Kudüs, Selahaddin Eyyubi'den sonra Haçlılara neden verildi?

Mehmed Mazlum Çelik Independent Türkçe için yazdı

Altıncı Haçlı Seferi

Selahaddin Eyyubi, Kudüs'ü özgürleştirdikten sonra bu durum sonsuza kadar sürmemiş çok kısa bir süre içinde Haçlılara ciddi bir çarpışma dahi yapılmadan geri verilmişti.

Tarihe Diplomatik Haçlı Seferi olarak geçen ve Kudüs'ün tekrar Batılılara geçmesine neden olan sefer birbirinden tuhaf hadiselerle doludur. 

Her şeyden evvel Haçlıların başında Müslüman dostu, hatta bazı kimselere göre Müslüman olan II. Friedrich bulunuyordu.
 

II. Friedrich
II. Friedrich 

 

Birçok Müslüman alimini himayesine alan İslam'a dair tüm kutsalları muhafaza eden bu kral daha önceki Haçlı krallarına hiç benzemiyordu.

Düşmanı Eyyubi Sultan el-Kâmil ile dostlukları ise tarihe damgasını vuracaktı.

Meşhur coğrafyacı alimlerden el-İdris gibi isimler II. Friedrich'in maiyetindeki isimlerden sadece biriydi.

Buyrun bu tuhaf sefere ve Kudüs'ün diplomatik kanallarla Haçlılara geçmesine yakından bakalım.


Alman İmparatoru II. Friedrich ve Eyyubi sultanı el-Kamil'in dostluğu

II. Friedrich, Sicilya'da dünyaya gelmişti.

İtalya'da bulunan bu yarımadada yaklaşık 2 asır ayakta kalan bir İslam devleti kurulmuştu.

Ebu Abdullah el-Karani, Ebu Said b. İbrahim, Ebu Bekir es-Sikilli, İbn Abi Usaybia ve meşhur felsefe taşı arayıcısı İbn el-Muaddib Sicilya'nın yetiştirdiği müstesna ilim insanlarıydı.

II. Friedrich bir yandan Sicilya'daki İslam varlığına büyük hayranlık duyarken öbür yandan çoğu barbarlıkları ile öne çıkan Haçlı krallarından ziyade düşmanı Selahaddin Eyyubi'nin kutsal beldelerde meydana getirdiği değişime hayranlık duyuyordu. 

Alman Kralının İslam'a duyduğu merak ve Müslümanlara yönelik insancıl tavrı Eyyubi Sultanı el Kâmil ile karşılıklı teveccüh ve tecessüse dönüştü.

İkilinin birbirine gönderdiği mektuplar asırlardır çarpışan iki medeniyetin birbirini keşif yolculuğuna dönüştü.

İbn Vasıl, ikili arasındaki mektupların mahiyetini şu sözlerle aktaracaktı:

İmparator ile el-Kâmil arasındaki mektuplaşmalar çeşitli alanlardaydı ve bu konuşmalarda imparator, el-Kâmil'e hikmet, geometri ve matematik problemleri hakkında sorular yöneltirdi.
 

II. Friedrich
II. Friedrich 

 

II. Friedrich, birçok Avrupa dilinin yanı sıra iyi derecede Arapça biliyor; İbn Rüşt ve El Kindi gibi isimlerin eserlerini Napoli Üniversitesi'nde Batı dillerine çevirterek Rönesans'ın da temellerini attı.

İbnü'l-Furât gibi önemli Arap tarihçileri II. Friedrich'in hidayete erdiğini ama makamı gereği bunu alenen ilan edemediğini iddia etti.

Nitekim, Batı alemindeki en netameli konuların başında II. Friedrich'in Müslüman olarak kafirlere karıştığına dayanıyordu.

Bu dedikoduların artmasından sonra II. Friedrich, Sicilya Müslümanlarına yönelik baskıyı artırması ise kafalarda soru işaretlerine neden oluyordu.

İmparator, Kudüs'e yaklaştıkça bir Müslüman'dan daha hassas şekilde İslamiyet'e yaklaşırken aynı kişi kendi ülkesinde Müslümanları katledip İslam'ı yasaklama yoluna gidiyordu. 

Müslümanlar cephesinde ise yeni bir gelişme yoktu.

Her zaman olduğu gibi Kudüs'ün sahipleri birbirleri ile taht ve iktidar savaşına tutuşmuştu.

Zaten Eyyubi Sultanı el Kamil'in II. Friedrich'e yakınlaşmasına en büyük neden de buydu.

Kudüs asırlarca bu sebeple işgal altında kalmıştı, şimdi ise bir Müslüman sultan iktidar savaşını kazanmak için bir Haçlı liderine desteği karşılığında Kudüs'ü vadediyordu.

Sultan el Kamil'in kardeşi el Muazzam Kudüs'ü elinde bulunduruyordu. Sultan kendisine tehdit olarak gördüğü kardeşinde olmasından ise Haçlı iktidarını Kudüs'te tercih ediyordu.

Kudüs emiri el Muazzam ise bu çirkin pazarlık karşısında Haçlılara şu mesajı gönderdi:

Efendine söyle, ben başkaları gibi değilim, (onlara gösterecek) sadece bir kılıcım var.
 

Papalık ve Alman imparatoru
Papalık ve Alman imparatoru

 

Alman imparatoru aforoz edilir

Tüm bu süreçler yaşandığı sırada Alman imparatorun süreci ağırdan almasına tahammülü kalmayan Vatikan kendisi ordu toplayarak Kudüs'e yürümeye karar verdi.

II. Friedrich bu zamansız seferi doğru bulmasa da ordusuyla yola çıktı ancak hastalandı.

Papalık bu hadise sonrası beklenmedik bir kararla imparatoru aforoz etti:

Açık bir şekilde İmparator Friedrich'in aforoz edildiğini ilân ediyoruz. Mademki o, belirlenen zamanda denizi geçmedi, oraya belirlenmiş para miktarını göndermedi, kutsal topraklara yardım için orada iki yıl boyunca masraflarını karşılayacağı bin asker göndermedi, anlaşmasındaki bu üç maddeyi ihlâl etti, o zaman kendisinin de kabul ettiği gibi aforoz edildi.


Aforoz edilmesine rağmen II. Friedrich Doğu seferine çıktı ve önce Kıbrıs'ı hakimiyeti altına alarak Filistin üzerine yürüdü. Papalık buna rağmen aforoz kararını kaldırmadı.

Haçlı birlikleri iki farklı ordu olarak Filistin'i istila etmeye başladı. Papalık adına hareket eden ordular yakıp yağmalayıp ilerlerken II. Friedrich daha dikkatli ilerliyor ve Eyyubilerle diplomatik teması kesmiyordu.

Kudüs emiri el Muazzam'ın vefatı bölgedeki tüm hesapları ve dengeleri değiştirdi.

Bu gelişme sonrası el Kamil, Batılılara Kudüs'ü vadettiği için pişman olmuştu; ama onun ihaneti yüzünden iki büyük Haçlı ordusu Müslüman beldelerinin sınırına çoktan dayanmıştı. 

Elbette, II. Friedrich için de işler iyi gitmiyordu; çünkü o 1228'de Yafa üzerine yürüdüğü bir sırada Papalık ona ait Sicilya'daki birçok kale ve beldeyi ele geçirmeye başlamıştı. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Tüm bu karışıklıklar ortadayken Eyyubi Sultanı el Kamil, sırf kendi iktidarını korumak için Müslümanlar için bir utanç vesikası olan Yafa Antlaşmasını imzaladı.

Yafa Antlaşması'yla Kudüs, Bethlehem, Nazareth şehirleri, Montfort ve Toron kaleleriyle birlikte Celile bölgesi ve Sayda'nın bir kısmı Haçlılara teslim edildi.

Başka bir deyişle tek bir kılıç kınından çıkmadan uğruna yüz binlerce şehit verilen Kudüs, Haçlılara altın tepside sunuldu.

Anlaşmada Müslümanlar lehine olan maddeye göre; Kudüs'te Kubbetü's-Sahre ve el-Aksâ camileriyle Harem-i Şerif Müslümanların elinde kalacak ve Müslümanlar istediği zaman ve hiçbir ödeme yapmadan bu yerlere uğrayabilecekti.

Nihayet, 17 Mart 1229 tarihinde II. Friedrich Kudüs'e girerek kendisini şehrin kralı ilan etti.

Şehre girdiğinde ise Selahaddin Eyyubi'nin izinden gidecek ve Müslümanlara büyük hürmette bulunacaktı.

İbn Vâsıl'ın aktardığına göre; bir cami sırasında yanındaki bir papazın elinde İncil ile Müslümanların kutsal mabedine girme teşebbüsüne şu sözlerle kızacaktı:

Hain! Sen ne getiriyorsun buraya? Yemin olsun ki, buraya sizlerden biriniz izinsiz gelirseniz gözlerinizi alırım, biz Sultan el-Kâmil'in köleleriyiz ve ona itaat ederiz, sultan bu kiliseler konusunda bize lütufta bulunuyor, davranışlarınızda haddi aşmayın


Her nasıl olursa olsun, nasıl bir kılıf bulunursa bulunsun Selahaddin Eyyubi'nin emaneti Kudüs, Müslüman idarecilerin basiretsizliği sebebiyle düşmüş bir kentti artık.

Eyyubiler bu hadiseden kısa bir süre sonra Moğolların gazabıyla tarihten silinirken Kudüs, Türk kölelerin kurduğu Memluklerce kurtarılıp bölgedeki tüm Haçlı izleri silinip atılacaktı. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU