Rus basınında Gazze savaşı: "Biden yönetimi, Pekin'in krizin çözümüne daha fazla dahil olmasını istiyor"

Gazze savaşının 111. gününde Rus basını yaşananları nasıl görüyor?

Fotoğraf: Khaled Abdullah, Reuters

Independent Türkçe için 26 Ocak Cuma günü Rus basınında yer alan haber ve analizleri derledik:

Gazze savaşının 111. gününde Rus basını yaşananları nasıl görüyor?  
 

 

TASS:

İsrail'in Batı Şeria'da tutukladığı Filistinlilerin sayısı 6,25 bini aştı

Filistin Mahkumlarla İlişkiler Komisyonu, tutuklamalara kötü muamele, dayak ve tehdit gibi çeşitli ihlallerin eşlik ettiğini kaydetti.

Katar TV kanalı Al Jazeera'nin Filistin Esir İşleri Komisyonu'na dayandırdığı haberine göre, 7 Ekim 2023'ten bu yana İsrail birlikleri tarafından Batı Şeria'da tutuklanan Filistinlilerin sayısı 6,25 bini aştı.

Bakanlığın açıklamasına göre yalnızca son iki günde "en az 30 Filistinli" gözaltına alındı. Komisyon, "Tutuklamalara, tutuklulara ve ailelerine yönelik kötü muamele, dayak ve tehditlerin yanı sıra vatandaşların evlerinin bombalanması ve yıkılması gibi çeşitli ihlaller de eşlik ediyor" dedi.

Şu ana kadar tutuklananların 210'unun kadın ve 355'inin çocuk olduğu belirtildi. 


Kommersant:

Kommersant’ta Elnar Baynazarov'un yazısı özetle şu şekilde:
 

 

ABD Husilere yaklaşım arıyor

Joe Biden yönetimi Pekin'in krizin çözümüne daha fazla dahil olmasını istiyor

ABD, Yemen Husilerinin yabancı gemilere saldırdığı Kırmızı Deniz ve Aden Körfezi'ndeki durumun normalleşmesi için Çin'i devreye sokmaya çalışıyor. Financial Times gazetesinin haberine göre Washington Pekin'den, Husilerin esas himayedarı ve sponsoru İran'a 'etki yapması' ricasında bulundu.

Daha önce Çin Dışişleri Bakanlığı gemilere “saldırıların durdurulması” çağrısında bulunmuştu. Ancak bunun daha ötesinde bir iş yapmak için şu anda Çin'in hazır olmadığı gibi bir durum söz konusu.

Askeri taarruzların, Husilerin gemilere saldırmaktan vazgeçmesine yardımcı olmadığını gören ABD, Çin'e müracaatta bulunma kararı aldı. Washington'da İran İslam Cumhuriyetinin bölgedeki partnerlerine nazaran Tahran üzerinde Pekin'in daha fazla etkisi olduğundan eminler.

Şubat 2023'te İran ile Suudi Arabistan'ın barışmasını sağlayan Çin'den farklı bir ülke değildi.

Financial Times'a bilgi veren yorumcular Çin'in şimdilik Washington'un ricasına yanıt vermediğini ifade ediyorlar. İş sadece 19 Ocak’ta seslendirilen açıklamayla sınırlı kaldı.

Ama hatta ABD'nin sözünü dinleyip Çin'in Tahran'a etki yapması durumunda bile Ansar Allah örgütüne İran'ın etki edip edemeyeceği büyük bir soru işaretidir.

Yemen Harekatının tüm askeri kanadı İran'da eğitim görmüştür. Husilerin uzay-hava kuvvetlerine İran'da talim görmüş Ahmed Ali Ahsan al Hamzi komutanlık ediyor. Deniz askeri kuvvetlerinin başındaki Mansur al Saadi de İran'da okumuştur.

Ancak İran'ın bu kadar derin desteğine rağmen Husiler özellikle Yemen'in iç siyaseti söz konusu olduğunda belirli ölçüde özerkliği koruyorlar. Hizbullah'a karşı da aynı şekilde davranan Tahran, Lübnan'ın içişlerine etki etmeyerek bunu harekatın Genel Sekreteri Hasan Nasrallah'ın inisiyatifine bırakıyor.

Bunun dışında Tahran şimdilik Yemen Harekatı'nın dövüşçülerini durdurmak için şimdilik bir neden görmüyor, çünkü deneyimin de ortaya koyduğu üzere onların taktiği hayretengiz derecede etkili olmuştur.

İsrail'e karşı yönelmiş saldırılar (Husilerin kendileri beyan ediyor) Yahudi devletinin ekonomisini gerçekten etkilemiştir: Kasım ayında Eylata limanı cirosunun yüzde 85'den mahrum kalmıştır. İsrail'in deniz ticaretinin büyük kısmının Hayfa ve Akdeniz'in diğer limanları üzerinden yapılmasına rağmen Asya'dan gelen yükün  çoğu Eylat'tan geçerek İsrail'e gidiyordu.


BBC Rusça yayınlar servisi:

Aleksey Kalmıkov'un haberi özetle şu şekilde:
 

 

Asya'dan Avrupa'ya deniz yolu kapalı

Kızıldeniz ablukasının maliyeti ne kadar ve bu konuda ne yapmalı?

Son günlerde biz bölgede risklerin fiilen arttığını görüyoruz. Husilerin saldırı alanlarının ve potansiyel hedeflerin listesini genişletiyor. İran'ın hareketleri ise çatışmanın genişlemesi için tehdit ve gelişmelerin ne zamansa Hürmüz Boğazı'na sıçrayabileceğine dair risk yaratıyor.

Hürmüz Boğazı, Fars Körfezi'nden tek çıkış yoludur. Husilerin oraya ulaşması zordur ancak Boğazın Kuzey kıyısında İran var. İran, Husileri de İsrail'in ve ABD'nin Orta Doğu'daki öteki düşmanlarını da destekliyor: Lübnan, Irak ve Suriye'deki Şii grupları ve aynı zamanda Filistin Sünni Hamas örgütünü.

Farklı değerlendirmelere göre dünya ticaretinin yüzde 12-19 arası şimdi Süveyş kanalından gerçekleşiyor. Senede yaklaşık 1 trilyon dolar. Avrupa, Asya ve Fars Körfezi'nden kendi mal ve hammadde ihracatının yüzde 15'ni gerçekleştiriyor.
Uzaması durumunda kriz dünya ekonomisine zarar verecek.

Birileri bunun İsrail destekçilerine ders olduğunu düşünebilir. Ancak şimdilik deniz gemiciliğinden kazanç elde eden ülkeler zararda. Öncelikle Süveyş kanalından geçen gemilerden aldığı ücretinyüzde 40'nı kaybetmiş durumdaki Mısır.


RİA Novosti:
 

 

Kaynak: Türkiye, Karadeniz'deki savaş gemilerine ilişkin pozisyonunu değiştirmedi

Türk liderin yönetiminden bir kaynak RIA Novosti'ye, Türkiye Cumhuriyeti'nin savaş gemilerinin Karadeniz'e girmesini engelleme konusundaki tutumunun değişmediğini, Montrö Sözleşmesi'ne uyulduğunu söyledi.

Rusya Dışişleri Bakanı  Sergei Lavrov daha önce düzenlediği basın toplantısında Pentagon'un Türk yetkililere savaş gemilerinin Karadeniz'e giriş kurallarını değiştirmesini sağlayamayacağını söyledi.

Ajansın muhatabı, Amerikan tarafının Karadeniz'de gemi taşımacılığını görüşme niyetine ilişkin açıklamaları hakkında yorum yaparak, "Pozisyonumuzda herhangi bir değişiklik yok. Montreux Sözleşmesine saygı duyuluyor" dedi.

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU