Anayasa hukuku mu, ana hukuk mu?

Mehmet Niyazi Tanılır Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Independent Türkçe/ChatGPT

Medeni kanun-medeni hukuk, ceza kanunu-ceza hukuku, imar kanunu-imar hukuku dediğimiz halde, anayasa -anayasa hukuku diyoruz.

Eğer anayasa hukuku doğru bir kullanım ise, neden aynı mantıkla medeni kanun hukuku, ceza kanunu hukuku, imar kanunu hukuku demiyoruz?

Türk Dil Kurumu Sözlüğü'ne göre;

Kanun/yasa, devletin yasama organı tarafından konulan ve uyulması zorunlu olan kurallar bütünü demektir.

Hukuk ise; bu yasaları konu alan bilim demektir.

Bu durumda, örneğin imar konusunda yasama organınca çıkarılan ve uyulması zorunlu olan kurallar bütününe imar kanunu, bu yasayı ve onun alt normları dahil bu alandaki tüm düzenlemeleri ve doktrin tartışmalarını konu alan bilimsel alana da imar hukuku diyoruz.

Bu mantıkla devletin temel kurallarını, kuruluş esaslarını yani devletin ana teşkilatı ile vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini düzenleyen temel/esas/ana kanuna anayasa dediğimiz halde, neden bu temel yasayı konu alan bilim dalına ana hukuk değil de anayasa hukuku diyoruz?

Bu doğru bir kullanım mıdır, yoksa bir galat mıdır?

Bu soruyu cevaplandırmak için biraz geriye giderek ülkemizde devletin esas yapısını ve vatandaşların hak ve hürriyetlerini düzenleyen temel/ana kanunun ve bu kanuna dair bilimsel alanın zaman içinde aldığı isimlere dair kısa bir tarihsel yolculuk yapmamız gerekecek.


Kanun-i Esasî'den anayasaya

Bilindiği üzere ülkemizde devletin esas/ana yapısını ve vatandaşın hukukunu düzenleyen ilk temel kanun Osmanlı Devleti döneminde 1876 yılında çıkarılan "Kanun-i Esasî"dir.  

Onu müteakiben çıkarılan ikinci temel kanun ise meclis hükümeti döneminde 1921 yılında Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen "Teşkilat-ı Esasiye Kanunu"dur.

Cumhuriyet döneminde 1924 yılında çıkarılan temel kanuna yine aynı şeklide "Teşkilat-ı Esasiye Kanunu" adı verilmiştir.

Devletin öz Türkçecilik politikası çerçevesinde 1945 yılında Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun dili yenilenmiş, ismi de "Anayasa" olarak değiştirilmiştir.

Demokrat Parti iktidarı döneminde 1952 yılında yapılan kanunî düzenleme ile 1924 tarihli "Teşkilat-ı Esasiye Kanunu" ismine ve metnine geri dönülmüştür.

1961 yılında kabul edilen temel kanun için Anayasa ismi kullanılmış, en son kabul edilen ve halen yürürlükte bulunan 1982 tarihli temel kanunumuzda da Anayasa ismi muhafaza edilmiştir. 

Peki, bu süreç içinde bu esas kanuna, temel/ana yasaya dair bilimsel alan nasıl adlandırılmıştır?

Kısaca buna da bir göz atmak konumuzun aydınlatılması açısından yararlı olacaktır. 


Hukuk-ı esasiyeden anayasa hukukuna

Anayasaya dair hukuk disiplinini ifade etmek üzere Kanun-i Esasî'nin yürürlükte olduğu dönemde, "hukuk-ı esasiye", Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun yürürlükte olduğu dönemde ise "hukuk-ı esasiye/esasiye hukuku" teriminin yanısıra, "esas teşkilat hukuku" terimi de kullanılmıştır.  

Kanun-i Esasî'nin yürürlükte olduğu dönemde bu isme uygun olarak "hukuk-ı esasiye" isminin kullanıldığına aşağıda ismi geçen kitaplar örnek olarak zikredilebilir:

Mustafa Asım'ın 1908 yılında basılan Hukuk-ı İdare ve Hukuk-ı Esasiye kitabı, Babanzâde İsmail Hakkı'nın 1909 yılında basılan Hukuk-ı Esasiye kitabı, Celalettin Arif'in 1909 yılında basılan Hukuk-ı Esasiye kitabı, Mehmet Şakir Paşa'nın 1911 yılında basılan Usul-i Muhakemat-ı Cezaiyye ve Hukuk-ı Esasiye kitabı, Hamid Bey'in 1915 yılında basılan Hukuk-ı Esasiye ve İdare Dersleri kitabı, Ahmed Mithat'ın 1919 yılında basılan Hukuk-ı Esasiye kitabı. 

Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nun yürürlükte olduğu dönemde ise; hukuku esasiye/esasiye hukuku terimlerinin yanı sıra, esas teşkilat hukuku terimi de kullanılmış olup, Ali Fuat Başgil'in 1934 yılında basılan Esasiye Hukuku Dersleri kitabı, Yusuf Ziya Özer'in 1938 yılında basılan Hukuku Esasiye Ders Notları kitabı ile1939 yılında basılan Mukayeseli Hukuku Esasiye Dersleri kitabı, Osman Nuri Uman'ın 1939 yılında basılan Esasiye Hukuku (Ana Yasa Hukuku) kitabı, Ali Fuat Başgil'in 1940 yılında basılan Esas Teşkilat Hukuku Dersleri kitabı ve Hüseyin Nail Kubalı'nın 1943 yılında basılan Esas Teşkilat Hukuku Dersleri kitabı örnek olarak zikredilebilir. 


Değerlendirme:

Bu isimlendirmeler yukarıda anlamlarını verdiğimiz kanun ve hukuk kavramları arasındaki semantik ilişkiyi doğru yansıtan isimler olarak bir tartışmaya konu olmamışlardır.

Ancak ilginçtir ki henüz "anayasa" ismi resmi olarak mevzuatımıza girmeden önce yani 1945 yılından önce "ana yasa hukuku" terimi ilk kez 1939 yılında Osman Nuri Uman tarafından "Esasiye Hukuku" kitabının alt başlığı olarak kullanmıştır.

(Burada "ana yasa" tamlamasının şimdikinden farklı olarak ayrık yazılması da ilginçtir. Bir dil bilim tartışmasına girmeden bu ayrı yazımın Türkçenin isim tamlaması yapma kurallarına daha uygun olduğu kanaatindeyim).

Temel/esas kanunumuzun adı "anayasa" olduktan sonra "anayasa hukuku" teriminin kullanılması akademik dünyadan başlamak üzere hızla yaygınlaşmıştır.

Ancak bu dönemde Ali Fuat Başgil "ana hukuk", Hüseyin Nail Kubalı "devlet ana hukuku" ismini kullanmayı tercih etmişlerdir.

(Hüseyin Nail Kubalı'nın "Devlet Ana Hukuku Dersleri" kitabı 1946 yılında, Ali Fuat Başgil'in "Ana Hukuk Dersleri" kitabı ise 1948 yılında yayımlanmıştır.)

Kanun ile hukukun tanımlarını ve aralarındaki ilişkiyi göz önüne aldığımızda kanaatimizce "anayasa hukuku" kavramı semantik olarak kusurludur.

Ali Fuat Başgil'in ve Hüseyin Nail Kubalı'nın tercih ettiği ve anayasa bilimini semantik açıdan daha doğru olarak yansıtan "ana hukuk" veya "devlet ana hukuku" terimlerinin yerine Türkçenin kurallarına ve yapısına uygunsuzluğu açık olan anayasa hukuku teriminin yaygınlık kazanması anlaşılır bir durum değildir.


Sonuç:

Esasiye hukuku ve esas teşkilat hukuku terimleri temel kuruluş kanununa yani anayasaya ilişkin bilimsel alanı ifade açısından daha kapsayıcı ve isabetli olmalarına rağmen temel kuruluş kanunumuzun adının anayasa olarak değiştirilmesiyle beraber bir süre sonra tedavülden kalkmışlardır.

Bugün bu isimlere yeniden dönülmesi ihtimali söz konusu değildir.

Ancak yukarıda izah ettiğimiz gerekçeler çerçevesinde temel kuruluş kanunumuza ilişkin bilimsel disiplini ifade açısından, anayasa hukuku yerine hem semantik açıdan, hem de anayasa isminin çağrışımına da uygun olarak ana hukuk/devlet ana hukuku/ana kuruluş hukuku isimleri daha isabetli görünmektedir. 

 

 

(Bu makalenin yazılmasında Prof. Dr. Suna Kili ve Prof. Dr. A. Şeref Gözübüyük tarafından hazırlanan Türk Anayasa Metinleri (Sened-i İttifaktan Günümüze) kitabı ile Prof. Dr. Bülent Nuri Esen'in Anayasa Hukuku ve Siyasi Hukuk kitabı ve Ar. Gör. Kahan Onur Aslan'ın Türk Anayasa Hukukunda "Anayasa" Terimi ve "Anayasa Hukuku" Kavramı isimli makalesinden istifade edilmiştir.)

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU