Kuzey Afrika İbadileri ve Azzâbe sistemi

Ömercan Kaçar Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: UNESCO

Azzâbe [öğrenciler], Ebû Muhammed [Vislân] her kalkıp meclisten ayrıldığında bir araya gelir ve onun her mecliste verdiği cevapları tahta levhalara yazardı... Daha sonra yazdıklarını Ebû Muhammed'e okurlar o da onlara 'iyi, iyi' derdi.

Ebu'r-rebî Süleyman el-Visyânî,
Kitabü's-siyerü'l-Visyâni s. 578

(Ibadi Muslims of North Africa kitabından naklen)


8'inci asrın başlarında Basra'dan yola çıkan beş İbadi dâi (davetçi) Kuzey Afrika'ya ulaştığında Emevî yönetimine karşı ayaklanmaya başlayan Amazigh (Berberî) kabileleriyle karşılaştı.

Karışıklıkların hâkim olduğu bölgede, Hameletü'l-ilm (İlim taşıyıcıları) İmamları Ebû Ubeyde Müslim b. Ebî Kerime et-Temimi'nin (ö. 767/68) mesajını bu kabilelere aktarmakta hiçte zorluk çekmedi.

M. Ali Büyükkara, tarihte İbadileri başta Havvâre, Nefûse ve Zenûte olmak üzere Berberî (Amazigh) kabilelerin desteklediğini ifade etmektedir.

Hâriciler arasında Sünniliğe en yakın olan ve mutedil görüşleriyle bilinen İbadilik Basra'da gelişmiş ancak burada tutunamayınca Uman ve Kuzey Afrika'ya aktarılmıştır.

Paul M. Love, 19'uncu yüzyılın sonlarından beri İbadi tarih geleneğinin İbadiliğin, kazandığı "küçük düşürücü" mana sebebiyle Haricilikle olan bağını inkar etmekte olduklarını söyler.

Ancak İbadiliğin yazılı rivayetlerinin Muhakkime olarak adlandırılan ilk Harici hareketlere dayandığı konusunda bir tereddüt yoktur.

Basra'dan yayılan mezhebin iki önemli merkezi haline gelen Umman ve Kuzey Afrika'dan ikincisi son zamanlarda yapılan araştırmalarla tekrar gündeme gelmeye başlamıştır.
 

 

Kuzey Afrika İbadilerinin kökenleri

Basra'dan gelen beş davetçiden biri olan Ebu'l-Hattab Abdu'l-alâ el-Maârifî (ö. 761) Amazigh kabilelerinin desteğiyle başlattığı isyan sonucunda Trablusgarp'ta hakimiyet sağlayarak Kayravan'a yürüdü (758).

Kayravan'ın ele geçirilmesinden sonra Basra'dan gelen bir diğer davetçi olan Abdurrahman b. Rüstem'i buraya vali olarak atadı.

Daha sonra Abdurrahman b. Rüstem'in soyundan gelenler yaklaşık bir buçuk asır sürecek (747-909) Cezayir'in Tahart bölgesi merkezli Rüstemî hanedanlığını kurdu.

Ebu'l-Hattab 761'de Abbasilerle savaşında yenilmesine rağmen İbadi geleneğinde önemli bir yere sahiptir.

Elizabeth Savage, onunla ilgili şu değerlendirmeyi yapar:

İmamlığı ne kadar kısa olursa olsun -kısa dört yıl- Ebu'l-Hattab İbadi geleneğinde ideal Kuzey Afrika İmamı prototipi olarak görüldü.


Azzâbe sistemi

10'uncu asır boyunca İbadiliğin eğitim merkezi Cerbe Adası oldu.

Libya'daki Cebelü'l-Garbî (Cebelü'n-Nufûse) bölgesinden Cerbe Adası'na gelen Ebu Misvar el-Yerasanî'den ders almak isteyen birçok öğrenci rihle (ilim yolculuğu) yaparak bu adaya gelmiştir.

Ebu Misvar, bu adada bulunan İbadilerin Misvariye camisinin de kurucusudur.

Onun oğlu Fasîl de Cerbe Adası'ndaki İbadi hareketinin önemli temsilcilerinden oldu.
 

2.JPG
X893.7 Ab92, Rare Book & Manuscript Library, Columbia University in the City of New York (Photo: E. Kropf, 2017)

 

Ebu Misvar'ın oğulları ve torunlarıyla eğitim geleneği devam etmiştir.

Cerbe Adası dışında İbadi eğitiminin yaygınlaşmasında Cerbe Adası hocalarından Fasîl'in öğrencisi Ebu Abdullah Muhammed b. Bekr en-Nefûsî önemli bir rol oynamıştır.

İfrikiye bölgesinden Cezayire geniş bir alanda İbadi halkaların kurulması 11'inci yüzyılın başlarında Ebu Abdullah'ın çabalarına dayanır. 
 

3.jpg
Cerbe Adası'nın uzaydan görünümü

 

Azzâbe sistemi olarak bilinen eğitim halkalarının teşekkülü İbadi mezhebinin öğretilerinin aktarılmasında kritik bir rol oynamıştır.

Azzâbe (tekil azzâbî) olarak adlandırılan İbâdi âlimler hem mezhebin öğretimi hem de İbadi cemaatlerin yönetiminde etkiliydi.

Bunun yanında, her bir halka üyesi rihlelerle diğer halkaları ziyaret ederek bilgi alışverişinde de bulunmaktaydı.

Bu hareketlilik bilgi alışverişinin yanında malların ticaretinde de önemli bir rol oynamıştır.


Siyasî iktidarın parçalanması ve/veya sona ermesi ve İbadilerin geniş bir coğrafyada birbirinden kopuk yerel cemaatler oluşturması tek bir imamın yönettiği mezhep anlayışından âlimlerin merkezde olduğu azzâbe sistemine dönüşümü tetiklemiştir.

İbadiliğin önemli kaynaklarından Kitabü's-sîre bu dönüşüme yukarıda değinildiği gibi 11'inci yüzyılda Ebu Abdullah Muhammed b. Bekr en-Nefûsî'nin halka sistemini kurmasına dayandırmaktadır.

Bir ilim halkasında hocadan ders alan öğrenciler farklı şehirlere gitmekte ve buralarda kendi halkalarını kurmaktadır.


Kuzey Afrika İbadilerinin iki önemli ilim merkezi Cerbe Adası ve Nefûse Dağları yanında yeni kurulan halkalarla eğitim ağı genişlemiş ve yayılmıştır.

Cezayir'de yer alan Vercelân, Sedrâta ve Mzâb vadisi bu eğitim merkezlerindendir.

Özellikle Rüstemî hanedanlığının sona ermesinden sonra bu şehirler İbadilerin göç edip sığındığı yerler olmuştur.
 

 

Nufûse Dağları Kabav Sarayı

10 ve 11'inci yüzyıl boyunca sözlü aktarımın merkezde olduğu eğitim anlayışı ilerleyen zamanlarda kendisini yazılı metinlere dayanan eğitim metoduna bırakmıştır.

Bizzat hocalardan sözlü olarak ilim almak yerine onların kitaplarının nakli daha fazla önem kazanmıştır.

Sahra çölündeki Vercelân'dan Tunus açıklarındaki Jerbe Adası'na Ifrikiye Dağlarından Kuzey Trablusgarb'a geniş bir coğrafyadaki İbadiler rihlelerle birbirleriyle bağlantı kurmuş ve ilmin nakledilmesini sağlamıştır.

Alimler arası iletişimin devamlılığı ve halkaların eğitim istikrarı Kuzey Afrika'da İbadi mevcudiyetinin devamını sağlamıştır.


Tamazigh dilinde hadis rivayeti

Azzâbe sisteminin ve halkaların en önemli işlevlerinden biri imamların hadislerini nakletmektir.

Kuzey Afrika İbadilerinin çoğunun Amazigh olduğu hesaba katıldığında Arapça ibarelerin nasıl Berberî diline (Tamazigh) tercüme edildiği merak konusudur. 

Eğitim dili Arapça olmakla birlikte derslerde hadisler bu dili bilmeyenlerin de anlaması için tercüme ediliyordu.

Hadis rivayetinin önemli bir parçası da isnad zincirini yani hadisi ilk kaynağından itibaren birbirine rivayet eden isimlerin ardı ardına zikredilmesidir.

İsnadın zikredilmesi aynı zamanda ilmî geleneğin kaynaklarının da ortaya konması manasına geliyordu.

Ebû Muhammed b. Âmir'in aktardığı şu sözler bir hadisin nasıl tercüme edildiğini göstermesi bakımından önemlidir:

Ebû Muhammed dedi ki: Birgün Aclû şehrinde oturuyor ve eğitim görüyorduk. Bir Azzâbî Rebî'nin [b. Habib] hadislerini okuyordu. Ben de Azzâbî ne söylerse Berberî dilinde açıklıyordum. Ne zaman o isnad zincirini zikretse ben onu geçiyor ve aktarmıyordum. Onu yerine sadece hadis metnini aktarıyordum.

Ben konuştuğumda Ebu Zekeriya [Yahya b. Vicman] bizi duydu ve şöyle dedi: 'Neden İmamlarınız adını zikretmiyorsunuz?' Böylece ben de okunan ne varsa [isnadıyla birlikte] tekrar ettim. 


Azzâbîlerin hadis rivayetinin önemli bir parçası da bunların cemaatin çoğunluğunu oluşturan Amazigh topluluklarının diline tercüme edilmesiydi.

Azzâbe sisteminde halkaların birbiriyle iletişimi ve ilim aktarımı Arapça üzerinden olurken geniş halk kitlelerine tercüme faaliyetleriyle mezhebin esasları aktarılıyordu.

 

 

Kaynaklar:

Büyükkara, Mehmet Ali, "İslam Kaynaklı Mezheplerin Ortadoğu'daki Coğrafi Dağılımı ve Tahmini Nüfusları", e-Makalat Mezhep Araştırmaları, VI/2, (Güz 2013).
Farhat Djaabiri, (1975). Nizâmü'l-ʿazzâba ʿinde'l-ibâdiyye bi-Cerbe, Tunus: Institut National d'Archéologie et d'Art.
Love, Jr, P. (2018). Ibadi Muslims of North Africa: Manuscripts, Mobilization, and the Making of a Written Tradition (Cambridge Studies in Islamic Civilization). Cambridge: Cambridge University Press.

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU