Elbette kadınlar erkeklerden daha iyi başbakan olabilir; sadece bunu kanıtlama fırsatı bulamadılar

Dünyayı hala erkekler yönetiyor ama araştırmalar problem çözmeye daha yatkın kişilerin kadınlar olduğunu defalarca kez gösterdi

Theresa May ve Angela Merkel / Fotoğraf: The Independent

Açık konuşmak gerekirse, bir kişi neden bir ülkenin başına geçmek ve kendini sonraki yıllarda anlatılacak her fıkranın kıssası olarak mutlu bir şekilde hizmet edebilecek bir şeye dönüştürmek ister, hiçbir fikrim yok. Ama belli ki benim gibi düşünmeyen birileri var.

İster mazoşizmden olsun, ister megalomaniden, cahillikten ya da basitçe saflıktan, (son saydığımda) 11 kişi Muhafazakar Parti liderliği için yarışma niyetini açıkladı. Şüphesiz Muhafazakar uyumsuzların pervasız döküntülerinin ötesinde, zirve için yarışacak başka rakipler de bulunuyor. Ayrıca içinde bulunduğumuz acıklı duruma ek olarak, göze çarpan bir nokta daha var: Adayların çoğu beyaz ve erkek.

Elbette Theresa May’in ardında bıraktığı enkazı görüyorum. Referandumun yarattığı siyasi çatlağı derinleştirmeye yıllarını verdiği gibi, beni içinde yaşadığım ülkeyle gururlandırabilecek pek az iş yaptı. Ancak bu "10 numara" arasına erkek olmayan herhangi birini koymanın, umutsuzca altından kalkmaya uğraştığımız bu enkaza deva olacağına yürekten inansaydım bir saniye bile durmaz, kendi işimi bırakırdım.

Yine de şu an, başımızı derde sokanların -her zaman değilse de- genellikle erkekler olduğunu ve kadınların beladan kurtulmamıza en azından katkıda bulunduğunu hatırlamak için iyi bir an.

BI Norwegian Business School’dan Profesör Oyvind L. Martinsen’in 2017’de yaklaşık üç bin yöneticiyle gerçekleştirdiği araştırmanın sonuçları, kadınların genel olarak erkeklerden daha başarılı liderler olduklarını gösterdi. Kadınlar, İskandinav akademisyenlerin belirlediği 5 ölçekten 4’ünde -inisiyatif alma, net iletişim kurma, yeniliğe açık olma, sosyal ve destekleyici olma ve metodik idare ve hedef belirlemede rol alma- erkek mevkidaşlarından daha yüksek puanlar aldı. Erkeklerse yalnızca, işe bağlı stresle başa çıkma ve duygusal stabilite söz konusu olduğunda daha başarılı oldu.

Profesör Martinsen, bulguların “yönetim hiyerarşisinin inşaası ve bu rollerde kadınların mevcut dağılımına dair haklı bir sorgulamaya neden olduğunu” belirtti. Pek şaşırmayacaksınız ama, ben de profesöre katılma eğilimindeyim.

Dünya Ekonomik Forumu’nun son Küresel Toplumsal Cinsiyet Eşitsizlik Raporu’nda değerlendirilen 149 ülkenin yalnızca 17’sinde devletin başında bir kadın bulunuyor. Bakanlarınsa yalnızca yüzde 18’i ve parlamenterlerin de yüzde 24’ü kadın. Üstelik veri toplanabilen ülkelerde idari pozisyonların yalnızca yüzde 34’ünde kadınlar görev alıyor.

Dünyayı hala erkekler yönetiyor ama araştırmalar, çözüldüğü durumda yaşam kalitemizin artacağı problemleri çözmeye daha yatkın kişilerin kadınlar olduğunu defalarca kez gösterdi.

 

 

UNESCO’ya göre, lider pozisyondaki kadınlar kaynakların eşit dağılımına önem veriyor. BM yetkililerinin yaptığı araştırma ise, kadın ağırlıklı yasama organlarının, savunma bütçesi kadar sağlık, eğitim ve sosyal refah bütçeleri oluşturma eğilimi gösterdiğini ortaya koyuyor.

Avrupa Karşılaştırmalı Ekonomi Dergisi’nde 2010’da yayımlanan ve 102 ülkeyi konu alan bir makalenin bulguları, yasama organlarında kadın kotası uygulayanların, kota uygulamayan ülkelere oranla sosyal refah bütçesinin yüzde 3,4 daha fazla olduğunu gösteriyor. Ayrıca UNESCO’ya göre “karar mekanizmalarındaki süregelen erkek egemenliği, okul ve küçük topluluklarda olduğu kadar, uluslararası düzeydeki ya da merkezi ve yerel yönetim düzeyindeki siyasi düzenlemelerde de kadınların sesini ve etki alanını kısıtlıyor”.

Bunun yanında, karma yönetim kadrolarına sahip kurumların finansal olarak daha başarılı oldukları da görece iyi bilinen bir veri. EY’nin araştırması, lider pozisyonlarının yüzde 30’u kadınlardan oluşan örgütlenmelerdeki kar marjının yüzde 6’ya kadar daha fazla olduğunu gösterdi. Ancak konu bundan da derin.

2004’de Michelle Ryan ve Alex Haslam adlı psikologlar, FTSE 100 şirketlerinin, kriz durumunda kadınların liderliği üstlenme eğiliminde olduklarını gösteren araştırmasına referansla, “camdan uçurum” adını verdikleri bir durum tanımladı.

Bu konuyla ilgili çok sayıda başarı öyküsü bulunuyor. Johanna Siguroardottir, 2009’da ülkesi küresel ekonomik krizin felaket boyutundaki kalıntılarıyla boğuşurken, İzlanda’nın ilk kadın başbakanı oldu. Görece kısa sürede ekonomiyi istikrara kavuşturarak ülkeyi uçurumun kenarından çekip aldığı söyleniyor. Bu arada, kendisi eşcinsel olduğunu açıkça söyleyen ilk hükümet lideri oluyor. Benzer şekilde, Xerox’un eski CEO’su Anne Mulcahy da, şirketi “Chapter 11” iflasından kıl payı kurtarıp, bir yıl içinde kar eder hale getirdi.

Ben aynı zamanda, Washington Post köşe yazarı Robert J Samuelson’un, ABD ekonomisini yeniden canlandıranın Donald Trump -hatta Barack Obama da- değil, (2014-18 yıllarında Amerikan Merkez Bankası başkanı olarak görev yapan) Janet Yellen olduğu iddiasına da katılmadan edemiyorum.

Bir de tabii Angela Merkel var. Sevin ya da sevmeyin; küresel ekonomik kriz, euro bölgesi borç krizi, göçmen ve sığınmacı krizi gibi meselelerin yaşandığı Almanya’yı savaş sonrası tarihinin en çalkantılı dönemlerinden birinde yöneterek, dikkate değer bir başarı elde etti. Merkel, çelik gibi iradesiyle ilkeli bir uzlaşmacı. Ve belki de en büyük becerisi, kaos dönemlerinde bile diplomasiyi ve insanlığı savunması.

Erkekler gibi, kadınlardan da hissiz ve kuş beyinli soytarılar çıkabilir. Onlar da hayal kırıklığı yaratabilir ve başarısız olabilir. Ama aynı zamanda müzakere ve iletişim ustası olabilir, etkili kriz yönetiminde fişek gibi bir anlayışa sahip olabilir ve derin bir merhametle sarsılmaz liderliği birleştirebilir.

Erkeklerin olağanüstü liderler olabileceğini kanıtlamak için binlerce yıl zamanı vardı. Bazıları bunu başardı, bazılarıysa başaramadı. Artık kadınlara en azından aynı şansı vermek bizim sorumluluğumuz. Belki de bu teoriyi kanıtlayabilirler.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Sena Çenkoğlu

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU