George Floyd, Minnesota'da yaşamını yitirdi ama ikimiz de Teksas'ın Houston şehrinden geliyoruz.
Bu yüzden Floyd'un Houston'daki Third Ward mahallesinde (evet, Beyoncé'un bahsettiği) yer alan Jack Yates Lisesi'ne (Debbie Allen ve Phylicia Rashad gibi mezunları var) gittiği ortaya çıktığı an onun kim olduğunu anladım. Ben de Houston'ın Hiram Clake bölgesindeki James Madison Lisesi'ne gittim. Liselerimiz rakipti ama bilirsiniz Houston'ın güney bölgesinde neredeyse herkes tanıdıktı. Ve Floyd'un hayatı hakkında ne kadar çok şey öğrenirsem, bu hayat o kadar tanıdık gelmeye başladı.
Bu da beni daha da incitiyor.
Floyd'un Minneapolis'teki polis memurlarının elinde vahşice öldürülmesi beni çoktan alakadar ediyor, zira ben de siyahi bir erkeğim, bu yüzden yanlış günde o siyahi olma konusunda endişelenmek zorundayım.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Ama şimdi George Floyd'un aslında Houston'ın efsanevi müzisyeni DJ Screw liderliğindeki hip-hop grubu Screwed Up Click'ten "Big Floyd" olduğunu biliyorum. "Screwed and chopped" müziğe (DJ Screw'un geliştirdiği bir hip hop tekniği -ç.n.) aşina değilseniz son 20 yılın popüler kültürünü kaçırdığınız için sizi affedebilirim ama Floyd daha sonra müziğin en büyük isimlerinden bazılarının kullandığı, bu şehre ait bir sesin mimarıydı. Benim bu kültüre olan kişisel yakınlığıma dair daha fazla şey öğrenmek isterseniz DJ Screw ve Screwed Up Click'e adanmış mağaza annemin evine 5 dakikadan kısa mesafede duruyor. Mağazayı Screw'un benle aynı liseden mezun kuzeni işletiyor.
Bu insanları tanıyorum ama her şeyin ötesinde siyah doğmamızdan dolayı hayatın her birimiz için ne kadar zor olduğunu da biliyorum. Irkçılık. Sınıfçılık. Çoğu bizim gibi görünen ama görünüşe göre her zaman bizimle aynı takım için mücadele etmeyen polis memurlarının tacizi (#notallcops -tüm polisler değil- biliyorum). Bu ülke bizi birçok yönden parçalamaya çalışıyor ancak siyahi halkın güzel yanlarından biri şu ki tüm bunlara rağmen sanat yaratıyoruz ve bunu yaparak dünyayı biraz daha katlanılabilir bir yer haline getiriyoruz.
Floyd'un geçmişinin bu kısmını bilmek, bu hayatın sona erişi konusunda daha çok öfkeyle kudurmama neden oluyor.
George Floyd bir insandı ve bu yüzden hayatı bu hafta gördüğünden daha fazla değer görmeyi hak ediyordu. Kamyon şoförü ve bar güvenlik elemanı olarak da çalıştı. Aslına bakarsanız eskiden Minneapolis'te kulüp sahibi bir kişi, KSTP'ye yaptığı açıklamada, hem Floyd'un ve hem de dizini Floyd'un boynuna bastıran eski Minneapolis polis memuru Derek Chauvin'in geçen yılın sonuna kadar kulüpte güvenlik görevlisi olarak çalıştığını ve bu kişilerin ortak vardiyalarda görev aldığını söyledi. Kulüp sahibinin, ikilinin daha önce birbiriyle konuşup konuşmadığını bilmediğini açıklamış olması bir yana, acı içinde yattığı sırada ölmüş annesine seslenen Floyd'un canını almak için dizini kullanan Chauvin'in videosuna bakınca ortada kişisel bir sebep olup olmadığını merak etmeden de duramıyorum.
Yine de Chauvin'in Floyd'u kişisel olarak tanıması çok da önemli değil. Önemli olan Chauvin'in gerçek olduğuna inandığı şey, yani siyah olması nedeniyle George Floyd'un hayatını kendisininkinden daha az değerli görmesi. Aslına bakılırsa o polis üniformasını ve rozetini kuşanan Chauvin kendi gibilerin çoğu kez George Floyd gibi insanları eylemlerinin sonuçlarına katlanmadan öldürebileceğini biliyor.
Bu sefer Chauvin'in adil bir ceza alabilecek olmasının tek nedeni, Minneapolis'in hüsrana uğramış yurttaşlarının yaşadıkları hayal kırıklıklarını nihayet ateşli eylemlere yönlendirmiş olmasında yatıyor.
Dilinden, polis memurlarının öldürdüğü bir diğer siyahi Freddie Gray meselesini ortaya sürerek George Floyd vakasında "suçlu bulmada acele etmememiz" gerektiğini söylemekten başka bir şey çıkmayan Hennepin Savcısı Michael Freeman'ın ukalalığından iğreniyorum. Anca halk isyan edip sokaklara çıktıktan sonra bir şeylerin gerçekten değişebileceğine dair küçük işaretler aldık.
Minnesota'nın Demokrat Valisi Tim Walz cuma günü düzenlediği basın toplantısında, geçen hafta Minneapolis ve St Paul'ü karıştıran huzursuzluğun polislik faaliyetlerindeki ırkçılığa dair "nesillerdir devam eden acı ve kederin" sonucu olduğunu belirtti.
Walz, "Onların sesleri duyulmadı ve şimdi acı dolu bir nesil dünyanın gözü önünde kendisini açıkça ortaya koyuyor" dedi.
Dünya da bunu izliyor.
Gerçekten de öyle ama ne yazık ki polis memuru Derek Chauvin gibi birçok adamın, aile üyeleri tarafından kızına çok önem veren "kibar bir dev" ve "sevgi dolu biri" diye nitelendirilen George Floyd gibi silahsız siyahileri öldürmesine seyirci kaldılar. Chauvin o günden sonra tutuklanmış ve cinayetle suçlanmış olsa da adalet beklentisi için heyecanlanmak zor.
Bunların hiçbiri, tıpkı yüzyılda bir ortaya çıkan bir virüsten ölme ihtimalim gibi, en güçlü belirtilerinden birini kolluk kuvvetlerinin oluşturduğu Amerikan ırkçılık hastalığı yüzünden herhangi bir günün herhangi bir anında kolayca ölebileceğime dair endişelerimi dindirmeye yetmiyor. George Floyd'un hayatıyla benimki onlarca yılda farklılaşmış olsa da aynı yolların çoğundan geçmiş olmamız, zaten doğru olduğunu bildiğim hakikati sindirmeyi daha da güçleştiriyor.
Bu durum her şeyin ötesinde Minneapolis Polis Teşkilatı'nın 3. Bölge Karakolu'nu ateşe veren alevlerin her zerresini hissetmemi sağlıyor. Birçok kişi protestocuların eylemlerine itiraz etti fakat protestocuların ve benim gibilerin maruz kaldığı yasallaşmış işkenceye karşı çıkmadı. Bu isyana dair ne düşünmek istiyorsanız düşünün, bu sizin hakkınız ama ben şunu söyleyeceğim: Benim ya da başkalarının bir sonraki George Floyd olmasını önlemek için çaba harcamıyorsanız, sizin de kundakçılardan aşağı kalır yanınız yok demektir.
Huzur içinde yat George. Çok üzgünüm.
Michael Arceneaux'nun tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Bir sonraki George Floyd ben olabilirim. Bunu değiştirmek için çaba harcamıyorsanız, siz de kundakçılardansınız
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu
© The Independent