Din, tarikat, para ve siyasetin yapay zeka üzerinden manipüle edildiği bir kurgu: KÜBRA

Vahap Aydoğan Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Netflix

Kimlik ve benlik bilincini zedeleyen, duygusal manipülasyonu tanrı ve din metaforu üzerinden anlatmaya çalışırken, siyaset ve tarikat ilişkilerini finansal bir tehdit olarak kullanan, çağımızın vebasını özetleyen bir nüans aslında KÜBRA...

Manipülasyon demişken, psikolojik ve sosyal bir etki türü olan, aldatıcı, yetersizlik algısı, rahatsız edici stratejiler kullanarak insanların algı ve davranışlarını değiştiren olguyu manipülasyon olarak tanımlayabiliriz.

Manipüle edilmiş bir zihin ise, kendi düşüncesini değil, başkalarının düşüncelerini başat kabul eder.

Gerçek ile algı değişimi, gerçek dünya ile zihin arasındaki bağlantı bozukluğu, kişiyi psikolojik olarak baskı altına alma şeklinde değerlendirmeler manipüle edilmiş bireyin özellikleri arasında sayılır.

Bu aynı zamanda psikolojik şiddet olarak da tanımlanabilir…

afşin kum kübra.png

Son dönemde dijital platformların birbirleriyle rekabet etmesi farklı içeriklerin de çeşitlenmesine vesile oldu. Bunlardan birisi de KÜBRA dizisi...

KÜBRA, bir diziden ziyade Afşin Kum'un aynı adlı kitabından uyarlanmış bir senaryo aslında…

Kurgu da olsa bir distopyanın ağırlığı fütursuzca göze çarpıyor.

Netflix'te yayımlanan KÜBRA dizisi, oyuncu kadrosu ve sıra dışı kurgusuyla, izleyicilerin ilgisini kısa zamanda üzerine çekmeyi başardı.

Başrollerinde Çağatay Ulusoy, Aslıhan Malbora, Ahmet Mümtaz Taylan ve Ahsen Eroğlu'nun rol aldığı dram ve duygu dolu bir seyir vadediyor izleyiciye.

8 bölümden oluşan diziye gelecek olursak, 6 bölüm boyunca izleyiciye yapay zekanın tanrıyı ve inancı insanlara karşı nasıl bir manipülasyon malzemesi olarak kullandığını anlatıyor.

Özellikle İstanbul gibi, kaotik, yoksul yığınların kurtulmak için mucizelere sığınmalarını, kapital düşüncelerin siyasal İslam fikriyle örtüştüğü ve sonuçlarıyla yoksul kesimin preslendiğine dair emarelerin gölgesindeki kurgu, dizide farklı cepheler açmaktan da çekinmiyor…
 

 

Gökhan Şahinoğlu, (Semavi) herkesin sevdiği; nişanlısına bağlı, ailesine karşı hassas, çalıştığı torna atölyesinde çok sevilen bir genç.

Her yönden mahallede dürüst, örnek bir karakter ve dini bütün bir genç olarak karşımıza çıkıyor.

Dizinin ilk bölümünde, yanmakta olan arabadaki çocuğu kurtaran Gökhan, hikâyede kahraman olarak gösteriliyor.

Ayrıca askerliğini yaptığı kışladaki saldırıdan sağ kurtulan tek kişi olması, ona "seçilmiş kişi" unvanı verildiğine kanaat getiriyor. 

Gökhan, dini sohbetlerin yapıldığı Soultouch uygulamasında KÜBRA adlı kullanıcı hesaptan aldığı esrarengiz mesajlarla Allah'ın kendisine gönderdiği buyrukları yerine getirmek için mücadele verdiğini düşünüyor.

KÜBRA, Gökhan'a sürekli, hayatına ve çevresine dair spesifik bilgiler de içeren mesajlar gönderiyor.
 

 

Ta ki şehirdeki tüm ışıklar sönüp, sadece caminin ışıklarıyla baş başa kaldığında, Gökhan artık Allah ile konuştuğuna tam anlamıyla ikna oluyor.

Olanların sıra dışılığı karşısında hem Gökhan hem de tüm mahalleli artık Allah'ın "onu seçtiğine" inanmaya başlıyor.

Bu mücadele o kadar zorlu bir süreç haline geliyor ki, sürecin sonunda Allah ile konuştuğuna tamamıyla inanıyor.

Ve nihayetinde Gökhan, KÜBRA adlı kullanıcıdan aldığı mesajları da Allah tarafından kendisine gönderilen buyruklar olduğunu düşünüyor…

Ölesiye bir inançla yaklaşan KÜBRA, Gökhan'a inancının gereği kız kardeşinin intiharını dahi Allah'ın bir buyruğu olduğuna ve bu intihara mani olmamasını gerektiğine inandıracak kadar ileri gidiyor. 
 

 

KÜBRA, ona verilen görevi yerine getirmek için, Gökhan'ın ve çevresindekilerin dini inançlarını manipüle etmekten hiç çekinmiyor.

Bu konuda ahlaki bir çekincesi yok çünkü!

Dizi, duygusu olmayan yapay zekanın insan üzerindeki etkisini çok acımasızca işliyor.

Ona yüklenen veriyi analiz edip, bu işlerin nasıl yürüdüğünün kurallarını tespit ediyor ve uygulamaya koyuyor

Ahlaki vicdani duygulardan kopuk olan yapay zeka, izleyiciye mucizelerde yaratmaktan geri kalmıyor…

Kentin tüm ışıklarını kapatıp elektrik sistemini çökerten, ses dalgalarıyla kulakları sağır edecek esrarengiz olaylarla önce mahalleyi, sonra tüm Türkiye'yi etkisi altına alan mucizeler yaratıp, halkın Semavi'ye olan inancını pekiştiriyor…
 

 

Gökhan buna önce kendisi inanıyor, sonra mahalleli, ardından da ülkeden yüzbinlerce kişi…

Artık Semavi sadece bir kişi değil; vakıflar kuran, yardım toplayan, dergâhı ziyaret edilen bir tarikat liderine dönüşüyor. 

Mahalle demişken; olayların geçtiği mahalle aslında ülkenin bir özetini andırıyor.

Siyasetçisinden, komiserine, işçisine kadar hepsinin geçmişinde travmalar mevcut.

Mahallenin hali o kadar buhran içindeki her türlü provokasyon ve manipülasyona açık durumda. Mantık ve duygunun verdiği bir savaş söz konusu…

Benimse asıl değinmek istediğim ne oyuncu kadrosunun geniş yelpazede sunulması ne de oyuncuların rollerindeki ustalıkları….

Konu, kesinlikle bir toplumun gerçek ya da sanal yollarla nasıl manipüle edildiği…

Yapay zekanın dahi algoritmasında manipüle edilecek kavramın din, para, tarikat, yoksulluk ve siyaset üzerinden yapılmış olması gerçekten üzücü ama hiç de şaşırtıcı değil…

Mahallesinde sakin bir gencin nasıl tarikat liderine dönüştüğünü, siyasetçilerin tarikatları önce desteklediği sonra siyasete hizmet etmeleri için ekonomi dahil, tehdit edici birçok enstrümanı da hunharca kullandıklarını görüyoruz.

Bu, yüzyıllardır süre gelen toplumun hastalığı; vebası aynı zamanda …

Din ile insanların nasıl manipüle edildiğini ve sonuçların çok büyük kargaşaya sebep olacağını en iyi algoritmayla ortaya koyan da yapay zekanın kendisi aslında…

Ama yapay zeka burada sadece bir metafor olarak kullanılıyor… Aslolan sadece yapay zeka değildi elbette; dizide yaşananlar.
 

 

KÜBRA; politik, sosyokültürel açıdan zengin malzemeleri içinde barındıran bir yapı.

Taylan Biraderlerin (Yağmur Taylan ve Durul Taylan) ülke gündemine KÜBRA dizisi üzerinden inanılmaz göndermeler yaptığı ve tercihlerini tereddüt etmeden bu yönde kullandıkları şüphesiz.

Siyasi aklın mahallede çıkan olaylar karşısında gençlere müdahale edilirken küçümsenmesi ve onlara "bir avuç..." denmesinden;

Halı sahadaki kargaşada polis kurşunluyla vurulan gencin, ölüm nedeninin örtbas edilmesinden ve polisin serbest bırakılmasından;

Dindar cenahın polis TOMA'larına karşı yelekleri ve sakallarıyla dini bütün, temiz güvenilir karakterleriyle polise direnmeleri ve tekbir getirmelerinden;

Burak'ın cenazesinde çıkan olayların provoke edilip yakın tarihteki olaylar ile benzerliğinden;

İstanbul'un göbeğinde uyuşturucunun çok rahat dolaşıma sokulduğundan, polisin çözemediği olaylar karşısında suçsuz bir insanı içeri atmak için onlarca hukuksuz işlere girişmelerinden; 

Aynı düşünceleri kabul etmediği için diğer tarikat liderleri tarafından şeytanlaştırılmasından;

En çok göze çarpan gönderme ise Gökhan'ın vakfı kapatılınca yaşananlar siyaset ile tarikat ilişkisinin birbirinden beslendiklerine çekinmeden atıfta bulunmaları gözlerden kaçmayan örnekler arasında...
 

 

Sosyolojik ve politik iklimin ülkedeki karşılığına fokuslanıyor KÜBRA…

Dizide duygusal dinamikler bambaşka bir kulvarda ilerliyor.

Dizinin yoksul getto tabiriyle mahalle tanımı ülkedeki birçok yerin prototipi gibi, adeta coğrafi yer işaretlerinin fotoğrafını çekiyor.

Son olarak Afşin Kum'un bir mülakatında "KÜBRA" kitabı için söyledikleriyle bitirmek istiyorum;

afşin kum.jpg
Afşin Kum

Duygu denen şeyi koşulsuz olarak olumlu görmek için bir neden yok. Duygular, canlıların arzularını ve korkularını belirler. Sevgi de olabilir, nefret de öfke de. Bunların arkasında hormonal mekanizmalar vardır. Onlar da genlerle düzenlenir, yani sonuçta evrim sürecinin ürünleridir.

İnsan, yüksek bir bilinç düzeyine ulaşmış olsa da duygular ona asıl doğasını, yani hayatta kalmaya ve soyunu sürdürmeye çalışan hayvanı dayatır. Toplumsallık da bu yaşam kalım derdinin en güçlü mekanizmalarından biridir.

Duygudaşlık burada devreye girer, birbirine sıkı sıkıya bağlı toplumsal yapılar oluşturur. Saf ve nötr bir zekâ açısından bakıldığında, hayvan zekasının duyguların etkisiyle nesnel gerçeklikten kopma eğilimi, hedefe ulaşmak için yararlanılabilecek bir zaaftan başka bir şey değil.


Sanatla, sağlıkla kalın!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU