DEM Parti Sözcüsü Doğan: Kent Uzlaşısından korkanlar Türkiye’de toplumsal barışı nasıl sağlayacaklar?

Doğan, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu

Ekran alıntısı: ANKA

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, "Hiç kimse doğrudan yerel demokrasi anlamına gelen Kent Uzlaşısı'nı kriminalize etmeye çalışmasın. Hiç kimse, 'Demokratik siyaset kanallarını genişletmeye hazırız, bu konuda kararlı bir irade koymaya hazırız' deyip, ondan sonra Kent Uzlaşısı üzerinden iltisaklı, irtibatlı iması yaratmaya çalışmasın. Kent Uzlaşısı son derece meşru, yerel demokrasinin asgari düzeyini ifade eden bir stratejidir. Kent Uzlaşısı'ndan korkanlar Türkiye’de toplumsal barışı nasıl sağlayacaklar? '' dedi. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Doğan,  Kent Uzlaşısı'na yönelik başlatılan soruşturmaya değinirken, ''Kent Uzlaşısı'ndan korkanlar Türkiye’de toplumsal barış nasıl sağlayacaklar?'' diye sordu.

Doğan, 11 Mart'ta startını verdikleri nevruz kutlamalarının çok görkemli kutlamalarla dün son bulduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

"27 Şubat’ta yapılan çağrı ile tarihsel bir fırsat doğdu. Sayın Öcalan’dan bu çağrı gelir gelmez bunun bir tarihsel bir fırsat olduğunun DEM Parti olarak altını özellikle çizmiştik. Barışın, demokratik değişimin ve dönüşümün kapısı aralandı. Üstelik bu kapı tüm Türkiye için aralandı, 85 milyon için aralandı. İşte nevruz kutlamaları bu tarihsel fırsatı güçlendirdi. Bilemiyoruz tabii, o çağrı geldikten sonra hatta öncesinde başlayan yorumcular dönüp nevruz kutlamalarına baktılar mı? O kutlamalarda, o alanları dolduranların mesajlarını duydular mı? O yorumların nasıl karşılıksız olduğunun farkına varacaklar mı? Bu soruları da sormak isteriz. Niye sormak isteriz? Çünkü görkemli bir sahiplenme ile 'Barış ve demokratik toplum için buradayız ve hazırız' dedi milyonlar."

''Yüz binler Kürt sorununda çözüm, Türkiye’de demokrasi istiyor''

"Kürtler ne istiyor?", "Kürt sorununda muhatap kimdir?" diye soranların nevruz meydanlarına bakmasını isteyen Doğan, "Kürt sorunu nasıl çözülür diyenler ya da yol haritası arayanlar da aynı yere bakabilirler. Kürtler demokratik bir ülkede olması gerekenleri istiyorlar ve bütün Türkiye’nin özlemi de böyle bir demokrasi zaten. O yüzden bu muhteşem nevruz iradesine müteşekkiriz. Yalnızca DEM Parti olarak değil Türkiye’de tüm yurttaşlar olarak müteşekkiriz. Çünkü özgürlük için, eşitlik için, adalet için çelikten bir iradeyle karşı karşıyayız. Tüm haksızlıklara, eşitsizliklere, adaletsizliklere rağmen eşit, adil, onurlu bir yaşam hakkından vazgeçmeyen yüz binler nevruz alanlarını doldurdular ve çok açık bir mesaj verdiler. Bu mesaj Kürt sorununda çözüm, Türkiye’de demokrasi istiyor. Türkiye’nin her yeri için demokrasi diyor. Bunun içinde elbette Sayın Öcalan’ın başlattığı, çağrısını yaptığı sürecin artık gerçek bir çözüm sürecine evrilmesini, barış sürecine evrilmesini bunun için de devletin sorumluluk almasını ve adım atması gerektiğini söylüyor."

''Türkiye’nin potansiyeli nevruz alanlarından Saraçhane’ye kadar ortak bir talepte buluştu''

Türkiye’nin enerjisi ve potansiyeli bugün Nevruz alanlarından Saraçhane’ye kadar ortak bir talepte buluşmuş vaziyette. Nevruz alanlarından Saraçhane’ye ortaklaşan özgürlük, demokrasi ve eşitlik talebidir. Bu talep iyi duyulmalı, bu talep gölgelenmemeli, kumpaslarla, oyunlarla ya da sabotajlarla boşa çıkarılmamalıdır. Boşa çıkartmak isteyenler de bir şekilde halkların koyduğu bu güçlü irade karşısında zaman kaybı yaşatırlar ve ancak bu iradeye karşı yenilirler. Kışkırtılmak istenen nefretin hiç kimseye faydası yok. Kutuplaşma, kışkırtma ya da bir takım karşılaştırmalar yapıp karşı karşıya getirme hevesleri ve çabaları beyhudedir.

''Kararlılıkla irade gaspının karşısında duracağız''

Hukuksuzluk, eşitsizlik, adaletsizlik bir yerde yaşanıyorsa, bir kişiye uygulanıyorsa, bir topluluğa uygulanıyorsa, bir halka uygulanıyorsa, bir inanca veya bir kimliğe uygulanıyorsa, bir dile uygulanıyorsa, tüm dillere, tüm halklara, tüm kimliklere, tüm inançlara uygulanır varsaydık hep. 'Eşitsizlik, adaletsizlik, haksızlık, hukuksuzluk kar topu gibi büyür' dedik. Bu uyarıyı yaptık, haklı çıktık. Keşke haklı çıkmasaydık. Bakınız bugün İstanbul, Türkiye’nin yalnızca en büyük şehirlerinden biri değil, dünyanın sayılı şehirlerinden biri, adeta ablukada, göz hapsinde, tutuklu. Milyonlarca İstanbullunun seçtiği belediye başkanı tutuklandı. İstanbul’a kayyum tecrübesi yaşatılmak istendiği için tüm bu yolların taşlarının nasıl döşendiğini burada çokça anlatmaya çalıştık. Ortak bir mücadele ihtiyacımız olduğu için anlatmaya çalıştık. 'Hakkari’ye kayyum atandığında İstanbul’a atanmış varsaymalıyız' dedik. 'Hakkari'nin iradesiyle İstanbullunun iradesi arasında bir fark yok' dedik. O nedenle biz kimden gelirse gelsin, kime olursa olsun her türlü halk iradesinin gasbının, haksızlığın, eşitsizliğin, adaletsizliğin hep karşısında olduk, bugün de karşısında olacağız. Bugün de dün oldu gibi hatta daha büyük bir kararlılıkla irade gasbının karşısında duracağız.

''Talimatlı yargı bu ülkenin en temel sorunlarından biri haline geldi''

Bizim için, DEM Parti için hukuk devletinin doruk noktası olan yargı, iktidardan gelecek müdahalelere, hangi iktidar olursa olsun ya da hangi iktidar odakları olursa olsun, bu tür müdahalelere karşı güvence altına alınmış olmalıdır. Türkiye’de hiçbir zaman böyle bir yargı sistemi olmadı. Yani talimatlı yargı, bağımlı yargı bu ülkenin en temel sorunlarından biri haline geldi. Bir hukuksuzluğun, bir haksızlığın, işlenmiş bir suçun açığa çıkartılması, yani yapması gerekeni yaptığı için baro bu şekilde kriminalize edilmeye çalışılmaz. Hukuk bu kadar ayaklar altına alınarak, bu kadar yok sayılarak halk iradesi ve halk iradesi gaspı bu şekilde meşrulaştırılmaya çalışılarak, olmayan mesnetsiz iddialarla, 'Kent Uzlaşısı' suç olarak gösterilmeye çalışılarak ya da masumiyet karinesi yok sayılarak, bir sürü insan hedef gösterilerek böyle mi sağlanacak Türkiye’de demokratik toplum inşası? Milyonlar sokakta, herkes ‘hak, hukuk, adalet, eşitlik, özgürlük, demokrasi’ diyor. İktidarı uyarıyor. Güven verin. Toplumun güvene ihtiyacı var. Bunun için hukuka dair güvene ihtiyacı var. Bunun için somut göstergelere ihtiyacı var. Daha fazla ayrıştırmaya değil. Kucaklaşma, kapsayıcı olmaya ihtiyacı var. Bunu bu kadar net bir şekilde ifade eden milyonlar nedense Ankara’ya bu sesi duyuramıyor ya da duyuruyor ama yine de bu çıkmaz sokakta başka bir yere demeni kırmamak konusunda ısrarlı bir görüntü veriyorlar. Bu özellikle, 'Barış ve Demokratik Toplum Çağrısını' bu kadar çok konuştuğumuz, bu kadar güçlü bir şekilde sahiplenildiği günlerde buna gölge düşüren, bu konudaki endişeleri arttıran girişimlerdir. Bunlardan vazgeçilmeli ve bir an önce yargının da, savcının da, yargıcın da efendisi olan hukuk hatırlanmalıdır. Tek efendi hukuktur.

''Hiç kimse dostluk, düşmanlık tartısına DEM Parti, Kürt halkını, Kürt halkıyla birlikte mücadele edenleri koymasın''

Hiç kimse hasımlık ya da hısımlık hesaplarını DEM Parti veya DEM Parti seçmeni üzerinden yapmasın. Buradan, bu konuda DEM parti olarak açık ve samimi bir uyarıda bulunuyoruz. Hiç kimse dostluk, düşmanlık tartısına DEM Parti'yi, DEM Parti seçmenlerini, Kürt halkını, Kürt halkıyla birlikte mücadele edenleri koymasın, böyle bir hesapla uğraşmasınlar. 'Tavrımız net, tarafımız net' dedik. 'Bu ülkede bu konudaki en tutarlı siyasi partiyiz. Bizim geçmişimiz bunun en büyük ispatıdır, ispata da ihtiyacımız yok' dedik. DEM Parti'nin yolu da, yönü de açık. Nevruz halaylarına dil uzatmaya çalışanlar önce bir oturup düşünsünler. Neden bahsediyorlar, hangi tarihten bahsediyorlar? O halaylar niye bugün nevruz kutlayan halklar için kutsal halaylar? Niye nevruz bir direnme günü aynı zamanda? 

Kayyumlarla, gözaltılarıyla, tutuklamalarla, halkların iradesini gasbederek demokrasiye varılamaz. Bu yoldan vazgeçin. Bu yolla demokrasi varılamayacağını Türkiye sayısız kez tecrübe etti. Yeniden aynı tecrübeleri yaşamamak için bazı şeyleri geride bırakmak gerekiyor. Artık kayyumdan, artık gözaltılardan, artık operasyonlardan, artık tutuklamalardan, artık demokratik protesto hakkına işkenceyle yasaklar getirmekten vazgeçin. Tüm toplumun itiraz eden farklı kesimleri bugün bu antidemokratik uygulamalar karşısında demokrasi haykırışlarını yükselttikleri için ya tutuklu ya işkenceye maruz bırakılmış. Türkiye’ye yakışan İstanbul’u, Diyarbakır’ı Türkiye’nin çeşitli il ve ilçelerini böyle anmak veya andırmak değildir. Hem bu kumpaslara son verilmesi çağrısını yapıyoruz hem de bu konuda mücadele edeceğimizi tekrar ifade etmek isterim."

''Kent Uzlaşısı stratejisi bir demokratik toplum modelidir''

Doğan, umudun ve güvenin tazelenmesine ihtiyaç bulunduğunu ifade ederek, 31 Mart 2024'teki yerel seçimlerine giderken yeni dönemdeki stratejilerinin "kazan kazan" olacağını ve kimseye "rest veya jest yapmadıklarını" ifade ettiklerini anlattı.

Ayşegül Doğan, sözlerine şöyle devam etti:

Kent Uzlaşısı'nın en geniş mutabakat olduğunu, şehirdeki her sesi duymaya çalışmak olduğunu, aday belirlerken o yereldeki en geniş kesimlere ulaşıp yine en geniş skalada farklılıkların temsiliyetini sağlayabilecek, yani yerel demokrasiyi inşaa edebilecek bir stratejiyle hazırlandığımız sayısız kez ifade ettik. Hiç kimse şimdi kalkıp doğrudan yerel demokrasi anlamına gelen Kent Uzlaşısı'nı kriminalize etmeye çalışmasın. Hiç kimse kalkıp, 'Demokratik siyaset kanallarını genişletmeye hazırız, bu konuda kararlı bir irade koymaya hazırız' deyip, ondan sonra Kent Uzlaşısı üzerinden iltisaklı, irtibatlı iması yaratmaya çalışmasın. Kent Uzlaşısı son derece meşru, yerel demokrasinin asgari düzeyini ifade eden bir stratejidir. Kent Uzlaşısı'ndan korkanlar Türkiye’de toplumsal barışı nasıl sağlayacaklar? Hangi akıllı bir yerel demokrasi örneği olarak ilk kez denenmiş, binbir emekle ortaya çıkartılmış, Türkiye’nin her şehrinde farklı kesimleri bunun müşterekleri haline getirilerek oluşturulmaya çalışılmış bir stratejiyi kriminalize etmeye çalışıyor? Bu hangi akıl, biz bu aklı bilmek istiyoruz? Demokratik siyaset kanalları bu şekilde kuşatılmak isteniyor. Şayet biz herhangi bir siyasi parti ile seçim ittifak yapmış olsaydık bunu zaten açıklardık. Kendi Uzlaşısı'nın herhangi bir siyasi parti ile bir ittifak olmadığını defalarca bu kürsüden söylemiş olmamıza rağmen aylar sonra kazanılamayan yerlere kayyum atandığı gibi, siyasi operasyonlarla bir rövanş dönüştürmeye çalışmak ancak yenilgiyi hazmedememek olur. Kent Uzlaşısı stratejisi bir demokratik toplum modelidir.

Doğan, partisinin Gençlik Meclisi'nin 1-4 Nisan arasında Diyarbakır'dan Ankara'ya kadar yürüyüş gerçekleştireceğini sözlerine ekledi.

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU