Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) her yerde. Yakın zamanda yapılan bir araştırma, DEHB ve otizmli çocukların ebeveynlerine yapılan engelli ödemelerinin pandemi öncesinden bu yana yüzde 40 arttığını ortaya koydu. Bu muazzam bir artış. Teşhis için bekleme listeleri yıllarla ölçülüyor.
Şimdi, teşhisin eziyetli gecikmesini atlatırsanız, ciddi kıtlık ve karneyle dağıtım nedeniyle ilaç alabileceğinizin garantisi yok. İnsanlar teşhis için yıllarca süren yolculuklarının sonuna geldiğini ancak başladığı yere geri döndüğünü görecek. Biliyorum, ben de onlardan biriyim.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
DEHB'yi (ya da o zamanki adıyla Dikkat Eksikliği Bozukluğu /DEB) ilk kez 2000'lerin başında her şeyi öğrendiğim gibi öğrendim, Amerikan çizgi filmleri aracılığıyla. Aşırı teşhis ve ilaçla tedavi edilen çocuklardan oluşan distopik bir Cesur Yeni Dünya sunuyorlardı. Bobby Hill, Bart Simpson, South Park'ın tüm kasabası, hepsine yanlışlıkla ADD teşhisi konduğu ve ağır ilaçlar verilerek tamamen zombileştirildikleri bölümler vardı. Şimdi geriye dönüp baktığımda utanıyorum ama bu, DEHB'nin yetişkinliğime kadar tutunduğum hakim anlatısıydı.
Gerçek DEHB'nin neye benzediği hakkında hiçbir fikrim yoktu, bu yüzden bende olabileceği fikri aklımın ucundan bile geçmedi.
Ta ki 20'li yaşlarımın sonlarına, pandemiden hemen öncesine kadar. Bunu an itibarıyla her şeyi öğrendiğim yerden öğrendim: Reddit. DEHB'yle ilgili bir yorum zincirine rastladım. İnsanlar "yönetici işlev bozukluğu" ve "aşırı odaklanma" gibi terimler kullanıyordu. Gittikçe daha fazla okudum.
Sanki bir polisiyenin son 15 dakikası gibiydi. Kişiliğimin tamamen farklı parçaları olarak düşündüğüm şeyler, birleşik bir bütünün parçası olarak ele alınıyordu. Hayatıma yeni bir gözle bakıyordum.
Sürekli huzursuz bacak sendromumu düşündüm. Zayıf dürtü kontrolümü.
Okul kariyerimi düşündüm. Bitmek bilmeyen cezalar. Yaramazlıklar. Terk edilmiş bir spor salonunda tost satmaya çalışmak gibi manik planlar.
Üniversitedeki zamanımı düşündüm, o yıl erteleyerek geçirdiğim her saniye için acı çektikten sonra kafeinle dolu 24 saatlik bir sürede çılgınca tezimi yazdım.
Kendi kişiliğimin Rosetta Taşı'nı bulmuş gibi hissediyordum. Mümkün olan en kısa sürede teşhis konmasını, tedavi ve ilaç seçeneklerini araştırmaya başlamayı istiyordum. Böylece... 4 yıl boyunca hiçbir şey yapmadım. Neden? Çünkü bende DEHB var.
DEHB olduğunu düşünen birinden bekleme listesinde yıllar sürebilecek bir sürece başlamasını istemek ironik, Alacakaranlık Kuşağı tarzı bir ceza gibi. Şimdiyse, erteleme huyum yüzünden, muhtemelen Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Servisi (NHS) tarihindeki en uzun DEHB teşhisi yığılmasıyla mücadele etmek zorundayım.
Bunun algılanan bir avantaj veya "tembellik" için bir bahane olması gerekip gerekmediğine bakılmaksızın, teşhisteki artışın "moda" yanlış teşhislerden kaynaklandığını çok duyuyorum, Bu iddialarda bulunanların DEHB'li insanların karşılaştığı damgalama ve yargılamanın farkında olduğunu sanmıyorum.
Yaklaşık bir yıl arayla iki yöneticiye korkuyla bundan bahsettim ve ikisi de güldü. Kaba bir niyetleri olduğunu sanmıyorum, sadece dürüstçe bunun bir şaka olduğunu düşündüler. Israr ettim ve onlara ciddi olduğumu söyledim. İkisi de neredeyse kelimesi kelimesine aynı şeyi söyledi: Sende DEHB yok. Sadece odaklanmaya ihtiyacın var.
Durumla ilgili farkındalığın artması çok büyük bir faktör. Kabullenme sadece kademeli değil, beraberinde ivme de getiriyor. Kabullenme damgalamaya ağır bastığında ve baraj patladığında kritik eşiğe ulaşılır.
Ancak karantina aynı zamanda daha derin bir iç gözlem zamanıydı. Kaç ebeveyn daha önce oturup sahte bir sınıf ortamında fonetik veya matematik konularını gerçekten gözden geçirme fırsatı buldu? Bu ebeveynlerin kaçı çocuklarının farklı olduğundan ya da zor zamanlar geçirdiğinden zaten şüpheleniyordu ancak öğrenmelerini, davranışlarını bu derecede ve bu tür bir ortamda incelemek zorunda kalana kadar bunun etkisini fark etmemişti?
DEHB'li olabileceğimi ilk düşündüğümde, oğlum büyüyene kadar aklımın bir köşesinde kalmıştı. Hiperaktif, ilgilendiği şeylere çok odaklanmış ve ilgilenmediği şeylere kesinlikle tepki vermeyen bir çocuk.
Başka bir deyişle, davranışları tıpkı benim onun yaşındaki halime benziyor.
Kreşe başlamadan birkaç ay önce öğretmeniyle bir toplantı yaptık. Farkında olmalarını istediğimiz bir şey olup olmadığını sordu. Biz de nazikçe nöroçeşitlilik sahibi olabileceğini söyledik, DEHB'den şüpheleniyorduk ve odaklanmakta zorluk çekebiliyordu.
Öğretmen şüpheyle yaklaştı, hatta küçümsedi. Bize tanı koymak için çok erken olduğunu (ki bu doğru) ve tüm erkek çocukların çok fazla enerjiye sahip olduğunu söyledi.
İlk haftanın sonunda, okulda geçirilen iki buçuk günden sonra, bizden konuşmak için geride kalmamızı istedi.
Oğlumun DEHB olup olmadığını hiç düşünüp düşünmediğimizi sordu. Aile hekimimizle konuşmamızı tavsiye etti. Bize okulun ona yardımcı olması için ek bir personel almayı düşündüğünü ve bunu yapmak için teşhisin getirebileceği ek finansmana ihtiyaç duyabileceğini söyledi.
Kreşimin de benimle ilgili ek desteğe ihtiyacı vardı. Annem her gün beni kontrol etmeye yardım etmek için geliyordu.
İlk başta içim burkuldu. Onun da benimle aynı okul kariyerine sahip olduğunu hayal edebiliyordum. Ama öğretmen aynı zamanda onun duyusal ihtiyaçlarından da bahsetti. Onunla nasıl çalışılacağını anlamaktan. Yaramaz bir çocuk olarak önceki hayatımda, bu ifadeler kelime dağarcığımızda yoktu.
Sınavlarda başarılı olduğum için hiç dikkat çekmedim. Üstün zekalı ve yetenekli programlarında olduğum ama saati söyleyemediğim, ayakkabı bağcıklarımı bağlayamadığım, konuşmayı bırakamadığım garip bir paradoksun içindeydim. Sanki bende bir sorun varmış gibi hissederdim. Kendime neden uslu duramadığımı sorardım.
Oğlum için bunu istemiyorum. Çocukların disipline edilmesi gerektiğini düşünmediğim için değil, DEHB teşhisi konursa, kendi davranışlarını yönetmesine ve düzenlemesine yardımcı olacak araçları geliştirmesi için desteklenmesini istediğim için. 30'lu yaşlarımın eşiğinde rastgele bir Reddit başlığı bulana kadar sıfırdan bir araya getirmek zorunda kaldığım araçlar.
Yıllar boyunca teşhis ve hedefe yönelik destekten ölçülemeyecek kadar faydalanabilecek, nöroçeşitliliğe sahip çocukların sayısını bir düşünün. Bunun yerine, yaramaz oldukları gerekçesiyle göz ardı edildiler.
Bunun zaman içinde bir kişi ve toplum üzerindeki kümülatif etkisini düşünün. Bunu ele almak için yapabileceğimiz her şey kesinlikle hayati önemde.
Independent Türkçe için çeviren: Çağatay Koparal
© The Independent