Dünya çapındaki komünist parti üyelerinin ABD vatandaşlığı almasına yönelik yasak geçen hafta açıklandı. Bu, Amerika'nın Çin Komünist Partisi’ni (ÇKP) dünyanın en büyük öcüsü olarak resmetmekteki son girişimi.
Dünyadaki herhangi bir komünist partiye üyesiniz ve ABD’ye göç etmeyi mi planlıyorsunuz? Bu iki tercihin özünde bulunan bariz çelişki bir yana, artık bunu yapabilmeniz mümkün değil!
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Geçen hafta ABD göç hizmetleri, "totaliter parti üyeliği temelinde vatandaşlığa uygun görmemeye ilişkin politika kılavuzu" başlıklı yeni bir kural açıkladı. Bu kapsamda dünyadaki herhangi bir komünist partiye üye olanlar, kalıcı olarak ABD'ye göç etme veya vatandaşlığı sürdürme hakkından mahrum bırakılıyor. Kılavuza göre bu durum "Vatana Bağlılık Yemini" ile uyumsuz.
Bu kural belirli bir ülkeye ve hatta belirli bir komünist örgüte atıfta bulunmamakla birlikte, genelde önde gelen komünist bir devlet göz önünde bulundurularak tartışılıyor. Evet doğru, Çin’den bahsediyoruz.
Dünyada Küba, Kuzey Kore, Laos ve Vietnam gibi başka komünist ülkeler olmasına rağmen, Çin Komünist Partisi dünyanın en büyüğü ve 90 milyondan fazla üyeye sahip. Ayrıca giderek artan şekilde Amerikan paranoyasının konusu haline geliyor. Mike Pompeo'nun Twitter'da "Çin Komünist Partisi”ne çakmadığı ve onu ABD'ye sızmayı, ülkeyi yıkmayı ve baltalamayı amaçlayan acımasız bir örgüt olarak tasvir etmediği bir gün bile yok.
Ama gerçekten de durum bu mu? Çin Komünist Partisi’nin bir parçası olmak bu kadar önemli mi? Kısaca söylemek gerekirse Amerika’nın partiyi resmetme şekli ideolojik ve basmakalıp.
ABD, ÇKP’yi Çin'de bir dizi farklı görüş ve gayreti içeren, sosyal ve ekonomik başarı için gerekli bir siyasi kurum olarak görmek yerine, onu basmakalıp soğuk savaş terimleriyle tasvir ediyor. Her bir parti üyesinin koordineli, bütünsel bir şekilde baskı uygulayan ve kötülük yapan kişiler olduğunu varsayıyor, histerik bir şekilde sanki Çinliler sadece Amerika tarafından “kurtarılmayı” bekliyormuş gibi partiyi “Çin halkından” ayırıyor.
ABD'nin ÇKP’ye dair söylemindeki ilk sorun, parti yönetiminin Amerika'nın ona şimdiye dek biçebildiği rolden daha popüler olması ve Çin halkının ÇKP’nin varlığını istenmeyen bir baskı aracı olarak görmemesi.
Temmuzda yayımlanan ve 31 bin kişiyle yapılan bir Harvard Üniversitesi anketine göre, son zamanlarda Çin'de partiye desteğin yüzde 93 olduğu ve “geniş ölçekli ulusal politikaların etkisinden yerel kasaba yetkililerinin davranışlarına kadar Çin vatandaşlarının hükümeti her zamankinden daha yetenekli ve etkili gördüğü” tespit edildi.
Bu, ülke halkının hiçbir şikayeti olmadığı veya belirli şeylerin değiştiğini veya geliştiğini görmek istemediği anlamına gelmemekle birlikte partinin halkın devirmek istediği ve sadece yaşlı adamların oluşturduğu uğursuz küçük bir grup olduğu yönündeki yaygın kanıdan da uzak.
İkinci olarak, komünist parti üyeleri ABD'nin altını oymak isteyen ve dünya çapında Marksist devrim için vaaz veren ideolojik fanatikler de değiller. Bu bayatlamış bakış açısı, parti üyelerinin çoğunluğunun aslında sıradan hayatlar yaşayan ve diğer insanlar gibi özlemleri, aileleri ve gündelik kaygıları olan sıradan insanlar olduğu gerçeğini göz ardı ediyor. Çin’de ÇKP üyeliği ülke içerisinde “önemli biri olmak” için gerekli olan sosyal ve ekonomik ilerleme açısından bir ön koşul. Onlar büyük ölçüde Çin’in sivil halkı.
Elbette, katılmak için belirli bir inancın parçası olmak gerekir fakat Mao’nun kültür devrimi günleri çoktan tarih oldu, pragmatizm ve bilimsel akıl yürütme parti öğretisinin temel unsurları haline geldi. Örneğin, Çin'in en zengin adamlarından biri olan Alibaba'nın eski sahibi Jack Ma partinin bir üyesi. Yani o da radikal bir anti-kapitalist devrimci mi?
Üçüncü olarak, Amerika’nın partiye ve onunla belli belirsiz bir şekilde ilişkili herhangi bir Çinliye veya kuruluşa olan saplantısı paranoyakça, mantıksız ve fırsatçı ve onları herhangi bir bireysel kurum veya menfaatten mahrum ediyor. Durumun böyle olduğuna dair bir kanıt olmasa bile bu mantığı kullanan ABD'li politikacılar, tarife uyan herhangi birini ve şeyi casuslukla suçluyor.
Buna dahil edilenler arasında ABD'de sürekli olarak gizli casus ve potansiyel teknoloji hırsızı olarak damgalanan Çinli öğrenciler, akıllı telefon üreticisi Huawei ve sosyal medya uygulaması TikTok da bulunmakta. Çin malı metro araçları bile "casus trenler" olarak adlandırıldı (yine temelsiz biçimde).
Özünde yeni kural aptalca olsa da Amerika'daki büyük bir siyasi partiye yönelik çok gerçek ve rahatsız edici bir duyguyu temsil ediyor: ABD’yi baltalamak amacıyla, bütünüyle ve yalnızca kötü niyetle hareket etmesi gereken bir varlık, bir öcü.
Bunu yaparken onunla ilişkilendirilenler de çıkarları, düşünceleri, umutları, yaşamları, ilhamları ve hayalleri olan bireyler olarak değil uğursuz bir amacın kişiliksiz ajanları ve robotları olarak görülüyor. Ancak küçük de olsa bir perspektife sahip herkes bu tür bir siyasetin ne kadar basmakalıp ve gülünç olduğunu biliyor.
* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Independent Türkçe için çeviren: Ahmet Delal Tüy