Yeşil şehirler, sürdürülebilir yaşam tarzlarını teşvik eder.
Kent ormanları, şehirleri daha sağlıklı, daha güvenli, daha kaliteli ve daha zengin hale getirir.
Hava kirliliği, iklim değişikliği ve su kaynakları eksikliğini gidermek için, kentsel ormanlara yatırım yapılması teşvik edilmeli.
Yeşil alanlara yatırım yapması ile şehirler, daha sürdürülebilir, esnek, dayanıklı, sağlıklı, adil ve keyifli yaşanabilir yerlere dönüştürülür.
Ağaçlandırma çalışmalarında ağaç, ağaççık ve bitki türleri, bölgesel iklim şartları ile uyumlu olmasına özen gösterilmeli.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), herkesin evinin 300 metre yakınında en az 0,5 hektarlık bir yeşil alana sahip olmasını tavsiye etmektedir.
5 dakikada yürüyüş mesafesinde (erişilebilir) yeşil alanları artırarak şehirleri, sürdürülebilir ve yaşanabilir hale getirmek ve doğaya daha yakınlaştırmak önemli kriterlerden biridir.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Sürdürülebilir şehirleşme çerçevesinde iyi planlanır ve yönetilirse, şehirler yaşamak için harika yerler olabilir.
Şehirlerde ve çevresinde bulunan iyi yönetilen ormanlar ve ağaçlar, birçok bitki ve hayvan için gıda ve koruma sağlamakta ve biyoçeşitliliği korumaya ve artırmaya yardımcı olmaktadır.
Şehirlerde sakinlerin, kolayca ulaşabileceği yerlerde oluşturulan doğal alanları, şehir ormanlarını, yeşil alanları ve gül bahçelerini ziyaret edenleri motive ettiği ve morallerini yükselttiği tespit edilmiştir.
Ayrıca, insanların temiz hava solumak, dostları ile buluşmak, spor ve yürüyüş yapmak için yeşil alanları ziyaret ettikleri gözlenmiştir.
Binalardan, beton yığınlarından ve araçlardan kaçan insanlar, dinlenmek, sakinleşmek ve huzur bulmak için yeşil alanlara, ormanlara, gül bahçelerine, korulara, kent ormanlarına ve doğal alanlara gitmektedirler.
Ağaçsız beton yığınları yerlere ve taş ocaklarına gezmeye gidilmez.
Hayat kalitesini iyileştirmek, kolaylaştırmak ve yaşanabilir hale getirmek için her şehrin ağaçlandırma ve yeşil eylem planı ve yeşil yönetimi olmalı.
Kuşların, kelebeklerin, sincapların ve börtü böceklerin yaşamadığı şehirler ruhsuz şehirlerdir.
Her şehrin büyük bir şehir parkı olmalı. Şehir parkı büyük bir proje olarak planlanmalı.
Bu parkın peyzaj çalışması, o bölgedeki iklim şartları ile uyumlu ağaçlar, ağaççıklar ve süs bitkileri olacak şekilde planlanmalı.
Her mahallede insanların yürüyerek kolayca ulaşacağı mekanlarda mahalle parkları yapılmalı.
Mahalle parkları genellikle 9 dönümden küçük ve ortalama saatte 20 kişinin kullanacağı alanlardır.
Bu tür parkların büyüklüğü kullanacak insanların sayısına göre belirlenmeli.
Mahalle parkları, yöresel ağaçlar, ağaççıklar ve güller olacak şekilde planlanmalı.
Bu tür parklarda, insanların dinleneceği, yürüyüş ve spor yapacağı ve çocukların oynayacağı yerler olmalı.
Mahalle parkları beton yığınlarına gömülmemeli.
İnsanlar ve yağmur suları, toprakla buluşmalı. Yağmur suyunun akışına göre yağmur bahçeleri yapılmalı.
Yağmur bahçeleri, yağmur sularının toprak ve yeraltı suyu ile buluşmasını sağlar.
Parktaki aydınlatma direkleri, levhalar ve işaretler mimari hassasiyet gözeterek düzenlenmeli.
Parklardaki yürüyüş yollarının zemini toprak veya yağmur suyu geçiren beton olmalı.
Parkların işletilmesi, bakımı ve temizliği sürekli olacak şekilde planlanmalı ve yapılmalı.
Yeşil alanları korumak ve artırmak, göl, göletler, sahiller ve doğal koruma alanları üzerindeki baskıları minimize etmek üzere bütünleşik şehir planlama çalışması yapılmalı ve amaçlara uygun pratik tasarımlar ile çözümler üretilmeli.
Sürdürülebilir şehirleşmede şehrin merkezinde veya çeperinde;
- Yeşil alanlar içinde mikro çiftlikler,
- Hobi bahçeleri,
- Mikro meyve bahçeleri,
- Gül bahçeleri,
- Eko moda yerleri,
- Hareketliliği artırmak için çevre dostu, düşük karbonlu, bisiklet yolları ve yürünebilir yollar,
dengeli bir şekilde oluşturulabilir.
Yolları ve otoparkları yeşil alanlara dönüştürmek, çevreyi zararlı olmaktan çıkarıp sürdürülebilirlik, yaşanabilirlik ve sağlık açısından faydalı hale getirmenin ileriye dönük bir yolu olabilir.
Ağaçlar ve yeşil bitki örtüsü, doğal havalandırıcı ve taze oksijen üreticileridir, yapraklarından nem buharlaştırarak şehrin havasını daha serin tutar ve havadaki partikül maddeleri doğal olarak filtre eder.
Yeşil Başkent Unvanı alan kentlerde kişi başına düşen yeşil alan 20-40 metrekare arasında değişmektedir.
Unvanı hak eden kentlerde, su bitkileri parkları, biyoçeşitlilik bahçeleri ve ekomarketler bulunmaktadır.
Bu kentlerde kentsel tarıma önem verilmekte, yöresel kent bahçeciliği ve çiçekçiliği desteklenmektedir.
Yeşil alanlar, arazi bozulmasına, özellikle çölleşme ve ormansızlaşma gibi güncel küresel eğilimlerin durdurulmasına, iklim değişikliğine dirençli ve geri çevrilmesine katkıda bulunmaktadır.
Sürdürülebilir yeşil alan ve kent ormanı yönetim sistemi oluşturmak gereklidir. Şehirlerde eko sistemi, olumlu yöne çevirmek gerekli.
Kuraklığa dur demek için şehirleri, ağaç ve ağaççıklar dikerek yeşil alanları artırmak gerek.
Her şehir sakinin, evinin veya işyerinin veya okulunun yakınında ağaç ve ağaççık dikeceği alanlar oluşturulmalı.
Sakinleri, toprağı, dokunarak sahiplenmesi sağlanmalı.
Komşuluk ilişkilerini güçlendirmek ve merhabalaşmayı artırmak için sakinlerin evlerinden çıktığı an yeşille buluşması için cadde ve sokakları ağaçlandırmak gerek.
Ağaçlandırılan caddeleri ve sokakları sakinler sahiplenir.
Daha fazla ağacın olduğu bölgelerde yaşayan insanlar, daha çok dışarı çıkar, hareketliliği artar, komşularını daha çok tanır, daha az endişe, kaygı ve depresyon yaşarlar.
Cadde ve sokakların ağaçlandırılması;
- İnsanların sokakları ve caddeleri sahiplenmesine ve hareketlenmesine yardımcı olur.
- Yağmur suyunun yüzde 30 oranında toprakla buluşması sağlanır ve buharlaşması önlenir.
- İyileştirilmiş iklim kalitesi sağlanır.
Sokak/caddedeki ağaçlar;
- Daha uzaktaki ağaçlardan 9 kat daha fazla kirletici maddeyi filtre eder.
- Zararlı gazları zararsız hale dönüştürür.
- İklim kriziyle mücadele edilmesine yardımcı olur.
- Bir konutun enerji faturalarını yüzde 15-35 oranında azaltır.
- Kan basıncını düşürür, genel olarak duygusal ve psikolojik olarak sağlığı iyileştirir.
- Zihinsel yorgunluğu iyileştirir.
- Zinde tutar.
- Yol öfkesini azaltır.
Lütfen çimlere ve toprağa basınız ve üzerinizdeki stresi ve siniri atınız.
Park-bahçelerde betonlaşmaya ve asfaltlaşmaya son verelim.
Hastane yatağından ağaçları gören ameliyat olan hastalar, daha hızlı iyileşmektedir.
Hastalıkları azaltmak için şehirleri yeşillendirin ve yeşil alanlara erişimi kolaylaştırın.
Beton yığına inat trafiğin yoğun olduğu bölgelerde duvarlar sarmaşıklandırılmalı.
Yeşil alan içinde araç sürenlerin morali düzelir, stresi azalır.
Egzozdan salımlanan kirleticiler filtre edilir.
Ağaçlar kuruduğunda, yağışlar azalır ve yağışlar azaldığında dereler kurur.
Ağaçlar, şehirlerin havasını yazın 2 derece ila 8 derece arasında serinletir.
Binaların çevresi ağaçlandırılırsa klimaların enerji tüketimi yüzde 30 oranında azaltılır.
Ağaçlar, soğuk iklimlerde evleri rüzgardan koruyarak, ısınma için kullanılan enerjinin yüzde 20-50 oranında tasarruf edilmesine yardımcı olur.
77 santimetreden büyük çaplı ağaçlar, 8 santimetreden küçük çaplı ağaçlara göre yaklaşık 90 kat daha fazla karbon depolar.
Ayrıca, büyük ağaçlar, küçük ağaçlardan yaklaşık 1000 kat daha fazla karbon depolamaktadır.
Olgun ağaçlar, taze ve temiz nefes (oksijen) üretir, stresi azaltır ve mutluluğu artırır.
Şehirler ağaçlandırıldıkça;
- Hava kalitesi iyileşir.
- Sağlık harcamaları azalır (yeşil alanlar doğal tedavi merkezleridir).
- Isınma ve soğutmada enerji tüketimi ve sera gazı karbon dioksit emisyonu azalır.
- Doğal tedavi olan orman banyosu oluşur.
- Akıl sağlığı iyileşir.
- Erken ölüm oranları azalır.
- İş verimliliği artar.
- Gıda ve beslenme güvenliği artar.
- Yağmur suyu filtre edilir ve yeraltı suyu ile buluşması sağlanır.
- Isı adası etkisi azaltır.
- Ulaşım kaynaklı gürültü kirliliği filtre edilir.
- Yürüyüş mesafesinde (ortalama 300 metre uzaklıkta) yeşil alanlar, stres ve kaygı semptomlarını iyileştirir.
Yaşadığınız evin, okuduğunuz okulun ve çalıştığınız işyerinin çevresinde ağaç sayısı arttıkça, soluduğunuz hava daha temiz ve şifalı olur ve ısıtma enerjisi kullanımını yüzde 20-50 daha azaltabilir.
Tüm okulların bahçeleri mikro çiftliklere dönüştürülmeli ve çocukların can toprakla buluşması sağlanmalı. Çocuklar can toprağa hasret yetiştirilmemeli.
Bilimsel bir çalışmada, daha fazla yeşil alana sahip bir okula giden çocukların, daha az yeşil alana sahip bir okula gidenlere göre önemli ölçüde daha iyi bir bilişsel işleyişe sahip olduğu tespit edilmiştir.
Araştırmalar, insanların ağaçların yakınında yaşadıklarında daha az şiddet gördüğü tespit edilmiştir.
Ağaçlar, insanları en az 7 yaş daha genç hissettirir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish