G7 haziranda bir araya geldiğinde COVAX'a gelişmekte olan ülkeler için 1 milyar doz aşı sözü vermişti. Fakat paketlenip gönderilmek bir yana, bu aşılar henüz gelmedi, hatta satın bile alınmadı. Avrupa ülkeleri aşılama oranlarının yüzde 70'i geçtiğine dair övünürken, en yoksul Afrika ülkelerinden bazıları yüzde 2'ye ulaşamadı.
Yeterli doza erişimleri yok çünkü daha zengin ülkeler tedariki güvence altına almak için usulca büyük ücretler ödüyor. Bu yoksul ülkeler teslimat için gereken ve bizim kanıksadığımız tıbbi, lojistik ve ulaşım altyapılarından da yoksun. Bu nedenle Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) genel direktörü, tüm ülkeler nüfuslarının en az yüzde 10'unu aşılayana kadar destekleyici aşılar için moratoryum çağrısında bulundu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Batı olarak bu eşitsizliğin kışkırttığı hıncı ve korkuyu fark etmek zorundayız. Burada bariz bir ahlaki sorun var çünkü Afrika'da milyonlarca kişi hastaneye kaldırılıp ölebilir ama biz Avrupa'da gençlerin aşılanmasını tartışıyoruz. Yeni varyantların gelişmesine, yayılmasına ve nihayetinde seyahat etmesine olanak sağlayabileceği için ortada bir sağlık sorunu var. Ama bizim için bir güvenlik sorunu da var: Aşıdan mahrum kalmak dünyanın daha yoksul bölgelerinden bazılarını istikrarsızlaştırarak çatışmaya ve kitlesel göçe neden olabilir.
Afrika'da, savaştan çoktan bitap düşmüş kıtada ortaya çıkacak fazladan bir istikrarsızlık kuzeye doğru daha fazla göçü körükleyecek; başka yerlerde, Afganistan, Suriye ve Yemen gibi çatışma bölgelerinde de aşılama oranları çok düşük. Dünyanın en istikrarsız uluslarının ve çatışma bölgelerindeki halkların, yakın zamanda aşı olma ihtimali olmadan Kovid'in kasıp kavurmaya devam edişine pasif bir şekilde katlanacağını varsaymak saflık olur. Bu, hem göçe giderek daha çok iten güçlü bir etken haline gelecek hem de siyasi huzursuzluğu tetiklemek için bu tür meselelerden faydalananların ekmeğine yağ sürecek. Aynı şekilde, başka yerlerdeki aşı kaynaklı ekonomik toparlanma da aynısını başaramayan ekonomilerde sıkışıp kalanlar için başka bir göç nedeni görevi görecek.
Dünyanın en yoksullarını aşılamak, Birleşik Krallık (BK) gibi kitlesel aşı oranlarına ulaşan uluslar için şimdiye kadar sağlık tehdidi olarak çerçevelendi. Bu şüphesiz doğru. Fakat bunu küresel bir güvenlik tehdidi olarak da görmeliyiz; daha varlıklı ülkelerdeki bizleri etkilemeyeceğini düşünürsek aptallık etmiş oluruz. Aşı tedariki konusunun yol açabileceği siyasi ve uluslararası gerilimlere çoktan tanık olduk: Ocakta BK'yle AB arasında neredeyse ticaret ambargosuna neden olan sert tartışmayı hatırlayın.
Dünyanın daha az istikrarlı bölgelerinde bu tür gerilimlerin tarihi ve jeopolitik sıkıntılara yol açacağını, bunun söz savaşından daha beter olayları körükleyeceğini düşünmek mantıksız değil. Husi isyancılarının, kontrol ettikleri bölgelerde Kovid'in yıkımını açıkça inkar ettiği Yemen'e bakın. Aşılara dair yanlış bilgiler ve ölüm sertifikaları üzerinde oynamak zorunda bırakılan doktorlar hakkındaki haberler, bu çatışma bölgesine aşı gönderememenin uzun süredir devam eden yıkıcı savaşa nasıl bir trajik katman daha eklediğinin yalnızca bir örneği.
Bizi 10 yıl önceki mali krizden çıkaran hızlı uluslararası koordinasyona benzer bir şey görmemiş olsak da iyi taraflar da var. COVAX programı ağır bir başlangıcın ardından toparlanıyor. AstraZeneca'nın kolay taşınabilir ve saklanabilir aşısını maliyet fiyatına satmaya dair cömert kararı, önceki asılsız eleştirileri daha da utanç verici hale getiren son derece insancıl bir jest oldu. Yemen, Somali ve Afrika Boynuzu'ndaki dünyanın en yoksul bölgelerinden bazılarına yakın stratejik konumuyla Birleşik Arap Emirlikleri, bölgeye her ay milyonlarca aşı tedarik etmek için özel olarak tasarlanmış Hayat Vax'la, Ortadoğu'da aşı üretim tesisi kuran ilk ülke oldu.
Britanya da işe koyularak toplamda 100 milyon doz için taahhütte bulundu. Şimdi 9 milyon doz, yıl sonuna kadar 21 milyon doz daha ve kalan aşıları da gelecek hazirana kadar gönderiyoruz. 700 milyon doların (yaklaşık 6 milyar TL) üzerinde olan bağış taahhüdümüz, COVAX'a verilen üçüncü en yüksek ve kişi başına bakınca da en yüksek bağış sözü ki bu güçlü liderlik göstergesidir.
Bununla birlikte, dünyanın en yoksulları arasındaki aşılama oranları korkunç derecede düşük kalıyor. Bizim için pandeminin sonu ufukta olabilir. Fakat gelişmekte olan ülkelerin nüfusları için kabus daha yeni başlıyor. Zengin ülkeler olarak en yoksulların kolları için şimdi fazladan milyonlarca doz daha aşı göndermezsek, kendimize sağlık sorunlarından daha fazlasını biriktirmiş oluruz. Gelişmekte olan ülkeleri hızla aşılama konusundaki toplu başarısızlığımız bir sonraki büyük güvenlik tehdidi olabilir.
Sör Michael Fallon, BK'nin eski savunma bakanıdır
Michael Fallon'ın makalesinin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Dünyanın en yoksullarını aşıdan mahrum bırakmak sadece sağlık için tehlikeli değil, küresel güvenlik için de tehdit oluşturabilir
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu
© The Independent