Independent Türkçe için 18 Aralık Pazartesi günü Rus basınında yer alan haber ve analizleri derledik:
Gazze savaşının 73. gününde Rus basını, yorumcular ve Batı basınının Rusça yayınlar servisleri gelişmeleri nasıl görüyor?
TASS:
BM, enkaz temizlendikten sonra Gazze'deki ölü sayısının dramatik biçimde değişebileceğini söyledi
BM'nin insani işlerden sorumlu genel sekreter yardımcısı Martin Griffiths, insani bir felaketin yaşandığı bölgede "hastalık ve açlığın, ölüm ile yoksunluğun önde gelen nedenleri haline geldiğini" söyledi
BM İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Martin Griffiths, Filistin-İsrail çatışmasındaki kurban sayısının şu anda yayımlanan verilerden önemli ölçüde daha yüksek olabileceğini göz ardı etmedi. Financial Times'a konuşan Griffiths, Gazze Şeridi'nde enkaz altında kaç kişinin öldüğünün bilinmediğini söyledi.
Griffiths'e görei insani bir felaketin yaşandığı bölgede "hastalık ve açlık, ölüm ile yoksunluğun ana nedeni haline geliyor. Hastalıklardan ölenlerin sayısı, askeri operasyonlar ve hava saldırılarından ölenlerin sayısından birkaç kat daha fazla olabilir" dedi. Griffiths, enkaz temizlendiğinde istatistiklerin "kökten değişebileceğini" belirtti.
"Türkiye'de şubat ayında yaşanan depremdeki enkaz çalışmalarını hatırlatan Griffiths, "Saha temizliği çalışmalarından sonra ölü sayısı iki katına çıktığını gördük. Bu yılın başında Türkiye'nin güneydoğusunda yaşanan depremlerde 50 binden fazla kişi mağdur oldu" dedi.
Daha önce de bildirildiği gibi, İsrail güçlerinin Gazze Şeridi'ne düzenlediği askeri operasyon sırasında ve Batı Şeria'da Filistin'in bu bölgelerinde yoğunlaşan çatışmalar nedeniyle 19 binden fazla kişi hayatını kaybetmişti.
Gazze'deki çatışmalarda 4 İsrail askeri daha hayatını kaybetti
Gazze'deki kara operasyonunun başlamasından bu yana toplam 126 İsrail askeri öldürüldü.
The Jerusalem Post gazetesinin haberine göre, Gazze Şeridi'ndeki çatışmalarda 4 İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) askeri daha öldürüldü.
Filistin Hamas hareketinin radikalleriyle yaşanan çatışmalarda öldürülen İsrail askerleri listesine Duvdevan birliğinden 2 kıdemli çavuşun yanı sıra, Yahalom ve Maglan birliklerinden 2 kıdemli çavuşun adı da eklendi.
Gazze Şeridi'nde kara operasyonunun başlamasından bu yana Hamas'a karşı yürütülen mücadelede öldürülen İsrail askerlerinin sayısı 126'ya ulaştı.
Aynı zamanda İsrail ordusunun basın servisine göre, yeni operasyonun başlangıcından bu yana öldürülen İsrail askerlerinin sayısı da 126'ya ulaştı.
Filistin Sağlık Bakanlığı'na göre, İsrail saldırılarının kurbanlarının yüzde 70'i kadınlar ve gençler.
Filistin Dışişleri Bakanlığı, İsrailli bakanın Batı Şeria'daki yerleşim birimlerine yaptığı ziyareti kınadı
Dışişleri Bakanlığı bunu "Filistin halkına karşı yeni bir saldırı" olarak nitelendirdi
Filistin haber ajansı WAFA tarafından bildirilen habere göre, Filistin Dışişleri Bakanlığı, İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich'in Batı Şeria'daki yasa dışı İsrail yerleşimine yaptığı ziyareti kınadı.
Bakanlık, Filistin karşıtı açıklamalarıyla tanınan "aşırı faşist" Smotrich'in ziyaretini, "işgal altındaki Filistin toprakları" üzerine inşa edilen "Psagot" adlı yasa dışı yerleşime karşı bir saldırı olarak değerklendiriyor.
Filistin Ulusal Otoritesi Dışişleri Bakanlığı, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun aşırı sağ koalisyonunun hırslarını yansıtan ve "toprak gasplarını hızlandırmayı ve işgal altındaki Batı Şeria'nın ilhakını derinleştirmeyi" amaçlayan "Filistin halkına karşı yeni bir saldırı" olarak nitelendirdi.
Kommersant:
Tel Aviv'deki Kommersant muhabiri Mikhail Gurevich'in haberi özetle şu şekilde:
Kendimizi tanıyamadık
Esaretten kaçan rehinelerin körü körüne ölümü İsrail'i şok etti
Gazze Şeridi'ndeki İsrail askerleri, Hamas esaretinden kaçan 3 rehineyi militan sanarak yanlışlıkla vurdu. Trajik olay İsrail'de şok etkisi yarattı. İsrailli esirlerin akrabaları, Hamas'a büyük tavizler verilmesi pahasına da olsa, hükümetten tüm rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamasını talep ediyor.
Bu olay, 15 Aralık Cuma sabahı Şecaiye bölgesindeki çatışmaların doruğa ulaştığı sırada meydana geldi. Bellerine kadar soyunmuş, elleri havada ve beyaz bayraklı 3 genç, küçük bir binadan çıkıp İsrail ordusunun mevzi aldığı eve doğru yöneldi. Penceredeki asker "terörist!" diye bağırarak üzerlerine ateş açtı. İkisi düştü ve biri aceleyle geldikleri binaya geri döndü. Birkaç dakika sonra bir subayın önderliğindeki birkaç asker binaya yaklaştı ve kimliği belirsiz kişiye dışarı çıkmasını emretti. (Asker) ona yüksek sesle İbranice cevap verdi, yardım için yalvardı ve ellerini kaldırarak dışarı çıktı ama hemen orada vuruldu.
28 yaşındaki Yotam Haim, 26 yaşındaki Alon Shamriz ve 24 yaşındaki Samar Talalq'ın hayatları bu şekilde trajik bir şekilde sona erdi. İlk ikisi Kibbutz Kfar Aza'dan kaçırıldı ve Bedevi şehri Hura'nın yerlisi olan Samar, Kibbutz Nir-Am'daki teröristler (Kommersant muhabirinin ifadesi -ed.n.) tarafından esir alındı. 70 gün süren esaret, açlık, gardiyanlar tarafından ya da İsrail bombardımanı sonucu her gün ölüm tehdidi sonucunda şimdi, özgürlük neredeyse bir kol mesafesindeyken, gençler kendi askerleri tarafından vuruldu.
Askerler ölüleri incelediler, bunun trajik bir hata olduğunu hemen anladılar ve cesetleri kimlik tespiti için, 7 Ekim katliamının ardından tüm sınır bölgelerinden ölenlerin cenazeleri kimlik tespiti için oraya götürülen, İsrail'deki kötü şöhretli Şura askeri üssüne gönderdiler.
Şecaiye'deki butrajediden sonra öğrenildiği üzere, serbest bırakılan yabancı işçilerden biri olan Tayland vatandaşı, hapis cezasının çoğunu ölen 3 gencin yanında geçirdi. Wichian Tangtong'a göre çok dost canlısı kaldılar, birbirlerini cesaretlendirdiler ve desteklediler. Taylandlı, Bedevi Samar'ın Arapça bilgisini kullanarak onlarla iletişimde aracılık yapması nedeniyle militanların kendilerine normal davrandığını söyledi.
(…)
Cumartesi akşamı, İsrail'de artık "Rehine Meydanı" olarak adlandırılan Tel Aviv Güzel Sanatlar Müzesi yakınındaki meydanda, birbiri ardına hükümetten Hamas'la tüm rehinelerin serbest bırakılmasına yol açacak yeni bir anlaşma yapması talep edildi.
Aynı zamanda hiç kimse trajik olaya doğrudan karışan askerleri suçlamıyor. 68 yaşındaki kardeşi Isaac'in esaret altında olduğu Dani Elgert'in dediği gibi, "Herkes suçlanacak şeyin kendilerinin (askeri personel) olmadığını anlıyor. Onları Gazze'ye girmeye zorlayanlar suçlu."
Rehine yakınları topluluğunun kararını açıkladı: Eğer hükümet yeni bir anlaşma duyurmazsa, Genelkurmay binasında 24 saat nöbet tutmaya başlayacaklar.
Ancak belirlenen zamanda kendisi ve rehin alınan İsraillilerin diğer aileleri hükümetten herhangi bir yanıt alamadı. Fakat görünüşe göre toplanan "savaş kabinesi", Katar'ın arabuluculuğuyla Hamas ile yeni bir esir anlaşması olasılığını tartışıyor.
(…)
Amerika'nın İsrail'in yeni yıla kadar geniş çaplı askeri operasyonlara son vermesi yönündeki talebini göz önünde bulundurursak, sonunda tarafların orta bir yerde bir uzlaşmaya varacağını öngörebiliriz. İsrail, Gazze Şeridi'ndeki savaşın ana aşamasının sona erdiğini açıklayacak, ancak aslında buna terörle mücadele operasyonu modunda devam edecek. Ve Hamas, Siyonist düşmana karşı bir sonraki zaferini ilan edecek. Ve yalnızca rehinelerin yakınları titreyecek, sektördeki askeri operasyonlarla ilgili her haberi alacak ve yakınlarının düşmanın elinde ya da bir kaza sonucu ölmeyeceğini umacak.
Radio Free Europe/Radio Liberty:
İsrail, rehinelerin serbest bırakılması için müzakerelere devam ediyor
Reuters'ın bildiridiğine göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrailli rehinelerin Gazze Şeridi'nden iadesi konusunda yeni müzakerelerin başlatıldığını dolaylı olarak doğruladı.
Esirler, ABD ve Avrupa Birliği tarafından "terörist grup" olarak tanımlanan Filistinli grup Hamas tarafından tutuluyor. Son verilere göre, 7 Ekim'de İsrail'in güneyine düzenlenen saldırı sırasında Gazze'de cihatçılar tarafından kaçırılan 100'den fazla İsrailli var.
Netanyahu, İsrail askerlerinin Gazze'de yanlışlıkla 3 rehineyi öldürdüğünün bildirilmesinden bir gün sonra cumartesi günü özel bir konuşma yaptı. Başbakan olayı trajik bir ölüm ve felaket olarak nitelendirdi.
Netanyahu kaçırılan rehinelerin serbest bırakılmasını isteyen İsrail müzakere ekibinin Hamas üzerinde devam eden askeri baskı temelinde hareket ettiğini belirtti.
Reuters, Netanyahu'nun konuşmasından kısa bir süre önce İsrail istihbarat servisi Mossad Başkanı David Barnea, Avrupa ülkelerinden birinde Katar Başbakanı Muhammed bin Abdul Rahman el Sani ile görüştü. Teşkilatın muhataplarına göre taraflar, Gazze'de olası yeni bir ateşkes ve esir alınan İsraillilerin değişimi konusunda bir anlaşmayı tartıştı.
RIA Novosti:
RIA Novosti'de Victoria Nikiforova'nın kaleme aldığı makale özetle şu şekilde:
Dünya ticareti saldırı altında: Yemenli Husiler Gazze için Batı'dan intikam alıyor
"Kontrollü kaos" oyunları ABD'de giderek daha da kötüleşiyor. Dolayısıyla Filistin-İsrail çatışması kontrol altında tutulamadı; hızla yayıldı ve dünya ticaretinin en hassas yeri olan Kızıldeniz'i vurdu.
Kuzeyde ve güneyde iki darboğaza (Süveyş Kanalı ve Babülmendep Boğazı) sahip bu dar deniz koridoru, şimdi Yemenli Husiler tarafından aktif olarak bombalanıyor. Husilerin İsrail'e gittiğinden şüphelendiği veya İsrail'le bir şekilde bağlantısı olan tüm gemiler (bayrağı ne olursa olsun) saldırı altında. Yemen kıyılarından füze fırlatıyorlar ve insansız hava araçları gönderiyorlar. Her başarılı operasyob, Yemen'in başkenti Sana'deki mitinglerde kutlanıyor.
Bu hikâye kasım ayında İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ndeki barbarca saldırılarına tepki olarak başladı. Ancak birkaç hafta boyunca herkes hiçbir şey olmamış gibi davranmaya çalıştı: "para sessizliği sever."
Sonuçta Kızıldeniz, tüm nakliyenin yüzde 10 ila 12'sini, yani tüm konteyner taşımacılığının neredeyse üçte birini oluşturuyor ve yılda bir trilyon dolar değerinde mal taşınıyor.
Saldırılar nedeniyle ticari gemiler sessizce rota değiştirdiler; Süveyş Kanalı yerine sanki 500 yıl önceymiş gibi tüm Afrika'yı dolaşarak Ümit Burnu'ndan geçtiler. Doğal olarak bu da güzergahı uzattı ve ulaşım maliyetini artırdı. Sigortacılar da sessizce fiyatlarını artırdı; yalnızca birkaç hafta içinde Lloyd's'taki İsrail gemilerinin sigorta fiyatı yüzde 250 arttı.
Ancak geçen hafta sonunda Husiler, füze saldırısıyla Alman uçak gemisi Hapag-Lloyd'a ait bir konteyner gemisini ateşe vermeyi başardı. Önceki gün, Norveçli bir dökme yük gemisi füze saldırısından dolayı alev aldı. Ve daha da önce, bir ABD savaş gemisi olan USS Carney (destroyer) saldırıya uğradı. Ve ardından Avrupa'nın en büyük taşıyıcılarından birkaçı, gemilerinin Kızıldeniz'e girmeyeceğini duyurdu.
Böylece herkes dönüp Washington'a baktı. Kızıldeniz kıyısı Amerikan askeri üsleriyle kaplı. Amerikan Donanması kendisini bölgede barış ve güvenliğin garantörü olarak konumlandırıyor.
Üstelik dünyanın en güçlü filosuna burada fiilen partizanlar karşı çıkıyor. Dünya toplumu hâlâ Husileri bir çeşit "isyancı" olarak görüyor.
Husiler, kendilerini Yemen'deki meşru otorite olarak görmelerine ve milyonlarca Yemenlinin desteğine sahip olmalarına rağmen, bir süre önce, ABD'nin kışkırtmasıyla onlara "terörist" muamelesi yapılıyordu.
Şu anda ABD ve İngiliz savaş gemileri cesurca birçok İHA'yı düşürdüklerini bildiriyorlar. Ancak insansız hava araçları ve füzeler uçmaya devam ediyor ve dünya ticaretinin ana koridorlarından biri çok özel bir abluka tehdidi altında.
Askeri açıdan bakıldığında durum çıkmaza girmiş görünüyor. ABD, uçak gemisi USS Eisenhower'ın Aden Körfezi'ne, Yemen'in güney kıyılarına konuşlandırılması emrini verdi. Uçak gemisi Gerald Ford Akdeniz'de kalmaya devam ediyor ve Amerikan muhripleri yardımına koşuyor. Savunma Bakanı Lloyd Austin Ortadoğu için hazırlanıyordu.
© The Independentturkish