Issız bir konferans salonuna giren bir kasırga misali, Trump yönetiminin 2017'den bu yana uluslararası kurumların yapısında yarattığı hasarı fark etmek zor değil.
Dünya Ticaret Örgütü'nün kasıtlı olarak sekteye uğratıldığını, Dünya Sağlık Örgütü'nün kaynağının kesildiğini ve ABD'nin Paris iklim değişikliği anlaşmalarından çekildiğini gördük.
11 yıl önceki finansal kriz sırasında modern haliyle yaratılan G20, Trump'ın küresel kurumlara yönelik yıkımının daha az göze çarpan bir kurbanı oldu.
Lakin çok taraflı forumun eli kolu Trump'lı yıllar boyunca yine de bağlandı.
Trump G20 bildirilerinin korumacılığı reddetmeye ve iklim değişikliğiyle mücadelede uluslararası işbirliğini teşvik etmeye yönelik eskiden standart olan diline destek vermeyi reddetti, bildirilerdeki her türlü anlamlı içeriği (şüpheciler her zamankinden daha da fazla olduğunu söyleyecektir) yok etti.
Hatta bu yıl Beyaz Saray bir bildiriyi mürekkebi henüz kurumamışken bilfiil yırtıp attı.
Suudi Arabistan liderliğindeki G20, yeni ilan edilen pandemiye yanıt olarak martta bir acil durum zirvesi için bir araya gelmiş ve açıkça "DSÖ'nün yetkisini güçlendirme" sözü vermişti. Hemen ertesi ay Trump, ABD'nin örgüte verdiği finansmanı askıya aldığını duyurmuştu.
Böyle bir davranış kaçınılmaz olarak G20'nin güvenilirliği altındaki bir yangının fitilini ateşlemişti. Soru şu: Trump'ın Beyaz Saray'dan ayrılması bu yangını söndürecek mi? Bu hafta sonu Riyad'da düzenlenen ve bütün liderlerin katıldığı G20 zirvesi (sanal da olsa) bize bir restorasyon işareti sunuyor mu?
Başkan Trump teknik olarak bu yılki toplantının bir parçasıydı ama yarı mesafeliydi. Beyaz Saray'da durum odasındaki masasının arkasında oturan görüntüsü, cumartesi günü Riyad komuta merkezinde uzaktan canlı olarak aktarılan dünya liderleri arasında görülebiliyordu. Yine de 20 Ocak'ta görev süresi sona erecek ABD Başkanı'nın dikkati başka bir yerdeymiş gibi görünüyordu.
CNN'e göre, başladıktan yaklaşık 13 dakika sonra Trump, elbette hâlâ meydan okuduğu ABD seçim sonuçları hakkında tweet atmakla meşguldü. Ve görünen o ki kısa süre sonra golf oynamak için Beyaz Saray'dan ayrıldı.
Kimse buna şaşırmamalı. Trump ve Şi Cinping'in savurdukları gümrük vergisi artışı tehditlerini ertelemeyi kabul ettikleri 2018'deki G20'nin arka planında yaptığı gibi, diğer dünya liderleriyle baş başa özel "anlaşmalar" yapmaktan hoşlanan bir adam için dijital zirve ne işe yarar ki?
Dünya liderleriyle dolu bir odada ilgi odağı olmayı talep eden biri için video konferans ekranının değeri nedir?
Trump'ın çevre konulu zirvede yaptığı kayda geçen konuşma, yine tahmin edilebileceği gibi, iklim kriziyle nasıl mücadele edeceğine dair herhangi bir yapıcı vizyon sunmaktan ziyade yönetiminin Paris anlaşmalarından çekilme kararını gerekçelendirme uğraşıydı.
Riyad zirvesinin sonuç açıklamasının büyük amaçlar taşımadığını söylemek haksızlık olmayacaktır. Avrupa Komisyonu'nun taleplerine rağmen, uygulanabilir herhangi bir yeni koronavirüs aşısının dünya genelinde hakkaniyetli bir şekilde piyasaya sürülmesini sağlama ve finanse etme yönünde bir taahhüt verilmiyor.
Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası'nın çağrılarına rağmen, gelişmekte olan dünyanın borcuyla ilgili hiçbir af yok. G20 üyesi ülkeler yalnızca 2021'de bu konuyu tekrar gözden geçirmeyi kabul etti. Söz konusu mevzuyu masaya getirip özel sektördeki alacaklıları ikna etme görevi, gelecek yıl başkanlığı Suudi Arabistan'dan devralacak İtalya'ya kalıyor.
İklim değişikliği ve ticaretle ilgili bölümler sınırlanmış durumda, bu hiç şüphesiz Beyaz Saray'ın engelleyici elinin bir yansıması.
Yine de zirveyle ilgili hava, muhtemelen Trump'ın halefinin belli olması nedeniyle önceki yıllara göre daha olumlu görünüyordu.
Üye devletler Başkan seçilen Joe Biden'ın ABD'yi Paris iklim değişikliği anlaşmasına geri döndürme, Amerika'nın DSÖ üyeliğini yenileme ve DTÖ çerçevesinde yapıcı şekilde çalışma sözü verdiğini biliyor.
Küresel finans krizi sırasında Barack Obama'nın başkan yardımcısı olan Biden, özellikle uluslararası bir krizde G20 gibi kuruluşların değerini de anlıyor.
G20'nin masasında Brezilya'da Bolsonaro'dan Türkiye'de Erdoğan'a, Hindistan'da Modi'ye, Rusya'da Putin'e ve Çin'de Şi'ye kadar iç karartıcı derecede uzun bir “otoriter" liderler listesi var.
Ne var ki Trump olmadan bu otoriter grubun iklim değişikliği ve ticaret gibi çeşitli alanlarda koordinasyon girişimlerini engelleme kabiliyeti ve hatta istekliliği neredeyse kesin olarak daha düşük olacaktır. Putin haricinde tüm bu liderler Biden'ı zaferinden dolayı tebrik etti.
G20'nin uzun vadedeki geleceği cepte görülmemeli. Ne var ki Trump kasırgasını atlatmış gibi görünüyor. Geçen üç yılın ardından bu bir başarı sayılır.
* Ben Chu'nun makalesinin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Suudi Arabistan'daki G20 Zirvesi, normalleşmenin nihayet küresel diplomasiye dönüşüne mi işaret ediyor?
Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk
© The Independent