Batılı müttefikleri Ukrayna'yı ikinci kez bölünmekten kurtaramadı

Doç. Dr. İkbal Durre, Ukrayna-Rusya krizini yorumladı

Kremlin Basın Sözcüsü Peskov'a 'Biden'ın son açıklamaları ile ilgili son açıklamaları ile ilgili Putin'in ne düşündüğü' sorulduğunda, Peskov, "Putin meşguldü, Biden'ın ne açıklama yaptığını dinleyemedi" şeklinde cevap verdi.

Aslında bu simgesel olarak, son krizde Rusya'nın bugün durduğu noktayı çok iyi ifade ediyor. Yani 'ABD de olsa, başkasının ne düşündüğü bizi ilgilendirmiyor' noktasındalar. 

Rusya'nın bütün taleplerine, Batı "ağır ekonomik yaptırımlar uygularız" şeklinde cevap veriyor. Zaten son bir aydır Batı'yla Rusya'nın diyaloğu deyim yerindeyse körler sağırlar birbirine ağırlar şeklindeydi. 

Gelinen noktada bu zamana kadar Ukrayna krizinin  çözülmesi için tek yol haritası olan Minsk Anlaşmaları artık anlamını yitirdi. 

Rusya hamlesini yaptı. Artık gelişmelerin seyri Ukrayna ve müttefiklerinin atacağı adımlara bağlı. 


Sorunun daha evvel Karabağ ve hala devam eden Güney Osetya ve Abhazya örneğinde olduğu gibi dondurulması, taraflar için en gerçekçi senaryo görünüyor.

Doğal olarak bu "donma" sürecini Kiev gücünü toparlamak ve Moskova üzerindeki baskıları artırmaya çalışarak geçirecektir.

Ama malum Rusya, Ermenistan değil; bu arada sorun donmuş olarak kaldığı sürece Ukrayna ne kadar güç toplarsa toplasın, nihayetinde karşısında yine büyük bir güç olan Rusya olacağı için, kaybettiği toprakları tekrar kendi sınırları içine sokması artık imkansız. 

Teorik olarak tanıyıp, akabinde "Donetsk ve Luhansk Cumhuriyetleriyle" konfederatif bir yapı oluşturması ihtimali var tabi ama dediğim gibi, sadece teorik olarak.

Rusya ise Batı'ya son günlerde fazla üzerinde durmadığı, geçiştirdiği diplomasi sürecini, her ne kadat bu sefer de Batı alttan alacak olsa da, tekrar aktifleştirmek isteyecektir.

Ve eğer öyle ya da böyle başlayacak olan diplomatik süreçte Batı'nın tutumunda kısa vadede bir yumuşama olmayacağını anlarlarsa -ki bunu NATO'nun genişlemesi anlamında söylüyorum- o zaman dün atmış olduğu adımın devamını getirecek hamleler gelir.

Diğer taraftan olaya, objektif, soğukkanlı bir şekilde bakıldığında, Ukrayna aslında de facto olarak kontrol edemediği ve sürekli baş ağrısı olarak duran bir bölgesiyle ilgili sorunlardan geçici de olsa kurtulma fırsatı bulabilecek. 

Bu süreçte yapacaklarını ise yukarıda belirttim.


Son dönemlerde zaten öyleydi, ama bundan sonra daha netleşti ki artık Moskova'nın muhatabı Kiev'den çok Washingon.

Ve bu kriz "büyük pazarlığın" sadece bir parçası.

Tabi bir de Ortadoğu'dan Çin-Tayvan meselesine kadar yansıyabilecek global bir boyutu da var.

Rusya-Ukrayna krizinin yarattığı krizinin yarattığı sonuçlar itibarıyla genelde jeopolitik süreçler bu zamana kadar olduğundan çok daha hızlı bir dinamikle ilerleyecektir. 

Yaşanan olaylarda kimin suçlu olduğunun aranması reel politik açısından bir şey ifade etmiyor. 

Rus yetkililer eleştirel yaklaşanlara Batı'nın Yugoslavya'da yapmış olduğu hamleleri örnek veriyor ve diyor ki;

"Onlar yapınca oluyorsa demek ki bizim de yapma hakkımız var. Çünkü eğer bugün bu adımları atmazsam üzerime gelmekten vazgeçmeyecekler, madem öyle, o zaman inceldiği yerden kopsun."


SSCB dapılıp Ukrayna nükleer güç olmaktan vazgeçtiğinde, toprak bütünlüğünün garantörlüğünü Rusya ve Batı ülkeleri üzerine almıştı. 

Batı Kırım olayından sonra, ikinci kez rolünü oynayamadı. Bu durum Moskova'nın son hamlesiyle aynı zamanda eski Sovyet Cumhuriyetlerinin hepsine şu mesajı vermesine de ortam sunuyor:

"Toprak bütünlüğünüzü, beni karşınıza alacak jeopolitik dengelere girmekle değil, ancak benim endişelerimi dikkate almakla ancak sağlayabilirsiniz." 

Bu anlamda Aliyev'in dünkü Moskova ziyareti ve yapılan anlaşmalar, hem zamanlama hem içerik açısından dikkat çekici.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU