Antik İsrail diasporası: Mavera-i Ürdün

Umut Ataseven Independent Türkçe için yazdı

Sina Dağı / Görsel: Truth Snitch

Arkaik dönemlerden çağın modern zamanlarına kadar ki geçen süre içerisinde Antik Yakındoğu içerisinde boy gösteren bir oluşumdan önceki yazılarımızda sık sık bahsetmiş ve bu oluşumun zamanla nasıl bir din-inanç kisvesi altında şekillendiğini anlatmaya gayret etmiştik.

Bir devletin inşası ve beraberinde gelişen kültürüyle nasıl bir diaspora haline evrildiğini yinelemekte fayda görmekteyiz.

Yakındoğu coğrafyasında yer edinen ve önceki devirlerde henüz yerleşik hayatı benimsemeyip vurkaç-gerilla taktiğiyle hayatta kalma mücadelesi veren bu toplumun kendi içinden çıkarmış olduğu kutsal ahitlerle dönemin siyasetini derinden etkilemeyi başardılar.

Dönemin siyasetinde yer edinen ve bununla da yetinmeyip inanç kültleriyle özgün bir niteliğe kavuşan bu topluma biz Hebrewler yani Yahudiler demekteyiz.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Daha ilk devirlerde bile niteliksel olarak bir özgünlüğe kavuşan bu toplumun Musa siyasetine giden o süreçte ilmek ilmek dokuyup yarattıkları dinleri övgüye layık bulunmaktadır.

Gerek siyasi gerekse dini anlamda mutlak bir otoriteyi benimseyen bu toplumun kendi içlerinden çıkardıkları liderlerine atfettikleri kutsallık, bir başka deyişle -peygamberlerine olan koşulsuz itaatleri bu coğrafyada yer bulmalarına olanak sağlamıştı.

Kimi aristokrat Yahudi'nin bu peygamberleri tenkit etme girişimi haklı bulunsa da toplumun dinamikleri bu eleştirilerin maksadını aşan bir eylem olarak görüp püskürtme taraftarı olmuştur.

Bir din olarak Yehovacılığın kabul görmesi kim ne derse desin bir zorunluluktu. Toplumun tek bağlayıcı unsuru olan Yehovacılığın bir din olarak kabul görmesinden başka bir çaresi de yok idi.

Bu sebepledir ki zorunlu itaat, toplumun bazı gelenekçi Yahudilerini oldukça memnun etmekteydi. 


Toplumu iki farklı alem ayrımına götüren bu dinin yankıları elbette uzun sürecek, bir kurtuluş gayesiyle peygamberlerin kendi taraftarlarına dayattığı Yehova ahlakı ile anti-İsrailistlerin bu görüşleri reddetme mücadelesi büyük bir çatışmaya neden olacaktı.

Büyük bir kaos ortamı hakimken peygamberlerin ısrarla huzura kavuşma arzuları siyasi bir argüman olarak iktidar mücadelesine dönüşmekteydi.

Yehova'yı memnun etmek adına toplumun büyük çoğunluğuna bu dini tebliğ etmek, geleneksel ata kültlerine de karşı çıkmak anlamına gelmekteydi. 

Sina ahdine sadık kalmak; siyasi rejimin meşruiyetinin kaynağı haline gelmesi, iktidar kuvvetlerinin güçlerini tanrıdan aldıklarına dair söylemleri de bu görüşü destekler niteliktedir.

Kutsal bir dayanakla kendine yer edinen bu iktidarın, herhangi bir çatışma yaşanmayacağına dair verdikleri sözler de yine tanrının bir ahdiymiş gibi lanse ediliyordu. Karşı çıkmak bir yana, sorgulama cesareti gösterebilecek toplam kaç Yahudi bulunabilirdi, tartışma konusudur… 
 

1.jpg
Görsel: immanuelny

 

Kutsal Tanrı olarak aranızdayım; üzerinize öfkeyle gelmeyeceğim.

(Hoşea 11: 8-9)
 

2.jpg
Görsel: Hifis

 

Tanrının kutsal sözleri üzerinden Yahudi halkına yeni bir düzen vadeden ancak aynı zamanda da yine bu sözler üzerinden tehditkar davranan peygamberlerin iktidarlarını ellerinde tutmaktan başka ne gayreti olabilirdi ki?

Tanrının yolladığı evrensel mesajlara karşın doğrudan Yahudi halkını hedef alan bir takım sözleri, tanrının kapsayıcılık özelliğini de tartışmaya açmaktadır.

Her nasıl ki evrensel olarak kabul görmesine olanak sağlanırken, verilen mesajların toplumsal dengeyi kurma yönünde endişeleri de beraberinde getirmekteydi.

Varlığını kabul eden ve ona itaat eden her bir insanın onun tanrısı olma şerefine layık bulunduğu söylense de gelenekselci Yahudilerin bu söylemlere kulak astıklarını söylemek pek mümkün değildir. 
 

3.jpg
Harita: Tarihistan


Neo- Yehovacı aydınlarının bu söylemler karşısında mest oldukları, ikna olma açısından da yelkenleri hemen suya indirdiklerini söylemek gerekir.

Tanrının varlığı ve onun vadettiği kutsal topraklar bir toplumun gönlünü kazanmanın yegane tek gerçeği olmuştur.

Arkaik dönem itibarıyla Demirçağı Filistin ile Mavera-ı Ürdün'e oradan da zamanla genişleyerek Asya topraklarına kadar uzanan vadedilen bu topraklar elbette her Yahudi'nin iştahını kabartmaktaydı.

Bu vaatlere karşı Yehova'yı kabul etmeyecek bir anti-İsrailist bile olmayacaktı. 
 

4.jpg
Görsel: Mısır'dan çıkış hadisesi

 

Ey İsrailoğulları; İsrail'i Mısır'ı diyarından, ve Filistinlileri Kaftor'dan Suriyelileri de Kir'den çıkarmadım mı?

(Amos. 9;7)


Yehova'nın bu sözleri Yahudilere vadettiği toprakların zamanla gerçekleşeceğine dair verdiği bir teminat olarak görmek yanlış olmaz.

Kendisine itaat etmeleri için geçmişte yaptıklarını bir referans olarak gösteren ve gelecekte yapacakları adına söz veren bir tanrıyı reddetmek oldukça mantık dışı olurdu.

İşte burada asıl bağlayıcılık coğrafi sınırların vaadinden ziyade tanrının kutsallığıdır… Tanrı her ne kadar bir kitlenin tanrısı olarak görülmüş olsa da ona sahip çıkan her insanın da tanrısıydı.

Onun bu evrenselliği ilerleyen dönemlerde Yahudiler içerisinde bazı ayrılıklara neden olacaktı. Mutlak ve kutsal tanrının İsrailoğullarından başka kimseye ait olamayacağı düşüncesi, modern zamanlara kadar gelen ve hala tartışma konusu olan bir sorundur.

Oysa tanrı tüm zamanların ve tüm toplumların tanrısı olarak kabul görülmek istemekteydi.


Paganların varlığı azımsanamayacak kadar fazlayken bu geleneklerin bir din halini alması, birçok sorunun baş göstermesine neden olmaktaydı. Evvel zamanlarda yapılan tüm ibadetler bu sefer de Yehova'ya yapılması için baskılar artmaya başlamıştı.

Oysa bu paganist ayinler Yehova'yı kutsallaştıran değişmez geleneklerden başka bir şey değildi. Antik İsrail devletleri kurulmadan önce de varlığını sürdüren bu gelenekler bu devletin vazgeçilmez dayanaklarıdır.

Antik İsrail'i devletleştiren mutlak unsur bu paganist olarak görülen ayinler, gelenekler ve kültürlerdir. Öncesinde de varlığını devam ettiren bu gelenekler

Antik İsrail yıkıldıktan sonra da devam etmiş, modern İsrail içerisinde de nefes almaya devam etmektedir. Kim ne derse desin Yehova'nın vadettiği topraklardan daha kutsaldır bu gelenekler…
 

5.jpg
Görsel: Haaretz


Politikanın değişmez bir gerçeği olan ve kimi devletleri alt üst edip yıkılmasına neden olan ancak kendisinin sessizce yaşayıp etkili bir şekilde hayatına devam eden paganist gelenekler hep el üstünde tutulmaya devam etmiş ve etmektedir. 

Ulu Rab'ın gözleri günahkar olan bu krallığın üzerinde; onu yeryüzünden söküp atacak. Yine de Yakub'un evini büsbütün söküp atamayacağım…

(Amos. 9;8)

 

Devam edecek… 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU