Ekvador'da Cumhurbaşkanı Lenín Moreno hükümeti tarafından 1 Ekim'de ilan edilen, IMF’in kemer sıkma politikalarına karşı, ülkede protesto gösterileri artarak devam ediyor.
Moreno hükümetine karşı, gösterilerin ikinci haftasında sosyal ve siyasi huzursuzluk iyice arttı.
Ekvador’da olağanüstü hal ilan edilmesine rağmen, yeterli çözüm gayreti olmadığı için ülkede gösterilerin şiddeti daha da yükseldi.
Gösteriler, hükümetin 40 yıldır yürürlükte olan yakıt sübvansiyonlarını kestiğini açıklamasından sonra patlak verdi.
Resmi makamlara göre, çıkan olaylarda 6 kişinin öldüğü, 937 kişinin yaralandığı ve 1121 kişinin tutuklandığı açıklandı.
İşçiler, şoförler, öğrenciler ve yerli toplulukların katılığı eylemlerde, Moreno hükümetinin istifası ve IMF’in kemer sıkma politikalarına son verilmesi talep ediliyor.
Amerikancı Solcu Başkan!
Moreno 2017 yılında Correa'nın merkez sol partisine aday olarak seçildi. Ancak seçildikten sonra siyasi yörüngesi sağa taşındı.
Göreve başladığından beri Moreno, küresel finans ve özellikle de Washington’un taleplerini yerine getirmeye çalıştı.
En kritik kararını ABD’nin ‘savaş suçu’ ihtimaline maruz kalması nedeniyle Ekvador’un Londra Büyükelçiliği’nde siyasi sığınma hakkı alan Wikileaks’in yayıncısı Julian Assange’ın sığınma hakkını ret ederek yaptı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Moreno hükümeti, Galápagos Adası'ndaki hava üssünü ABD’nin kullanımına açtı. “Doğal uçak gemisi” olarak nitelendirilen ada, büyük öfkeye yol açtı.
Oysa eski Cumhurbaşkanı Correa, 2008’de Manta’da ABD askeri üssünü kapatmış ve Anayasa’yı, Ekvador topraklarındaki yabancı askeri üsleri yasaklayacak şekilde değiştirmişti.
Galápagos Adası, ABD’nin uyuşturucu ile mücadelede uçakların ikmal yaptığı bir havaalanı bulunduğu gibi Darwin'in evrim teorisini ilham aldığı adalar üzerindedir.
UNESCO, her yıl çeyrek milyon turist tarafından ziyaret edilen takımadaları “yaşayan müze ve evrim için bir vitrin” olarak nitelendiriyor.
Moreno, son olarak IMF’den kredi alarak, ekonomi yönetimini ABD’ye bıraktı.
Böylelikle Ekvador para birimi ABD dolarına sabitlenirken, ülkenin bağımsız para ve maliye politikasını feda etti.
Dış politikada ise, Venezuela Başkanı Nicolas Maduro’nun ABD tarafından devrilmesinin ateşli savunucusudur.
Yakıt sübvansiyonlarının sona ermesinin yanı sıra Moreno, hükümet devlet işgücünü azaltıyor ve bazı özelleştirmeler planlıyor.
Ayrıca madencilik yasasında yapılan bir reform, özel sektörü desteklemekten daha çok, Batılı şirketlere verilmiş bir imtiyaz olarak değerlendirildi.
Bu durum Moreno hükümetiyle ilgili ’’Milliyetçi Sol’dan daha çok, Dünya Bankası için bir koşucu” eleştirilerini beraberinden getirdi.
İş dünyasının ve ordunun desteğini almasına rağmen, Moreno'nun popülaritesi yüzde 70'den, yüzde 30'un altına düştü.
Göstericilere “darbe suçlusu” diyen Moreno, göstericilerin selefi Rafael Correa ve Venezüella Cumhurbaşkanı Nicolás Maduro tarafından finanse edildiğini söyledi.
Moreno, kararlarını “geri çevirmeyeceğini” ve protestoları “hükümeti istikrarsızlaştırmayı amaçlayan yağma, vandalizm ve şiddet” olarak resmettiğini açıkladı.
Sadece bu değerlendirme bile Moreno’nun ABD karşıtı siyasetçileri hedef alarak, ABD yörüngesinde politika izlediğinin bir görüntüsü olarak değerlendiriliyor.
IMF kredileri yıkıcı oldu
Moreno, IMF’den, Dünya Bankası’ndan ve Inter-American Kalkınma Bankası’ndan 10,2 milyar dolarlık kredi aldı.
Şubat ayında onaylanan 4,2 milyar dolarlık kredi anlaşmasının bir parçası olarak Uluslararası Para Fonu (IMF) tarafından dikte edilen tasarruf tedbirlerinden sonra, dizelin fiyatı iki kat, benzin fiyatı ise yaklaşık yüzde 30 arttı.
Bir gece yarısı yürürlüğe giren zamlarla, galon başı gaz fiyatı 1,85 dolardan 2,30 dolara, mazot ise 1,03 dolardan 2,.27 dolara yükseldi.
Ek olarak, gaz desteğinin kesilmesiyle ulaştırma işçileri otobüs ve taksi şöförleri grev kararı aldı.
Gösterilere, önce şoförler daha sonra işçiler ve öğrenciler katıldı.
Yerlilerin de katılmasıyla gösteriler kontrolden çıktı.
Moreno, hükümete yıllık 1,3 milyar dolara mâl olan sübvansiyonların artık vermeyeceğini açıkladı.
Çünkü Moreno, kırk yıldır devam eden yakıt sübvansiyonlarının ekonomiyi bozduğunu ve 60 milyar dolara mal olduğunu söyledi.
Lenin Moreno’nun 1,4 milyar dolarlık tasarruf paketini açıklaması, asgari ücretin ayda sadece 394 dolar olduğu Ekvador'da birçok kişiyi kızdırdı.
Sübvansiyonların ortadan kaldırılması, nüfusun en yoksul yüzde 40'ının gelirlerini yüzde 4,5 ila 5 oranında azaltacak.
Mayıs 2017'den bu yana 20 bin kamu çalışanı işinden atıldı.
İthalat tarifeleri ve vergilerdeki kesintiler ve “esnek” sözleşmeli bir emek reformuyla, kamu sektöründe yeni işe alımlarda yüzde 20'lik bir ücret indirimi ve yıllık tatil günleri 30’dan 15’e getirildi.
En sağcı hükümetlerin bile son kırk yıldır, uzak durduğu yakıt sübvansiyonlarını iptal etme kararı, Moreno hükümetini ve Ekvador’u zor durumda bıraktı.
Okullar perşembe gününden beri kapalı kaldı.
24 ilin 17'sinde barikatlar var.
Doğu ve güney eyaletlerinde, yerli protestocular birkaç askeri ve polis konvoyunu ele geçirdi; daha sonra 50 asker ve beş polis serbest bırakıldı.
Petrol bakanlığı, kuzeydoğu illerindeki PetroAmazonas petrol sahasının, protestocuların üretim sahasına girmesinden ötürü yüzde 12'lik bir düşüş yaşandığını açıkladı.
Yerli göstericiler, ülkedeki karayollarını ve otoyolları kapattı.
Binlerce kişi, daha büyük protestolar için başkent Kito'ya gitti.
Havaalanına giden yollar engellendiğinden uçuşlar iptal edildi.
Karayolu tıkanıklıkları, petrol dağıtımlarını etkileyerek ülkenin bazı bölgelerinde yakıt kıtlığına yol açtı.
İhracatın neredeyse yarısını oluşturan petrol gelirleri 2014-15’te ham petrol fiyatların düşmesinden çok etkilendi ve ülke 2016’da resesyona girdi.
Ekvador, Çin’den otoyol, baraj, köprü gibi birçok altyapı projesi için kredi aldı.
Gününde ödenmeyen borçlar yüzünden Çin, petrol karşılığı da olsa kredileri artık uzatmıyor.
Ekvador, her ne kadar IMF ve diğer küresel finans çevrelerinden kredi alarak ekonomik açıdan bir rahatlama peşinde olsa da; borçlarından ötürü bir temerrüde girme tehlikesiyle karşı karşıya.
Kredi temerrüt takas işlemcilerinde, Ekvador’un temerrüde düşme olasılığı yüzde 6,4 iken; bölge ülkeleri Kolombiya, Meksika ve Brezilya yüzde 1,0 ile yüzde 1,4 arasında; bu oranlar kıyaslanmayacak derecede yüksek.
Kriz içindeki Arjantin’in olasılığı bile yüzde 3,0’ın üstünde kalırken, çökmüş bir ekonomiye sahip Venezuela’nın yüzde 73’e yakın.
Protestolardan ötürü ‘hükümet taşındı’
Ekvador Cumhurbaşkanı Lenín Moreno, IMF'nin belirlediği kemer sıkma paketine karşı devam eden grevler, şiddet olayları ve kızgın yerlilerin protestolarından korunmak için Hükümetini başkent Quito'dan ülkenin en sanayileşmiş şehri ve liman kenti Guayaquil'e taşıdı.
Çünkü Kito'daki protestocular, Ekvador’un Kongre binasına zarar verdi.
Tabii bu durum, sadece şiddet gösterilerinin varacağı Moreno’nun bir paronayası değildi.
Ekvador tarihinde yerli ayaklanmalarının hükümeti devirmeye kadar giden birçok vaka söz konusu.
Yerlilerin liderlik ettiği protestolar da üç cumhurbaşkanı devrildi.
Örneğin 1997'de sağcı Cumhurbaşkanı Abadalá Bucaram, özelleştirme, kemer sıkma ve yolsuzluklara yönelik kitlesel protestoları yatıştıramadı ve Carondelet Başkanlık Sarayından bir ambulansla kaçmak zorunda kaldı. Panama'ya sığındı.
2000’de Jamil Mahuad’da yerlilerin protestolarından ötürü ayrılmak zorunda kaldı.
2005 yılında, Cumhurbaşkanı Lucio Gutiérrez, Bucaram'ın Ekvador'a geri gönderilmesine izin verilmesi de dahil, benzer protestolar nedeniyle Başkanlık Sarayındaki bir helikopterle kaçtı.
Moreno, 2017 yılında seçildiğinde, eski Cumhurbaşkanı Rafael Correa'dan bir borç krizini devraldı.
Fakat Moreno, Correa’nın yardımcılığını yapmış ve büyük oranda mevcut durumu bilerek Cumhurbaşkanı adayı olmuştu.
Dolayısıyla protestocular, Moreno’nun eski yönetimleri eleştirmesini ciddiye almadığı gibi Moreno’nun kendisine karşı olan göstericilere, Correa yandaşlarını da alarak cepheyi genişletti.
Ekvador’daki siyasi ve asayiş olayları, önce ekonomik krizden, ardından ideolojik bir mücadeleye ve nihayetinden etnik temelli bir sınıf mücadelesine evrilmiş durumda.
Özellikle Yerlilerin, Moreno hükümetini devirmesinden endişe ediliyor.
Elbette önleyici bir askeri müdahale veya iç savaş da göz ardı edilmiş değil.
Bu durum uluslararası konjontürün etkileyebilecek olayları tetikleyebilir mi?
Açıkçası çok emin değiliz. Zira Hong Kong, Mısır ve Irak'ta da benzer söylemler ışığında yönetim değişim talebi söz konusu.
Ancak daha fazla ülkeye yayılabilmesi çok mümkün değil.
Ancak süreç kontrol edilemezse veya Moreno geri adım atmazsa Morone hükümeti çok fazla ayakta kalamaz.
Çünkü toplumsal ve bölgesel desteğe sahip değil.
Bu bağlamda Fransa’da gerçekleşen ve yine akaryakıta zam yapılmasından ötürü ‘Sarı Yelekliler’ protestoları başlamıştı.
Neredeyse bir yıla yakın bir süredir halen devam etmektedir.
Kemer sıkma politikası, beraberinde otoriter yönetimi ve ekonominin derinleşen krizi bir sınıf çatışmasını birlikte getiriyor/tetikliyor.
Bu arada Birleşmiş Milletler ve Roma Katolik Kilisesi’nin hükümet ve göstericiler arasında arabuluculuk yapması gündemde olsa da hükümetten tatminkar bir geri adım uygulaması beklenecektir.
Protestoların yıkıcı etkisi ve Moreno’nun koltuğunu sallamaya başlamasından ötürü Moreno hükümeti ile yerliler arasında bir anlaşma söz konusu.
Ancak Ekvador yaşadığı ekonomik kriz sürdürebilir olmaktan çok uzak olduğu için Moreno geri adım atarak belki bugünü kurtardı.
Lakin IMF politikalarını uygulama mecburiyeti olduğu için önümüzdeki günlerde benzer kaotik ortamın tekrarı çok uzak değil.
* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish