Türkiye’de 12-18 Aralık tarihleri "Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası” olarak kutlanıyor.
Ülkenin ürettiklerinin bilinmesi, tüketilmesi ve kullanılması konusunda farkındalık yatarılması amacıyla bu hafta içerisinde çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
Hatta son yıllarda “yerli ve milli” kavramı çok fazla öne çıkartılıyor. Ancak, Türkiye’de üretilenlere eskisi gibi önem verilmediği, pek çok ürünün ise artık dışarıdan alındığı eleştirileri yapılıyor.
Sadece ürünler değil, yerli işletmelerle ilgili çalışmalar yapan yani "yerlilik" ve "milliliği" önceleyen bir sivil toplum kuruluşu bulunuyor Türkiye'de.
2,5 yıl önce kurulan Yerli İşletmeler Derneği (YİDER), yerli ve milli kalkınma hamlesine farklı bir perspektiften yaklaşıyor.
Bu konuda şirketlerin ve sektörlerin yerlilik ve milliliğinin ölçüldüğü çalışmalar yapan YİDER, 44 kriteri dikkate alarak yürütüyor faaliyetlerini.
Bu kriterler arasında şirketlerin çalışan sayısı, Ar-Ge personeli sayısı, üretim, yabancı sermaye payı, kamu kurum ve kuruluşlarının payı, sermaye dağılımı, yurtdışındaki ofis sayısı, distribütör ve bayii sayısı, yenilenebilir enerji kullanımı, borsaya açıklık oranı, ithal girdi değeri, Türkiye Cumhuriyeti (T.C.) vatandaşı sayısı, yabancı uyruklu vatandaşı sayısı ve T.C. vatandaşı personel gideri gibi özellikler yer alıyor.
YİDER, bu kriterleri baz alarark şirketlere, 0 ile 100 arasında bir Mildeks puanı veriyor. YİDER'in yaptığı çalışmaya göre, Türkiye'deki şirketlerin Mildeks puan ortalaması 26.
Şirketlerin bir sonraki değerlendirmede Mildeks puanını artırmaları, tüketicilerin ise bir ürün satın alırken bu puanı göz önünde bulundurmaları amaçlanıyor.
“Yerlilik ve millilik kavramları doğru kullanılmıyor, içleri boşaltılıyor”
YİDER Yönetim Kurulu Başkanı Erdem Eriş, Independent Türkçe'ye yaptığı açıklamada, yerlilik ve millilik kavramlarının doğru kullanılmayarak içlerinin boşaltıldığını söyledi.
Eriş, Mildeks, subjektiflikten uzak, ölçülebilir, sayısal ve akademik şekilde gerçekleştirildiğini belirterek, "Ekibimizde akademisyenlerden oluşan kurul var. Çalışmanın kendisi de yerli ve milli. Dünyada yerlilik ve millilik ölçümü yapan tek çalışma" dedi.
En yüksek Mildeks notu alan sektörlere başında savunma sanayinin geldiğini ifade eden Eriş "Genel olarak şirketlerin Mildeks notu, sektör ortalamasının üzerindeyse, o şirketler yerlilik ve millilik açısından iyi durumda sayılıyor" diye konuştu.
Eriş, en düşük puana sahip olan sektörlerin ise sağlık, hizmet ve yazılım olduğunu belirtti.
“Çalışan sayısı yüksek ama ithalatçı bir firmanın Mildeks’i, daha küçük bir şirkete göre düşük çıkabilir”
YİDER Başkanı, Mildeks puanlamalarına ilişkin şunları söyledi:
Bin çalışanı, 50 Ar-Ge personeli ve 3 patenti olan bir şirket düşünün. Bir de yeni kurulmuş, 10 çalışanı, 5 Ar-Ge personeli, 6 patenti olan bir diğer şirketi düşünün. Ar-ge yatırımı bakımından 10 çalışanlı şirket, bin çalışanı olan şirkete göre daha iyi durumda. Ama bin çalışanı olan kuruluş, sürdürülebilirlik anlamında daha çok basamak kaydetmiş. Bir de ihracat yapıyor, ithalatı da düşükse, puanı yükseliyor.
“Yerli üreticilerimiz benzerlerini aynı fiyata yaparken yabancı ürün almayalım”
“Kullandığımız eşyalar ne kadarı yerli ve milli” sorusuna "Bu oran düşük" yanıtını veren Erdem Eriş, cep telefonu örneğini vererek şunları kaydetti:
Cep telefonu şirketlerine bakıldığında Türkiye’de 44 Mildeks’e sahip bir şirket birinci sırada. O şirket açısından değerlendirdiğimizde, daha gidebileceği 56 puanlık yol var. Yerli üreticilerimiz benzerlerini aynı fiyata yaparken, yabancı bir ürün almayalım.
“Bir ürün sorun çıkardığında ‘Zaten yerliydi, bu kadar olur’ demeye meyilliyiz”
Kişilerin bir ürünü satın alırken Mildeks notunu göz önünde bulundurduğu günleri hedefleyen YİDER Yönetim Kurulu Başkanı, “Yerli bir üründe sorun çıktığında ‘Zaten yerliydi, bu kadar olur’ demeye, yabancı bir ürün sorun çıkardığında ise problemin üstünü örtmeye meyilliyiz. Bu çok yanlış” ifadelerini kullandı.
"Cumhurbaşkanı’nın talimatı yerine ulaşmıyor”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yerli ve milli ürün kullanımı konusundaki teşvik ve talimatlarının yerine ulaşıp ulaşmadığı sorusuna ise Eriş, şu yanıtı verdi:
Cumhurbaşkanı'nın teşvik ve talimatı doğru ancak yerine ulaşmıyor. Önce kamuda kullanım yapılmalı. Sözde değil, özde, samimiyetle. Kamunun kendisi yerlilik ve milliliği teşvik ettiğini söylese de o kapıyı açmakta imtina ediyor.
Devlet görevlilerine 'yerli marka' önerisi
Güney Kore örneğini veren Eriş,15 sene önceki ekonomik verilere göre Türkiye’nin gerisinde olan ülkenin, başarılı olduğu ürünlere yönelerek, kamunun da desteğiyle günümüzde dünya çapında markalara sahip olunduğunu ifade etti.
"Hiçbir Güney Kore görevlisi, kendi markaları dışında otomobile binmez!” dedi.
“Yerli üretim logosu yanlış bir uygulama”
Eriş, "Bir markete gittiğinizde her şeyde yerli üretim logosu var. Bu gerçekçi değil. Ayrıca bir şeyi 0 ya da 1 olarak görmek, yani ‘var’ ya da ‘yok’ diye değerlendirmek yanlış" sözleriyle yerli üretim logosunun yanlış bir uygulama olduğunu savundu.
“Yabancı şirketleri de skorluyoruz, Türkiye'ye yabancı sermayeyi çekmeye çalışmalıyız”
Yabancı şirketlerin de Mildeks ölçümünü yaptıklarını anlatan YİDER Yönetim Kurulu Başkanı Eriş, sadece satış yapan bir firma ile Türkiye'de fabrikası olan, üretim yapan şirketlerin Mildeks'inin farklı çıktığını belirtti.
Yabancı sermayenin önemine de değinen Eriş, çok kolay erişilen ürünleri ise sıfırdan üretmenin bir anlamı olmadığı görüşünde.
"Yerli Malı Haftası fındık, fıstıkla geçiştirilmeyecek kadar değerli”
“12-18 Aralık Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası”na ilişkin görüşlerinini de paylaşan YİDER Başkanı, yerlilik ve millilik kavramlarının çocuklara küçük yaşta verilmesinin şart olduğunu ancak bu haftanın okullarda uygulanış şeklinin eksik olduğu vurguladı.
"Yerli Malı Haftası, hakkı verilmeden geçiştirilen bir hafta" diyen Eriş, şunları söyledi:
Fındık fıstıkla geçiştirilemeyecek kadar değerli bir hafta. Bunun sebebi de yerlilik ve millilik farkındalığının, çocukluktan, eğitim sisteminin en küçük bireylerine aktarılması gerektiğini düşünüyorum çünkü daha sonra düzeltilmesi zor bir iş. Okullara kuruyemişler, meyveler, sebzeler getirilirdi çocukluğumuzda. Hala eski gelenek sürdürülüyor. Ama artık konu teknoloji. Yüksek katma değerli teknoloji üretebilmek. Konu siber güvenlik, savunma sanayiindeki SİHA’lar, IoT… Bunları çocuklarımıza ne kadar erken verirsek o kadar iyi. Benim de çocuklarım okuldalar ve hala velilere ‘kuruyemiş, meyve gönderin’ deniliyor. Ben de ısrarla çocuklarıma dünya çapında başarı gösteren yerli markaların yer aldığı, üzerinde Mildeks’i yüksek şirketlerin bulunduğu özel şapkalar dizayn ediyorum. Savunma sanayiindeki başarılı helikopterlerimizin, tanklarımızın, gemilerimizin yer alıyor.
“Yabancı hayranı diyebileceğimiz nesiller yetişiyor"
“Yabancı hayranlığı aslında genlerimize kadar işlemiş bir şey” ifadelerini kullanan Erdem Eriş, sözlerini şöyle tamamladı:
Yabancı hayranı diyebileceğimiz nesiller yetişiyor. Sadece gençlerde değil, bizde de böyle. Yabancı düşmanlığından bahsetmiyorum. Her ülke kendi geleneklerine, göreneklerine, değerlerine daha çok sahip çıktığını görürsünüz. Avrupa’da da, ABD’de de, Uzakdoğu’da da bu böyledir. Bizde ise bırakın yerli şirketlere, hizmetlere değer vermeyi, ‘Çok da iyi olmayabilir, elin X milleti yapmış, onlar yapar abi’ görüşü var. Bunu kırmanın yolu, çocukluktan başlayarak, bizim kuvvetli ve zayıf olduğumuz noktalarımızı, çocuklarımıza anlatmaktan geçiyor. Tüketim alışkanlıklarını değiştirebilir, şirketleri geliştirebilir ve dünya liginde daha iyi noktalara gelebiliriz.
© The Independentturkish