Küresel güçlerin Afrika’daki mücadelesi, kıta ülkelerinin birbiriyle olan ilişkilerini olumsuz etkilerken bölgenin jeopolitik manzarasını da değiştiriyor.
Her ne kadar Biden yönetiminde Afrika ile yeterince ilgilenmediği düşünülse de ABD, uzun süredir kıtada Rusya ve Çin yayılmacılığına karşı mücadele veriyor.
ABD ve Batı yanlısı politikalar izleyen Zambiya ile ABD yaptırımları sonucu bölgede yalnız bırakılan ve Rusya’ya yakınlaşan Zimbabve son zamanlarda güvenlik endişesiyle anlaşmazlık yaşamaya başladı.
Zambiya ve Zimbabve arasında gerginlik ne zaman arttı?
Zimbabve ile Zambiya, özellikle Zimbabve'nin kurtuluş mücadelesi sırasında güçlü bir kardeşlik ve diplomatik bağ inşa etti. Ancak iki ülke arasındaki ilişkiler zaman zaman gerginliklerle sınandı. Bu gerginliklerin, Zambiya Devlet Başkanı Hakainde Hichilema'nın göreve gelmesinden bu yana arttığı söylenebilir. Zira Hichilema'nın Batı yanlısı politikaları, bölgedeki mevcut ortaklıkların ve ittifakların yeniden şekillenmesine neden oldu.
Güney Afrika Kalkınma Topluluğu (SADC) Seçim Gözlemci Misyonuna başkan olarak atanan Zambiyalı politikacı Nevers Mumba’nın Zimbabve başkanlık seçimlerinin ne özgür ne de adil olduğuna yönelik bir açıklamada bulunmasının ardından Zambiya ve Zimbabve’nin arası daha da açıldı.
Zimbabve Cumhurbaşkanı Emmerson Mnangagwa’nın Rusya'nın kuzey başkenti St. Petersburg'da düzenlenen bir yatırım zirvesi çerçevesinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşme sırasında “Amerika’nın hem güvenlik hem de mali destek noktasında Zambiya’daki gücünü pekiştirdiğini” söyleyerek, Rusya’dan savunma ve güvenlik desteği istemesi iki ülke arasındaki gerginliği iyice derinleştirdi.
Aslında Zimbabve’nin diplomatik ve güvenlik endişelerinin ardında uzun yıllar boyunca Batı yaptırımlarına maruz kaldığı için bölgede yalnız bırakıldığını düşünmesi yatıyor.
Zimbabve’ye uygulanan Batı yaptırımları
Zimbabve hükümeti, 2000 yılında uygulamaya koyduğu tarım reformu çerçevesinde beyaz azınlığın topraklarını devletleştirerek yerli halka dağıtmıştı. Bu hamle sonrasında Batılı hükümetler ve uluslararası kurumlar Zimbabve’ye ekonomik ve siyasal yaptırımlar uyguladı. Ağır yaptırımlar sonrası ülke ekonomisi iyice bozuldu ve Zimbabve 2007’de dünyanın en yüksek enflasyon oranına sahip ülkesi olarak kayda geçti. Ekonomik krizle birlikte işsizlik de %80’e ulaştı.
O tarihlerden bu yana Zimbabve, ABD ve Batı yaptırımlarından kurtulmuş değil. Amerika, mart ayında yolsuzluk ve insan hakları ihlalleri iddialarının ardından aralarında Devlet Başkanı Emmerson Mnangagwa ve eşi ile diğer yetkililerin de bulunduğu sekiz Zimbabveli isme yeni yaptırımlar getirdi. Ayrıca yine yolsuzluk, insan hakları ihlalleri ve seçim hilesi iddiaları nedeniyle üç işletmeye de yaptırım uyguladı.
Zimbabve Rusya’ya yaklaşıyor
ABD, Zambiya'daki nüfuzunu gün geçtikçe kuvvetlendirirken Zimbabve giderek bölgede yalnızlaşıyor ve çareyi Rusya'ya yönelmekte buluyor.
2017 yılından bu yana iktidarda olan 81 yaşındaki Mnangagwa, katıldığı yatırım zirvesinde Devlet Başkanı Vladimir Putin'den "sevgili kardeşim" diye bahsederken Rusya'yı da Zimbabve'nin istikrarlı müttefiki olarak tanımladı.
Peki, Zimbabve lideri, komşu ülkeleri olan Angola, Demokratik Kongo ve Mozambik gibi hâlihazırda çatışmalara sahne olan ülkeler yerine, bölgenin en güvenli ülkelerinden biri olan Zambiya’dan bir güvenlik tehdidi geleceğini neden düşündü?
Çünkü ABD Zambiya’da 26 Nisan 2022'de askerî Afrika Komutanlığı'nı (AFRICOM) kurdu.
Görünüşteki amacı kıtada istikrarı sağlamak ve terörle etkili mücadele etmek olan AFRICOM, arka planda ABD'nin siyasi ve askerî konumunu güçlendirerek kıtadaki nüfuz mücadelesinde diğer aktörleri (bilhassa Rusya ve Çin’i) dengelemek ve hatta çevrelemek amacı güdüyor. (1)
Zambiya bugüne kadar Zimbabve ile bir askerî çatışmaya girme arzusu olduğunu belirtmese de AFRICOM’un varlığı iki ülke arasında gerginliğe neden oluyor. Zira AFRICOM'un temel yetkilerini aşarak Zimbabve’ye kontrolsüz güç uygulayabileceği yönünde endişeler mevcut.
Nitekim AFRICOM, Zambiya içinde de tartışmalara yol açıyor. Kimilerine göre burası bir ofis, askerî üs değil. Muhalefete göre ise AFRICOM, Batı’nın askerî varlığı anlamına geliyor. Zambiya’nın komşu ülkelerle ve bölgesel güçlerle ilişkilerini tehlikeye sokuyor.
Batı ve Doğu Afrika’ya kıyasla daha az çatışma yaşayan ve daha güvenli olan Afrika'nın güneyindeki stratejik dinamikler, büyük küresel güçlerin askerî ve diplomatik manevralarından giderek daha fazla etkilenmeye başladı.
Rusya ve Çin ile askerî iş birliklerini güçlendiren Zimbabve ile AFRICOM’un varlık gösterdiği Zambiya arasındaki ilişki başta olmak üzere, benzer gelişmeler Afrika’nın güneyindeki jeopolitik manzarayı değiştirmeye devam ediyor.
Kaynaklar
https://www.eurasiareview.com/13062024-rift-between-zimbabwe-and-zambia-deepens-over-geopolitical-security-oped/
https://www.herald.co.zw/zambian-mps-raise-concern-over-africom-base-in-country/
(1)https://www.aa.com.tr/tr/analiz-haber/madalyonun-oteki-yuzu-afrika-da-abd-nin-askeri-varligi/1341059#:~:text=G%C3%B6r%C3%BCn%C3%BC%C5%9Fteki%20amac%C4%B1%20k%C4%B1tada%20istikrar%C4%B1%20sa%C4%9Flamak,ve%20hatta%20%C3%A7evrelemek%20amac%C4%B1%20g%C3%BCd%C3%BCyordu.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish