İlk kez 18 yaşımda ruh sağlığım için yardım arayışına girmiştim. Üniversitede kalacağım yere yeni taşındığımda, yıllardır mustarip olduğum anksiyete ve depresyon, ev özlemiyle daha da kötüleşmişti. Doktorum antidepresan sertralin yazarak beni başından savmıştı.
Geçen yaz, 4 yıllık ilaç tedavisinden sonra kırılma noktasına ulaştım. Belirtilerimin, mustarip olduğuma inandırıldığım genel anksiyeteden daha fazlasını kapsadığını fark ederek araştırma yapmaya koyuldum. Biraz etraflıca düşünüp taşındıktan sonra, bunun muhtemelen DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) olduğunun farkına vardım.
Damgalanma ve bu bozukluğun toplumdaki yanlış tanınmasıyla koşullandığımdan, tamamen göz ardı ettim. "DEHB değilim" diye düşündüm.
Sınıfımdaki erkeklerin yaptığı gibi duvarlardan zıplamıyorum.
Hayatım boyunca beynimin farklı şekilde işlediğini hissediyordum. Küçüklüğümden beri tuhaf bir göz tikim var, bacaklarım hep huzursuzdu, bir motor tarafından yönlendirildiğimi hissediyordum ve zihinsel olarak o kadar hiperaktifim ki kendi cümlelerimde takılır ve istemeden başkalarının konuşmasını bölerim. Ruh halimde değişimler yaşadım; duygusal patlamalar, kafamdaki sesler küçücük olmasına rağmen o kadar bunaltıcı olurdu ki ağlardım.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Şüphelerimi ancak bir yere kadar bastırabildim. Tekrar içimi kemirmeye başladılar ve üçüncü karantina sırasında konuyu anneme açtım. DEHB'i anlayamayabileceğinden şüphelenerek, fazla bir yol almayı beklemiyordum ama annem kendisinin de DEHB olduğuna inandığını söyledi.
DEHB büyük ölçüde genetiktir ve DEHB ebeveynlerinin çocuklarında DEHB görülmesi daha olasıdır. Kadınlarda DEHB'i değerlendirmek üzere tıbben onaylanmış bir test yaptım ve 72 üzerinden 65 puan aldım. Annem de benzer bir puan aldı ve beyinlerimizin ilk başta düşündüğümüzden çok daha benzeştiğini fark ettik.
Annem ve ben, bu farkındalıkta birleşen tek anne-kız çifti değiliz. Deneyimi için iletişime geçtiğim bir kadın, DEHB'li iki çocuk annesi Hester Grainger, çocuklarına tanı konması sonrası söz konusu testi yaptırmaya karar vermiş: "Doktor, bana da tanı konup konmadığını sordu. Bunun üzerinde benim de DEHB'li olup olmadığımı öğrenmeye karar verdim. Her zaman biraz hiperdim, hayat doluydum, saatte 160 kilometre hızla giden biriydim ama bu hiç aklıma gelmemişti." Grainger'a da bu rahatsızlık teşhisi kondu.
Nispeten ortak farkındalığımıza rağmen, annem ve ben şu an teşhislerimizin farklı aşamalardayız. Seçme Hakkı (Seçme Hakkı/Right to Choose, Birleşik Kralllık'taki Ulusal Çevrimiçi Psikiyatri Hizmeti'dir. -ed.n.) vasıtasıyla bir teşhis aradım, bu da Ulusal Sağlık Hizmeti'nin (NHS) almam gereken özel değerlendirmeyi finanse edeceği anlamına geliyor. Halihazırda genel NHS bekleme listesindeki süreler korkunç. ADHD Action'a (Birleşik Krallık'ta DEHB farkındalığı için çalışan bir STK -ed.n.) göre yetişkinlerin üçte biri en az 13 aydır değerlendirme sırası bekliyor.
Hayatımın bir kısmını muhtemelen DEHB'le yitirdim. Okuldayken ya da halen üniversitede okurken destek arasaydım, daha iyi bir performans gösterebilirdim. Bunun yerine, her görevi mümkün olan en son dakikaya bıraktım ve her zaman esasen çok daha iyi performans gösterebileceğimi hissettim. Aynı zamanda, DEHB ile ilişkili olabileceğini fark etmediğim depresyon ve kaygı bozukluğu belirtileriyle mücadele ediyordum. Yetişkin yaşamımın muhtemelen haftalar tutan bir süresini yatakta, şimdilerde dopamin eksikliği olduğunu anladığım şeyden mustarip biçimde geçirdim. Bununla birlikte, doğru ilacın hayatımı değiştirebileceği konusunda umutlu hissediyorum.
Annemin bu konuda farklı bir görüşü var. Elli yaşındayken teşhisin ona pek bir faydası olmayacağını düşünüyor:
Hayatımda zaten çok fazla hata yaptım. DEHB tanısı konmak ve esasen baştan beri yapabileceğim bir şey olduğunun farkına varmak istemiyorum. Bu işe yaramayacak.
DEHB'nin mali durumunu etkilediğini, yetersiz bilgilendirilmiş kararlar vermesine ve dürtüsel harcamalar yapmasına neden olduğunu düşünüyor.
Yanıtı pek de şaşırtıcı değildi, DEHB kadınlarda kronik biçimde yetersiz teşhis ediliyor. Erkek çocukları ve yetişkin erkeklerde DEHB daha dışa dönükken, kız çocukları ve kadınlarda DEHB zihinsel hiperaktiviteyle kendini gösteriyor. Londra King's College'ın 2018 tarihli araştırmasına göre, erkek çocuklara kızlardan iki ila 10 kat daha fazla DEHB teşhisi konuyor.
Birleşik Krallık'taki akıl sağlığı hizmetlerine yaklaşımın değişmesi gerekiyor. Doktorum, depresyon ve kaygı bozukluğu belirtilerimi DEHB sonucu olarak düşünmedi, biraz daha derine inilmesi DEHB belirtilerinden mustarip genç kadınların hayatını değiştirebilir.
DEHB'nin toplumsal yorumlarının da değişmesi gerekiyor. DEHB'den mustarip olabileceğime dair tüm şüpheleri gözardı etmiştim çünkü DEHB'li bir kişinin dışarıdan görülür şekilde hiper, sosyal bakımdan rahatsız edici imajına uyduğuma inanmadım. Söz konusu yorumlar büyük ölçüde erkeklerdeki DEHB'e dayanıyordu, bu rahatsızlık kadınlarda bütünüyle farklı bir şekilde ortaya çıkıyor.
Parçaları birleştirmemiz biraz zaman aldı fakat süreç bizi birbirimize daha da yakınlaştırdı. Annemle sık sık benzer düşünce süreçlerimiz olmuş ama bunu anne-kız benzerliğine indirgemiştik. Ben onun düşüncelerini ve eylemlerini anlıyorum ve o da benimkileri. Bu, bir çeşit özgürleşimden başka bir şey değil.
Eleanor Noyce'un makalesinin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: DEHB’ye bakışımızın değişmesi gerek: Bu bozukluk kadınlarda ve kız çocuklarında farklı biçimlerde ortaya çıkıyor
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik
© The Independent