Üniformalı gardiyanlar, ayaklarını sürüyerek mahkeme salonuna giren yaşlı mahkûmu öndeki koltuğa yönlendiriyor. Beyaz cüppeli ve uzun sakallı Neşvan el-Tamir, salonu dolduran sıra sıra insanı incelemek için duraksamıyor. Bunu yapsa bile çok tanıdık bulmakta zorlanabilir.
Yakalanmasından bu yana yaklaşık 15 yıl ve Afganistan'da Amerikalılara saldırı planlarını denetleyen üst düzey bir El Kaide yetkilisi olmakla suçlanarak dava açılmasından bu yana yedi yıl geçti. Bu süre zarfında 60 yaşındaki Iraklı; 4 yargıç, 20 savunma avukatı ve birkaç soruşturma ekibi gördü. Küba'daki Guantanamo Körfezi Deniz Üssü'nde yer alan mahkeme salonu taşındı ve yer aldığı üs büyüdü. Bu davalarda değişmeyen tek şey Tamir'in kendisi fakat artık o da yaşlandı ve dejeneratif bir hastalık yüzünden daha yavaş hareket ediyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Dışarıdaki dünya da bu süre içinde önemli ölçüde değişti. 2006'da gözaltına alınmasından bu yana Beyaz Saray'da 4 farklı başkan oturdu. ABD birlikleri, ağustos sonunda Afganistan'ı terk edecek ve onlarla birlikte Tamir'in savaşçılıkla suçlandığı, on yıllardır süren "teröre karşı savaş" da son bulacak.
Bu uzun savaşın alacakaranlığında, Tamir'in bu gizli ve tartışmalı tesisteki son duruşmasına katılması için The Independent'a Guantanamo Körfezi'ne girme izni verildi.
2017'den beri Tamir'in baş savunma avukatlığını yürüten Susan Hensler, müvekkilinin burada, Guantanamo'da yargılandığı askeri mahkeme sisteminin henüz yeni gerçekliğe yetişemediğini söylüyor. Son duruşmanın ardından The Independent'a "Afganistan'daki savaş dünyada sadece tek bir yerde hâlâ devam ediyor, orası da Guantanamo" diyor.
Bu süreç işlemiyor. 11 Eylül davasının 20 yıl sonra hâlâ sürdüğü gerçeği, bunun işe yaramadığının iyi bir kanıtı. Müvekkilimin davasının 7 yıldır devam ediyor olması ve bugün nasıl yeni baştan başlayacağımızı tartışmamız, bunun işlemediğinin kanıtı.
500 günden fazla bir süre sonraki ilk kamuya açık duruşmada, yeni bir yargıç yemin ediyor. Tüm savcı, savunma ve mahkeme ekiplerinin yanı sıra az sayıda gazeteci, büyük ölçüde usulle alakalı meselede yer almak için adaya uçtu. Sanığın tekerlekli sandalyesinin mahkemeye getirilmemesi ve gardiyanların onun ilacını unutması gibi durumlarda gecikmeler oluyor. Duruşma iki gün sürüyor ve bu noktada herkes tekrar eve uçuyor.
Bu gecikmeler hiçbir şekilde olağandışı değil. Bu davada yaklaşık 40 bin sayfa brifingle emir, 3 bin sayfa da transkript görüldü lakin Tamir'in davası hâlâ başlayacak. Tüm bu olayı harekete geçiren 11 Eylül saldırılarının beyni olduğu iddia edilen kişiler de aynı durumu yaşıyor. Adalet, eğer varsa, Guantanamo Körfezi'nde yavaş ilerliyor.
Pentagon'un "en kötünün de en kötüleri" olarak tanımladığı kişileri yargılamak için 11 Eylül'den sonra burada faaliyette olan olağanüstü yarı-yasal yapı, verimlilik düşünülerek inşa edilmedi. ABD adalet sisteminin ve sağladığı korumaların etrafından dolanmak için tasarlanan süreçler, şimdi yıllardır burada tutulanların davalarını geciktirdi ve uzattı.
ABD Başkanı Joe Biden'ın, George W. Bush yılları boyunca teröre karşı savaşın aşırılıklarıyla eşanlamlı hale gelen gözaltı tesisini kapatmak için sessizce çalıştığı söyleniyor. 2002'de Afganistan'da yakalanan Abdüllatif Nasır adındaki Faslı, pazartesi Biden yönetiminin naklettiği ilk mahkûm oldu.
2002'de 20 mahkûmluk ilk grubun gelmesinden bu yana, yaklaşık 780 tutuklu adadaki bu tesisten geçti. Yüzlercesi dava açılmadan serbest bırakıldı, bazıları üçüncü ülkelere transfer edildi ve 39'u kaldı.
Deniz üssünü bir gözaltı tesisi olarak kullanmayı düşünenler, burayı tutukluların ABD yasalarının dışında tutulabilecekleri bir yer olarak gördüler. Çok sayıda mahkûm gizlice istihbarat için sorguya çekilebildi. Burada hapsedilen birçok kişi waterboarding (mahkûmları su altında tutarak havasız bırakma yöntemi -ed.n.), uykusuz bırakma, cinsel taciz ve fiziksel istismarın da aralarında olduğu işkencelere maruz kaldı. Bazıları, gelmeden önce CIA'in "gizli hapishanelerinde" de işkence gördü.
Dikenli teller ve gözetleme kuleleriyle çevrili geçici bir gözaltı tesisi olan Işın Kampı'na [Guantanamo kamplarından X-Ray Camp (birebir çevirisiyle; Röntgen Işını Kampı) bir Hollywood filmine konu olmuş, söz konusu film Türkiye'de Işın Kampı adıyla gösterilmişti -ed.n.] gelen ilk tutukluların görüntüleri, Irak ve Afganistan'daki savaşlar kadar, ABD'nin 11 Eylül'e verdiği yanıtla eşanlamlı hale geldi. Birçokları için, adalet arayışına giren Amerika'nın değerlerinden nasıl taviz verdiğini gösteren güçlü bir sembol oldular.
Yukarıdaki bir tepeden aşağıya doğru baktığınızda, bir zamanlar dünyanın bakışlarını üzerine çeken bir kompleksin ana hatlarını hâlâ görebilirsiniz. Gözetleme kuleleri, nezarethanelerle sorgu odalarının oluklu çatıları ve etrafı çevreleyen sarmal dikenli teller henüz duruyor. Yaklaşık 20 yıl sonra bu görüntüde eksik olan, özel turuncu tulumlar içinde yerde diz çökmüş, gözleri bağlı adamlar.
Mahkûmlar daha kalıcı bir tesise nakledilmeden önce sadece birkaç ay kullanıldı. Artık burayı yabani otlar bürümüş, ahşap yapılar çürümüş ve her şey donuk, paslı bir kahverengiye dönüşmüş.
İnsan hakları grupları, Işın Kampı açıldığından beri buranın kapatılması için çağrıda bulundu ve bu kampın Guantanamo'daki halefi olan gözaltı tesisleri için de aynı çağrılar yapıldı. Üste "devam eden insan hakları ihlalleri" yaşandığı iddiasındaki bir raporu önceki aylarda yayımlayan Uluslararası Af Örgütü, Biden'a hapishaneyi kapatması için bir kez daha çağrıda bulundu.
Af Örgütü'nün insan hakları programında güvenlik direktörlüğü yapan Daphne Eviatar, "Bunlar, hükümetin yıllarca sürdürdüğü katman katman yasadışı eylemlere göbekten bağlı gözaltılar: Gizli nakiller, kimseyle görüştürülmeden sorgulamalar, açlık grevi yapanların zorla beslenmesi, işkence, zorla kaybetme ve yasal süreçte tam bir eksiklik" dedi.
Bu, yalnızca Guantanamo'da halen tutuklu bulunan 40 kişiyle değil, aynı zamanda son 19 yılda uluslararası hukuku ihlal eden suçlarla ve onlarda hesap sorulabilirliğin süregiden bir şekilde işlememesiyle ilgili. 11 Eylül saldırılarının 20. yıldönümüne doğru ilerlerken ve kalıcı adaleti sağlamak için çabalarken geleceği de alakadar ediyor.
Guantanamo'daki gözaltı tesisini kapatmak için bastıran Biden, Demokrat selefinin başarısız olduğu yerde başarıyı hedefliyor. Barack Obama, Amerikan değerlerine bir hakaret olarak gördüğü hapishane kompleksinin kapatılması için kampanya yürütmüştü.
Başkan Obama, 2007'deki kampanya gezisinde, "Ebu Gureyb'in karanlık koridorlarında ve Guantanamo'nun gözaltı hücrelerinde en kıymetli değerlerimizi tehlikeye attık" demişti.
2009'da, Beyaz Saray'daki ikinci gününde kapatılması için başkanlık emri çıkardı. Ancak görev yaptığı iki dönemde cezaevindeki tutukluların nüfusu 245'ten 41'e indirilse de Guantanamo Körfezi açık kaldı. ABD Kongresi, tutukluların ülkeye nakledilmesine izin vermeyi reddetti.
Tamir'inki gibi karmaşık davalar, Biden'ın karşılaşacağı zorlukları gösteriyor.
Dava dosyasında adı Abdülhadi el Iraki şeklinde yazılan Tamir, 2006 ekiminde Türkiye'de tutuklandı. ABD hükümetinin suçlamaları, onun El Kaide'ye "tavsiye ve yardımda bulunmak" için Irak'a gitmeye çalıştığını iddia ediyor. Ayrıca Afganistan'daki ABD askerlerine ve sivillere saldırılar düzenleyen savaşçılara komuta etmekle de suçlanıyor.
Askeri komisyon sisteminde, mahkeme başkanı olan yargıçlar birkaç yılda bir rotasyona tabi tutulur, bu da tekrar ve gecikmelere neden olur. İşleri daha da karmaşık hale getiren bir olay da yaşandı: Tamir'in davasının eski yargıçlarından birinin çıkar çatışması içinde olduğu tespit edildi. Bu da onun tüm kararlarını baştan görüşmek gerekebileceği anlamına geliyor.
ABD adalet sisteminin dışındaki Guantanamo'da dava görmek, iddia ve savunma makamlarının her duruşma için çok büyük bir maliyetle, uçakla adaya getirilmesi zorunluluğunu doğuruyor. The New York Times'ın yaptığı araştırma, adadaki tutukluluk ve yargılamaların toplam maliyetinin mahkûm başına yılda 13 milyon doları (yaklaşık 110 milyon TL) bulduğunu tahmin ediyor.
Davalarda bir de gizlilik katmanı var ki avukat Hensler, müvekkili Tamir'in bu yüzden adilane yargılanamadığını söylüyor. "Her askeri komisyon davası, ABD hükümeti tarafından işkence ve kötü muamele görmüş birini odağına alır" diyor.
Askeri komisyon sistemi altında, kayıtlara geçirebileceğimiz bu kötü muamele hakkında kendilerinden daha fazla bilgi edinmemiz gereken belgelere ve tanıklara erişemiyoruz.
Gözaltı merkezi ve askeri komisyona ne yapılması gerektiğine gelince, "Savaş bitti ve bu komisyonu da sonlandırmalı" diyor.
Columbia Üniversitesi'nde hukuk dersleri veren ve Bush yönetiminde tutuklularla ilişkileri denetleyen eski Pentagon yetkilisi Matthew C. Waxman da tesisin kapatılması gerektiğine inananlar arasında.
Waxman, 2001 ila 2003 yıllarında Ulusal Güvenlik Konseyi'nde Condoleezza Rice'ın altında, 2004 ve 2005'te tutuklu işlerinden sorumlu ilk savunma bakan yardımcısı olarak görev yaptı.
ABD hükümetinin, El Kaide'yle savaş sürdükçe bu örgütün savaşçılarını alıkoyabileceği yönündeki yasal önermeyi "benimsediğini", "ancak bu savaş süresiz, onlarca yıldır devam ederse ne olacağı sorusunu çözmek için hiçbir zaman tam olarak uğraşmadığını" The Independent'a söylüyor.
Tesisi fiilen kapatma sürecinin zorluklarla dolu olduğunu ifade ediyor.
"Guantanamo'yu eleştirmek kolay ama alternatifleri uygulamak zor. Tutukluları Birleşik Devletler'e taşımak siyasi olarak imkansızdı ve bazılarını yabancı ülkelerin almasını sağlamak zor oldu" diyor.
Kalan tutuklular arasında, ABD'nin kovuşturmayı başaramadığı ama bırakmayı veya nakletmeyi de istemeyeceği üst düzey El Kaide liderleri ve 11 Eylül planlayıcıları da var.
Üssün bir gözaltı tesisi olarak kullanılmasından çıkartılacak dersler olup olmadığı sorulduğunda şöyle diyor:
11 Eylül'den sonra zorlu tutuklama meseleleriyle acilen ilgilenmek gerekiyordu ancak Gitmo politikası başlangıçta uzun vadeli maliyetlere yeterince dikkat edilmeden oluşturuldu.
Guantanamo Körfezi Deniz Üssü sakinleri, dışarıda devam eden öfkeli tartışmalara çoğunlukla bağışık görünüyor. 116 kilometre kare boyunca uzanan doğal liman 6 bin kadar ordu mensubu, sivil, yüklenici, aile ve göçmen işçiye ev sahipliği yapmakta.
Üs, askeri tesisten çok bir Amerikan kasabasına benziyor. Bir McDonald's, bir bovling salonu, birkaç restoran, plajlar ve asfalt yollara sahip. Kötü şöhretli Işın Kampı'ndan sadece birkaç dakika uzaklıkta, bakımlı çimlere sahip geniş aile evleri bulunuyor. Ana caddelerden birinde yeni binalar yükseliyor.
"Guantanamo'yu kapatma" çabalarının, tüm üssü kapatmak anlamına geleceği yaygın bir yanılgıdır ki tüm üssü kapatmak da başlı başına bir tartışma konusudur. Bu münakaşalar sadece gözaltı merkezi ve beraberindeki mahkemelerle ilgili.
ABD, İspanyol-Amerikan Savaşı sırasında İspanyollardan aldığı körfezi, 1898'den beri kontrol ediyor. 1903'te Küba hükümetiyle üs için süresiz bir kira sözleşmesi imzaladı. Bugün üssün yasadışı olduğunu söyleyen Küba hükümeti, kaldırılması için defalarca çağrıda bulundu. Ancak üssün ABD'nin Karayipler'deki varlığı açısından taşıdığı stratejik önem, bu ülkenin buradan ivedilikle vazgeçmesini pek de mümkün kılmıyor.
Üssün yeni komutanı Yüzbaşı Samuel White, hapishanenin burada olanların sadece küçük bir parçası olduğu konusunda, ziyaretçileri etkilemeye hevesli. O üs operasyonlarını denetlerken, cezaevinden ve askeri komisyondan ayrı bir komutanlık sorumlu.
Okyanusa bakan ofisinde, The Independent'a "Gözaltı merkezinden dolayı topladığı ilgi anlaşılabilir ancak bu üssün tek işlevi bu değil" diyor.
Bu üs yüz yılı aşkın bir süredir burada, yani yüz yıldır burada durması size bunun bir hapishaneden daha fazlası olduğunu, bir gözaltı tesisinden daha fazlası olduğunu gösteriyor.
Yüzbaşı White, üs komutanlığı vazifesini kiracıları denetleyen bir ev sahibi olmakla karşılaştırıyor ki bu mülklerden biri de bir gözaltı tesisi oluyor.
"İyi, kötü, her neyse, bir şeyleri arkamızda bırakıp bırakmamamız gerektiğine dair bir yargıda bulunmuyorum. Bir kiracı belirli bir görevi yerine getirmek için burada ve bu üsteki tüm personelin güvenliği ve emniyeti için bir yükümlülüğümüz var" diyor.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/news/world/americas
Independent Türkçe için çeviren: Eren Umurbilir
© The Independent