İsrail, Türkiye'ye saldıracak. Saldıramaz ama saldırıyor

Gürbüz Evren Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Konuya ilişkin birçok yazı okudum, yorum dinledim.

Bana göre İsrail, Türkiye'ye saldırmayacak.

Çünkü Türkiye'ye saldırmak İsrail'in boyunu aşar.

Ama İsrail, Türkiye'ye yıllar önce saldırmaya başladı ve saldırmaya devam edecek.

Son iki cümle arasındaki çelişkinin farkındayım.

Öyleyse katıldığım televizyon programlarında aylardır anlattıklarımı özetleyerek, konuya açıklık getirelim.

İsrail, Türkiye'ye neden saldıramazdan başlayalım:

- İsrail, Gazze'den sonra Lübnan'a saldırdı ve Golan Tepeleri bölgesinin tamamına el koyup, su kaynaklarını kontrol altına almak için de Suriye sınırına dayandı. Yetmedi İran cephesini açmak üzere. Bunlara her an Yemen cephesi de eklenebilir. Yani İsrail'in karşısında Hamas, Hizbullah, Suriye, Lübnan, İran ve Husiler var. Bunlara Irak'tan Haşdi Şabi güçlerini de ekleyelim. 

- Düzenli ordu olmayan tüm bu vekil güçlerle konvansiyonel bir savaş yapamadığı için İsrail ordusu net ve kalıcı sonuçlar alamıyor ve alamayacak.  

- Ama unutmayalım, buraya kadar sessiz duran Rusya, İsrail'in, Esad yönetimini yıkmaya soyunması ve Suriye'de toprak işgaline niyetlenmesi halinde, buna dur diyecektir. Moskova, bunun sinyallerini verdi. Böylesi bir durumda İsrail'in bölgeye yaydığı çatışmanın rengi değişir.

- İsrail'in, 1200 km uzaklıktaki İran'a kara harekâtı düzenlemesi ve bu ülke ile de konvansiyonel bir savaş yapması mümkün değil. Geriye sadece yapay zekayı da kullanacağı hava harekatları kalıyor.

- Kısacası İsrail, İran ve tüm vekilleriyle ayrıca Suriye ve Lübnan ile mücadele etmek için gücünü dengeli kullanmak zorunda. Aksi taktirde sıkıntı yaşar. Nitekim Gazze'deki etkili birliklerini Güney Lübnan'a kaydırdığında, onlardan boşalan yere yedek askerleri yerleştirmesi iyi sonuçlar vermedi. Hamas'ın saldırıları sonucu hemen her gün birkaç yedek asker ölüyor.  

- İsrail'in yaydığı çatışmadaki en önemli silahı ise hava kuvvetleridir. Hava Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral Tomer Bar, “Bu mücadelede en büyük görev bize düşüyor. Hava Kuvvetleri görevin yüzde 80'nini üstlendi” demişti. İsrail'in bu anlamda işi kolay, çünkü vekil güçlerin de Suriye ve Lübnan'ın da hava savunma sistemleri, savaş uçakları yok. Olanlar da çok yetersiz. Bu nedenle İsrail, hiçbir engelle karşılaşmadan istediği gibi hava bombardımanlarını sürdürüyor. 

- İsrail, askeri kapasitesinin yetebileceğini düşündüğü vekil güçlere ve ülkelere saldırmakta tereddüt etmez. Bunu şimdiye kadar bölgedeki birçok çatışma ve savaşta gördük. İsrail kime diş geçirebileceğini çok iyi bilir ve ona göre hareket eder.

- Bu durumda, İsrail'in, Türkiye'yi Suriye, Lübnan, Hizbullah, Hamas ve Husilerle aynı kefeye koyması mümkün mü? Yine aynı şekilde İsrail'in, İran'a yaptıklarını Türkiye'ye de yapabilmesi mümkün mü? Elbette ki hayır.

- Yaklaşık 40 yıldır ABD, AB, İsrail destekli terör örgütü ile mücadele eden, Irak ve Suriye'de yüzlerce kara operasyonu düzenlemiş, Libya ve Somali'de varlık gösteren, birçok sorunlu bölgede Barış Gücü kapsamında görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin savaş kabiliyetini, tecrübesini en iyi bilen ülkelerin başında İsrail gelir. TSK ile bir kara savaşına girişmenin kendisine nasıl bir bedel ödeteceğini gayet iyi bilen İsrail'in risk analizlerini yapmadığını mı sanıyorsunuz. Ayrıca Türkiye ile İsrail'in ortak sınırı yok. İsrail, Türkiye'ye nereden saldıracak?

- Bu durumda İsrail'in, Türkiye'ye karşı hava operasyonları düzenleyeceği, akla gelen ilk seçenektir. Bu ihtimali akla getirenler herhalde İsrail'in, Türkiye'yi hava savunma sistemi zayıf, hava gücü ve savaş uçakları bulunmayan bir ülke gibi gördüğünü sanıyorlar. Yakın zamana kadar İsrail'in Heronlarına ihtiyacı olan Türkiye'nin savunma sanayinde kaydettiği büyük gelişmeyi, İHA VE SİHA alanında dünyanın ilk üç ülkesi arasına girdiğini, geliştirdiği süpersonik füzeleri, Tel Aviv de yakından izliyor. İsrail, elindeki 30'u F-35 olan yüzlerce savaş uçağıyla TSK'nın hava gücünü alt edemeyeceğini de bilecek kadar iyi hesap yapan bir ülkedir.

- İsrail'in Türkiye'ye saldırması için NATO faktörünü de unutması gerekiyor. İsrail bir NATO üyesine saldıracak ve müttefikler konu Türkiye olunca buna seyirci mi kalacak? Belki başta NATO üyeleri Türkiye için İsrail'e karşı kendilerini kalkan etmeyecekler, ancak istemeyerek de olsa İttifakın itibarı ve saygınlığını korumak için harekete geçeceklerdir. NATO'nun müttefikine destek olmayan bir ittifak durumuna düşmesi en son göze alınacak bir risktir.

- İsrail'in çatışmayı yayması, birçok vekil güç ve ülkeyi hedef alması ABD'yi rahatsız ediyor. Çünkü yeni sorunlara dahil olmak, bölgedeki Amerikan varlığını ve politikalarını olumsuz yönde etkiliyor. İsrail'in bu sorunlara Türkiye'yi de dahil etmesi, ABD'nin kesinlikle istemediği bir gelişmedir.

- İsrail'in, İran ile vekil güçlerine, Lübnan'a ve Suriye'ye yıllardır planlı şekilde yaydığı çatışma üzerinden oluşturduğu bir denge var. Bu çatışmada İsrail'in, yeni bir örgütü daha hedef alması söz konusu dengeyi bozmaz. Ancak çatışmaya doğrudan Türkiye gibi bölgesel güç tanımındaki bir ülkeyi katması, uzun yıllardır kurduğu bu dengeyi yıkar. Türkiye ile doğrudan çatışmak, söz konusu dengenin hızla İsrail aleyhine bozulmasına yol açar.

- İsrail'in dikkat etmek zorunda olduğu bir denge de Azerbaycan ile olan ilişkileridir. Azerbaycan, İsrail'in önemli petrol tedarikçileri arasındadır. Azerbaycan, İsrail'e 1 milyar 394 milyon dolar değerinde 2,2 milyon ton petrol ihraç ediyor. Bu, İsrail'in yıllık petrol ihtiyacının yüzde 20'sidir. İsrail'in petrol ihtiyacının yüzde 30'unu ise Kazakistan ve Türkmenistan sağlıyor. Azerbaycan ile İsrail arasında daha birçok konuda iş birliği yapılmaktadır. İsrail'in, Azerbaycan'ın kardeşi Türkiye'ye saldırması Bakü'nün tahammül etmeyeceği bir gelişmedir. İsrail de bunu bilmektedir. 

- İsrail'in Akdeniz'de, ekonomik münhasır bölgesinde bulunan zengin doğal gaz kaynaklarıyla ilgili planlarında Türkiye'nin hayati önemi var. Doğal gazı Avrupa'ya ihraç edeceği boru hatları için en kısa ve en az maliyetli yolun, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) kara sularından ve Türkiye üzerinden geçeceği uzun süredir İsrail'in de dillendirdiği somut seçenektir. Türkiye'ye saldırması halinde bu yolun kapanacağını bilmektedir.  

Sıraladığımız nedenlerden hareketle İsrail'in, Türkiye'ye saldırıp saldıramayacağına siz karar verin.

Ancak göz ardı edilen bir gerçek var ki o da İsrail'in, Türkiye'ye zaten uzun yıllardır saldırdığı ve saldırmaya devam edeceğidir.
 


Bunu katıldığım her televizyon programında aylardır anlatıyorum.

Terör örgütü PKK/PYD/YPG'nin en önemli destekçisinin sadece ABD değil İsrail olduğu da bilinen bir gerçektir.

İsrail, terör örgütüne sadece silah değil, istihbarat, eğitim ve para desteğini de 1990'lı yıllardan beri sağlıyor. 

Bu dönemde, Golani Tugayından Yarbay Aaron Berman ve Binbaşı Benjamin Katz yönetimindeki 25 kişilik İsrail askeri ekibi tarafından PKK kamplarında verilmeye başlanan eğitim, Irak'ın ve Suriye'nin değişik bölgelerinde günümüzde de sürüyor.

ABD'nin, Suriye'nin kuzey doğusundaki El Şaddadi askeri üssünde, PKK/YPG'li teröristlere İsrail hava kuvvetlerinden Yarbay Ofir Weiss'in komutasındaki 5 kişilik ekip tarafından dron eğitimi de verilmektedir.

Aynı Yarbay Weiss ile pilot Binbaşı Elad Lieberman, 2020 yılında, Irak'ın Süleymaniye bölgesinde PKK'lı teröristlere helikopter pilotluğu eğitimini başlatan İsrailli subaylardır. 

İsrail ordusu envanterinden düşülen 2 adet UH-60 Black Hawk model helikopter ise PKK'nın kullanımı için ayrılmıştır.

Bunlardan biri Süleymaniye'de, Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin denetimindeki bir alanda tutulmaktadır.

Diğeri de Suriye'deki ABD üssü El Şaddadi'dedir.

İsrail-ABD ortaklığının stratejisi, terör örgütü eliyle sürdürdüğü örtülü savaş sayesinde Türkiye'yi hem içeride hem de Suriye ve Irak'ın kuzeyinde meşgul edip, askeri, ekonomik ve sosyal alanlarda yıpratma üzerine kurulmuştur.

Bu örtülü savaşta Mossad'ın büyük rolü vardır. Mossad, T.C. vatandaşı olan, ama Türkiye düşmanlığını da görev edinen, terör örgütü yandaşı çevrelerden ajan devşirmektedir.

Ajanlarına sadece istihbarat toplatmayan Mossad, saldırı ve eylemler için de bunları kullanmaktadır.

Türkiye'nin bazı kentlerinde bombalı saldırılar düzenleyen terör örgütüne Mossad'ın istihbarat, silah, mühimmat sağladığı da aşikardır.

Ancak Millî İstihbarat Teşkilâtı MİT, Mossad'a hareket alanı bırakmayacak bir çalışma yürüttüğü ve ajan ağını izlediği için birçok eylem ve saldırı önlenmiştir. 

Mossad'ın 1992'den beri 3 ya da 4 yıllık aralarla yayınladığı raporlara göre, özellikle de son 10 yılda Mossad ajan ağının en çok darbe aldığı, istihbarat akışının kesintiye uğradığı ülke Türkiye'dir. 

İsrail'in, Türkiye'ye karşı örtülü savaşında, sığınmacı kartı da önemli yer tutar.

Suriye'deki çatışmaları körüklemek, gerginliği artırmak, hava bombardımanları yapmak İsrail'in ara ara başvurduğu yöntemdir.

Buradaki amaç, sivillerin Türkiye sınırına doğru sürülmesini sağlamaktır. 

Mossad ayrıca Türkiye'deki sığınmacılar arasından da çok sayıda ajan devşirmiştir.

Sözün özü, "İsrail Türkiye'ye ne zaman saldıracak" diye sormanın, beklemenin anlamı yok, çünkü İsrail uzun yıllardır, sınırlarımızın dibindeki vekil güçleri olan terör örgütleri PKK-PYD-YPG-IŞİD üzerinden zaten Türkiye'ye saldırıyor.

Bu konuya devam edeceğiz ve Lübnan'a ayrı bir sayfa açacağız. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU