahsildarı Harry Theoharis ve uluslararası politika profesörü ve Yunan televizyon yorumcusu Dimitris Kerides gibi liberal reformist siyasetçilere açtı.
Onun temkinli bir ekonomik programı var ve Yunanistan hala ekonomi, emek pazarı ve yerel yönetimler konusunda temel reformlara ihtiyaç duyuyor. Syriza ve Yunan solu için şimdiki esas soru, tümüyle sistem dışı muhalefete, sokak protestolarına ve yeni merkez sağ hükümete karşı bir gerginlik stratejisine geri dönülüp dönülmeyeceği.
2016’dan beri Avrupa’nın Steve Bannon destekli Nigel Faragei Marine Le Pen ya da Matteo Salvini gibi isimlerin olduğu AB karşıtı aşırı sağ politikacıların himayesine doğru sürüklendiği iddialarından sonra Miçotakis ve Yeni Demokrasi Partisi’nin seçim galibiyeti demokrasiyi icat eden topraklarda henüz popülizmin kazanamadığını gösteriyor. Alenen ırkçılık yapan Altın Şafak ise mecliste tek bir koltuk bile elde edemedi.
Denis MacShane eski Avrupa Çalışma Bakanı ve eylülde yayımlanacak Brexeternity: İngiltere'nin Belirsiz Kaderi isimli kitabın yazarıdır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu
© The Independent