Muhalefetin ortak cumhurbaşkanı adayı kim olmalı?

Dr. Kerem Yavaşça Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Normal zamanında yapılması durumunda, seçimlere yaklaşık 14 aylık bir zaman kaldı. Kamuoyu araştırma şirketlerinin güncel verileri, 2018 milletvekili seçimleriyle mukayese edildiğinde Cumhur İttifakı'nın 15 puan civarında oy kaybı yaşadığını ortaya koyuyor.

Millet İttifakı'nın ise hitap ettiği toplumsal kesimleri ve buna bağlı olarak seçmen desteğini artırma eğilimde olduğu bir gerçek. Bu şartlara binaen, bugünlerde siyasette en çok merak edilen soru, muhalefetin Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı sorusudur.

2018'de Millet İttifakı'nı oluşturan partilere (CHP, İYİ Parti, SP, DP) Deva ve Gelecek partilerinin de eklenmesiyle, 6'lı masa ortaya çıktı.

Bu masa henüz resmi olarak bir seçim ittifakı değil. Ancak parti liderlerinin açıklamaları, ortak Cumhurbaşkanı adayı belirlemeyi sağlayacak bir zemin üzerinde mutabık kalındığını gösteriyor.


Seçimlere kalan sürenin oldukça kısalması ve özellikle Cumhur İttifakı'nı oluşturan partilerin, Cumhurbaşkanı adayını açıklaması yönünde muhalefeti baskı altına almaya çalışması, 6'lı masanın ortak Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı tartışmalarının gündemdeki ağırlığını artırıyor.

Bu hususta siyasi çevrelerde kulis etkinliğinin arttığı ve bu kapsamda bazı isimlerin dolaşımda olduğu da bir sır değil.

Halbuki, muhalefetin ortak adayının kim olacağı sorusuna yaklaşırken, meseleyi isimler üzerinden tartışmak yerine, öncelikle aday profilini tespit etmek için bazı kriterlerin belirlenmesinin çok daha makul bir yol olduğu gözden kaçırılıyor.

Zira muhalefetin desteklediği adayın, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanması durumunda, ülkenin sorunları bir anda çözülmeyecek ve çözümlere yönelik politikalar üzerinde rekabete dayalı siyasi tartışmaların yükseleceği bir süreç başlayacaktır.


Öncelikle belirtmek gerekiyor ki, seçimlerin ardından Türkiye'nin acil çözüm bekleyen problemlerini çözecek, kutuplaşma atmosferini yumuşatacak ve daha da önemlisi işlevsel ve yönetim kapasitesi yüksek bir hükümetin ortaya çıkması en önemli ortak beklentiyi oluşturmaktadır.

Bu beklentinin husule gelebilmesi için muhalefet partilerinin mutabık olduğu ortak ilke ve değerler üzerinde asgari müştereği temsil eden bir Cumhurbaşkanı'na ihtiyaç vardır.

Böyle bir adayın belirlenmesi açısından aşağıda sıralanan kriterler oldukça önem arz etmektedir. Bu kriterler 4 maddede ifade edilebilir.


İlk olarak, Türkiye sosyolojisinin üç ana hattını oluşturan muhafazakârlar, sekülerler ve Kürtlerden belirli ölçüde destek alabilecek bir aday üzerinde mutabık kalmak kritik önemdedir.

Zira, ancak bu üç toplumsal kesimde kategorik karşıtlık yaratmayacak profilde bir aday toplumsal barışı ve ortak gelecek tahayyülünü pekiştirebilir.

Bu üç kesimden herhangi birinin en azından topyekûn reddetmeyeceği bir aday, Türkiye'nin müreffeh ortak bir gelecek inşa etmesinin en önemli koşulu olacaktır.


İkincisi, farklı toplumsal kesimlerin asgari müşterekte buluşabilmeleri, ortak adayın herhangi bir parti kimliği ile özdeşleşmemiş olmasını salık vermektedir.

Kamuoyu araştırma şirketlerinin mevcut verileri muhalefette yer alan hiçbir partinin tek başına Cumhurbaşkanı seçebilecek desteği haiz olmadığını açıkça ortaya koyuyor.

Bu sebeple -partilere eşit uzaklıkta olması çok zor olsa da- en azından herhangi bir parti kimliği ile özdeşleşmemiş bir aday muhalefeti oluşturan parti tabanlarının ilgisini celbedebilir ve desteğini büyük oranda alabilir.


Üçüncüsü, seçim sonrası dönemde çok parçalı bir Meclis yapısı oluşmasının kuvvetle muhtemel olması sebebiyle, ortak adayın farklı siyasi görüşleri, politika önerilerini, fikirsel tartışmaları bir potada eritebilecek, uzlaştırıcı maharetleri güçlü bir profilde olması gerekmektedir.

Zira kendini destekleyen partilerin siyasi yelpazede oldukça farklı konumlanması, onların farklı eğilimlerini uzlaştırabilmeyi ve en azından siyasi rekabet ve tartışmaların ortak hareket edebilme kabiliyetini yok etmeyeceği bir zemin yaratmayı zorunlu kılıyor.

Seçim sonrası dönemde başarılı bir yönetimin sürdürülebilirliği, bu koşula sıkı sıkıya bağlıdır.


Dördüncü ve son olarak ortak adayın, seçilmesi durumunda iktidar yetkilerini ölçülü ve sınırlı biçimde kullanmayı içine sindirmiş bir profilde olması gerekmektedir.

Zira mevcut hükümet sistemi, denge ve denetleme mekanizmalarından büyük oranda yoksun olması sebebiyle, yürütme erkenin sınırlarının muğlak olduğu bir sistemdir.

Bu sebeple, demokratik kültürün bir parçası olarak, sınırı belirsiz olan yetkilerini kullanırken demokrasi lehine kendini frenleyebilecek, otoriter eğilimleri törpüleyebilecek ve bu bağlamda demokratik oto-kontrole sahip bir adaya ihtiyaç olduğu açıktır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU