'Şeyh Said kıyamı mahkeme zabıtları (1)' başlıklı yazımda TBMM arşivlerinde yıllardır gün ışığına çıkmayı bekleyen mahkeme zabıtlarının yayımlanma hikayesini anlatmıştım.
Allah izin verirse bu konu ile ilgili yazmaya devam edeceğim.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
TBMM'nin yayımladığı mahkeme zabıtları dönemin önemli bir kısmını büyük ölçüde aydınlatacak bir belge niteliğinde.
En fazla merak edilen konuların başında da yargılananların hem kıyamın niteliği hem de birbirleri ile ilgili ifadeleri; bunun yanında mahkeme süresindeki tutum ve davranışları.
Bu konuda oldukça ilginç dokümanlar var.
Allah rahmet eylesin Abdülmelik Fırat Ağabey, Şeyh Said Efendi'nin kızı Ayşan Hanım'ın oğluydu, babası Şehabeddin Efendi de Şeyh Said Efendi'nin 1925'te Kuran okurken şehit edilen kardeşi Hınıs Müftüsü Bahaeddin Efendi'nin oğlu.
Her iki dedesinin yanı sıra babaannesi ve anneannesi de kardeş.
Şeyh Said Efendi ile kardeşi Şeyh Bahaeddin bacanak.
Abdülmelik Ağabey, 1925'ten sonra Şeyh Said Ailesi'nin hem ilimi, hem siyasi ve hem de ailevi olarak lideri olan, herkes tarafından sevilen ve sayılan dayısı Şeyh Ali Rıza Efendi'nin terbiyesi altında büyür.
Abdülmelik Ağabey, annesi ile babası amca çocukları olduğundan Kürt aşiret töresine uygun olarak dayısı Şeyh Ali Rıza Efendi'den 'dayı' olarak değil, hep 'Amucam Ali Rıza Efendi' şeklinde bahsederdi.
Kendisini büyük bir saygı, sevgi ve takdirle anardı.
Sonraları kayınpederi de olan 'amucasının' en yakınındaki kişilerden biri olması nedeniyle anlattıklarının büyük bir bölümü 'canlı şahitlik' derecesindeydi.
Ali Rıza Efendi de ne yazık ki birçok Kürt ileri geleni gibi anılarını (hatıratını) yazmadan vefat etti.
Sorulduğunda 'kıyam' yıllarında birlikte hareket ettiklerinin çoğunun yakın akraba, dost, ahbap, mürit ve tarikatlarının halifesi olduğunu; objektif gözlem ve fikirlerini yazması halinde kırgınlıklar doğacağından endişe ettiğini söylediği rivayet edilir.
Maalesef gerçekler çoğu zaman 'zülfü yâre' dokunur.
Abdülmelik Ağabey de uzun yıllar anılarını yazmadı. Benim mutlaka yazması gerektiği ile ilgili telkinlerime ise hep 'amucası' Ali Rıza Efendi'nin endişesini gerekçe gösterir, "Kalan ömrümüzde bir de bunlarla kavga etmeyelim" diye cevap verirdi.
Ömrünün son yıllarında Ferzende Kaya, kendisi ile yaptığı uzun söyleşiyi 'Mezopotamya Sürgünleri' adı altında kitaplaştırdı. Sağ olsun çok da iyi bir iş yaptı.
Avesta Yayınları da 'Fırat Mahzun Akar' kitabını yayımladı.
Genelde çok kibar ve aynı zamanda da çok özenli bir dil kullanan Abdülmelik Ağabey, söyleşisinin bir yerinde Kırklareli'nin Vize İlçesi'nin Sergen Köyü'nde ailece sürgün bulundukları dönemde 1925'te Bitlis Valisi olan Kazım Dirik'in Trakya Umumi Müfettişi olarak Sergen'e geldiğini ve amcası Ali Rıza Efendi ile sohbetlerinde;
"Şeyh Said isyan ettiğinde Bitlis'in en nüfuzlu şeyhleri olan Abdülbaki Küfrevi, Norşinli Şeyh Masum (Şeyh Hazret Muhammed Diyaüddin'in kardeşi oğlu) ve Oxinli Şeyh Alaaddin (Şeyh Fethullahi Verkanisi'nin oğlu) yanına geldiklerini ve kendilerine para ve silah verilmesi halinde Şeyh Said'e karşı savaşacaklarını söylediklerini, kendisinin önceleri buna karşı çıktığını ancak Mustafa Kemal ile irtibatı sonrası emriyle bu parayı verdiğini; isyan sona erdikten sonra ise verdiği paraları fazlası ile geri alarak bu kişileri Anadolu'nun değişik illerine sürgün ettiğini" aktardı.
Halk arasındaki bir başka rivayet de dini inancının yanı sıra Kürt milli duyguları da olan Şeyh Masum'un kıyama katılmak için adamları ile harekete geçtiği ancak Şeyh Alaaddin'in yolunu keserek izin vermediği yönünde.
Kitaplar yayımlandıktan sonra gerçekten de kıyamet koptu!
Abdülmelik Ağabey de Şeyh Ali Rıza Efendi gibi endişelerinde haklı çıktı!
Söyleşide adı geçen şeyhlerin aileleri Abdülmelik Ağabey'i topa tuttu!
Abdülmelik Ağabey hayatı boyunca kimseye iftira atmadı, varsa bir yanlış veya iftira o da Kazım Dirik'e ait.
TBMM'nin yayımladığı 'Şeyh Said Mahkemesi Zabıtları' bu konularla ilgili iddia ve tartışmaları aydınlatacak oldukça ayrıntılı örneklerle dolu.
Devam edeceğiz inşallah!
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish