Hamas, savaş ve Eurovision; normalde birlikte duyamayacağınız üç sözcük. Ancak son bir haftadır, abartılı gösterileri ve zaman zaman berbat şarkılarıyla bilinen bu uluslararası yarışma, yıllardır süregelen İsrail - Filistin çatışmasının tam kalbine değdi ve İsrail güçleriyle Gazzeli savaşçılar arasında bir savaşı engelleyen son duvar oldu.
Geçtiğimiz haftasonu, Madonna’nın Tel Aviv’e uçup sahne alacağı tarihten sadece birkaç gün önce, yıkıcı bir çatışmanın eşiğinde gibiydik.
Gazzeli militanlar İsrail’in güneyine yaklaşık 700 roket ve havan topu atmış; İsrail jetleri ve tankları ise Gazze’deki 350 hedefi vurmuştu. Sadece 36 saat içinde Gazze’de 2’si hamile kadın ve 2’si bebek olmak üzere 25 Filistinli öldürüldü. İsrail’de de 4 kişi yaşamını yitirdi. Bu sayı, 2014’teki 7 haftalık savaşta İsrail’in verdiği sivil kayıplardan yalnızca biraz eksik.
Bu, bir yıldan kısa sürede gerçekleşen en az 4’üncü sınır ötesi alevlenme. Kısa sürdükleri için onlara savaş diyemiyoruz. Ama bu “küçük savaşlar” arasındaki süre de her seferinde biraz daha kısalıyor. İki tarafta da sinirler geliyor, çözüm yolları gözden kayboluyor.
Ve bu sefer, çok endişe verici. Gazze’den ateşlenen çok sayıda roket ve alışılmadık derecede yüksek İsrailli sivil ölü sayısı (kendi arabasında tanksavar füzesi tarafından vurulan bir adam dahil), İsrailliler için geçmişte kırmızı çizgi olurdu.
İsrail, sınıra kara saldırısına hazırlıklı bir zırhlı birlik, bir de piyade birliği yerleştirdi. Üstelik 5 yıldır ilk defa hedef alarak öldürmeye başladı ve üst düzey Hamas finansörü olduğunu söyledikleri bir Filistinli savaşçıyı aracına yaptıkları bir saldırıyla imha etti.
Ancak Tel Aviv’deki perişan olmuş binlerce turist üzerine Gazze’den uzun menzilli roket yağacağı beklentisi fazlaydı.
Bir anda ateşkes ilan edildi. Öyle sanıyorum ki, Eurovision olmasa bir savaş patlak verecekti.
Peki haftaya gösteri bittiğinde ve herkes evine döndüğünde ne olacak?
Eski meclis (Knesset) üyesi ve İsrail’in eski ABD büyükelçisi Michael Oran’ın bir fikri var. Oran, “Hamas gitmeli. Tatilimizden ve Eurovision’dan hemen sonra” diye tweet attı. Hiç de şakası yok:
“İsrail, Hamas’ı Gazze’den çıkarmak zorunda. ABD, askeri ve diplomatik olarak arkamızda durmalı ve Arap devletleriyle beraber Gazze’nin yenilenmesini üstlenmeli. Hamas’ın Gazze’deki varlığı, bölgedeki barışı imkansız kılıyor. İsrail, harekete geçmeye hazır.”
Oran’ın sözleri, İsrail’de konuştuğum pek çok kişide karşılık buluyor. Güneyde yoğun roket ateşi altında yaşamaktan yorulmuş ailelerden tutun seçimlerdeki ana rakibi Benny Gantz’a kadar herkes Başbakan Binyamin Netanyahu’yu İsrail’in “caydırıcılığı”nı yok etmek ve Hamas’a karşı yeterince sert olmamakla eleştiriyor. Güneyde yaşayan birçok kişi bana, Bibi’nin Eurovision’u kendi halkının önüne koymasına öfkeli olduklarını söyledi.
12 yıldır süren İsrail ve Mısır ablukası altında felç olmuş Gazze’de ise başka bir çaresizlik var. Birçok açıdan da daha derin bir çaresizlik. Gazzelilerin kelimenin tam anlamıyla kaybedecekleri hiçbir şey yok. Çünkü bölge, tümden bir çöküşün kıyısında. Bunu söylerken çok ciddiyim.
Gazze’nin militan yöneticileri için insani kriz, potansiyel bir varoluşsal krize dönüşüyor. Bu yıl Gazze’de yıkıcı yaşam şartlarına ve yöneticilerin kötü idaresine karşı açlık devrimi adı verilen bir protesto girişimi oldu. Bu girişim, bir tutuklama ve şiddet dalgasıyla çabucak bastırıldı.
Ancak bu öylece bitmeyecek çünkü zaten vahim olan durum daha da kötüleşecek. Derhal bağış toplanmazsa, geçen yıl en büyük bağışçısı Washington’ın mali desteğini kaybeden Birleşmiş Milletler Yakındoğu Filistin Mültecilerine Yardım Ajansı (UNRWA)’nun kaynakları bir aydan kısa bir zaman içinde tükenecek.
Bu olursa, bir milyon Gazzeli yiyeceksiz kalacak. UNRWA’nın, bir kısmı Gazze Şeridi’ndeki en iyileri olan okulları kapanacak. Filistin Yönetimi’nden sonra Gazze’deki en büyük işveren olan UNRWA, işten çıkarmalara başlayacak. Bunu son yaptıklarında büyük protestolar düzenlenmiş, Birleşmiş Milletler (BM) Gazze’deki kampının kontrolünü 3 hafta boyunca kaybetmişti.
Ayrıca, sağlık hizmetleri de durdurulacak. Geçen hafta yaptığı açıklamada BM, İsrailler tarafından vurulan ve BM’nin sağladığı zor ameliyatlara ihtiyacı olan bin 700 kişinin, uzuvlarının kesilmesi riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu.
Aşı programları da -temelde salgın hastalıklara karşı tek savunma hattı çünkü Gazze’nin suyu çok kirli ve bu suyu arıtamıyor- iptal edilebilir. Bu, İsrail için de bir tehdit. Bir duvar ne kadar büyük olursa olsun hastalığın sınırları aşmasına engel olamaz.
Filistin yönetiminin mali sorunları bu durumu daha da ağırlaştırıyor. Dünya Bankası’na göre İsrail ile yaşanan vergi savaşından dolayı Filistin Yönetimi’nin bütçe açığı bu yıl 1 milyar doları (yaklaşık 6,1 milyar TL) geçebilir.
Yöneticiler zaten Gazze’dekilerin maaşlarını düşürerek karışıklığa sebep oldular ve bunu tekrar yapmaları gerekebilir.
Ve tüm bunlar, tam da ABD barış planını sunmak üzereyken oluyor. Filistinliler, fazla İsrail yanlısı buldukları bu planı çoktan reddetti (Filistinliler, geçen yıl Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasından ve UNRWA’ya verdiği fonu kesmesinden sonra ABD ile tüm diplomatik ilişkilerini sona erdirdi).
İsrail medyasında yayımlanan tam anlamıyla doğrulanmamış bilgilere göre barış planı, Batı Şeria’daki uluslararası hukukta yasadışı sayılan tüm İsrail yerleşkelerini tanıyacak ve gerçek bir ordudan mahrum, savunması için İsrail’e para ödemek zorunda bırakılan yeni bir Filistin yaratacak.
Eğer taraflar anlaşamazsa, uluslararası mali desteklerini kaybedecek.
Bu maddelerin barış planında gerçekten olup olmadığını kimse bilmiyor ama planın ateşi söndürmektense yeni bir çatışmanın fitilini ateşleyeceğine dair emareler var.
Üstelik bütün bunlar yaşanırken, şiddetle baş edebilecek yeteri kadar şarkı yarışması yok.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken
© The Independent