18'inci yüzyılda üretimin makineleşmesi ile endüstri devrimi süreci başladı. Üretimin serileşmesiyle ikinci endüstri devrimi, üretimin otomasyonu ile üçüncü endüstri dönemi başladı.
Hala devam etmekte olan endüstrileşme süreci artık akıllı ve bağlantılı makine ve sistemleri ile dördüncü evresine dünya çoktan girmiş durumda.
Endüstri 4.0 ya da dijital ekonomik çağ olarak da adlandırılabilecek bu dönemde bir şirketin bir sistemin bütün çalışmasının, süreçlerinin dijitalleşmesi olarak ifade ediliyor.
Daha net bir ifade ile internet üzerinden veri toplayan sistemlerin üretimi bütün yönüyle değiştirmesi ve makinelerin insanlarla etkileşimi.
Böylece ürünler daha hızlı pazara çıkarken, hızlı inovasyon ve verimlilik sağlanabiliyor.
Artık geri-kalmış ülke ekonomilerinde bile internet bağlantısı olan telefonlaşma oranı yüzde 60'ların üzerinde.
1990'lardan itibaren internetin gelişimi ve hızlı bir şekilde yayılması, dijital ekonomik çağda dijitalleşme, ekonominin ve kalkınmanın motor gücü olarak görülmeye başlandı.
Dijitalleşme artık tarımdan, turizme, ulaşıma neredeyse bütün sektörlerde yoğun bir şekilde kullanılması ile gelişen ülkelerin ekonomik sıçrama yapabilmeleri için de bir kaldıraç görevi görmekte.
Aslında bir bakıma dijital ekonomi geleneksel üretim tarzlarını, istihdamı ortadan kaldırarak yaratıcı-yıkıcı bir etkisi var.
Fakat bir yandan da yeni istihdam alanları, yeni sektörler ortaya çıkardığı ve maliyetleri de azalttığı da bir gerçeklik.
Dijital ekonomi üzerine 2019 sonunda yayımlanan raporlarda 2025 hedefi olarak yaklaşık 8 trilyon dolarlık bir hacimden bahsediliyor.
Yani, küreselleşmenin baş döndürücü bir hal aldığı dünyamızda teknolojinin ve dolayısıyla dijitalleşmenin gerisinde kalmak artık bir maliyet.
Bu nedenlerle de OECD, UNCTAD gibi kuruluşlar dijital ekonomi konusunda daha fazla raporlar hazırlıyor.
Birleşik Krallık merkezli olarak 18'inci yüzyılda başlayan Endüstri Devrimi ve sonrasındaki endüstrileşme dönemleri küresel güç dengelerini de derinden etkiledi.
Dolayısıyla ülkelerin dijital ekonomideki başarıları ulusal güçlerine dolayısıyla da küresel güçlerine de etki yapması kaçınılmaz.
2019 yılı sonunda Kovid-19 pandemisi ile birlikte dijitalleşme küresel düzeyde uzaktan eğitim, evden çalışma ve çevrim-içi toplantılarla daha fazla gündeme gelmeye başladı.
Zaten başlamış olan dijital ekonomi çağı ülkelerin dijital altyapılarını pandemi ile birlikte daha da önem vermesine de neden oldu.
Bu nedenle biz de bu yazımızda, 2030'larda dünyanın ilk beş ekonomisi içerisinde yer alması beklenen Yeni Delhi hükümetinin, Hindistan'ı dijital olarak güçlendirmek ve bir topluma ve bilgi ekonomisine dönüştürmek amacıyla Temmuz 2015'te başlattığı 'Dijital Hindistan' programı kapsamında Hindistan'da dijitalleşmeyi inceleyeceğiz.
Yeni Delhi, 'Dijital Hindistan' programı ile ülkenin dijital altyapısını, kamu hizmetlerinin dijital olarak sunulmasını, dijital bilinç ve okuryazarlığın artırılmasını hedefliyor.
Dünyanın 'arka ofisi' olarak bilinen Hindistan, bu dijitalleşmeyi hem içeride hem de dışarı da avantaja çevirmek istiyor.
Hindistan 834 milyon kişi ile Çin'den sonra dünyada en çok internet kullanıcısına sahip ülkesi.
Bu da Hindistan'ın dijital tüketiciler için dünyanın en büyük ve en hızlı büyüyen pazarlarından birisi olduğu anlamına geliyor.
McKinsey'in 2019'da yayımladığı bir rapora göre de, 2014-2017 yılları arasında, Hindistan 17 büyük dijital ekonomi arasında, Endonezya'dan sonra dijitalleşmeye en hızlı uyum sağlayabilen ikinci ülke konumunda.
Hindistan'ın dijitalleşmesindeki bu hızında hem kamu hem de özel sektörün çalışmalarının önemli rol oynadığı görülüyor.
Dijitalleşmede ve dijital altyapısı olan ekonomilerde sistem bir vücudun uzuvları gibi her şey birbiri ile bağlantılı. Bu çerçevede de basit bir örnek olarak, Dijital Hindistan'da Aadhaar ve Bhim UPI iki dikkat çekici örnek.
Hindistan'ın 2009'da başlattığı ulusal biyometrik dijital kimlik programına (Aadhaar) 1,2 milyardan fazla kişi kayd ederek dijital hizmetler halk tabanına yayılmasını hızlandırdığı gibi, aynı zamanda dünyanın en büyük tek dijital kimlik programı oldu.
Böylece 1,3 milyar insanın banka hesabı da Aadhaar'a bağlandı.
Ayrıca Dijital Hindistan programı, büyük şirketlerden seyyar satıcılara kadar ödemelerini, para transferlerini dijital para ile yapabileceği 'Birleşik Ödemeler Arayüzü' (UPI) sisteminin yaygınlaştırılması hedefleniyor.
Hintliler UPI sistemi (Bhim UPI uygulaması) ile sadece Temmuz 2021'de 3,2 milyar işlem yapmış. Dijital ödemeler sisteminin en büyük özelliği ise ekonomideki kayıt dışılığı önlemesi.
Bu aynı zamanda küresel ve yerel dijital şirketler için de Hindistan'ın büyüyen bir pazar olduğunu ve göstermesi açısından da önemli.
Hindistan'da internete ulaşabilenlerin oranı hala yüzde 70'lerde ve alışveriş de hala büyük oranda nakit ile yapılıyor.
IMD'nin 2021 yılında yayımladığı 'Dünya Dijital Rekabet' raporunda, Hindistan 2021 yılında dünya dijital sıralamasında genel performans olarak 46'ncı sırada, bilgi olarak 41'inci, teknoloji olarak 44'üncü, ve dijital rekabette geleceğe hazırlık sıralamasında ise 50'nci sırada yer alıyor.
Hindistan, 2017 yılında 51'inci sırada yer alırken, 2020 yılında 48'inci, 2021 yılında ise 46'ncı sıraya yükselmiş.
Tabii ki, bu hesaplamalar yapılırken nüfus, sermaye, eğitim, teknoloji çerçevesi, iş hızı gibi bir çok teknik kriter dikkate alınıyor.
Hindistan özellikle dijital sermaye açısından dünya sıralamasında genel sıralamanın aksine dördüncü sırada yer alması ve hedefleri ile dikkat çekiyor.
Hindistan'da 1998 yılında bilişim teknolojilerinin (BT-IT) Gayri Safi Milli Hasıla'ya (GSMH) katkısı yüzde 1,2 iken 2019 yılında bu oran yaklaşık yüzde 10'a yükselmiş.
Hindistan'da BT sektörü 1991/92'de başlatılan ekonomik reformlar sonrasında hızlı bir büyüme ivmesi kazanmış durumda.
Hintli BT şirketleri ülke içerisinde binlerce merkezleri varken, yurtdışında da 80 ülkede de faaliyet gösteriyor.
Hindistan'da BT sektörünün büyümesinde Dijital Hindistan programı ile artan uzmanlaşma ile yüksek vasıflı çalışanlar, düşük maliyetler-ücretler ve akıcı İngilizce konuşabilen bir istihdam havuzunun olması önemli rol oynuyor.
Hindistan'ın en büyük dört BT şirketi, TCS, Infosys, Wipro, HCL Tech bir milyondan fazla istihdam gerçekleştiriyor.
1988 yılında kurulan ve Hindistan'ın, hükümet-dışı bir teknoloji endüstrisi ticaret odası olan, NASSCOM'a (Ulusal Yazılım ve Hizmet Şirketleri Birliği) göre, 4,36 milyon kişiyi istihdam eden sektörün 2008-9'daki geliri 67 milyar dolardan 2019-20 yılında geliri toplamda 191 milyar dolara ulaşmış.
NASSCOM bu gelirin 99 milyar dolar geliri ihracattan, 48 milyar doları yurtiçinden, 44 milyar doları ise yurtdışındaki faaliyetlerden geldiğini belirtiyor. Bir önceki yıla göre de sektör yüzde 13 büyüme gerçekleştirmiş.
NASSCOM ve küresel danışmanlık şirketi McKinsey'in raporlarına göre, Hindistan teknoloji hizmetleri endüstrisi eğer bu sektörün potansiyelinden faydalanabilirse yapay zeka, bulut, siber güvenlik gibi alanlardaki gelirlerini 2025 yılına kadar 300-350 milyar dolara çıkarabilir.
Dijital ekonomide hedeflenen rakamlar ulaşılamaz değil. Diğer bir küçük örnek olarak, bir danışmanlık firması olan Deloitte şirketi Ocak 2021'de yayımladığı bir raporda, Hindistan'ın çevrimiçi oyun endüstrisinin 2019 yılında 1,1 milyar dolara ulaştığını ve 2022 yılında ise 2,8 milyar dolara yükselmesi tahmini yapıyor.
Hindistan Başbakanı Narendra Modi, 2019'da Hindistan ekonomisini dünyanın en büyük ekonomilerinden birisi haline getirmeyi hedefleyen '5 trilyon dolarlık ekonomik büyüklük vizyonu'nu açıklamıştı.
Bir araştırma şirketine göre, Hindistan'ın 5 trilyon dolarlık ekonomi vizyonunda dijital teknolojilerin katkısı yüzde 20; yani 1 trilyon dolar olabilir.
Bu aynı zamanda Hindistan'ın en büyük beş dijital ekonomiden birisi olması anlamına geliyor.
Aslında kısa vadede hedeflenen rakamlardan daha da önemlisi ülkelerin dijital altyapılarını inşa edebilmemeleri, geleceğe hazırlıksız yakalanmamaları.
Hintli uzmanlara göre de bunun için 35 milyar dolarlık bir dijital ekonomi altyapı harcamasına ihtiyaç var.
Daha da önemlisi araştırmalara göre, Hindistan'ın hedeflerine ulaşabilmesi ve küresel düzeyde rekabet edebilmesi için BT endüstrisindeki 4,36 milyon çalışanın yarısını 3 yıl içerisinde yeniden vasıflandırması gerekiyor.
Dijital Hindistan 6 yaşında, 2025'te 10 yaşında olacak. 2025'te Hindistan'ın dijitalleşme konusunda ne kadar başarılı ve rekabetçi olabileceğini göstermesi açısından kritik bir tarih.
Aynı zamanda uluslararası sistemdeki bütün ülkeler için olduğu gibi Hindistan'ın da dijitalleşme başarısı ya da başarısızlığı küresel ekonomik ve politik gücünü doğrudan etkilemesi kaçınılmaz. Dönem dijital ekonomi dönemi.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish