İran Devrim Muhafızları Ordusu, Erbil ve Anbar’da ABD askerlerinin konuşlu olduğu üslere balistik füzeyle saldırı düzenledi.
Saldırı zaten hassas olan bölgede bir bölgesel savaş riskini doğurur mu? İki ülke karşı karşıya gelir mi? İran adına "Vekalet savaşı" yürüten örgütler ne yapacaklar..?
Bu konuda saha tercübesinden hareketle siyaset ve güvenlik bürokrasisi, din adamları ve örgütlerle daha önce yaptığım görüşmeler sonrası elde ettiğim bilgiler ışığında bundan sonra ne olabileceğini yazmaya çalıştım.
10 soruda İran’ın ABD üslerine saldırısı ne anlama geliyor
1- İran resmi olarak bir devlete karşı bir devlet cevabı verdi. Bundan sonraki cevabı İran’ın sahadaki örgütleri verecek. Nitekim Hamaney, “Ufak bir tokat attık” diyerek, “Öç alma” kapısını kapatmadıklarını ortaya koydu.
2- ABD yönetimi İran’dan orantılı bir karşılık beklediklerini ifade etmişti. İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif ısrarla Birleşmiş Milletler 51.maddeye atıf yaptı. İran Genelkurmay Başkanı da, ABD herhangi bir karşılık verdiği taktirde daha sert ve kararlı bir şekilde karşılık verilecektir. ABD’nin bölgeden çekilme zamanı gelmiştir.” dedi. İran’dan gelen bu açıklamalara bakılacak olursa Tahran şu an devlet nezdinde ABD’den direkt bir operasyon gelmezse başka bir operasyon düzenlemeyecek.
3- Hem ABD hem İran, bölgeye yayılacak bir bölgesel savaştan uzak durmaya çalışıyor. İki devletin de işine gelmiyor. Çünkü taşların yerine oturmadığı Ortadoğu’da bir taraftan Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin bağımsızlık kartı, diğer taraftan artacak petrol fiyatları ve sevkiyatta ortaya çıkacak durumdan etkilenecek ülkelerin her iki ülke olan ilişkileri, Rusya ve Çin’in bölgede ağırlığının artması, vekâlet güçlerinin kontrolünün zorluğu ve bölge ülke tercihlerinin böylesi bir durumda değişme ihtimali bölgesel savaş riskini ortadan kaldırıyor. O nedenle kimse krizin daha da büyütülmesini istemiyor, çıkarlar buna uygun değil.
4- Saldırının seçildiği yerler Sünnilerin ve Kürtlerin yaşadığı bölgeler. Irak Parlamentosunun yabancı güçlerin ülke dışına çıkarılması ile ilgili yapılan oylamaya Sünniler ve Kürtler katılmamıştı. Bu üslerin seçilmesi aynı zamanda bu iki kesime de bir mesaj olarak okunuyor. Bu mesaj klasik anlamda “ya bizimlesiniz ya düşmanlasınız.” mesajı. Eğer saflar netleşmez bu gerginlikte Sünniler ve Kürtler dengeyi İran ve ABD arasında sağlayamazsa çatışma alanı Irak içerisinde Sünni ve Kürtlerin bölgelerine özellikle de Erbil’e sıçrayabilir.
5- İran her ne kadar kendisi resmi olarak operasyonlar düzenlemeyecek olsa da özellikle Kasımi’nin kızının atıf yaptığı “Amcam Nasrallah babamın kanının intikamını” sözü aslında hayata geçirilecek.
Kasım Süleymani’nin hayatını adadığı “Direniş ekseni”nin dayandığı örgütlerin bir kısmı Irak’ta Haşdi Şabi ve Mehdi Ordusu, Lübnan’da Hizbullah, Filistin’de İslami Cihad başta olmak üzere direniş örgütleri, Suriye’de Esad yönetimi, Yemen’de Husiler, Afganistan’da ise Herat Bölgesi Talibanı, Afgan Şii Hazaralardan oluşturduğu Fatimiyyun savaşçıları ve Suudi Arabistan’da Hicaz Hizbullahına bağlı savaşçılar “Direniş Örgütleri”nin bel kemiği olarak ortaya çıkıyor. Bu örgütler İran adına “Vekalet savaşı” yürütüyorlar. Bu nedenle bu yeni operasyonları bu örgütler üzerinden yapılacak gibi duruyor. Zaten bu örgütlere İran Devletinin ciddi anlamda desteği herkes tarafından biliniyor. Bu bakımdan Kasım Süleymani’nin yerine gelen İsmail Kaani’nin Filistin Direniş Grupları ile yaptığı toplantı ve toplantının Irak direniş grupları ile devam edecek olması İran’ın bu yapıları ne kadar önemsediğini de ortaya koyuyor.
6- Büyük ihtimalle “Vekalet Savaşı” yürüten ve İran’a yakın olan örgütler üzerinden yapılacak olan saldırılar daha önce yapıldığı gibi izi sürülemeyecek olan saldırılar olacak. Suudi Arabistan'a ait petrol şirketi Aramco tesislerine yönelik saldırıda olduğu gibi esas fail herkes tarafından bilinecek ama bunun delillendirilmesi kolay olmayacak. Yeni saldırı tipleri de buna benzer olacak.
7- İran resmi kaynakları büyük bir eylem gerçekleşmesini bekleyen halkın yüreğinin soğumadığının farkında. Bu nedenle İran Devrim Kutlamalarının yapılacağı Şubat ayına halkı konsolide etmek için saldırı büyük ihtimalle "İran İslam Devrimi” kutlamaları öncesinde yapılacak ki ekonomik krizden hoşnutsuzluğunu meydanlarda gösteren halk bu sefer Süleymani’nin intikamı için toplansın, rejimle tekrar güveni sağlasın ve reformistler başta olmak üzere diğer kesimlerde bertaraf edilsin ve güçlü bir mesaj verilsin.
8- İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, General Kasım Süleymani'nin intikamının, ABD'nin bölgeden çıkarılması olduğunu söyledi. Bu gerçekleşir mi bilinmez ama ABD’nin Süleymani saldırısı İran açısından içeriyi konsolide etme ve Irak’ta ağırlığını tekrar kazanmasına yol açtı. Bu bakımdan herhangi bir Şii grubun açıktan ABD yanında durma şansı kısa vadede yok. O nedenle ABD halkın bu kadar kenetleneceğini tahmin etti mi, çok emin değilim.
9- Irak’ta çok uzun süredir Necef Havzası Şiilerinin İran politikalarından rahatsızlığı biliniyor. Necef Havzası Şiilerine göre İran’da Şia, 1979 İran İslam İnkılabı öncesinde devrimciydi ve bütün kesimlerle İran Şahı Pehlevi’ye karşı mücadele etti. İran İslam Devrimi’nden sonra Şia, İran’da devrimcilik ve devletçilik arasında kaldı ve Humeyni’nin vefatından sonra da İran’da Şia tamamıyla Fars milliyetçiliğine büründü ve Irak’ta bunun etkisi altına alınmak isteniyordu. ABD’nin Süleymani suikasti bu kavgayı uzun süre erteleyecek ve İran bundan oldukça memnun.
10- Hem İran hem de ABD Ortadoğu hakimiyeti noktasında kavga ediyor. Bu kavga “Kaos”la devam eder. Devam eden bu kavganın faturası her zamanki gibi bölge ülkeleri ve halka kesilir. İki ülke de bölgede “Düşmanlık” üzerinden birbirine muhtaç. Bakalım nüfuz alanını kim nasıl genişletecek…
© The Independentturkish