Ülkemizde siyasetin tam olarak işlevsizleştiği günlerden geçiyoruz. Siyaset, ülkenin sorunlarını çözmek için var olan açık imkanlar alanıdır.
Siyasetin ülkenin sorunlarını demokratik, sivil ve katılımcı çözme imkanlarının ortadan kalkması, toplumda siyasetten ciddi bir şekilde rahatsızlık ve öfke duyulmasına neden olmaktadır.
Siyasetçilerin en az güven duyulan kimseler haline gelmesi, ülkemiz demokrasisi için kaygı verici bir durumdur.
Siyasetin ülke sorunlarını çözmekte aciz kalması, ülkemizdeki mevcut siyasetin yapısal sorunudur.
Ülkemizde siyaset, toplumun ekonomi, sağlık, hukuk, eğitim, güvenlik, dış politika başta olmak üzere bütün alanlardaki sorunlarını çözmek için yapılmamaktadır.
Siyaset, devlet imkanlarını kullanmak suretiyle ekonomik, sosyal ve siyasal güç devşirmek için yapılmaktadır.
Ekonomik, sosyal ve siyasal çıkar elde etmenin aracı olarak görülen siyaset, genelde siyasal partiler ve liderler üzerinden okunmaktadır.
Toplum, siyasetçi kılığındaki para ve güç baronlarından ümidini kesmiştir. Para ve güç baronlarının egemen olduğu siyasette, insan ve toplum etkisiz olarak görülmektedir.
Bireylerin ve toplumsal kesimlerin mekanik olarak oy veren robotlar olarak görülmesi, siyaset ve toplum arasında derin bir yabancılaşmanın ve kopuşun gerçekleşmesine yol açmaktadır.
Toplumda derin bir yoksulluk hakim olmaktadır. Yoksulluğun toplumsallaşması, kurumsallaşması ve kalıcılaşması sonucu toplum, siyasetin iktidar bloğunu oluşturan aktörleri (MHP-AKP-BBP-Vatan Partisi) tarafından ifade edilen vaatleri karşısında heyecan duymamaktadır.
İnsanlar fakirleştikçe, hiçbir siyasal söyleme, politikaya veya projeye inanmamaktadırlar. Ekmeği kalmayan, insanlar siyasetçilerin söylemlerine de ihtiyaç duymamaktadır.
Toplum, siyaseti sadece dar bir grubun gücünü arttırmaya yarayan sorunlar ve krizler alanı olarak algılamaya başlamıştır.
Ekmek azaldıkça siyaset ölmektedir. Ekmek azaldıkça felsefenin ve Likya'nın ölümünü anlatan Melih Cevdet Anday'ın muhteşem şiirinin bugünün toplum ve siyaset ilişkisi açısından geçerli olduğunu söyleyebiliriz:
Köle sahipleri ekmek kaygısı çekmedikleri için felsefe yapıyorlardı,
Çünkü
Ekmeklerini köleler veriyordu onlara;
Köleler ekmek kaygısı çekmedikleri için
Felsefe yapmıyorlardı,
Çünkü
Ekmeklerini köle sahipleri veriyordu onlara.
Ve yıkıldı gitti Likya.
Köleler felsefe kaygısı çekmedikleri için ekmek yapıyorlardı,
Çünkü
Felsefelerini köle sahipleri veriyordu onlara;
Felsefe sahipleri köle kaygısı çekmedikleri için ekmek yapmıyorlardı,
Çünkü
Kölelerini
Felsefe veriyordu onlara.
Ve yıkıldı gitti Likya.
Felsefenin ekmeği yoktu,
Ekmeğin felsefesi.
Ve sahipsiz felsefenin ekmeğini,
Sahipsiz ekmeğin felsefesi yedi.
Ekmeğin sahipsiz felsefesini
Felsefenin sahipsiz ekmeği.
Ve yıkıldı gitti Likya.
Hala yeşil bir defne ormanı altında...
Fakirleşen toplum, akıldan, ahlaktan ve adaletten soyutlanmış siyasette güç mücadelelerinden başka bir şeyin yapılmadığını düşünmektedir.
Siyasal alanın daraldığı, sığlaştığı ve verimsizleştiği bir ortamda toplumun büyük bölümü, siyasetçilerin söylediklerine kulaklarını kapamış durumdadır.
Toplum, siyasetçilerin kendi ihtiyaç ve çıkarlarını ifade ettiğini, siyasal söylemlerin ve gündemlerin toplumsal ihtiyaçlardan kaynaklanmadığına inanmaktadır.
Siyasetçiye güvensizliğin ve ilgisizliğin zirve yaptığı bir ortamda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun helalleşme kavramı etrafında yaptığı şu çağrı gündem olmuştur:
Ben ömrümde, ülkemizde nefreti ve sevgiyi gördüm. Artık sevgi kazansın istiyorum. Ülkemizin iyileşmeye, helalleşmeye ihtiyacı var. Helalleşmek geçmişi değiştirmez ama geleceğimizi kurtarır. Geçmişte partimizin de hataları oldu; helalleşme yolculuğuna çıkma kararı aldım...
Kılıçdaroğlu, daha sonra helalleşme yolculuğunu tarihimizin acı sayfalarını referans vererek somut hale getirmektedir:
28 Şubatçıların açtığı yaraları kapatıp helalleşeceğiz. İkna odalarına sokulan başı kapalı kızlarımızla, Roboski'yle helalleşeceğiz.
Sivas, Kahramanmaraş mağdurlarıyla, Diyarbakır Hapishanesi mahkûmlarıyla, mahallerinden sürülen Romanlarla, varlık vergileri altında inleyen azınlıklarla, 6-7 Eylül mağdurlarıyla;
Mahkemelerde süründürülen askerlerimiz ve aileleriyle, Ali İhsan Korkmaz'ın ailesiyle, Soma ile darbeciler bir sağdan bir soldan gencecik çocuklarımızı astı, bu insanlarımızla helalleşeceğiz.
9 yaşındaki Oğuz Arda Sel'in annesiyle, Ahmet Kaya ile helalleşeceğiz.
CHP lideri Kılıçdaroğlu:
— Independent Turkish (@TurkishIndy) November 13, 2021
Helalleşme yolculuğuna çıkma kararı aldım
Halkımız kavga ettikçe, bir grup insan zenginleştikçe zenginleşti. Bunun hesabını da verecekler tabii ki
Liderliğini yaptığım partinin de geçmişte yarattığı derin yaralar varhttps://t.co/okaJcam30G pic.twitter.com/dg1vRTeGr2
Helalleşme kavramını kullanan Kılıçdaroğlu, soğuk, itici ve hiyerarşik siyasal kavram ve kalıpların toplumda karşılığı olmadığı gerçeğinin farkındadır.
İslam Peygamberine atfedilen bir hadiste "Kimin üzerinde din kardeşinin ırzı, namusu veya malıyla ilgili bir zulüm varsa altın ve gümüşün bulunmayacağı kıyamet günü gelmeden evvel o kimseyle helalleşmesi" istenmektedir.
Teolojik açıdan helalleşmek, kıyametten önce bu dünyada yapılması gereken asli görevdir.
Sıcak ve sempatik nitelikteki helalleşme kavramı, manevi, ahlaki ve dini anlamları olan derin insani ve ilahi ilişkiyi ifade etmektedir.
Siyasetten kopan topluma helalleşme kavramı üzerinden ilişkiye geçmeye çalışmanın ilginç ve verimli bir iletişim biçimi olduğunu söyleyebiliriz.
Kılıçdaroğlu'nun helalleşme yolculuğu çağrısında otoriter ve totaliter bir dil kullanılmamaktadır.
Kılıçdaroğlu, Cumhuriyeti kuran parti olarak CHP'yi bu ülkede olan bütün iyiliklerin sahibi, bütün kötülüklerin ise CHP muhaliflerinden kaynaklandığı şeklinde bir kurgudan hareket etmemektedir.
Bu toplumda açılan yaralardan CHP'nin sorumluluğunu kabul eden Kılıçdaroğlu, otobiyografik hafıza inşa etmenin tuzağına düşmemekte, bütüncül bir hafıza ile bu coğrafyada yaşanılan bütün sosyal yaralarla ve yıkımlarla yüzleşilmesinin ve tartışılmasının önünü açmaktadır.
Kılıçdaroğlu'nun helalleşme çağrısının ardından farklı toplum kesimlerinin geçmişte yaşadıkları mağduriyetleri ve acıları dillendirmesi, sosyal hayatımızın normalleşmesi açısından önemli bir gelişmedir.
Helalleşme çağrısından sonra Kılıçdaroğlu'nu bütün sosyal sorunların kaynağı gibi konumlandıran ve 'şununla da helalleş' şeklinde dayatma niteliğinde karşılıklar verilmektedir.
Birinci olarak helalleşme, sadece Kılıçdaroğlu'nun omuzlarına yüklenilecek bir sorumluluk değildir.
İkinci olarak helalleşme, bir dayatma değildir. Helalleşme, bir diğerini helak etmenin aracı haline getirilemez. Helalleşme, bir ortaklaşma, paylaşma, dayanışma ve yaşama tecrübesidir.
Helalleşme olgusu, barış ve demokrasiye dayalı bir toplumsal geleceğin inşası için bütün sosyal ve siyasal aktörlerin tamamının katkısını gerekli kılmaktadır.
Helalleşme yolculuğuna sadece Kılıçdaroğlu'nun değil, bütün Türkiye'nin çıkması gerekmektedir.
Tek başına çıkılacak helalleşme yolculukları, toplumumuzun derin yaralarına merhem olmayacaktır.
Hep birlikte helalleşme yolculuğuna çıkma olgunluğuna ulaştığımız vakit, yaralarımız kabuk bağlayacak, acılarımız dinecek, demokrasimiz güçlenecek, farklılıklarımızla toplum olmayı başarabilecek yeni bir durum oluşturma imkanlarına kavuşacağız.
Kılıçdaroğlu'na, "helalleşme yolculuğuna çok istiyorsan sen çık" demek, çocuksu bir karşılıktır.
Verimli ve sağlıklı olan yaklaşım, hep birlikte helalleşme yolculuğuna çıkma bilincini yaygınlaştırarak toplumun olgunlaşma düzeyini geliştirmektir.
Kılıçdaroğlu'nun helalleşme çağrısının toplumda çok ciddi karşılığı bulunmaktadır.
Toplum, kimlikler, inançlar, yaşam tarzları, geçmişte işlenen hukuksuzluklar üzerinden siyaset yapılmasından bıkmıştır.
Toplum, kültür savaşları üzerinden siyaset yapılması devrinin kapanmasını istemektedir.
Çatışma, kamplaştırma, kriz ve gerilim siyasetinin ülkeyi helaka götürmesi konusunda toplumda ciddi bir kaygı oluşmuştur.
Helalleşme söylemi toplumu rahatlatırken, helakleşme ise gerçek bir korku olarak insanları kaygılandırmaktadır.
Toplumda bir kesimi endişeli olarak nitelemek artık yeterli değildir. Endişeli toplum, önümüzde duran gerçektir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Toplum, siyasetin daha sahici, kaliteli ve çözüm odaklı yapılmasını istemektedir.
İnsanlar, çatıştırma yoluyla siyaset yapmanın kendilerini yoksul ettiği gerçeğinin farkındadırlar.
Toplumun önemli kesimleri, helalleşme çağrısını kamplaşma ve kriz söylemlerini aşmak için bir umut ve imkan olarak okumaktadır.
Toplum, kamplaşma ve kutuplaştırma üzerinden siyaset devrinin kapanmasını istemektedir.
Ekmeğin, barışın, hukukun ve özgürlüğün birlikte arttırılmasına toplum ihtiyaç duymaktadır.
Helalleşme kavramı, kutuplaştırmaya karşı yeni bir siyaset ve sosyoloji inşa etmenin psikolojik ve duygusal öğelerini içinde barındırması açısından umut ve iyimserlik havası meydana getirmiştir.
Kılıçdaroğlu'nun bahsettiği sosyal yaraların ve yıkımların çoğu, devlet gücü kullanılarak gerçekleşmiştir.
Millet karşısında devlet paradigmasının terk edilmesi için toplumda derin bir beklenti vardır.
Milleti yöneten devlet yerine devleti yöneten millet anlayışı sahici anlamda hayata getirilmelidir.
Devlet partisi olarak nitelenen CHP'nin Genel Başkanı'nın, devletin açtığı yaraları ve yıkımları eleştirmesi, helalleşme kavramıyla milletin yanında yer aldığını açıklaması, Kılıçdaroğlu'nun bu yeni yolculuğunun toplum tarafından ilgiyle karşılanmasına neden olmuştur.
Kılıçdaroğlu, Adalet Yürüyüşü'nden sonra Helalleşme Yolculuğu girişimiyle toplumun ilgisini ve dikkatini çekmeyi başaran aktif politik aktör olarak kendisine yeni bir rol ve misyon yüklemektedir.
Toplum, bundan sonra Kılıçdaroğlu'nu daha dikkatle izleyecektir. Uzun yıllar sonra Kılıçdaroğlu'nun siyasette toplumun referans aldığı aktör haline gelmesi, yeni bir gelişmedir.
Helalleşme çağrısının en en önemli sonuçlarından biri siyasette mutlak referans olma tekelinin kırılmış olmasıdır.
Kamuoyunda Kılıçdaroğlu'na Gandhi Kemal denilmektedir. Gandhi Kemal unvanından ilham alırcasına Kılıçdaroğlu, şöyle demektedir:
Gelecekte, bu ülkenin çocuklarının ülkeyi barıştırdığımı söylemelerini istiyorum.
Aşırı uç kesimlerin dışında toplumun ezici çoğunluğu, sahici anlamda toplumsal barışın inşasını arzulamaktadır.
Toplum kendi içinde kavga etmekten, kamplara bölünmekten ve birbirine düşman olmaktan bıkmış ve yorulmuş durumdadır.
Toplumun barış ihtiyacı ve talebi, Kılıçdaroğlu'na Gandhileşme imkanı verirken aynı zamanda helalleşme yolculuğunun merkezinde barışın olmasını zorunlu kılmaktadır.
Kılıçdaroğlu, Genel Başkan olduktan enerjisinin çoğunu CHP'yi değiştirmeye harcadı.
CHP'deki statükoyu büyük ölçüde radikal nitelikte değiştirmeyi başaran Kılıçdaroğlu, artık topluma yönelmektedir.
Helalleşme çağrısıyla Kılıçdaroğlu, CHP'yi toplumla buluşturmak ve bütünleştirmek şeklinde çetin ve zor bir meydan okumayı önüne koymuş bulunmaktadır.
Helalleşme yolculuğuna çıktığını ilan eden Kılıçdaroğlu'nun özgüven ve kararlılığı dikkatlerden kaçmamaktadır.
Özgüvenini ortaya koyan Kılıçdaroğlu, topluma güven veren bir dil kullanmaya çok özen göstermektedir.
Helalleşme yolculuğunu, sadece Kılıçdaroğlu'nun kişisel girişimi olarak görmek yeterli değildir. Helalleşme yolculuğunu CHP'nin kurumsal politikası ve projesi olarak değerlendirmek lazımdır.
Kılıçdaroğlu ve CHP'nin helalleşme yolculuğu yeni başlamıştır. CHP ve Kılıçdaroğlu'nun yeni başlayan helalleşme yolculuğunu, önyargıyla ve çatışmacı bir yaklaşımla başarısızlığa mahkum etmenin, hiçbir reel, makul ve sosyal karşılığı bulunmamaktadır.
Toplumun büyük bölümünün, CHP ve Kıılıçdaroğlu'na helalleşme yolculuğu için ciddi bir kredi açtığını söyleyebiliriz.
Son mahalli seçimlerde Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP, büyük bir seçim başarısı elde etti. Kılıçdaroğlu, Kürt ve din düşmanı bir partinin lideri olmadığını göstermek için partisiyle birlikte helalleşme yolculuğuna çıkıyor.
Kamuoyunda farklı tartışmaların yapılması ve değişik tepkilerin verilmesi, Kılıçdaroğlu'nun helalleşme yolculuğunun ciddiye alındığı, samimi ve sahici bulunduğu şeklinde yorumlayabiliriz.
Kürtler ve muhafazakar toplum kesimlerinin önemli bir bölümü, Kılıçdaroğlu'nun helalleşme yolculuğunu ihtiyatlı bir iyimserlikle değerlendirmektedir.
Kılıçdaroğlu'nun helalleşme yolculuğu, beyhude bir girişim değildir. Kılıçdaroğlu ve CHP'nin uzun süreden beri sistematik ve planlı bir şekilde helalleşme politikasının üzerinde çalıştıkları anlaşılmaktadır.
Helalleşme politikasının form ve muhtevasının sivil, demokratik ve sahici olacağına dair genel başkan düzeyinde bir çabanın ortaya konması, bütün Türkiye'de değerli, yapıcı ve pozitif bir girişim bir adım olarak değerlendirilmektedir.
Kılıçdaroğlu'nun helalleşme yolculuğuna çıktığını ilan etmesinden sonra siyaset ve toplumda oluşan pozitif hava ihmal edilemez.
CHP'nin kendini yenilemesi, Türkiye'de siyasal ve sosyal alanın demokratikleşmesi, sivilleşmesi ve çoğulculaşması için çok verimli imkanların doğmasına neden olacaktır.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish