Allah'ın kendine karşı işlenen suçları affedebileceğine; ancak kul hakkına giren günahları affetmeyeceğine inanan bizim gibi Müslüman toplumlarda helalleşme çok önemlidir.
Onun için büyükler gençlere tavsiyelerde bulunurken 'Allah'ın huzuruna kul hakkı ile gitmeyin, ne yapıp edin sizlerde hakkı olanlarla bu dünyada iken helalleşin, onlardan helallik alın' derler.
Helallik derken kuru kuruya helallik olmaz.
Vur, kır, yak, yık, çal, çırp, dolandır, hak ye sonrasında da hiçbir şey olmamış gibi helallik iste.
Böyle bir durumda tabİi ki kimse kimseyi helal etmez.
Önce doğru düzgün bir hesaplaşma, hesaplaşmadan sonra ödeşme, ödemenin tamamının mümkün olmadığı hallerde ise en azından borcun bir kısmının karşılanması gerekir.
Borçlu veya kabahatli hiçbir şey yapamıyorsa içten bir özürle bile muhatabını yumuşatabilir.
Ayrıca geçmişte yapılan yanlışların ve haksızlıkların bir daha tekrarlanmayacağının güvencesinin de verilmesi gerekir.
Bunun dışındaki davranışlar lafı güzaf ve helallik istenen kişiyi bir kez daha dolandırmaktan başka bir şey değildir.
Türkiye siyaseti son günlerde yoğun bir şekilde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'helalleşme' beyanatını tartışıyor.
Halkın önemli bir kısmı Kılıçdaroğlu'nun bu çağrısını olumlu bulurken, bir kısmı cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik oy kazanmak için yapılmış faydacı-pragmatik ve geçici bir söylem olduğunu, dolayısı ile samimi olmadığını söylüyor.
Bir kısım yazar çizer ise CHP'nin helalleşme istemeden önce Kılıçdaroğlu'nun tabiri ile 1923'ten bu yana toplumda 'yarattığı derin yaralarla' yüzleşmesi ve samimi bir özeleştiri yapması gerektiğini söylüyor.
Kısaca 'önce yüzleş, itiraf et, hesap ver, hesabı öde; sonra sana inanalım' tavrındalar.
Aslında bunu söyleyenler ve toplumdaki kutuplaşmadan yarar umanlar Kılıçdaroğlu'nun bu çıkışından hiç de memnun değiller.
Bu söylemin Kılıçdaroğlu'na puan kazandıracağından endişe ediyorlar.
Türkiye'de siyaset maalesef böyle yapılıyor!
Topluma, halka yararlı bir şey rakibine yarıyorsa doğru da olsa karşı çıkılıyor veya çürütülerek anlamsızlaştırılıyor.
Sondaki sözü başta söyleyelim; velev ki seçim kazanmak için bile söylenmiş olsa Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin bazı yanlışlarının olduğunu söyleyerek helalleşme istemesi hafife alınarak görmezden gelinecek bir şey değil.
Hem de CHP'nin katı laikçi ulusalcı kesimi de bundan oldukça rahatsızlık duyarken.
Tek parti Kemalistleri 'Neyi yanlış yaptık ki özür dileyelim' tavrındalar.
Geçmişte her şeyi doğru yaptıklarını ileri sürerek Kılıçdaroğlu'nu gerici ve bölücülere taviz vermekle suçluyorlar.
Sayın Kılıçdaroğlu'na düşen;
Öncelikle bu söyleminin içini doldurmak, sonrasında ise helalleşmek istediği tüm mağdurlar ile ilgili derli toplu ve tatminkar çözüm önerileri ortaya koymak olmalı.
'İçini doldurma' faslında başörtülülerden, Roboski mazlumlarına kadar sıraladığı liste olumlu.
Bu hattı genişleterek ve detaylandırarak yoluna devam etmeli.
Ancak Kılıçdaroğlu'nun mutlaka dikkate alması gereken bir nokta var ki; bu helalleşme yolunu başörtülü hakimden rahatsızlık duyan Fikri Sağlar, hala ikna odalarını savunan Nur Serter, Dersim katliamını savunan Onur Öymen ve Suriyeli göçmenlere hayatı zindan etmeye çalışan Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan gibi kişilerle kat edemez.
Bırakınız yol almayı bir adım bile ileri gidemez.
Hele de yola çıkmaya karar verdiği bu günlerde Tanju Özcan meselesi helalleşme yolunun üzerinde büyük bir kaya gibi dururken.
Bir yanda halkın tüm mağdur kesimleriyle barışmaya helalleşmeye çalışan Kılıçdaroğlu, diğer yanda mağdur ve mazlumlara hayatı zindan etmeye çalışan Bolu Beyi!
Kılıçdaroğlu'nun önündeki en büyük sınav, samimiyet testinden geçerek başarılı olmasının/olabilmesinin en önemli şartı;
Önce tüm kınama ve parti içi engellere karşı ısrarla yoluna devam etmesi, önüne çıkan engelleri, çer çöpü temizlemesi, sonrasında ise bu yola uygun arkadaşlar (siyasi aktörler) bularak devam etmesi olmalı.
Mevcut parti kadrolarını ciddi bir eleğe tabi tutmadan çıktığı yolu kazasız belasız tamamlayarak menzile varması mümkün değil.
Bunları yapamadığı takdirde söyledikleri 'Baki Kubbede' hoş ancak boş bir seda olarak kalacaktır.
Keşke bu helalleşme yoluna AK Parti de çıksa, çıkabilse.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish