Nükleer enerji ve Hindistan

Doç. Dr. Ali Oğuz Diriöz Independent Türkçe için yazdı

İllüstrasyon: Etienne Cipriani

Son birkaç haftadır BRICS konusunu ele alıyorum ve bu grubun, Yeni Kalkınma Bankası (eski BRICS Bankası) dışında henüz resmi bir kurumsal yapısının olmadığını vurguluyorum.

Suudi Arabistan'ın BRICS üyeliğinin belirsizliği, BRICS'in hala başvuru, tüm üyelerin daveti ve başvurunun kabulü ile üyeliğin onaylanması dışında resmi kabul mekanizmalarının eksik olduğunu gösteriyor.

Suudi Arabistan zirvelere ve toplantılara katılarak fiilen BRICS üyesi gibi hareket etse de, resmi olarak BRICS'e katılıp katılmayacağı net değil.

Bu durum muhtemelen 2024 Ekim ayında Rusya'nın Kazan şehrinde yapılacak BRICS Zirvesi'nde çözülecek.

Suudi Arabistan'ın çekimserliğinin bir nedeni, Batılı şirketlerle sivil nükleer enerji iş birliği olasılığı olabilir.

Nükleer enerji ve BRICS birbirleriyle bağlantılıdır, çünkü Rusya, Çin ve Hindistan gibi nükleer güç ülkeleri BRICS üyesidir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu bağlamda, sivil nükleer enerji ve Hindistan konusuna daha fazla değinmek istiyorum.

OPEC+'ın temel ülkeleri (özellikle Rusya, İran ve Suudi Arabistan) ile BRICS, enerji üreten uluslardan oluşan bir blok haline gelecektir.

Rusya, Çin, İran ve Hindistan ile birlikte, nükleer enerji meselesi de gündeme geliyor.

Suudi Arabistan'ın çekimserliğinin bir nedeni, belki de nükleer enerji konusudur.

Suudi Arabistan'ın Batılı şirketlerle (Fransa, Japonya, Güney Kore, Kanada veya ABD gibi) sivil nükleer santraller inşa etmek için iş birliği yapma arzusu olabilir.

BRICS grubu ve fosil yakıtlar hakkında çok şey yazıldı; Rusya, Suudi Arabistan, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) büyük petrol ve doğalgaz üreticileridir.

Ancak, BRICS ülkelerinin nükleer enerji kapasiteleri de fazla dikkat çekmeyen bir faktör.

Rusya, büyük bir nükleer teknoloji sağlayıcısı. Hindistan'ın nükleer enerji bileşenleri ve teknolojilerinin gelişimi ile nükleer enerji santralleri üzerine daha fazla tartışmak gerekir ve bu makalenin odak noktası da bu olacaktır.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Birleşik Krallık (BK) ve Fransa, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) daimi üyeleridir ve önemli nükleer güçlere sahipler.

Batılı ülkeler ve Japonya, Kanada, Güney Kore, İsveç gibi OECD ekonomileri sivil nükleer enerji yeteneklerine sahip.

Almanya, 2011'de Japonya'daki Fukuşima Daiichi nükleer felaketinin ardından nükleer enerjiden çıkma kararı aldı.

Almanya'da nükleer santraller devreden çıkarılıyor.

Hindistan'ın nükleer enerji santralleri vardır ve nükleer enerji kapasitesini önemli ölçüde artırma planları bulunuyor.

Hindistan, giderek daha güvenilir bir bileşen tedarikçisi haline geliyor.

Örneğin, Hindistan şirketleri, Rus Rosatom'un Bangladeş'teki nükleer santralinin inşasına katılıyor.

Türkiye, 1968'de imzalamış ve 1970'e kadar Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması'nı (NPT) onayladı.

Bu antlaşma, kitle imha silahlarını sınırlamaya yönelik silah kontrolü ve silahsızlanma anlaşmalarının zirvesidir.

Akkuyu Nükleer Santrali projesi nedeniyle, Türkiye Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından denetimlere tabidir.

Sivil nükleer enerji, Uluslararası Nükleer Enerji rejiminin bir parçası. Hindistan, NPT'yi imzalayan bir ülke değildir ve bu nedenle UAEA denetim rejimine dahil değil.

Yine de Hindistan'ın nükleer programı, Kuzey Kore veya İran gibi tartışmalı olarak görülmüyor.

Aksine, Hindistan'ın son nükleer enerji anlaşmaları, onun potansiyel bir ortak olduğunu ve tartışmalı bir devlet olmadığını gösteriyor.

Çünkü Hindistan, NPT'den bağımsız olsa dahi, Japonya Fransa ve ABD gibi ülkelerle yürüttüğü nükleer enerji alanındaki işbirliği sebebiyle, diğer bir BRICS ülkesi olan İran'ın aksine, nükleer enerji gibi hassas bir hususta, kuşkuyla yaklaşılan bir devlet değil.

Hindistan'ın odağı, nükleer enerji tesislerinde kullanılan bileşenler ve yazılımlar tedarik etmek gibi görünüyor.

Hindistan ayrıca bir G20 ülkesi ve 2023'teki G20 Zirvesi'nde nispeten başarılı bir dönem geçirdi.

Hindistan, forumda bir uzlaşma sağladı. Rusya'nın aksine, Hindistan başka ülkelerde nükleer enerji tesisleri geliştirme konusunda önemli bir aktör değil.

Hindistan, ihraç edilebilecek nükleer teknoloji ve bileşenler geliştiriyor.

Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) arasında sivil nükleer enerji ve petrol üzerine imzalanan mutabakat anlaşmaları, Hindistan'ın nükleer enerji teknolojisi ve bileşenlerinin talep gördüğünü ve en üst düzey Batı tesisleri için bile faydalı olduğunu göstermektedir.

Hindistan, 1960'lardan beri nükleer enerji üretme çabaları içindedir ve ABD, Fransa ve Japonya ile de çeşitli ikili nükleer enerji anlaşmaları vardır.

Abu Dabi'deki BAE'nin nükleer enerji projesi, Güney Kore'nin elektrik ve enerji şirketi KEPCO tarafından inşa edildi ve işletildi.

BAE, NPT kurallarına uymak ve nükleer enerji geliştirmek için güvenilir ve sorumlu bir ulus imajı oluşturmak zorunda kaldı.

Bu nedenle, Hindistan gibi BRICS ülkeleri, nükleer enerji konusunda iş birliği için alternatif bir akış sağlayabilir.

Öte yandan, BAE'nin bir Güney Kore şirketiyle yaptığı anlaşma, BAE'nin 2024'te BRICS'e katılmasından önce yapıldı.

BAE, halihazırda çalışan nükleer enerji tesislerine sahiptir. Suudi Arabistan ise Batılı bir nükleer enerji santrali isteyebilir.

Hindistan, bileşenler ve çeşitli teknolojiler sağlarken, diğer ülkelerde nükleer santraller geliştirmek veya işletmekle tanınmamaktadır. Ancak Hindistan, inşaat ve belirli bileşenlerin tedarikinde yer alıyor.

Hindistan'ın kendi nükleer enerjisine gelince, yerel olarak temin edilen Toryum, yakıt olarak geliştirilmeye çalışılıyor.

Hindistan'ın en önemli nükleer araştırma ve geliştirme merkezlerinden biri olan Bhabha Atom Araştırma Merkezi'ne göre, nükleer enerji 6 bin 780 Megavat (MW) ile Hindistan'ın kurulu elektrik kapasitesinin yüzde 2'sini oluşturuyor.

Hindistan'da nükleer enerjinin geliştirilmesi, emisyonları ve karbon ayak izini azaltma fırsatı olarak görülüyor.

Nükleer enerji, Hindistan'ın enerji sektörünün karbon yoğunluğunu azaltmada önemli bir rol oynamaktadır. Hindistan'da Uranyum ile çalışan ve yerli olarak geliştirilen Basınçlı Ağır Su Reaktörleri (Pressurised Heavy Water Reactors - PHWR'ler), Hindistan'daki temel reaktör türleridir. Tüketilmiş yakıtlardan çıkarılan Plütonyum, Hızlı Üretici Reaktörler (Fast Breeder Reactors - FBR'ler) için yakıt görevi görüyor.

Hindistan'da Toryum gibi yakıtların ve yeni tür santrallerin yanı sıra yazılım araştırma ve geliştirmesi (Ar-Ge) yoğun bir şekilde devam ediyor.

Yerel olarak geliştirilen reaktörlerin yanı sıra, Hindistan güvenilir bir bileşen tedarikçisi haline geliyor.

Hindistan'da teknoloji ve bileşen geliştirmeye önemli fonlar ayrılıyor.

Sadece Hindistan Hükümeti nükleer enerji santralleri geliştirebiliyor.

Hindistan, 2047'ye kadar 100 GW'lık nükleer kapasite oluşturmayı planlanıyor.

Ancak bileşenler ve diğer sivil nükleer enerji teknolojileri konusunda Hindistan Hükümeti, özel şirketlerle görüşmelerde bulunuyor, yatırımları artırmak ve özel sektörün bu tür teknolojiler geliştirmesini teşvik etmeye çalışıyor.

Reliance, Tata Power ve Adani grubu, Hindistan Hükümeti ile görüşmeleri devam eden şirketler arasında
 


Türkiye, Hindistan gibi BRICS ülkeleriyle ya doğrudan ya da BRICS'e başvuran Azerbaycan aracılığıyla ilişkilerini geliştirebilir.

Azerbaycan, Hindistan gibi BRICS ülkeleriyle belirli enerji bileşen teknolojilerini ve projelerini geliştirmek için ortaklık kurabilirken, Türkiye, Rolls Royce Holdings'in Küçük ve Modüler Reaktör (Small Modular Reactor – SMR) teknolojilerini keşfedebilir.

Rolls Royce'un mevcut CEO'su, Türk kökenli Erginbilgiç'tir. 

Türkiye, NATO ve AB ülkeleriyle ilişkilerini bozmadan BRICS ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmeli.

Hindistan, NATO ve AB ülkelerinin çoğuyla zaten dostane ilişkilere sahip, önemli bir potansiyel ortak.

Hindistan'ın büyük nüfusu ve ekonomisi göz önüne alındığında, Türkiye için öncelik, ekonomik iş birliği geliştirmek ve Hindistan ile ilişkileri ilerletmek olmalı.

ABD'nin mevcut Başkan Yardımcısı ve olası gelecekteki Başkanı Kamala Harris'in Hindistan kökenli olduğunu unutmamak gerekir.

Hindistan'ın diasporası aracılığıyla sahip olduğu yumuşak gücü, hukuk devleti, laiklik, demokrasi, adalet ve insan hakları gibi paylaşılan değerler, Türkiye'nin Hindistan ile ilişkilerini geliştirmesi için nedenlerdir.

Özellikle Türkiye'nin sivil nükleer enerji santrallerinin bakımında parça ve bileşenlere ihtiyaç duyması durumunda bu önemli.

Genel olarak Hindistan'ın özellikle son 20 yıldaki ekonomik ilerlemesi olağanüstü ve büyüme oranı sürekli olarak yüzde 6'nın üzerinde seyrediyor.

Hindistan gibi BRICS ülkeleriyle kurumsal iş birliği mekanizmalarının geliştirilmesi gerekir.

Sonuç olarak, BRICS'in giderek büyüyen enerji kaynakları ve teknolojileri, sivil nükleer enerjiyle ilgili teknolojiler için alternatif bileşenler bulma olasılığını da içeriyor.

Fakat Türkiye özelinde dikkate alınması gereken çok önemli bir husus, Türkiye'nin NATO'dan kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmeye devam etmesidir.

BRICS'e üye olup olmamak egemen bir devletin kendi kararı olmakla birlikte, mevcut sorumluluklarıyla da çelişmeden bunu gerçekleştirebilmesi önemli.

Geçen günlerde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ı ziyaret eden ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi John Bass'ın ziyaretinde vurgulanan konulardan biri de BRICS ile ilgili hususlardı.

Görüşme sonucu açıklamalardan anlaşılacağı üzere, BRICS üyeliği teşvik edilmemekle birlikte, ağırlıklı olarak ekonomik ve ticari bir karar olacağından, bilhassa NATO'ya yönelik sorumlulukların ihmal edilmemesinin önemine değinildi.

BRICS'in fayda ve maliyeti iyi değerlendirilip tartılmalıdır çünkü alınacak karar 86 milyonu etkileyecektir. BRICS'e üye olunsa da olunmasa da olası faydalar, Hindistan, Güney Afrika ve Brezilya gibi bireysel BRICS üyeleriyle ile yürütülecek ilişkiler sayesinde de elde edilebilir.  

Ya da Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) ya da MIKTA ile BRICS arası oluşturulabilecek mekanizmalarla da sağlanabilir. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU