Geçen pazar öğleden sonra, Mısır gazetesi Mada Masr'daki gazeteciler Kahire'deki ofislerinde çalışırken sivil kıyafetli çok sayıda güvenlik personeli odaya girdi.
Kendilerini tanıtmayı reddeden adamlar, 16 gazeteciyi bir odaya toplamadan önce dizüstü bilgisayarları, telefonları ve kimlik kartlarını toplamaya başladı.
Gazetenin yazı işleri müdürünün de aralarında bulunduğu üç gazeteci alınıp götürüldü.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Mısır'da, böylesi sahneler medya sektörü çalışanları için aşina oldukları olaylardır. Ülke, dünyanın en büyük gazeteci hapishanelerinden biri. Halihazırda Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke arasında 163'üncü sırada.
Güvenlik güçleri, gitgide gazetecilerin de aralarında bulunduğu daha çok sayıda muhalifi yalan haber yapma ve terör örgütlerinin parçası olma gibi belirsiz suçlamalarla hapsediyor. Birçok uluslararası muhabir tutuklandı, sınır dışı edildi veya ülkeye giriş yapmaları yasaklandı. Eylülden beri en az 20 gazeteci gözaltına alındı ve RSF bunu “2014'ten beri en büyük tutuklama dalgası” olarak nitelendirdi.
Ekimdeki hükümet karşıtı protestoların ardından tutuklanan en az 7 gazeteciden biri olan Mısırlı Esra Abdulfettah kelepçelerden asılarak, dövülerek ve boğularak gözaltında işkence gördüğünü söyledi.
Devlete ait ve özel Mısır medyasının çoğu ya yetkililer tarafından yoğun şekilde denetleniyor ya da geri tepeceği korkusuyla otosansür uyguluyor. Devlet, Mada Masr ve insan hakları gruplarının da aralarında bulunduğu haber kuruluşlarına ait yüzlerce internet sitesini yasakladı.
Bir an için, gazetecilerinin bu şartlar altında her gün işe devam etmek için gösterdikleri cesareti düşünün.
Mada Masr, ülkedeki son birkaç bağımsız haber kuruluşundan biri. Tüm muhalefeti ezen otoriter bir makineye meydan okuyarak gazetecilik yapmaya devam ediyor.
Bu yüzden de geçen hafta baskına uğradı. Polisin gelmesinden birkaç gün önce Mada Masr internet sitesi, Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin oğlunun farklı bir göreve tayin edildiğine dair bir haber yayımlamıştı. Haber, Mısır Genel İstihbarat Teşkilatı'nda üst düzey görevli olan Mahmut es-Sisi'nin bir dizi başarısızlığın ardından açığa alındığını söylüyordu.
Cumartesi gecesi, Mada Masr çalışanı Şadi Zalat polis tarafından evinden alındı. Ertesi gün, güvenlik güçleri ofise geldi.
Mada Masr'ın ofisinde düzenlenen baskınla ilgili haberi duyduğumda Suriye'nin kuzeyine yaptığım yolculuktan henüz dönmüştüm. Suriye'nin bu kısmı “düşmanca çevre” olarak nitelendirilir ve böyle bir yolculuğa çıkmadan önce uzun ve bıktırıcı önlemler alınır, hesaplamalar yapılır. Fakat bir savaş bölgesine gitmekle Mada Masr'daki gazetecilerin yaptıkları arasında büyük bir fark var.
Batılı muhabirler, çoğunlukla ne zaman ve ne kadar tehlike yaşayacaklarını seçebiliyor. Habercilik yaptıkları yerler ne kadar kötü olursa olsun, hep bir çıkış yolu vardır.
Mısır ve diğer otoriter ülkelerdeki bağımsız gazeteciler için böyle bir şey yoktur. Her an, bir daha haber alınmamak üzere alınıp götürülebilirler.
Üç Mada Masr gazetecisinin geçen pazar günü kendi başlarına gelmek üzere olduğunu düşündüğü şey tam olarak buydu.
Mada Masr'ın yazı işleri müdürü Lina Attalah, polis baskınına dair açıklamasında iki meslektaşıyla birlikte bir minibüste götürüldüğü anı anlatıyor. Bu dokunaklı bir an.
Polis aracında meslektaşlarım Rana Memduh, Muhammed Hamama ve ben birbirimize kelepçeliydik. Bu sıkı fiziksel bağı, her şeyin düzeleceği, iyi olacağımız işareti olarak birbirimizin ellerine bastırmak için kullandık. Ve pratik aklımız yapılması gerekenleri hesaplamaya başlarken (bizi nereye götürdüklerini kime söyleriz, erkek kardeşime söz verdiğim Noel planlarını ne yapabilirim, bu yılki çalışmalarımızın o fena uzunluktaki rapor taslağı alıkonan bilgisayarıma kaydedilmedi vb...), hem Rana hem de Muhamed bana fısıldayıp durdu: Suçluluğa yer yok. Kendi seçimimizle buradayız. Suçluluk duygusuna yer yok.
Bu olurken, minibüs karakol yolundan geri döndü ve serbest bırakıldılar. Zalat da gözaltından serbest bırakılmıştı.
Ancak sadece iki gün sonra, üç gazeteci daha tutuklandı: Solafa Magdi, kocası Hüsam el Sayyad ve Muhammed Salah, bir kafeden alınıp götürüldü. Şimdi terör örgütüne katılmak ve yalan haber yapmakla suçlanıyorlar.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
https://www.independent.co.uk/voices
Independent Türkçe için çeviren: Onur Bayrakçeken
© The Independent