Patlak topla oynanıyor Türkiye'de futbol. Bu kadar çok sorun varken futbol topuda patlıyor doğal olarak. Her hafta mutlaka bir hakem tartışması, bir teknik adam değişikliği olağan oldu artık.
Ligin henüz 7 haftası geride kalırken, yavaş yavaş teknik adam değişiklikleri de başlamış oldu. Süper Lig'de 5 teknik adam değişikliği ile sezona hızlı girdi takımlar.
Muhtemelen bu 5 teknik adam, sezon içinde başka takımlara gidecek ve onların bıraktığı yerlere de geçtiğimiz yıllarda ligi dolaşan teknik adamlar gelecek.
Ve bu şekilde dönmeye devam edecek futbol düzeni. O gelecek, diğeri gidecek, sonra tekrar gelecek, ardından başka yere geçecek. O arada bazı takımlar küme düşecek ve kulüpler zarar edecek.
Uluslararası Futbol Araştırmaları Merkezi'nin (CİES) raporuna göre; Süper Lig'de teknik adamların ortalama görev süresi, 152 gün.
CİES'in 79 ülke, 110 ligde yaptığı araştırmada Süper Lig, 110 lig içinde 102'inci sırada yer alarak, teknik adamların en kısa görev yaptığı liglerden biri oldu.
Avrupa'nın 5 büyük liginde ise bu süreler oldukça uzun. İngiltere 537 gün, İspanya 506 gün, Fransa 375 gün, İtalya 351 gün Almanya'da ise 336 gün ortalama ile görev yapıyor teknik adamlar.
Süper Lig'in teknik adamları, Avrupa'nın en yaşlısı
Uluslararası Futbol Araştırmaları Merkezi'ne (CİES) göre Süper Lig, 79 ülkenin ligleri içindeki en yaşlı teknik adamlara sahip.
Araştırmaya göre Süper Lig'deki teknik adamların yaş ortalaması 54,92. Bu rakam ile Süper Lig, 79 ülke arasında ilk sırada yer alıyor. Genç teknik adamlar yetiştirmekte sisteme sokmakta zorlanıyor Türk futbolu.
Yıllardır Fatih Terim, Şenol Güneş, Mustafa Denizli üçgeninin dışında kendine yıldız bir teknik adam yaratamayan Türk futbolu, aynı isimlerin geçmişi üzerinden, dünyada değişen futbolu yorumladı.
Bu isimlerin yanlarında çalışan bir yardımcının, futbol sistemi içerisinde başarılı bir isme dönüşmesine ya da bir meydan okunmasına şahit olmadı Türk futbolu. Teknik adam yetiştirmedi bu marka olmuş isimler.
Yıllarca dışarıdan biri gibi sistemi eleştiren futbolun marka isimleri, sistemin defoları ve yanlışlarından çok, kendi istatistiklerine odaklandılar.
Kendi başarı öykülerinin romantizmine kapıldılar. Gelecekten çok, geçmişteki başarılarını hatırlattılar hep.
Bununla beraber, teknik adamlıkta yıldızlarını çıkaramayan ve Avrupa'ya teknik adam ihraç etmeyen Türk futbolu, Avrupa'ya da entegre olamıyor.
Türkiye'de eksik olan yetiştirici eksiği, futbolun gelişimine ve gençlerin futbol ile olgunlaşmasına da engel oluyor.
Hennes-Weisweiler Akademisi'nden Şampiyonlar Ligi'ne ambargo
Geçen yılın Şampiyonlar Ligi'nde, son dörde kalan takımların 3'ünde Alman teknik adamlar bulunuyordu. Bu 3 teknik adamın ortak noktası ise; Hennes-Weisweiler Akademisi'nden mezun olmasıydı.
Adını Almanların efsanevi teknik adamı, Borussia Mönchengladbach takımını 1970'li yıllarda zirveye taşıyan Hennes Weisweiler'dan alan akademi, Almanların elit teknik adamlarını yetiştirdi.
Her yıl 24 kişi kabul eden akademiye girmek için, önce bazı sınavlar ve yeterlilik kriterlerinden geçilmesi gerekiyor.
Yaklaşık 11 aylık bir eğitimden geçen teknik adam adayları, mezun olduktan sonra Almanya'da, prestiji yüksek Futbol Öğretmeni unvanını alıyorlar.
Bunun yanında Almanya'daki bir teknik adamın futbol antrenörlük sertifikasını uzatmak için, son üç yıl içinde 20 antrenman programını tamamlaması gerekiyor.
Örneğin Jupp Heynckes, Jürgen Klopp ve Joachim Löw, Hennes-Weisweiler mezunları olarak futbol dünyasına adlarını yazdırdılar.
Julian Nagelsmann, 28 yaşında Hoffenheim'a, 31 yaşındaki Domenico Tedesco Schalke'ye 37 yaşında Alexander Nouri, Werder Bremen'e, Manuel Baum 37 yaşında Augsburg'a, Hannes Wolf 36 yaşında Stuttgart'a bu akademiden geçtiler.
Türk futbolunun yetiştiriciye ihtiyacı var
Artık futbolda başarı tesadüfen gelmiyor. Planlama, eğitim ve altyapıya yatırımlar ile futbol endüstrisinin bir parçası olmak mümkün oluyor.
Futbolu bıraktıktan sonra antrenörlüğe direkt geçiş yapmak, oyuna ve oyuncuya değer katmadan futbolun içinde kalmaya çalışmak ve sürekli kulüp değiştirmek hem Türk futboluna, hem de teknik adamlara bir şey kazandırmıyor.
Türkiye'de mali yapısı bozuk, yönetim zaafiyeti gösteren kulüplerde ne olursa olsun çalışmayı göze alan teknik adamlar, aslında görevi kabul ettiklerinde kaosu da kabul etmiş oluyorlar. Başarısızlığa mahkûm seçimlerinde sabır bekliyor teknik adamlar.
Türk futbolunun artık uluslararası seviyede yetiştiricilere ve teknik adamlara ihtiyacı var.
Yüzlerce genç ve milyonlarca euroluk yatırımların emanet edildiği teknik adamların da akademilere ve eğitimlere…
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish