Son günlerde "güçlendirilmiş parlamenter sistem" üzerine yapılan tartışmalar ülkemiz gündeminde kendisine yer buldu.
Güçlendirilmiş parlamenter sistemi demokrasi kavramından ayrı düşünemeyiz sanırım.
Evet, demokrasimizin 1876 yılından günümüze, 145 yıllık bir geçmişi var. Batı'da egemen olan çağdaş liberal demokrasiler ise bugünkü seviyelerine 2500 yıllık bir tarihsel birikimin sonucunda gelebildiler.
Andığımız tarihsel süreç içinde insan hakları düşüncesinin gelişimini de göz ardı etmememiz gerekir; çünkü çağdaş liberal temsili demokrasilerin ayırt edici özelliklerinin başında insan hakları ve özgürlüklerini temel almaları gelir.
Bir yönetim biçimi olan demokrasinin ilk Eski Yunan şehir devletlerinde deneyimlendiğini biliyoruz.
Yalnız denge ve fren mekanizmasının olmadığı Eski Yunan demokrasisi günümüz demokrasilerinin deyim yerindeyse ilkel biçimidir.
Öte yandan, tıpkı demokrasi gibi insan hakları düşüncesinin temelleri de Eski Yunan kültüründe atılmıştır.
Örneğin tragedya yazarı Sophokles ve Stoacı filozoflar, insanın doğuştan eşit ve özgür olduğunu daha o dönemde dile getirmişlerdi.
Batı'da eski çağdan günümüze insan hakları ve demokrasi düşüncesinin gelişimine Cicero, John Locke, Montesquieu, Jean-Jacques Rousseau gibi pek çok düşünür katkı yapmıştır.
Tabii ki çağdaş liberal demokrasilerin tarihsel arka planını yalnızca filozoflarla ve onların ortaya koydukları düşüncelerle açıklayamayız.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Büyük Özgürlük Şartı (Magna Carta Libertatum 1215), Haklar Dilekçesi (Petition of Rights 1628), Kişi Güvenliği Hakkı (Habeas Corpus Act 1679), Haklar Bildirisi (Bill of Rights 1689), Virginia Haklar Bildirisi, 4 Temmuz 1776 Amerikan Bağımsızlık Bildirisi ya da 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi gibi tarihsel belgeler, din ve mezhep savaşları, bağımsızlık savaşları ve sınıf mücadeleleri insan hakları ve demokrasi düşüncesinin gelişiminde önemli rol oynamış tarihsel olgulardır.
Bugün, düşünce ve ifade özgürlüğü, inanç ve ibadet özgürlüğü, konut dokunulmazlığı, mülkiyet hakkı, eşitlik hakkı, örgütlenme hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, çalışma özgürlüğü, dilekçe hakkı, seçme ve seçilme hakkı, kamu hizmetlerine girme hakkı, tarafsız bir yargıç tarafından yargılanma (adil yargılanma) hakkı gibi haklar hukuki güvence altına alınmışsa bunu söz konusu tarihsel olgulara borçluyuz ki böylelikle başta tutuklamalar olmak üzere pek çok alanda keyfiliğe son verilmiştir.
Özetle, Batı'da insan hakları ve demokrasi düşüncesinin olgunlaşması öyle kolay olmamıştır.
Bize dönecek olursak, Türk demokrasisinin tarihsel gelişim sürecinin Batı deneyiminden oldukça farklı olduğunu söyleyebiliriz.
Bizde insan hakları ve demokrasi düşüncesinin gelişimi bağlamında düşüncelerini ortaya koyan filozoflarımız olmadığı gibi sınıf mücadeleleri de yaşanmamıştır.
Evet, gerek insan hakları gerekse de demokrasi düşüncesi bize dışarıdan gelmiştir.
Bu düşünceler her ne kadar bize dışarıdan gelmiş olsa da Türk demokrasisi 145 yıllık birikimiyle belirli bir mesafe kat etmiştir.
Yalnız demokrasinin sadece sandığa indirgenemeyeceğini kabul ediyorsak, deyim yerindeyse daha gidecek uzun bir yolumuzun olduğu da söylenebilir.
İşte bu yolda dört başlık kritik önem taşımaktadır: Demokrasi kültürü, insan hakları, kuvvetler ayrılığı ve hukukun üstünlüğü.
Evet, ülkemiz 145 yıl önce demokrasi yolculuğuna çıkmıştır. Bu yolculuk hâlihazırda devam etmektedir.
Demokrasimizi güçlendirmek istiyorsak eğer, "ülkemizde demokrasi kültürünü nasıl geliştirebiliriz?" sorusuna da yanıt aramamız yerinde olacaktır.
Demokrasimizin ideal bir seviyeye gelmesi yalnızca yasal düzenlemelerle mümkün olsaydı bugün olduğumuz seviyenin oldukça üstünde olurduk.
Belli ki tek başına yasal düzenlemeler yeterli olmuyor. Sonuçta demokrasimizin güçlenmesi için yasal düzenlemeler gerekli ancak yeterli değil.
Tekrar vurgulamak gerekirse, yasal düzenlemelerle beraber ülkemizde demokrasi kültürünü nasıl geliştirilebileceğimiz üzerine de düşünmeliyiz.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish