Kişi başı milli gelirimiz Cumhuriyet tarihinde ilk kez 7 yıl üst üste düştü. Dünya Bankası verilerine göre, 2020 yılında Türkiye'de kişi başı milli gelir 8,538 dolardı.
2021 yılındaki kur ataklarını göz önünde bulundurursak, söz konusu düşüşün içinde bulunduğumuz yılda da devam edeceğini öngörebiliriz.
Dahası yıllardır dünyanın en büyük 20 ekonomisi arasında yer alan Türkiye'nin önümüzdeki dönemde -en azından belirli bir süre için- en büyük ilk 20 ekonomi içinde yer almayacağını da öngörebiliriz.
2020 yılında Euro bölgesinin kişi başı milli geliri ise 37,938 dolardı. Bu tabloya baktığımızda ülkemiz orta gelirli ülkeler kategorisinde yer alıyor.
Oysa hedefimiz orta gelirli bir ülke olarak kalmak değil, deyim yerindeyse üst lige çıkmak.
Ülkemiz gelişmekte olan ülkeler sıralamasında artık yer almamalı. Kaynakları doğru değerlendirildiği takdirde Türkiye'nin yüksek gelirli ülkeler arasında yer almaması için herhangi bir neden de yok.
Yüksek gelir hedefinin gerçekleştirilebilmesi için ekonomik, sosyal ve siyasal alanda pek çok reformun yapılması gerekebilir.
Yalnız, Türkiye eğer bir gün yüksek gelir grubundaki ülkeler arasında yer alacaksa bunu matematik, fizik, kimya, biyoloji, jeoloji, astronomi gibi temel bilimlere ve teknoloji üretimine yaptığı yatırımlarla başaracaktır.
Temel bilimler alanında üretilen bilgiler tarihin her döneminde toplumların gelişmişliğinin göstergesi olmuş, ekonomik kalkınmalarının da temelini oluşturmuştur.
Dünyamızda geliştirilen hemen hemen her teknolojinin arka planında temel bilimlerin ortaya koyduğu doğa yasalarının olduğunu biliyoruz.
Günümüzde gelişmiş ülkelerin rekabet gücünü yükselten, söz konusu ülkelerin küresel ölçekte güçlü olmalarını mümkün kılan olgulardan biri temel bilimler alanındaki başarılarıdır.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Gerek temel bilim gerekse de yüksek teknolojiye dayalı üretim insanla yapılabilir.
Sonuçta temel bilimler alanında nitelikli insan yetiştirmek Türkiye için neredeyse bir zorunluluktur.
Bu alanlarda yeterince nitelikli insan yetiştiremediğimiz takdirde gelecekte büyük sorunlarla yüzleşeceğimiz aşikâr.
Eğer yeterli nicelikte ve nitelikte insan gücü yetiştiremezsek günümüz dünyasında ve küresel ölçekte yaşanan rekabette önemi tartışma konusu dahi olmayan araştırma geliştirme çalışmalarında yetersiz kalacağımızı, dolayısıyla teknolojik ürünler bağlamında dışa bağımlılığımızın gelecekte daha da artacağını söylemek bir kehanet olmaz sanırım.
Yalnız ne yazık ki ülkemizde gerek aileler gerekse de öğrenciler mezun olduklarında iş bulamayacakları endişesiyle temel bilimlere çok da olumlu bakmıyorlar.
Haksız da sayılmazlar. İş bulma kaygısı dikkate alınması gereken bir olgu.
Oysa Türkiye temel bilimler alanında bir atılım yapmalıdır. Hatta Türkiye temel bilimler alanında dünyanın sayılı ülkeleri arasına girme iddiasını taşımalıdır.
Ülkemiz söz konusu atılımı parlak gençleriyle yapabilir. Dahası böylesi bir ideal ancak devlet politikası haline getirilirse başarılabilir.
Söz konusu politikalar içinde de özellikle istihdam konusuna ilişkin çeşitli çözümlere yer verilmelidir.
Temel bilimler alanına yönelen gençlerimizin üniversitelerimizde istihdam edilmeleri özendirici bir politika olacaktır.
Tabii ki gençlerimizin üniversitelerimizde istihdamı tek başına yeterli bir çözüm değildir.
Üniversitelerimizde istihdam başlığı ancak çok daha kapsamlı politikaların bir parçası olarak düşünülebilir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish