Karantina kısıtlamaları ya da yeni bir Kovid varyantı salgını patlak vermezse (tahtaya vuralım) bu yaz evleneceğim.
Bu merasime doğru ilerleme hikayemiz klasik bir tecrit dönemi romantizmiydi: Teleparty üzerinden Netflix'te filmler izlemek, aynı yemekleri yaparken Facetime yapmak, Chloe Ting videosuyla spor yaparken birlikte zorlanmak, sosyal mesafeli yürüyüşlere çıkmak, gece yarısı Whatsapp'ta mesajlaşırken aşık olmak...
2021 yazında işler nispeten normal bir hal aldığında hayatımın geri kalanını onunla geçirmek istediğimi biliyordum. Sıcak, hafif yağmurlu bir günde Regents Kanalı'nda evlenme teklif ettim. Okuyucumun içi rahat olabilir, evet dedi.
Hikayenin bu noktasında ileri sararak beyaz bir elbisenin, devasa bir çadırın ve havalı ordövrlerin eksik olmadığı düğün anına gelelim. Ne yazık ki, çoğu film ve TV dizisinin size söylemediği şey, bir düğün planlamanın daha en başta ne kadar zor olduğu: bir mekan bulmak, çatal bıçak çeşitlerini titizlikle analiz etmek, sandalyeler hakkında bitmek bilmeyen sohbetler yapmak...
Birkaç ay önce, kişisel hayatımda nadiren kullansam da birlikte çalışmak istediğimiz sanatçılar, illüstratörler, zanaatkarlar ve dekoratörlerle iletişim kurmak için temel bir hizmet haline gelen Instagram, hesabımı beklenmedik bir şekilde devre dışı bırakınca bu işler daha da zorlaştı.
Pek çok içerik oluşturucusunun işlerini Instagram'ın ve buna bağlı olarak Facebook'un ticari altyapısına uyarlamak zorunda kaldığı bu zamanda, dışarıda bırakılmak beni küresel yaratıcı ekonominin önemli bir kısmından mahrum bıraktı.
Hesabımın neden silindiğinden hâlâ anlamış değilim. Instagram, oturum açmaya çalıştığımda, "Hesabınız şartlarımızı ihlal ettiği için devre dışı bırakıldı" diyerek beni bir hesabın platformdan neden silinebileceğine dair telif hakkı ihlalinden reşit olmayan kişilerin cinsel görüntülerini paylaşmaya kadar yüzlerce neden listeleyen sayfaya yönlendirdi.
Destek için Facebook'taki herhangi biriyle iletişim kurmanın yolu yoktu, bir e-posta bile mümkün değildi. Platformun en iyi teklifi, yasağa itiraz eden kullanıcının hesabının ayrıntılarını yazdığı kağıt parçasını tutarkenki fotoğrafını genel bir e-posta hesabına göndermesini ve sonunda haber almayı beklemesini gerektiren bir hesap incelemesi talebi.
Bu inceleme sürecinin ne kadar sürebileceğine dair bir sınır bulunmuyor. Araştırdığım forumlarda hesapları devre dışı bırakılan kullanıcılar işlemin 5 gün ile bir yıldan fazla sürebileceğini yazmıştı. Muhtemelen çoktan tahmin ettiğiniz üzere, bu sürecin hızlandırılıp hızlandırılamayacağına dair yazdıklarım bir yana, incelemenin ilerleyişine dair soru soran 28 e-postamın da birine bile yanıt gelmedi.
Şu anki en iyi tahminim, yasağın sanatçılara fiyatlandırmalarını sorarken gönderdiğim benzer şekilde yazılmış mesajlardan kaynaklandığı, platformun denetleme algoritmalarının bunları spambot olarak kabul ettiğiyle ilgili. Belirsizlik, yani sürecin netlikten ve kapanıştan yoksun bırakılması aklımı karıştırıyor, bu çok kısa bir telefon görüşmesiyle kolayca çözülebilecek bir yanlış anlaşılma için verilmiş bir ceza gibi geliyor.
Ama küçük satıcılardan içerik yaratıcılarına ve fenomenlere kadar binlerce kişi kendilerini Instagram'ın dayattığı bu arafta buldu, bunlardan bazıları hesaplarını geri alabilmek için bilgisayar korsanlarına on binlerce dolar ödedi (ki bu vakaların büyük kısmında bu işi el altından halledenlerin dolandırıcı olduğu ortaya çıktı).
Instagram hesaplarını kurtarmak için bu kadar çok para harcanması, platformlarla ilgili çok daha az konuşulan ama bariz bir soruna işaret ediyor. Kullanıcı sayılarının artmasıyla içerik denetiminin büyük kısmı algoritmaların denetimiyle gerçekleştiriliyor ve sosyal medya kullanımında insan unsuru giderek daha da azalıyor.
Instagram gibi platformlar, küçük işletmeleri yönetmek ve işimizi tanıtmaktan kendimize, arkadaşlarımıza ve hatta en derin, en samimi duygularımıza dair kişisel fotoğrafları paylaşmaya kadar uygulamayı günlük hayatımızın parçası haline getirmeye teşvik ediyor.
Yine de bunu yaparken kullanıcılarıyla insanlıktan uzak bir ilişki kuruyor, bu öyle bir ilişki ki uygulama bu esnada veriler toplamayı ve bu verileri metalaştırmayı sürdürürken kullanıcılarını kimlik avı dolandırıcılıklarına ve istismarcı yorumlara maruz bırakıyor ve hatta protestolarını belgeleyen ve yayımlayan bir grubun tamamını engelleyebiliyor.
Bu vakaların neredeyse tamamında Instagram otomatik algoritmik denetleme sistemleriyle ilgili sorunları dile getirerek arafta kalan günlük kullanıcılarına dijital sosyal yaşamlarıyla ilgili sorunu çözmek için birkaç alternatif yaratacağına dair umumi vaatler veriyor.
Instagram geriye dönük nasıl yamalar ve düzeltmeler yaparsa yapsın, Facebook'un algoritmik denetleme yazılımına her daim bel bağlamasına bir de karmaşık ve mütemadiyen değişen şart ve koşulların eklenmesi, sıradan kullanıcıların her zaman profillerini kaybetme riski altında olacağı anlamına geliyor.
Gerçekten de Facebook ve bileşenlerinin "internetin tamamı" olarak kabul edildiği Hindistan gibi ülkelerde kullanıcıların hesabının kapanması, internetten tamamen kopmak demek oluyor. Hesabımın devre dışı bırakılmasından birkaç gün sonra öğrendiğim kadarıyla otomatik algoritmalara bu şekilde bel bağlamanın insani sonuçları oluyor.
Instagram'ımın derinliklerinde bir yerde birkaç yıl önce yaşamını yitiren okul arkadaşımla bir resmim vardı. Elimde ondan kalan tek fotoğraf bu olabilir, bu yüzden bunu kaybetmek aynı zamanda onunla ilgili hafızamın bir kısmını da sonsuza kadar kaybetmek anlamına gelecek.
Belki de San Francisco'daki multi-milyar dolarlık bir şirketin gençlik anılarımı güvende tutabileceğine inanarak aptallık ettim. Ayrıca, durumumun olağandışı sayılmayacağından, Facebook ve diğer teknoloji şirketleri Web3 ve Metaverse'e geçerken bizden daha fazla bilgi talep edince çok daha sık karşılaşılan bir durum haline geleceğinden de şüpheleniyorum.
Gelecekte yanlış anlaşılma sonucu kaybolan sadece çok değerli birkaç fotoğraf değil, insanların hayatlarının tamamı olacak. Kendilerini sürekli bir arafta bulabilecek ve var olmak için teknoloji şirketinin iznini beklemek zorunda kalabilecekler.
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu
© The Independent