Günümüzün popüler başlıklarından biri "Z Kuşağı"…
Pek çok televizyon ve YouTube kanalında, gazetede Z kuşağının siyasetten ne beklediğine, nelere ilgi gösterdiğine, onlar için ideal siyasetçi profilinin nasıl olması gerektiğine dair yorumlar ve görüşler paylaşıldı.
Uzun zamandır üzerinde durduğum ve anlamaya çalıştığım bu kuşağa dair, bilimsel verilere dayanan araştırmaların peşindeydim, çünkü yapılan yorumların pek çoğunun ucu bana göre açıktı.
Tam da "çok kapsamlı bir araştırma bulamadım" derken karşıma bir kitap çıkıverdi.
"Z'nin siyaseti"…
Kitabın yazarı araştırmacı Zafer Küçükşabanoğlu.
Araştırmalarına, bizler daha bu kuşağın adını zikretmeden çok öncesinde başlamıştı Küçükşabanoğlu.
Bir ekiple, bu kuşağı derinlemesine mercek altına alarak, her şeyi somut verilere dayandırmıştı.
Dolayısıyla yoruma açık değil, rakamlar üzerinden analizlerin söz konusu olduğu bu çalışma dikkatimi çekti.
Araştırmalarının detaylarına girdiğimde gördüm ki Z kuşağına dair doğru zannettiğimiz çok fazla yanlış var.
Bu araştırmayı neden ciddiye almalıyız?
Çünkü Türkiye nüfusunun yüzde 31'i, yaklaşık 26 milyonu Z kuşağı ama mecliste Z kuşağını yaş olarak temsil eden kimse yok.
Bu kuşağın oy potansiyeli yüzde 12,6 üstelik.
Y kuşağı devreye girdiğinde, Z ve Y kuşağı nüfus oranı 52 milyon ancak meclisteki toplam temsil oranı sadece yüzde 13,5.
Dahası, Küçükşabanoğlu'nun verilerine göre Z kuşağını gerçekten anlamayan siyasetçiler önümüzdeki seçimleri kazanamayacak!
Dolayısıyla siyasetçiler için bu kuşağı anlayabilmek çok önemli.
İşte bu noktada, kendisiyle yaptığım röportajda siyasetçilere çok ciddi tüyolar veriyor Zafer Küçükşabanoğlu.
Z kuşağı nasıl bir siyaset anlayışı bekliyor?
Mizahın Z kuşağına etkisi ne?
Bu kuşağa göre ideal siyasetçi nasıl olmalı?
Eğitimden beklentileri neler?
2023 seçimlerine Z kuşağının etkisi ne olacak?
Ve daha fazlasını araştırmacı-yazar Zafer Küçükşabanoğlu'na sordum.
Yapılan çalışmalar Z kuşağının önümüzdeki seçimlerde yüzde 80 oranında sandığa gideceğini österiyor.
Siyasetçiler diyaloglarında mizah kullanmalı mı?
Günümüz siyast anlayışıyla Z kuşağının siyasete bakışı çok zıt.
"Doğru bilinen yanlışlardan ilki Z Kuşağının apolitiklik olduğu"
- Öncelikle elinize sağlık, "Z'nin siyaseti" derken gerçekten bilimsel verilere dayandırdığınız, istatistiksel üzerinden hazırlayıp yazdığınız çok önemli bir kitap kanımca. Z Kuşağına dair çok şey söylendi, yazıldı, çizildi. Sizin kitabınızı okuduktan sonra şunu fark ettim; aslında yanlış bilinen pek çok şey var Z kuşağına dair. Z kuşağına dair yanlış bilinenler neler?
Teşekkürler Benan Hanım nazik davetiniz için. Tabi ki Z kuşağı konusu çok uzun bir konu ama bugün sizlerle belli başlıkları konuşacağız. Tabi 2017 yılından bu yana ben Z kuşağını araştırıyorum. 2017 yılında çok fazla popüler bir konu değildi, siz de iyi biliyorsunuz. Ama son günlerde belki de ana gündem konularından bir tanesi oldu.
Tabii ki Z kuşağı siyaseten çok önemli bir konu. Elbette bu konuda araştırma yapan çok başarılı insanlar var, televizyonları açtığımız zaman bu konuyla ilgili yorum yapan çok insan var. Ama tabi benim kendi araştırmalarımı, kendi gözlemlerimi "Z'nin siyaseti" kitabımda topladım ve kamuoyuyla buluşturdum. Çok çok da iyi gidiyor.
- Hayırlı olsun yeniden.
Çok teşekkür ederim. Çokça doğru bilinen yanlışlar var. Bazen ben televizyonları ya da YouTube programlarını takip ederken hayretler içerisinde kalıyorum. Çünkü benim aklımdaki, benim araştırdığım ve bilimsel verilere dayandırdığım Z kuşağından bambaşka bir Z kuşağının siyasete bakışını anlatan insanlar var. Çok fazla doğru bilinen yanlışlar var.
- Nelerdir onlar?
En önemlisi şu Benan Hanım; Z kuşağının apolitik olduğunu söyleyenler. Doğru bilinen yanlışlardan ilki apolitiklik olduğunu söyleyebiliriz. İkincisi ise -az sonra detaylarına ineceğiz muhakkak- Z kuşağının oy kullanırken ailesinden etkilendiğini söyleyen büyük bir grup var.
- Ailelerinde etkilenmiyorlar mı?
Kesinlikle etkilenmiyorlar. Onların detaylarına değinebiliriz. Aslında doğru bilinen çok yanlış var ama bana göre en çok yanlış ifade edilen, Z kuşağının apolitik olduğu ve bu kuşağın ailesinden etkilenerek oy kullandığını söyleyen gruplar.
"Z kuşağı kesinlikle ve kesinlikle geçmişi konuşmak istemiyor; geçmişi konuşmaktan nefret ediyor"
- Pekala, şimdi hemen şuna da değinmek istiyorum. Yine farklı kanallarda bu konuyla ilgili konuşulan, tartışılan başlıklardan bir tanesi Z kuşağının nelere ilgi gösterdiği ve neleri sıkıcı bulduğu… Neleri sıkıcı buluyor?
Harika. Benan Hanım Z kuşağının çok sıkıcı bulduğu konular var, ama ben size sihirli bir cümle söyleyeyim, onun altını hep birlikte konu başlıklarımızla dolduralım.
Z kuşağı geçmişi konuşmaktan nefret ediyor aslında. Sıkılıyor demek belki de hafif kalacak, Z kuşağı geçmişi konuşmaktan nefret ediyor. Z kuşağı geleceği konuşmak istiyor. O yüzden en sıkıcı konulardan bir tanesi bu.
Geçmiş ne demek peki? Yani teknolojide de geçmişi konuşmak Z kuşağını sıkıyor, siyasette de geçmişi konuşmak Z kuşağını sıkıyor, ekonomide de, yatırımda da, kalkınma programlarında da geçmişi konuşmaktan çok sıkılıyor Z kuşağı. Aslında geçmiş olan her konu başlığından Z kuşağının sıkıldığını hatta ve hatta nefret ettiğini söyleyebilirim size.
- O zaman siyasetçiler, miting meydanlarında geçmişe atıflar yaparken çok fazla belki de hiç Z kuşağına hitap etmemiş oluyorlar…
Ben 4 yıldır araştırma yapıyorum. En son da Kuantum Araştırma ile birlikte çok kapsamlı bir araştırma yaptık ve sadece 18-20 yaş arasını almadık, 14-20 yaş arasını aldık. Bizim gördüğümüz Z kuşağı kesinlikle ve kesinlikle geçmişi konuşmak istemiyor. Geleceği konuşmak istiyor.
O yüzden siyasetçilerimiz bence kesinlikle geleceği konuşmalılar. Ne kadar çok geleceği konuşurlarsa o kadar çok Z kuşağını kazanırlar. Ne kadar çok geçmişi konuşmaya devam ederlerse, zaten Z kuşağı ile bir kopukluk var ve o konukluk artık daha fazlalaşacak. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim.
- Peki Zafer Bey, nasıl bir siyaset anlayışı bekliyor Z kuşağı siyasetçilerde?
Benan Hanım çok güzel bir soru, çok teşekkür ederim. Şimdi isterseniz Z kuşağının bir potansiyelinden bahsedeyim. Onda sonra nasıl bir anlayış bekliyor, ona yavaş yavaş girelim.
Şimdi "Bazen siyaset basit bir matematiktir" derler. Çok da geniş tutmadan, bizi izleyenleri de daha sonradan sıkmamak adına birkaç rakam vermek istiyorum sadece. Türkiye'de Z kuşağının nüfusu ne kadar, onu ben size aktarayım.
Genellikle literatürde 1996 yılından sonra doğanlar da Z kuşağı olarak değerlendiriliyor ama ağırlıklı 2000 yılından sonra doğanlar Z kuşağı olarak değerlendiriliyor. Ben de 2000 yılından sonra doğanları kıstas olarak alıyorum.
Şimdi Türkiye'de 84 milyona yaklaşık bir nüfusumuz var biliyorsunuz, Türkiye Cumhuriyeti'nin yüzde 31'i yani yaklaşık 26 milyonu Z kuşağı. Bunu özellikle söylemek istiyorum; 26 milyonluk bir Z kuşağımız var. Peki, Türkiye'nin yaş ortalaması kaç? Sizin bir fikriniz var mı bu konuda?
- Kitabınızı okumasaydım 45 derdim.
Yaklaşmışsınız, TÜİK her sene açıklıyor, 2019 projeksiyonlarında 32,4'tü Türkiye'nin yaş ortalaması. 2020 yılı için açıklandı; Türkiye'nin yaş ortalaması yüzde 32,7. Yani ülkemizde yüzde 31'lik, yaklaşık 26 milyonluk bir Z kuşağı var ve Türkiye'nin yaş ortalaması yüzde 32,7.
Şimdi Türkiye'de yüzde 31'lik bir Z kuşağı var ama Türkiye Büyük Millet Meclisimizde (TBMM) Z kuşağını temsil eden milletvekilimiz yok. Yani çok net; yok.
Peki, Y kuşağını ele alalım. Y kuşağı şu anda Türkiye'de en kapsamlı, en kalabalık nüfus. Y kuşağı da 1980-99 yılları arasında doğan kuşak. Ben de Y kuşağı içerisindeyim. Y kuşağı da yaklaşık 26,5'luk bir kitle.
Hani Z kuşağı meclisimizde hiç yok dedik ya, Y kuşağını da alalım, Y + Z kuşağı yani 0-40 yaş arası meclisimizde kaç milletvekilimiz var: sadece 8.
Yani şunu özellikle sizin aracılığınızla, altını çizerek söylemek istiyorum: Z + Y kuşağı ülkemizde yaklaşık 52 milyon. Nüfusun yüzde 62'sine denk geliyor. Yani 84 milyona yaklaşık nüfusumuzun yaklaşık yüzde 62'si Y + Z kuşağı, meclisteki temsiliyet oranı ise sadece yüzde 13,5. Burada bir problem var Benan Hanım.
- Hatta çok büyük bir problem var orada…
Ben daha fazla ileriye gideyim. Türkiye'nin yaş ortalaması 32,7 dedik, peki, TBMM'nin yaş ortalaması kaç: 51. Nüfusumuzun 32,7 olan yaş ortalamasına karşılık meclisin yaş ortalaması 51.
Hatta bazı partilerimizin yaş ortalaması neredeyse 60. 30 yaş altı milletvekili olmayan partilerimiz var. Bunu özellikle söylemek isterim. Tabii ki seçilme yaşı biliyorsunuz, 2017 yılından itibaren dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve tüm halkın ve liderlerin de desteğiyle 18 yaşına indirildi.
Bu da güzel bir gelişme. Ama 32,7 Türkiye'nin yaş ortalaması, meclisin yaş ortalaması 51. Z kuşağını temsilen mecliste hiç milletvekili yok. Y kuşağını kattığınız zaman da sadece yüzde 13,5… 18-29 yaş arası 2019'da seçilen sadece 8 milletvekilimiz var.
Şunu da özellikle söylemek isterim; Z kuşağı neden bu kadar önemli?.. Çünkü 2023 yılında eğer bir seçim olursa, 7 milyon 543 bin oy potansiyeli var.
Peki, 7 milyon 543 bin oy potansiyeli şu andaki siyasal sistemde yaklaşık yüzde kaç bir oy potansiyeline denk gelecek diye soracak olursanız, yüzde 12,6.
- Çok büyük bir oran. Peki, burada şunu da sormak isterim: Bu oranın kaçta kaçı sizce sandığa gider? Evet, oy potansiyeli yüksek, geniş bir kitle, fakat gerçekten bu kitle sandığa oy kullanmaya gidecek mi? Ya da kaçta kaçı sandığa gidecek gibi görünüyor?
Benim yaptığım araştırmalarda ve yaptığım analizlerde ben şunu gördüm: 2018 yılında Z kuşağının yüzde 55-60'ının sandığa gittiği öngörülüyor.
2021 yılında eğer bir erken seçim olursa -ki ülkemizde erken seçim her zaman gündemdedir- Z kuşağının yüzde 76,2'si "Ben sandığa gideceğim" diyor.
2022 yılında yine erken seçim niteliğinde bir seçim olursa Z kuşağının yüzde 78'i "Ben sandığa gideceğim" diyor.
2023 yılında, seçim normal vaktinde yapılırsa eğer Z kuşağının yüzde 81,2'si "Ben sandığa gideceğim" diyor.
2018'de Z kuşağının yüzde 60'ının sandığa gittiğini düşünürsek, 2023'te yüzde 80'i "gideceğim" diyor.
Yani Z kuşağını 2018'e göre kıyaslarsak, en az yüzde 20'lik bir dilim daha faza sandığa gidecek. Bu seçimlerde Z kuşağının daha fazla sandığa gideceğini çok net olarak bir şekilde söyleyebilirim.
- Şimdi şöyle çok kabaca bir hesap yapıyorum, tabi önümde hesap makinası yok. O zaman yaklaşık 7,5 milyonluk nüfusa sahip ve oy potansiyeli olan Z kuşağının yaklaşık 6,5 milyonu sandığa gidecek 2023'te.
2023'te olursa evet. Ama erken olursa çok az bir düşüş olacak. En azında sizin aracılığınızla şunu söyleyebiliriz; bu seçimde Z kuşağının seçime katılım oranı geçmiş seçime göre daha fazla olacak. Yüzde 20'lik bir daha fazla kesim sandığa gidecek.
Yani 7,5 milyon diyoruz ama yüzde 75!i bile gitse, ne kadar ciddi bir oy potansiyeline sahip olduğunu bizi dinleyen, okuyan herkes bunu anlaşım olacak tekrardan.
Çünkü yeni sistemde biliyorsunuz, herkes yüzde 1 diyor ama yüzde 0,5'in bile önemli olduğu sistemde, Z kuşağının toplamında yüzde 12,6'lık bir potansiyelin olması çok büyük bir konu.
Ben hatta kitabımda da yazdım, okumuşsunuzdur, şu anda ittifaklar var, başka ittifaklar kurulabilir diye kamuoyunda görüyoruz. Keşke ittifaklarımız, + Z kuşağını da alsa, Z Kuşağı İttifakı da oluşsa ne güzel olmuş olur. Z kuşağı ile ittifak yapmak, hem gençleri kazanmak hem de seçimleri kazanmak demek.
- Şimdi tam burada bana çok güzel bir pas attınız aslında bunu söyleyerek. Çünkü şunu soracaktım. Tabi şu anki siyasetçiler, parti liderleri, gençleri farklı mecralarda, sosyal medyada yakalamaya çalışıyorlar. Bunu yaparken de çeşitli videolar, esprili videolar paylaşarak bir yol izlediklerini görüyoruz biz son dönemde. Z kuşağının mizah anlayışı ne? Ayrıca parti liderlerinin, siyasetçilerin izlediği bu yol Z kuşağını etkiler mi?
Şimdi çok güzel bir soru sordunuz. Pas attım ama çok da güzel bir soruyla dönüş yaptınız bana. Hemen şunu söyleyeyim; Z kuşağı mizaha bayılıyor. Z kuşağı gerçekten mizahtan hoşlanıyor.
Çünkü mizah ve siyaset aslında çok yakın bir ilişki içerisinde. Geçmişten bugüne kadar mizah da siyasetten etkilenmiş, siyaset de mizahtan etkilenmiş. Şöyle biraz bizi dinleyen, okuyanları geriye döndürelim; geçmişteki birçok liderimiz en sert eleştirilerini bile mizahla yaparlardı.
- Tabi. Turgut Özal'lar, Süleyman Demirel'ler, Erbakan bile…
Kesinlikle. Süleyman Demrel, Turgut Özal, Erbakan, İnönü… Bunu çok güzel yaparlardı.
- Tansu Çiller…
Tansu Çiller, hani kısmen. Ben de siyaset bilimi ile uğraştığım için okuduğum kadarıyla biliyorum. Tansu Hanım da bir Erbakan, bir İnönü, Özal, Demirel kadar olmasa da mizah yapabilirdi.
Günümüzde de hani ben şöyle bakıyorum gerçekten, Binali Yıldırım'ı bu liderle yakın olarak mizah için görebilirim.
Şimdi biz Z kuşağına sorduk; "Sizce siyasetçiler iletişimlerinde mizah kullanmalı mı?" diye. Yüzde 78'i "Evet, kullanmalı" dedi. Bakın bu çok önemli bir anekdottur, yüzde 78 ciddi bir orandır.
2023'de 7,5 milyon oy kullanacak Z Kuşağı siyasetçilerden mizah kullanmasını istiyor. Bunu özellikle buradan siyasetçilerimize söylemiş olalım.
Tabi günümüz siyaseti çok sert, mizah yapıldığı zaman siyasetçiyi daha sempatikleştiriyor. Biz yaptığımız birçok odak grup görüşmesinde de bunu daha çok detaylandırdık.
Ve Z Kuşağının birçoğu şunu söylüyor: "Siyasetçi mizah yaptığı zaman bizden gibi oluyor." Sevilebilirliği daha fazla artıyor.
Ama mizah derken de Z Kuşağı çok zeki bir kuşak. Z kuşağının oyunu sadece mizah yaparak alamazsınız. Mizahı ölçüsünde istiyor, yerinde istiyor.
- Nedir o ölçü?
Ukrayna Başbakanı gibi, komedyen gibi bir mizah istemiyor siyasetçilerden. Ama bu gergin havayı dağıtmak ve Z kuşağının dikkatini çekmek için ölçüsünde mizah yapılırsa, gerçekten Z kuşağının siyasetçiler dikkatini çekecektir.
O yüzden siyasetçilerimizin muhakkak, günümüzde Z kuşağının bu kadar oy potansiyeli varken, mizah kabiliyetlerini geliştirmesi lazım.
Ama bir siyasetçinin mizah kabiliyeti yoksa ve mizah yapmaya çalışırsa da bu Z kuşağı için zaten eksi nottur. Öyle bir kabiliyeti varsa yapmalı.
- Peki, nasıl mizah yapsınlar? Yani hazırladıkları iki tane klip, iki video Z kuşağı için yeterli mi? Yutuyor mu Z kuşağı bunu? Ya da daha açık ifadeyle yutar mı?
Yutmaz. Onu söyleyeyim Z kuşağı çok zeki bir kuşak. Sizin Twitter'dan Netflix'te izlediğiniz bir dizi ile ilgili bir tweet atmanız size göre, danışmanlarınıza göre mizah sayılabilir, ama Z kuşağı için mizah sayılmıyor.
- Neler Z Kuşağı için mizah sayılıyor?
Yani mizah şöyle; şu anda siyasette çok gergin bir atmosfer var, herkes birbirine çok sert ifadeler kullanıyor. Siz eleştirinizi mizah ile yapabilirsiniz.
Mesela ben Yavuz Donat'ın bir yazısını okumuştum. Daha sonra birçok yerde okudum. Rahmetli Turgut Özal ile rahmetli Erdal İnönü havalimanında karşılaşıyorlar. Ve orada çok enteresan bir anekdot oluyor.
Turgut Özal, Erdal İnönü'ye "Sizi gören efendim bir kıtlık var zanneder" diyor. İnönü de "Sizi gören de kıtlığın sebebini anlar" diye yanıtlıyor.
Bakın birbirleriyle bir mizah duygusu içerisinde iletişim kurmuşlar. Tabii ki bu mizah konusu çok geniş bir konu ama mizah konusunda sahicilik çok önemli.
Sahicilik nedir; orijinal, sahte olmayan. Yani siz mizahı, o anda Z Kuşağını yakalamak için, oyuna almak için sahici olmadan yaparsanız, o orijinalliği, sahiciliği Z kuşağı çok iyi anlıyor.
Mizah kabiliyeti siyasilerin sonradan kazanabilecekleri bir yetenek mi diye sorarsanız, bence çok fazla sonradan kazanabilecekleri bir yetenek değil. O yüzden o topa hiç girmesinler, var olan itibarları da belki ex olur.
Ama o yetenekleri varsa ve geliştirebileceklerine inanıyorlarsa tabii ki mizah yapabilirler. Tabi sosyal medya aracılığıyla bu olur, ama bir tane tweet atarak, caps paylaşarak, bir animasyonlu video yaparak, çok fazla mizah açısından Z kuşağını etkileyebileceklerini zannetmiyorum.
- Peki, şimdi bu başlıklardan bir tanesi olsun. Z Kuşağı mizahı seviyor dedik ama mizah bir kenara bırakıldığında Z Kuşağının ideal siyasetçi olarak görmesi için kalan başlıklar neler? Yani ideal siyasetçi Z Kuşağına göre nasıl olmalı?
İdeal siyasetçi Z Kuşağına göre nasıl olmalı? Aslında Z Kuşağı, siyasetçide birçok özellik istiyor. Bir bütün olarak istiyor, yani sadece birkaç özellik değil, bütün özelliklerini bir arada istiyor. O tabi çok zor bir durum baktığınız zaman.
Ama Z Kuşağı siyasetçide şöyle bir özellik istiyor: Siyaseti meslek olarak görmeyen bir siyasetçi istiyor. Yani siyasetçinin bir mesleği olmalı. Mühendissinizdir, öğretmesinizdir, iş adamısınızdır… Bir mesleği olmalı ve siyaseti gönüllü olarak yapmalıdır.
İkincisi ise, siyasetçinin eğitimli olmasını istiyor. Z Kuşağına biz sorduk "Siyasetçi sizce eğitimli mi olmalı" diye. Gerçekten çok yüksek bir oranda eğitimli olmasını istiyorlar. Siyasetçinin yabancı dil bilmesini istiyorlar.
Aslında baktığımız zaman, eğitimli ve yabancı dil bilmesini isteyen çok ciddi bir Z Kuşağı var. Aslında siz de siyasete girmelisiniz bence Benan Hanım. Siz de eğitimlisiniz ve yabancı dil bilginizin çok fazla olduğunu biliyorum. Z Kuşağı için ideal bir profilsiniz aslında. Onu da söylemeden edemeyeceğim.
- Öyle mi… Önümüzdeki süreçte olabilir, neden olmasın. Belki 10 yıl sonra diyeceğim. Şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin içinde bir Benan Kepsutlu düşünemiyorum. Ben gazeteci olarak devam edeyim şimdi.
Ama tabi belli olmaz. En azından Z Kuşağının istediği ideal siyasetçi profiline yakın olduğunuzu söylemek isterim.
Tabii ki Z Kuşağı ideal siyasetçi profilinde siyasetçiyi sosyal alanlarda görmek istiyor. Bu çok önemli. Siyasetçilerimizin sosyal alanda daha fazla vakit geçirmesi lazım.
Mizahı zaten konuştuk. Ayrıca ilk baştaki sorunuzla çok kısa konuştuk ama… Geçmişi değil geleceği konuşan bir siyasetçi istiyor.
Teknolojiyi konuşan, girişimciliği konuşan, argo ve sert konuşmayan bir siyasetçi profili istiyor. Her şeyden öte sahici bir siyasetçi istiyor. Bunları artırabiliriz ama bunlar Z kuşağının en çok istediği siyasetçi profili.
Tabii ki genç siyasetçi istiyor. Bu çok önemli. Z Kuşağının yaklaşık yüzde 60'ına yakını, "24-45 yaş arası siyasetçiler olsun" diyor.
Yüzde 20'ye yakın bir kesim de "Siyasetçinin yaşı önemli değil" diyor. Belki Bernie Sanders gibi bir siyasetçi hayal ediyorlar.
Biliyorsunuz, siz de çok yakından takip ediyorsunuz dış politikayı, Bernie Sanders yaşı çok ilerde olmasına rağmen, gençlerle iyi bir iletişimin de ötesinde bağ kurdu. Özellikle eğitim politikalarıyla bağ kurdu.
Ama genç siyasetçiler önemli. Liderler belki genç olmasa bile, ön plandaki kadrolarına muhakkak gençleri koymak zorunda kalacaklar. Çünkü Z Kuşağı genç siyasetçi istiyor Benan Hanım.
- Şimdi tabi ilk başta, şu anda mecliste Z Kuşağını temsil olmadığını söylediniz, Y kuşağına dair 8 milletvekilini işaret ettiniz. Peki, gerçekten Z Kuşağının siyaset içerisinde yer alma merakı var mı?
Çok güzel bir soru. Aslında bizim söyleşimizin ana noktası bu Benan Hanım. Şimdi baktığınız zaman Z Kuşağının apolitik göründüğüne dair yanlışlar var demiştik, onu biraz detaylandıralım.
Şimdi apolitik ne demek, onu ben sizin aracılığınızla paylaşmak istiyorum. Apolitik, Türk Dil Kurumu'nun tanımına göre, "siyasi görüş ve olaylardan habersiz veya onlara kayıtsız kalan."
Şimdi ben size soruyorum. Bizi izleyenler, okuyanlar da kendilerine sorsunlar. Sizce ülkemizdeki Z Kuşağı siyasi olay ve görüşlerden habersiz ve kayıtsız mı?
- Hayır. Bence hiç değiller.
Hiç kayıtsız değiller. Siz bu kuşağa nasıl apolitik dersiniz. Tabii ki röportaj yapılırken "A bakanın ismini biliyor musunuz?" diye sorulduğu zaman genç bilmeyebilir. "Siyasete girmek istiyor musunuz?" sorduğunuzda belki "Hayır" diyebilir. Ama bunların cevabı olumsuz diye, siz Z Kuşağına nasıl apolitik damgası basarsınız. O zaman Türkiye'nin yüzde 80'i apolitik dersiniz.
Bence bir araştırma yapılsa dünyada, ben bundan çok eminim, ülkemizdeki Z Kuşağı politiklik açısında belki ilk 5'e girer. Bu konuda o kadar iddialıyım.
Tabii ki şunu sorduk Z Kuşağına; "Siyasete girmek istiyor musunuz?" dedik. Z Kuşağının yüzde 78,9'u "Ben siyasete girmek istemiyorum" dedi.
Şimdi Z Kuşağı apolitik değildir diyorum, aynı zamanda siyasete girmek istemiyorlar diyorum. Bir tezatlık var gibi görünüyor ama Benan Hanım, Z Kuşağı günümüz siyasetine girmek istemiyor.
- Yani, "Siyaset bu şekildeyse yer bulmak istemiyoruz bu siyasetin içerisinde" diyorlar…
Kesinlikle. Çok kapsamlı araştırmalar yaparken odak gruplara, bir genç arkadaşımız dedi ki görüşmede "Ben bu kavgaya girmek istemiyorum."
Ve Z Kuşağına "Gözünüzü kapatın, siyaset arenasındasınız, meclistesiniz. Ne hayal ediyorsunuz?" diye sorduk. Yüzde 70'i –beni çok üzdü açıkçası bu oran- "karmaşa, kaos, tartışma ve kötü söz" diye cevap verdi.
Z Kuşağının siyasetinde kötü söz yok. Z Kuşağının siyasetinde kavga yok, karmaşa yok.
Peki, siyasetten de uzaklaşalım, herhangi bir konu olarak düşünelim. Siz kavganın, kaosun, kötü sözün, tartışmanın olduğu yerde bulunmak ister misiniz?.. Bana da bir mikrofon uzatsalar, ben de belki girmek istemiyorum diyeceğim.
O gencimizin söylediği söz çok önemli bir söz; "Ben bu kavgaya girmek istemiyorum" diyor. O yüzden Z Kuşağı şu an için siyasetin içine girmek istemiyor ama günümüz siyasetinde olmak istemiyor.
Araştırmamızı biraz daha genişletiyoruz, siyaset sosyoloğu çok güzel bir söz söylemiş; "Siz siyasetle ilgilenmeseniz de siyaset sizinle ilgilenmektedir" demiş.
Artık Z Kuşağı günümüz siyasetini dönüştürmeye çalışıyor. Ve bir kültür yaratmaya çalışıyor; geleneksel kültürden yeni bir siyaset kültürü yaratmaya istekli, kararlı bir kuşakla karşı karşıyayız.
O yüzden çok net görüldüğü gibi günümüz siyaseti ile Z Kuşağının siyasete bakışı çok zıt.
Geleneksel siyaset Z Kuşağı için olmaz. Yeni bir siyaset kültürünü de şu anki siyasetçiler yaratamıyor. Z Kuşağı bunun için bir ikna sürecinde.
Z Kuşağının yüzde 78,9'u "siyasete girmeyeceğim" demişti, umarım bu oran, siyasete girme oranı düşer.
Düşünün, 2019 Aralık ayından 2020 sonuna kadar Türkiye'de 24 parti kurulmuş. Hemen hemen her ay iki parti kurulmuş. Ben çok merak ediyorum, Z Kuşağının yüzde 78,9'u siyasete girmek istemiyor, bu partiler nasıl insanlar bulup da partilerine kaydediyorlar bilmiyorum. Nerede bu insan kaynağı bilemiyorum.
- Güzel bir noktaya değindiniz. Şimdi tabi konuşacak çok şey var ama son birkaç tane soruya daha değinmek istiyorum hızlıca. Bir, eğitimden beklentileri nedir? Çünkü bir taraftan da çok girişimci bir ruha sahip Z Kuşağı. Eğitimden beklentileri ve girişimciliğe dair hangi noktalar önemli?
Kesinlikle Z Kuşağı için eğitim olmazsa olmaz. Eğitimle ilgili Z Kuşağının ciddi problemleri var. Kendilerine "Elinizde sihirli bir değnek olsa ilk değiştirmek isteyeceğiniz konu başlığı nedir" diye sorduğumuzda "Eğitim" dediler.
Gerçekten siyasetçilerimizin eğitim konusuna ayrı bir pencere açmaları lazım. Eğitimle konusunda atılacak her adım Z Kuşağının ciddi şekilde dikkatini çekecektir.
Tabii ki eğitimle ilgili problemler çok fazla Z Kuşağına göre. Z Kuşağının yüzde 70'i aldığı eğitimin yeterli olmadığını söylüyor. Yüzde 53'ü üniversitelerin onları iş hayatına hazırlamadığını söylüyor. Yüzde 32,4'ü sistemin yanlış olduğunu söylüyor (tabi burada pandeminin de etkisi vardır).
26 milyonluk Z Kuşağından bahsediyoruz; eğitimle ilgili inançları çok fazla kalmamış. Siyasetçilerimizin Z Kuşağı için eğitimle ilgili inanç tazelemeleri gerekiyor, onu da söyleyeyim.
Tabii k ekonomi en büyük sorunlardan bir tanesi ama ekonomik problemleri de aslında eğitim ile aşabiliriz diye düşünüyorum.
Bir genç arkadaşımız çok güzel bir söz söylemişti; "Ben üniversite sınavına hazırlanıyorum ama sadece yılda bir kez sınav oluyorum." Sınav sistemi ile ilgili ciddi bir problemleri var.
- Sınav sorunu, bizim kuşağımız ve benim bir önceki kuşağımdan beri var. Bizde de öyleydi problem. Şimdi, dış politikada kimler Z kuşağına sempatik geliyor?
Dış politika açıkçası şöyle; kendi yaptığımız araştırmamızda dünyadaki bazı liderlerin fotoğraflarını gösterdik Z Kuşağına "Hangisiyle tanışmak istersiniz?", "Hangisini sempatik buluyorsunuz?" diye. Tabi ki tanıyıp tanımadıklarından bağımsız olarak bu soruları sorduk.
Orada Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, Finlandiya Başbakanı Sanna Marin ön plana çıktı. Bu liderlerin ortak özellikleri sizin de bildiğiniz gibi genç olmaları, sıcak ve samimi davranışları, halktan gibi davranışlarını vatandaşlarına hissettirmeleri, tarzlarından dolayı olduğunu da görmüş olduk.
Gerçi artık Trump aramızda yok, artık eski başkan ama bu üç liderden sonra Donald Trump ve Angela Merkel'e de güçlü duruşları açısından sempati duyduklarını gördük.
Ama Justin Trudeau, Jacinda Ardern, Sanna Marin… Bunların ortak noktası genç olmaları ve giyim kuşam tarzından birçok konuda gençleri etkilediğini söyleyebilirim.
- Peki, bizim Türk siyasetçiler Z Kuşağına hitap etmek için nasıl giyinmeli?
Demin de söylediğim gibi Z Kuşağı siyasetçileri sosyal alanlarda görmek istiyor. Ve sosyal alanlarda gördükleri zaman da takım elbiseli istemiyor. Spor giyimli…
- Öyle kravat falan istemiyorlar.
Kesinlikle. Resmiyette ciddiyet istiyor Z Kuşağı, ama sosyal alanlarda biraz daha spor giyim istiyorlar. Günümüzde buna uyan siyasetçi var mı derseniz, ben çok hatırlamıyorum açıkçası.
- Ben birkaç kişiyi hatırlıyorum sanki. Mustafa Sarıgül'ü gördük, Muharrem İnce biraz daha spora kaçan tarzda giyiniyor zaman zaman. Ekrem İmamoğlu'nu bazen görüyoruz.
Bu isimler için söylemiyorum, genel bir çerçeve çizmek için söylüyorum; eşortman giyip spor yapmaya gittiğiniz zaman sahici misiniz? Z Kuşağı sahiciliği muhakkak tartıyor. Hani Z Kuşağını oyuna almak için, 'ben bir hafta sonu eşimle bir spor yapayım', ya da 'tiyatroya giderken çok rahat bir kıyafet giyeyim'den bahsetmiyorum.
O sahiciliği, o orijinalliği "ya beni yakalamak için yapmıyor, gerçekten bunu istediği için yapıyor" hissiyatını Z Kuşağına geçirmeniz lazım. O yüzden bunu ayrıca söylemek isterim.
- Peki, Z Kuşağının girişimcilik merakı… Nedir bu merak?
Girişimcilik merakıyla ve kapanışı da isterseniz 'propaganda' ile bitirmek isterim. Çünkü belki de o bütün bu konuştuğumuz konuların en güzel finali. Çünkü siyasetçilere buradan Z Kuşağını nasıl etkileyeceklerini çok kısaca söylemek isterim.
Z Kuşağı bütün ümidini girişimciliğe bağlamış durumda. Ben kitapta da 'Girişimcilik Bakanlığı' diye bir öneride bulundum. Tabi her önemli konuya bir bakanlık kursanız o zaman 80 tane bakanlığınız olur. Ama girişimciliği te bir elden toplamak, tek bir yerden yönetmek çok daha iyi olabilir.
"Girişimcilik Bakanlığı kurulmalı" diye sorduk Z kuşağına, gerçekten yüzde 70'ten fazlası "kurulmalı" dedi. Ve özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesindeki Z Kuşağı girişimcilik konusuna ve bakanlık kurulmasına daha fazla istekli.
Tabii ki Z Kuşağına sorduğumuz zaman "Meslek seçiminizde neyi tercih edersiniz" diye yüzde 40'a yakını "Kendi işimi kurmak istiyorum" dedi. Bunda da haklılar, çünkü biliyorsunuz üniversiteden yaklaşık 1 milyon kişi mezun oluyor. Hatta daha fazla insan mezun oluyor. Kamu yüzde 6 - yüzde 7 civarında istihdam edebiliyor bu gençleri.
Geriye kalan yaklaşık 900 bin genç ne yapacak? Ailesinde şirket varsa çalışabilir, özel sektörde iş bulabilirse orada çalışabilir. Ama bunlar buldu diyelim, geriye kalan ne yapacak?..
O yüzden girişimciliğe umudunu bağlamış bir kuşakla karşı karşıyayız. Girişimciliğe bu kadar umudunu bağlamış bir kuşak var diyorum ama Z Kuşağına "Sizce siyasetçiler girişimciliğe önem veriyor mu?" diye sorduk. Yüzde 62,3'ü "vermiyor" diye cevap verdi.
Burada bile Z Kuşağı ile siyasetçilerin arasında çok büyük bir uçurum olduğunu görebiliriz.
Tabii ki beni burada en çok mutu eden konu şu; biliyorsunuz artık teknolojik değişim, dönüşümün çok ön planda olduğu bir dönemde yaşıyoruz.
"Sizce geleceğin meslekleri nedir, siz neyle uğraşmak istiyorsunuz?" diye sorduğumuz zaman yüzde 49,2'si "Teknolojik alt yapılı mesleklerle uğraşmak isterim" diye cevap verdi.
Biz bu kuşağın bu teknoloji girişimciliği öz verisini, hayalini gerçekleştirebilirsek, onları desteklersek, ülkemiz niye ilerleyen yıllarda ilk 10 ekonomiye girmesin… Unicorn çıkarıyoruz, bir oyun şirketi Unicorn çıktı. Ve bu şirketin yaş ortalaması 30.
Buradan kimsenin şüphesi olmasın, ülkemiz ilk 10 ekonomiye sokacak bir kitle varsa o da Z Kuşağıdır.
- Peki, son olarak propaganda diyelim. Propagandanın Z Kuşağı için önemi nedir? Bu işin araştırmasını yapan, bu işi rakamlarla konuşan bir bilirkişi olarak Türk siyasetçilere tavsiyeleriniz nedir Zafer Bey?
Şimdi biliyorsunuz "Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir" diye çok güzel bir söz var. Artık 2021 yılındayız. Geçmişteki siyasi propagandalar vardı geleneksel yapılan. Ama artık teknolojik değişim dönüşümle propaganda stilleri çok fazla değişti.
Birincisi, Z Kuşağı için fiziksel miting devri artık bitmiştir. Z Kuşağı artık online miting istiyor. Ben tabi fiziksel mitinglerin havasının ayrı olduğunu, oraya gidildiği zaman o havayı teneffüs etmenin bile ayrı bir heyecan olduğunu biliyorum, ama Z Kuşağı için artık fizikse miting bitti.
Partilerimizin propaganda ekipleri bunu muhakkak düşünsün. Belki fizikse mitinglerden vazgeçemeyeceklerdir, sonuçta diğer kuşaklar da var oy kullanacak ama fiziksel+online miting olarak düşünebilirler.
Çok enteresan bir şey söylemek isterim. Son günlerde siz de okuyorsunuzdur basında. "Partiler, gençlerin oylarını almak için, parti seçim ve propagandalarında YouTuberlar ve ünü isimleri kullanacaklar" diye bir haber okudum ben. Biz onu da sorduk.
Diyelim Z Kuşağının çok sevdiği bir YouTuber ya da sanatçı var ve bu da bir partinin reklam yüzü oldu. Z Kuşağı bundan etkileniyor mu: Hayır. Etkilenmediği gibi o sevdiği sanatçıdan da soğuyor. O yüzden partilerimize seslenelim…
- Hiç boşuna para harcamasınlar…
Eğer böyle bir planlamaları varsa kampanyalarında dikkat çekeceklerdir ama bu oya dönüşecek midir?.. Bence dönüşmeyecektir. Onu söylemek isterim.
"Siyasi kampanyalar sizi etkiliyor mu?" diye sorduk, sadece yüzde 32,9'u "etkiler" dedi. Bu da günümüz siyasi kampanyalarının ne kadar Z Kuşağından uzak yapıldığını gösteriyor.
Fiziksel mitingle beraber Z Kuşağı için işte bangır bangır seçim arabaları, otobüsleri, bayraklar… o dönemin de ben bittiğini düşünüyorum.
- Ben bile artık çok sıkılıyorum. Hakikaten çok rahatsız oluyorum ayrıca.
Gençlerle biz odak grup görüşmesinde sohbet ederken –sosyolog eşliğinde görüşmeler yaptık- yani yanınızdan bir seçim arabası geçtiği zaman, o müziği duyduğunuz zaman Z Kuşağı oyunu değiştirmez Benan Hanım. Gençlerin çoğunluğu rap müziği seviyor. Ama oyunu değiştirmiyor.
- Benimkini bile değiştirmiyor Zafer Bey.
Değiştirmediği gibi belki antipati de yaratıyor diye söyleyebiliriz.
- Kesinlikle.
"Peki, nasıl bir seçim propagandası istiyorsunuz?" diye Z Kuşağına sorduğumuz zaman yaklaşık yüzde 70'i "Teknolojik yöntemlerle yapılsın" dedi.
"Fiziksel mitinglere harcanacak para da burs olarak dağıtılabilir" diye de bir öneri çıktı. Buradan da bunu siyasetçilerimize söyleyelim.
Son olarak bu konuyla ilgili ben artık 'bitmeyen bir seçim kampanyası' olduğunu düşünüyorum. Çünkü artık Z Kuşağı için şöyle bir durum söz konusu: 2018'de seçimler oldu, Z Kuşağı seçimler biter bitmez siyasetçileri gözlemlemeye başladı.
O yüzden sadece son 6 ayda yapılan seçim propagandalarının Z Kuşağını yakalayamayacağını düşünüyorum. Bu sebeple şimdiden Z Kuşağı için siyasetçilerimizin, partilerimizin istişafi görüşmelere başlamasını tavsiye ederim.
Tabi burada şöyle bir dezavantaj da var Benan Hanım, siz de dış politikayı takip ediyorsunuz, Amerika ve diğer ülkeleri… Amerika'daki seçim kampanyalarındaki danışmanlar, seçim propaganda ekipleri genelde gençlerden oluşuyor.
Ama Türkiye'de siyasetçilerimizin yanında propaganda yapan insanların, partilerdeki yetkili olan insanların genç olmadıklarını görüyoruz. Belki de genç bir kadro kurarlarsa propaganda konusunda daha fazla başarıl olurlar.
Hatırlar mısınız, geçmiş yıllarda bir mankenimiz bir söz söylemişti "Dağdaki çobanla benim oyum bir mi?" demişti. Ben katılmıyorum kendisine. Siyasetçiler ve partiler her kesime hitap etmeli ve her kesimden oy alabilmeli. Ama artık bütün kesimlerin ortak noktası teknoloji olduğu için de sosyal medyayı, teknolojiyi iyi kullanmaları gerektiğini de buradan söyleyelim.
Şu anda Z Kuşağı yüzde 12,6'lık bir oy potansiyeline sahip. Z Kuşağının şu anda ilgi duyduğu siyasetçiler var, partiler var. Ama bu ilgi aşka dönüşmüş durumda değil. Umarım Z Kuşağını dinlerler, anlarlar, daha sonra güvenip desteklerler ve bu ilgi de aşka dönüşmüş olur.
Son olarak şunu söylemek isterim; Z kuşağının oyunu alamayan hiçbir parti seçimlerde kazanamayacak!
© The Independentturkish